Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1928 E. 2021/591 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1928 Esas
KARAR NO: 2021/591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2017
NUMARASI: 2016/242 2017/1166
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının Kayseri …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında müvekkilinin çalışanı … aleyhine icra takibi başlattığını, bu takip sırasında müvekkiline İİK’nun 89.maddesi uyarınca ihtarnameler gönderildiğini, yapılan tebligatların içeriğindeki ihbarnamelerin tamamının usulsüz olduğunu, ayrıca müvekkiline 28/08/2015 tarihinde tebliğ edilen maaş haczi talebi ulaştığını, bu tebligat içinde başkaca bir evrak bulunmamasına rağmen tebligat parçasında 89/1 ihbarnamesi vardır yazıldığını ve müvekkili şirketin maaş haczi uygulayarak dosyaya ödeme yapmaya başladığını, ikinci haciz ihbarnamesi için gönderilen tebligat içerisinde de ihbarname çıkmadığını, maaş haczi müzekkeresi yollandığını, müvekkilinin maaş haczi yapması nedeniyle herhangi bir işlem yapmadığını, 03/03/2016 tarihinde tebliğ alınan üçüncü haciz ihbarnamesi üzerine müvekkilinin huzurdaki davayı açmak zorunda kaldığını belirterek müvekkilinin takip borçlusu üçüncü kişiye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı Kayseri mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının haciz ihbarnamelerinin usulsüz olduğuna dair iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilince 89/1-2-3 ihbarnamelerinin gönderildiğini, ancak davacının itirazda bulunmadığını, işbu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının davacı çalışanı aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, davalı tarafından icra dosyasında çıkarılan 89/1-2-3 ihbarnamelerine davacının itiraz etmediği ve huzurdaki bu davayı açtığı, yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının dava dışı takip borçlusu çalışanının maaşından kesintiler yaptığı ve bu kesintiler dışında davacıdan dava dışı borçlunun muaccel hak ve alacağının bulunmadığının sübuta erdiği, davalı tarafa maaş kesintisinin yapıldığının bildirilmesine rağmen üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesi sonucu davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının yargılama giderleriyle sorumluluğuna karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkiline gönderilen ihbarnamelerin tamamının usulsüz olduğunu, ayrıca İİK’nun 89.maddesine göre davalının talepte bulunmasının HMK’nun 29.maddesine aykırı olduğunu, davalının açıkça kötüniyetli olduğunu, bu nedenle tüm yargılama giderlerinden ve kötüniyet tazminatından sorumlu olması gerektiğini belirterek davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumluluğuna karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının her üç ihbarnameye de itiraz etmediğini, dolayısıyla menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını, dava dışı takip borçlusunun davacı şirkette çalıştığını ve davacı işverenden maaş, ücret, ikramiye, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai alacağı, avans vb adı altında hak ve alacakları bulunduğunu, bu hususun haciz ihbarnamelerinde bildirildiğini, ancak davacının bu konuda bir beyanda bulunmadığını, dolayısıyla davacı tarafın ihmalinin söz konusu olduğunu, 89 ihbarnamelerinin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen davacının şuana kadar itiraz ve beyanda bulunmadığını, buna göre takip borçlusunun davalı şirketten hak ve alacağının İİK’nun 89/2 maddesine göre anlaşılmakta olduğunu, bilirkişi raporunda ise takip borçlusunun maaşından sadece kesintiler yapıldığının belirtildiğini, bu kişinin davacı şirketten alacağı olup olmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmadığını, bu konuda rapora itiraz ettikleri halde mahkemenin yeniden rapor almaksızın karar verdiğini, bu hususun incelenmesini istediklerini, davacının işbu davada takip borçlusuna borcu olmadığını, veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispatlaması gerektiğini, davacının ayrıca haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği gibi bu davanın açılmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, dolayısıyla müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretinden ve yargılama giderlerinin müvekkili şirketten tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını, Yargıtay 19.HD’nin 2011/1424 Esas – 3469 karar sayılı ilamının da bu yönde olduğunu bildirmiştir. Dosyada bulunan bir kısım evraklardan davalının dava dışı … aleyhine Kayseri …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 30.000 TL bedelli senede dayalı olarak toplam 38.502,74 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, davacıya birinci haciz ihbarnamesi ve maaş haciz müzekkeresi konulu tebligatın 28/08/2015’te, ikinci haciz ihbarnamesinin 29/01/2016’da , üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 03/03/2016’da tebliğ edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin incelendiği, bu defterlerin sahibi lehine kesin delil vasfını haiz olduğu, davalının kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığı, takip borçlusunun dava dışı … olduğu, davacı şirket tarafından 16/10/2015 tarihinden itibaren 29/05/2017 tarihine kadar olan dönem içerisinde …’nun maaşına haciz işlemi uygulanarak icra dosyasına ödemeler yapıldığı, inceleme esnasında davacı vekilinin …’nun halen davacı şirkette çalıştığı ve bu kişinin davalıya borcundan dolayı maaşından kesintiler yapılarak icra dosyasına ödeme yapıldığını beyan ettiği, icra dosyasına yapılan ödemelerin davacı vekilinin bu beyanını desteklediğinin tespit edildiği, dava konusu menfi tespit talebinin hukuki konu olduğundan değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince rapora karşı sunulan beyan dilekçesinde; dava dışı borçlunun davacı şirketten hak ve alacağının bulunup bulunmadığı hususunda bir tespit yapılmadığını, bu nedenle raporu kabul etmediklerini, bilirkişinin bu konuda inceleme yapması gerektiğini beyan ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacının çalışanı olduğu anlaşılan … aleyhine icra takibi başlatmış, bu icra dosyasında davacıya İİK. 89 ihbarnamelerinin gönderildiği, davacının da yasal süresi içerisinde huzurdaki davayı açtığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça ihbarnamelere itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte çalışanı …’nun maaşından kesintiler yapıldığı ve 16/10/2015 tarihinden itibaren düzenli olarak yapılan kesintilerin icra dosyasına ödendiği bilirkişi raporu ve dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. İşbu davada davacının, çalışanı olan …’ya borçlu olmadığını ispatlaması gerekir. Dava dışı borçlunun davacının çalışanı olduğu, davacı tarafından düzenli kesintiler yapılarak icra dosyasına gönderildiği, bilirkişi raporunda takip borçlusunun davacı işverenden alacaklı olduğuna dair bir tespitin bulunmadığı, davalı vekilinin rapora itiraz etmiş ise de, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmediği, takip borçlusunun davanın devamı sırasında davacı şirketin çalışanı olup kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklarının doğmayacağı, dava dosyasına sunulan iş sözleşmesi içeriğinde ücret olarak sadece aylık ücretin kararlaştırıldığı, hafta tatili ücreti ödenmeyeceğinin belirtildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebi ise kötüniyet tazminatına ilişkindir. Davacı taraf, davalının kötüniyetli olduğunu hususunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Öte yandan İİK.89 ihbarnamelerinde usulsüzlük olduğu iddiasının ise icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği hususları bir arada değerlendirildiğinde davacı vekilinin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 3.251,55 TL harçtan, peşin alınan 813,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.438,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2021