Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1920 E. 2021/562 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1920 Esas
KARAR NO: 2021/562
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2015/467 2017/1149
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından iki ayrı icra dosyasında kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığını, tebligatların müvekkilinin eski adresine yapıldığından takiplerden yeni haberdar olduklarını, müvekkilinin “… Tekstil … ve … Ortaklığı” ile ticari faaliyette bulunduğunu, davalının ekte sunulan çeklerde “… – …” olarak lehtar yazıldığını, çekin lehtarının … olduğunu, müvekkilinin ismi veya ortaklık olarak lehtar olmadığını, ancak …’ın müvekkilinin haberi olmadan kendi şahsi çekini ciro ederken bilinmeyen bir sebeple “… Tekstil … ve … Ortaklığı” kaşesini kullandığını, müvekkilinin de bu nedenle borçlu sayıldığını, bu cironun geçersiz olduğunu, çünkü adi ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmadığından lehtar olamayacağını, davalının ise buna rağmen müvekkili aleyhine takip başlattığını, ciro silsilesinin kopuk olduğunu, davalının takip yaparken … ve müvekkilini ayrı ayrı borçlu gösterdiği gibi ayrıca … Tekstil … ve … Ortaklığı’nı da borçlu gösterdiğini belirterek, müvekkilinin takibe dayanak çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının da ortağı olduğu … Tekstil … ve … Ortaklığı tarafından müvekkiline iki adet çekin ciro edildiğini ve bunları takibe koyduklarını, tebligatın usulüne uygun yapıldığını, davacının iddialarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, adi ortaklığın borcundan dolayı ortakların da sorumlu olduklarını, şirket adına yapılan borçlanmadan her iki ortağın da sorumlu olması gerektiği, takibin her iki ortağa da yöneltildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre; cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimsenin son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsille birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çekin ciro ve teslim yoluyla devredilebileceği, dava ve takip konusu çeklerde lehtar hanesinde adi ortaklığın isminin bulunmadığı, ilk cironun ise adi ortaklık adına yapıldığı, ciro silsilesinin kopuk olduğu, davalının yetkili hamil kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; BK’nun 625/1 maddesi gereğince ortaklık yönetimi bir veya birden çok ortağı ya da üçüncü kişiye bırakılmadıkça bütün ortakların ortaklığı yönetme hakkının bulunduğu, yine 625/2 maddesi gereğince ortaklığın tüm ortaklar tarafından yönetilmesi durumunda her bir ortağın diğerinin iştiraki olmaksızın işlem yapma hakkı bulunduğunu ve bu işlemin diğer ortakları bağlayacağını ve ortakların borçlardan dolayı üçüncü kişilere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, yine BK’nun 637/2 maddesi gereğince ortaklardan biri ortaklık veya bütün ortaklar adına üçüncü bir kişiyle işlem yaparca diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca alacaklı ya da borçlu olacaklarını, buna göre davacı tarafından şirket idaresinin hangi ortağa verildiği hususunun ileri sürülmediğini ve belge ibraz edilmediğini, dolayısıyla şirket idaresinin her iki ortağa ait olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, çekin lehtar kısmında … Tekstil – … yazıldığını, … adi şirketin unvanı olan … ve adi şirketin …’la beraber ortağı olan …’ın adının lehtar olarak yazılarak zaten çekin adi ortaklık adına keşide edildiğinin açık olduğunu, dolayısıyla ciro zincirinin kopukluğundan söz edilemeyeceğini, müvekkilinin meşru hamil olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 11.168,00 TL bedelli çeke dayalı olarak davacı, … ve … Tekstil … ve … Ortaklığı aleyhine toplam 11.773,67 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Bu takibe konu çek fotokopisinin incelenmesinde; çekin 17/12/2011 keşide tarihli, 11.168,00 TL bedelli, keşidecisinin … Ltd.Şti, lehtarın … Tekstil – …, çek arkasındaki cirantanın ise “… Tekstil … ve … Ortaklığı”, sonraki cirantanın davalı olduğu, çekin 19/12/2011 tarihinde ibraz edildiği, keşideci şirket imzasını taşımadığı gerekçesiyle işlem yapılmadığının bildirildiğinin şerh edildiği görülmüştür. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalının …, davacı ve … ve … Tekstil … ve … Ortaklığı aleyhine toplam 16.751,60 TL’nin tahsili için çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığı görülmüştür. Bu takibe konu 03/12/2011 keşide tarihli 16.500,00 TL bedelli çekin keşidecisinin … Ltd.Şti, lehtarın … Tekstil – … Yazar, çek arkasındaki cirantanın ise “… Tekstil … ve … Ortaklığı”, sonraki cirantanın davalı olduğu, çekin 07/12/2011 tarihinde ibraz edildiği, karşılıksız olduğu ve çek aslının hamiline iade edildiğinin şerh edildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine çeke dayalı icra takipleri başlatmış, davacı taraf ise eldeki davayı açmıştır. Davaya konu her iki takibe dayanak yapılan çeklerin incelenmesinde keşidecisinin dava dışı … Ltd.Şti., lehtarın … Tekstil- … olduğu, çek arkasındaki ilk cirantanın ise lehtardan farklı olarak “… Tekstil … ve … Ortaklığı” olduğu görülmüştür. Buna göre çek arkasındaki ilk cironun lehtara ait olmaması nedeniyle ciro silsilesinde kopukluk meydana gelmiştir. Bunun sonucu olarak da davalı çeklerin meşru hamili değildir. Mahkemece bu husus gözetilerek karar verilmiş olup davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.890,00 TL harçtan peşin alınan 473,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1. 417,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Artan gider avanslarının talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile kesin olarak karar verildi.18/03/2021