Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1939 E. 2021/686 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1939 Esas
KARAR NO: 2021/686
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2017
NUMARASI: 2016/219 2017/148
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirketin ” … ” ibareli birçok ülkede tescilli ve tanınmış markası bulunduğu, davalının ise bu markalar ile ayırt edilemeyecek derece benzer olan ve aynı benzer mal ve hizmet sınıfları için “…” markasını adına tescil ettirdiğini, bu durumun marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini belirterek davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin marka başvurusuna davacı tarafından benzerlik sebebiyle itiraz edildiğini, itirazın reddedildiğini ve markanın tescil edildiğini, davacının daha sonra YİDK’nın bu kararını iptali için Ankara 4.FSHHM’de dava açtığını, bu davanın reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, davacının … markasının tanınmış olduğuna dair iddialarını kabul etmediklerini, müvekkiline ait markanın koruma tarihinden önce davacıya … ibaresi üzerinden münhasır bir koruma bulunmadığını bildirerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; … ibaresinin türkçe karşılığının merhaba anlamına geldiği, bu kelimenin herkes tarafından bilinen ve ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğu, … sözcüğünün ise türkçe de anlam ve karşılığının bulunmadığını, dolayısıyla iki ibarenin birbiriyle karıştırılmasının mümkün olmadığı, Ankara 4.FSHHM’nin kesinleşen kararı da dikkate alındığında markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesini tekrarla mahkemenin gerekçesinde belirttiği Ankara 4.FSHHM’nin YIDK kararının iptal davası olduğunu, bu karara markalar arasında benzerliğe ve karıştırılma ihtimali için yorum yapılmadığı, müvekkiline ait 2000/26893 sayılı … markasının davalı markalarından önce olduğunu, … markasının kullanıldığı 30.sınıfta yer alan mallar açısından ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, … markasının çikolata ve benzer emtia üzerinde ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığını ve müvekkili ile özdeşleşmiş bir marka olduğunu, dolayısıyla markanın zayıf bir marka olmadığını, … markasının ise müvekkili adına tescilli … markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, aynı benzer mal ve hizmet sınıfları için tescilli olduğunu, bir harf değişikliği yapıldığını, dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, yine … ibareli marka başvurusunun … markası ile ayırd edilemeyecek ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davacının markasının başvurusunun kötüniyetli olduğu, müvekkili markasının tanınmış olduğunu bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı … şekil markasının 29 ve 30.sınıflarda 13.12.2000 tarihinde tescil edildiğini; davacıya ait … tescil numaralı … markasının 30.sınıfta 14.05.2015 tarihinde tescil yapıldığı görülmüştür. Davalıya ait … tescil numaralı … markasının 30.sınıfta 17.04.2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Ankara 4.FSHHM’nin 2015/269 E. – 2016/220 K.sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacının eldeki davanın davalısı ile aynı olup, davalıya ve TPMK’ya karşı TPMK’nın 13.06.2015 tarihli YIDK kararının iptali istemli olduğu, yargılama sonunda … ibaresi ile … ibareli marka başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacının markalarının başvurularının dava konusu markadan sonraki tarihli olduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde ki iltibasın bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının somut olayda söz konusu olmadığı, davalının marka başvurusunun 17.04.2013 tarihli olup, bu tarihten önce davacının Türkiye’de daha önceye dayalı hak sahibi oluşturacak şekilde ve yolunda markasını kullandığının ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararın tebliğine rağmen temyiz edilmediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalının markalarının müvekkili markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ayrıca aynı ve benzer sınıflarda tescil edildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinde bulunan kayıtlardan davacının … tescil numaralı … şekil markasının 29 ve 30.sınıflarda 13/12/2000 tarihinden itibaren, … tescil numaralı … markasının ise 30.sınıfta 14/05/2015 tarihinde tescil edildiği, davalıya ait … tescil numaralı … markasının ise 30.sınıfta 17/04/2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.Yine davacının … tescil numaralı markayı bir başka şirketten devraldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan Ankara 4.FSHHM’nin 2015/269 esas, 2016/220 karar sayılı kesinleşen dosya içeriğine göre davacı markasının ise tanınmış olmadığı, ayrıca davacının marka başvuruları ile davalı markası arasında iltibas bulunmadığı, davalının marka başvuru tarihi olan 17/04/2013 tarihinden öncesinde davacının Türkiye’de daha önceye dayalı hak sahibi oluşturacak şekilde markasını kullandığının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerek açıklanan bu hususlar, gerekse ortalama tüketici nezdinde … ibaresiyle … ibaresinin birbiriyle karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021