Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/193 E. 2020/2258 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/193 Esas
KARAR NO: 2020/2258
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2017
NUMARASI: 2016/1002 E. – 2017/1025 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; borçlu şirket … A.Ş’nin …bank’tan kredi sözleşmesi ile kredi çektiğini, davalıların kredi sözleşmesinde müştereken borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, borçlu şirket ortağı ve kredi borcunun müşterek borçlu ve müteselsil kefili olan …’ın maliki olduğu İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … Mah. … Ada, … Parsel … paylı taşınmaz da … Kat … Blok … nolu bağımsız bölümde ipotek tesis edildiğini, borçluların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle taşınmazın satış riski bulunduğunu, müvekkilinin taşınmazı ipotek yüklü olarak satın aldığını, bankanın taşınmazın satışı ile ilgili hakkını kullanmadan borçların borcunu ödeyerek bankanın haklarının halef olduğunu, bu sebeple ödemek zorunda kaldığı 1.485.184,65-TL tutarındaki bedelin davalılardan tahsiline ilişkin takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar süresinden sonra sunmuş oldukları beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….tapu kaydının incelenmesinde davacının davaya konu taşınmazın 25/12/2015 tarihinde ipotekle yüklü olarak satın aldığının anlaşıldığı, bu yönü ile herhangi bir talepte bulunma hakkı bulunmadığı, kefilin rücu hakkının TBK’nın 596.maddesinde düzenlendiği, davacı kefil olmadığından kefilin rücu hakkından yararlanması söz konusu olmadığı, ancak bu maddenin 4.fıkrasında alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını kullanabileceği, ancak bunun için kefil ile rehin veren malik arasında bir anlaşma bulunması veya rehnin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmiş olması gerektiği, davaya konu olayda, davacı malik ile davalı kefiller arasında böyle bir anlaşma bulunmadığı, yine rehnin üçüncü kişi tarafından sonradan verilmesi de söz konusu olmadığı, bu durumlar dikkate alındığında davacının borç ödeyen malik olarak bu hükümlerden yararlanmasının mümkün olmadığı, genel hükümlere göre bakıldığında ipotek yüklü olarak taşınmazı satın aldığı, taşınmazı alırken ipotekli durumunu göz önünde bulundurduğu, taşınmazın satış sırasındaki değerinin ipotek yüklü haliyle değerlendirilmesi gerektiği, aksi düşünüldüğünde borçların hem taşınmazın ödenmesi hem de ipotek bedelinin sonradan bu dava ile ödemeleri gibi bir sonuç ortaya çıkacağı, davalıların hem borç ödemiş hemde taşınmazlarını vermiş olacakları, davacının da hem vermiş olduğu bedeli almış olacağı hem de fazladan taşınmazı almış olacağı, bu hususlar dikkate alındığında sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı, davacının da sebepsiz zenginleşmeye dayanarak bir talebi bulunmadığı, halifiyet ilkesine dayandığı, ve halifiyet ilkesinin şartları gerçekleşmediği anlaşıldığı, gerekçesiyle davacının davasının reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş.ile … A.Ş. arasındaki kredi sözleşmelerinde şirket ortakları …, … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, Borçlu şirket ortağı ve kredi borcu müşterek borçlusu ve müteselsil kefili sıfatını haiz …’ın, ipotek ve kredi sözleşmesi tarihinde maliki olduğu İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel, … Arsa paylı, … kat, … Blok, … No.lu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz üzerinde Banka lehine ipotek tesis ettirdiğini, müvekkilinin taşınmazı …’den satın aldığını, … A.Ş Beyoğlu … Noterliği’nden 23.08.2016 tarihli ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile borcun ödenmediğinden bahisle ihtarname keşide edildiğini, müvekkilinin 1.485.184,65 TL ödeme yaptığını, … A.Ş. Kuyumcu Kent Şubesi tarafından kredi lehtarı … A.Ş’nin borcunu ödemeden mütevellit mezkur bankanın haklarına halef olduğuna dair halefiyet belgesi verildiğini, ipotekli gayrimenkul bedelinin muvazaalı olduğu iddiasının kesinlikle doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipotekli taşınmaz malikinin ödediği kredi borcu yönünden rücu hakkı iddiasına dayalı olarak kefiller aleyhine başlattığı takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi,HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dışı … ile dava dışı borçlu … AŞ arasındaki 17.04.2013 Tarihli ve 24.04.2013 tarihli kredi sözleşmelerinde davalılar …, … ve … müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer almaktadır. İpotek akit tablosu ve tapu kayıtlarına göre; … İnşaat’ın …’tan kullandığı ve kullanacağı kredi ve sair nedenlerden doğan borçlardan dolayı 25.04.2013’te 3.000.000TL bedelli 1.derecede; 05.01.2015 tarihinde ise 1.300.000 Tl bedelli 2.dereceden ipotek tesis edildiği, ipotek tarihinde taşınmaz malikinin … olduğu, …’ın taşınmazı 27.11.2015’te dava dışı …’e, …’in de taşınmazı 25.12.2015’te davacıya satış yolu ile devrettiği anlaşılmaktadır. Davaya konu ipotek akit senetlerin göre; ipoteğin dava dışı asıl borçlu lehine verildiği, TBK 596/4 maddesine göre; malikin, kefile karşı rücu hakkını ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan üçüncü bir kişi tarafından verilmişse kullanabileceği, taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı, rehnin sonradan üçüncü kişi tarafından verilmediği, davacının taşınmazı ipotekle yükümlü olarak 25.12.2015’te satın aldığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.