Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1949 E. 2021/568 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1949 Esas
KARAR NO: 2021/568
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2017
NUMARASI: 2015/1168 2017/795
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … vekili asıl davada, müvekkili ile davalı arasında 05/01/2011 tarihli Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi akdedildiğini, buna göre davalının taksitler halinde müvekkiline ödeme yapması gerektiğini, ancak 6 aylık taksitlerin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, takibe konu alacağı davacı … ile dava dışı …’ın tasfiye halindeki … A.Ş’de bulunan müşterek hesaplarının davalı şirkete temlikinden kaynaklandığını, dolayısıyla alacağı talep ve dava yetkisinin müşterek olarak … ve …’a ait olduğunu, davacının tek başına bu davayı açamayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı … vekili birleşen davada, asıl davadaki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca davalının başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili birleşen davada, takibe konu alacağı davacı … ile dava dışı …’ın tasfiye halindeki … A.Ş’de bulunan müşterek hesaplarının davalı şirkete temlikinden kaynaklandığını, dolayısıyla alacağı talep ve dava yetkisinin müşterek olarak … ve …’a ait olduğunu, davacının tek başına bu davayı açamayacağını, ayrıca dava konusu alacağın henüz talep edilebilir olmadığını, zira tasfiye sürecinin devam ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; asıl ve birleşen davaya konu alacağın esas borçlu … A.Ş’nin henüz tasfiye aşamasında olduğu, tasfiye işlemleri ve netleşen kar zarar hesabı sonrası davacının dava konusu alacaklarının muaccel hale geleceği, takip ve dava tarihleri itibariyle henüz muaccel bir alacak bulunmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçelerindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca mahkemenin gerekçesinin yasaya aykırı olduğunu, HMK’nun 266.maddesi gereğince çözümü teknik bilgiyi gerektiren hususlarda mahkemenin bilirkişiye başvurması gerektiğini, hukuki konularda ise bilirkişiye başvurulamayacağını, buna göre hakimin bilirkişiden borcun ne zaman muaccel olacağı hususunu değerlendirmesini istemesinin açıkça bu yasa hükmüne aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.5 maddesi gereğince ardışık 6 taksitin gününde ödenmemesi halinde takip eden altı aylık ödemenin muacceliyet kesbedeceğini ve davanın da bu maddeye dayalı olarak açıldığını, ayrıca … A.Ş’nin bu davada taraf olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmeyle davalının borcu ödemeyip esas borçludan bağımsız olarak yüklendiğini ve kısmi ödeme yaptığını, mahkemenin bu hususları göz önüne almadığını, hükmün ve gerekçesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Asıl davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhine 1.620,00 USD’nin tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Birleşen davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhine 3.064,00 USD’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. … ve … ile davalı arasında düzenlenen 05/01/2011 tarihli Alacağın temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 4.maddesinde, … A.Ş’nin 7.654,00 USD’yi bütün haklarıyla birlikte davalı şirkete temlik ettiği, temlik alan davalının hesap sahibi muhataba taksitler halinde ödeme yapacağının, ödemelerden birinin gününde yapılmaması halinde bakiye ödemelerin muaccel hale gelmeyeceği, ancak ardışık 6 taksidin gününde ödenmemesi halinde takip eden 6 aylık ödemenin muaccel hale geleceğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında 07/07/2017 alınan tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı … A.Ş’nin tasfiye işlemlerinin devam ettiği, temlik edilen alacağın kar ve zarar katılma hesabı ortaklığı niteliğinde bulunduğu, tasfiye işlemleri ve netleşen kar zarar hesabı sonrası davacının dava konusu alacağının muaccel hale geleceği, takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan muaccel hale gelmiş bir borcunun bulunmadığı, şayet mahkeme tarafından alacağın muaccel halde olduğu kanaatine varılırsa takip tarihi olan 21/04/2014 tarihi itibariyle davacının, davalıdan 11.110,42 TL bakiye cari hesap alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Asıl ve birleşen davanın davacı tarafı, taraflar arasında düzenlenen 05/01/2011 tarihli Alacağın Temliki Sulh İbra ve Feragat Sözleşmesi’ne dayanmış, davalı tarafından ödenmesi gereken taksit bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek asıl ve birleşen davaya konu icra takiplerini başlatmış, itiraz üzerine de eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise alacağın istenebilir olmadığını ayrıca dava konusu hesabın müşterek hesap olduğunu bu nedenle müşterek hesap sahipleri … ile … tarafından birlikte davanın açılması gerektiğini savunmuştur. Mahkeme ise tasfiye sürecinin devam etmesi nedeniyle takip ve dava tarihleri itibariyle henüz talep edilebilir bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar vermiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede davalı taraf taksitler halinde ödeme yapmayı taahhüt etmiş olup, sözleşmede … AŞ taraf olmadığı gibi taksitlerin ödenmesinin adı geçen finans kurumunun tasfiye sürecinin sonuçlanmasına bağlamadığı görülmüştür. Bu açıdan mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki, sözleşmenin incelenmesinde muhatap kısmında … ile … isminin yazıldığı görülmüş olup söz konusu hesabın adı geçen iki kişinin müşterek hesabı olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Ayrıca söz konusu hesabın müşterek hesap olması durumunda dahi hesap sahiplerinden her birinin tek başına hesapla ilgili işlem yapma yetkisi bulunup bulunmadığı da anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece dava konusu alacağın dayandığı hesabın niteliği üzerinde durularak hesap üzerinde hesap sahiplerinden her birinin ayrı ayrı işlem yapma, özellikle hesaptaki tüm parayı çekme, ahzu kabz yetkisi bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve buna göre dava ve takip şartları yönünden bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1 -Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararında işaret edilen hususlarda araştırma ve inceleme yapılıp tüm deliller değerlendirilten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine İADESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan iki adet 35,90 TL istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi için davacı tarafça yapılan iki adet 98,10 TL başvuru harcı ile 60,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 256,70 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi.18/03/2021