Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/189 E. 2020/2254 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/189 Esas
KARAR NO: 2020/2254
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI: 2016/340 E. – 2017/1039 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin … ve … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından aleyhlerine icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri adına yapılan icra takibinde borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiklerini, müvekkillerinin dosyadaki alacaklı … ile ilgili hiçbir alışverişi ve ticari faaliyeti bulunmadığını ve alacaklıyı tanımadığını, icra dosyasına konu çekteki ciro silsilesine de bakıldığında alacaklı …’le müvekkili … arasında başka bir ciro olmadığını, müvekkilinin de …’i tanımadığını, bu nedenle borca ve fer’ilerine itiraz ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin öncelikle ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, müteakibinde takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin icra hukuk mahkemeleri olduğunu, husumet ve pasif husumet itirazın bulunduğunu, davacıların çekte ciranta olduğunu, çeki cirolayarak piyasaya sürdüklerini, davacıların imza inkarında bulunmadığını, çeki rızası dışında ellerinden çıkardıklarına dair beyanları bulunmadığını, müvekkilinin çekin meşru hamili olduğunu, bu nedenle huzurdaki davada dile getirilen iddiaların dinlenmesinin mümkün olmadığını, çek üzerinde mevcut ciro silsilesine göre çek üzerinde hem davacı …’nın hem yetkilisi olduğu şirketin cirosu bulunduğunu, davacılar çek bedelinin ödendiği iddiasında bulunamadıklarını, aynı zamanda müvekkile karşı salt borcumuz yoktur demenin yeterli olmayacağını, bu nedenlerle davanın içeriğinde iddia edilen hususlar net olmamakla birlikte icra hukuk mahkemesinde görülebilecek borca itiraz davasının iddialarını içerdiğinden, görevsizlik kararı verilmesini, davacı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığı göz önüne alındığında aktif husumet ehliyeti olmaması açılan davanın usulden reddine karar verilmesini, iş bu davaya mahkemenizce menfi tespit davası olarak bakılmaya devam edilmesi halinde imzası inkar olunmayan kambiyo evrakından kaynaklı iddiaların alacaklı müvekkilin takibe konu çekin iyiniyetli meşru hamili olması karşısında dinlenilmeyeceğinden açılan davanın reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, icra takibi sonrasında açılan menfi tespit davasında takibin durudurulması gibi bir müessese bulunmadığından davacının tedbir talebinin reddine, kötüniyetli davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûmiyetini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… kural olarak çekin bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiği, davacıların çekin hamili olan davalıyı tanımadıklarını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını bu nedenle borçlu olmadıklarını ileri sürdüğü, dolayısıyla çekin ödeme amacı ile verilmediğinin davacılar tarafça yazılı delille kanıtlanması gerektiği, somut olayda, davacıların çek nedeni ile davalıya borçlu olmadıklarını yazılı belge ile ispat edemediği, gerekçesiyle davacıların davasının reddine..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, Yargıtay’ın birçok kararında belirtiidiği gibi ispat yükünün davaı alacaklıda olduğunu, Müvekkillerinin borçlu olmadığımnı, davalı ile müvekkilleri arasında ticari ilişki olmadığını ve davalının müvekkilleri tarafından tanınmadığını iddia ettiğinden olmayan şeylerin ispatının davacıdan beklenemeyeceğini, ispat yükü davalıda iken, davalı tarafın iddiasını ispatlayamadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yerel mahkemece müvekkillerin her biri için aynı red sebebine dayanılmış olmasına rağmen ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili netice-i talebini açıkladığı 05.04.2017 tarihli beyan dilekçesinde;İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu “çek nedeni ile” davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini beyan etmiştir. Takibe konu … Esenyurt Cumhuriyet Caddesi Şubesi’ne ait keşidecisi dava dışı … Ltd Şti, lehtarın … Ltd Şti olduğu, 24.10.2015 Tarihli 13.747,57TL bedelli çekte sonraki cirantaların … Ltd Şti, …, … olduğu, çekte karşılıksız kaşessi ile 1200TL sorumluluk beddelinin ödendiğine dair şerhin yer aldığı, takibin 12.547,55 Tl bedelli bakiye çek bedeli ile ferileri yönünden takip başlatıldığı görülmüştür. Davacıların çekteki imzalarını inkar etmedikleri, kambiyo senedinin illetten mücerret olup borçlu olunmadığını ispat yükünün davacı borçluda olduğu dikkate alındığında mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Ancak; red sebebi ortak olup davacılar tarafından tek bir harç yatırılmıştır. Mahkemece, davalı lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin bu husustaki isteminin kısmen kabulüne, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/340 Esas, 2017/1039Karar sayılı, 27/09/2017 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 3- Davanın REDDİNE, -Peşin yatırılan 204,93 TL harçtan tahsil edilmesi gereken 54,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 150,53 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, -Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, -Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı yanca yatırılan 31,40TL istinaf harcının istek halinde davacılara iadesine, -İstinaf yargılaması için davacılar tarafından yapılan 85,70TL harç, 44,00TL posta tebligat gideri ki toplam; 129,70TL İstinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/12/2020 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.