Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1855 E. 2021/571 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1855 Esas
KARAR NO: 2021/571 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2014/404 E. – 2017/1151 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2008 yılında işyerinden hırsızlık yoluyla 15 adet boş çek yaprağının çalındığını, çalınan grup çeklerinden olan davaya konu … Torbalı 408 Liman Şubesi’ne ait … A.Ş emrine … Ltd. Tarafından keşide edilen 22/04/2008 tarih ve … numaralı, 06/05/2008 tarih ve … numaralı ve 10/06/2008 tarih ve … seri nolu her biri 25.000 YTL tutarındaki toplam 75.000 TL’lik çeklerdeki keşideci ve paraf imzası ile çekler üzerindeki yazıların müvekkiline ait olmadığı halde davalı tarafça takibe konu edildiğini, müvekkilinin çeke taraf olan hiç kimseye borcunun bulunmadığını, çeklerle ilgili mal teslimi, fatura ve irsaliyenin söz konusu olmadığını, … Gıda şirketine ve temlik alan Faktoring şirketine de borcunun bulunmadığını beyanla, çekler ve takip nedeniyle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitini, ayrıca takip sonrası borç ödendiğinden ödenen kısmın istirdadını ve davalı yanın kötüniyetli takip nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu çekleri faktoring mevzuatına uygun olarak faturaya dayalı alındığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, şahsi defilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı yanın çalındığını iddia ettiği çeklerin davacı tarafından diğer davalı … Gıda’ya onun tarafından da … A.Ş.’ye ciro edildiğini, bu şirket tarafından da faktoring sözleşmesi ile müvekkiline ciro edildiğini, dosyadaki mübrez Emniyet Genel müd. Grafoloji ve Sahtecilik Lab. uzmanınca hazırlanan rapor gereği imzanın davacı şirket yetkilisi …’e aidiyetinin belirlendiğini, yine Adlı Tıp Kurumundan alınan raporunda aynı raporu teyit ettiğini, davacı tarafın imza inkarının haksız ve yersiz olduğunu, çek keşidecesi ile ciranta firmaları arasında ticari ilişki ve mal teslimi ile ilgili sözleşme olduğunu, davacı tarafın ciranta firmalara borçlu olduğunu, ayrıca bu hususun iyi niyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla, davanın reddini ve davacının kötüniyetli takip nedeniyle %20’den az olamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 19.12.2017 tarihli 2014/404 E. – 2017/1151 K. sayılı kararıyla; ” Dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının gerek Adli Tıp Kurumu, gerek Polis Kriminal, gerekse mahkemece güzel sanatlar uzmanlarına yaptırılan grafolojik incelemede; davacı şirket münferit temsilcisi …’e ait olduğunun tespit edildiği… her ne kadar çeklerin çalındığını beyanla, lehtar … Pazarlama ile aralarında temel ilişki bulunduğunu belirterek buna ilişkin defi ileri sürmemiş ise de, davalı … şirketi çekleri faktoring mevzuatına uygun olarak faturaya dayalı ve gerekli araştırmayı yaparak usulüne uygun temlik almak yasal zorunluluğu altında olduğundan mahkemece, bu anlamda yapılan fatura araştırmasında davalı … şirketi ile Faktoring sözleşmesi imzalayan … Anonim Şirketinin celb edilen BA BS formlarında Faktoring sözleşmesini ve temlike dayanak faturaların vergi dairesine bildirildiği, dolayısıyla faktoring şirketinin usulüne uygun yetkili hamil olduğu” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; istirdat talebine konu dava konusu çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkili şirketin işyerinden, 2008 yılında hırsızlık yolu ile 15 adet boş çek yaprağı çalındığı, çalınan çekler ile ilgili olarak onlarca bilirkişi raporu ve Adli Tıp Bilirkişi raporu verildiği ve neredeyse hepsinde çekler üzerindeki imza ve yazıların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığının ortaya çıktığı raporların ibraz edildiğini, dava dosyasında yapılan bilirkişi incelemeleri sonucu alınan rapor ve ek raporların Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/2083 E. 2015/1307 K. sayılı kararında belirtilen ilkelere aykırı olduğunu, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığını, -bedelsizlik defi ile ilgili beyanlarının dikkate alınmadan ve delilleri toplanmadan karar verildiğini,13/12/2012 tarihli 6361 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önceki ihtilaflara o tarihte yürürlükte bulunan mevzuat, yani Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin uygulanması gerektiğini, mahkeme tarafından, davalı …’nin bir faktoring şirketi olduğu, çekleri faktoring mevzuatına uygun olarak temlik alması gerektiği, temel ilişkiden kaynaklanan defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebileceğinin benimsenerek, gerekçeye yazıldığı ancak daha sonra bedelsizlik definin ileri sürülmediğine yönelik gerekçenin hatalı olduğunu, çünkü dava dilekçesinde bedelsizlik defisini ileri sürdüklerini, ticari defter ve kayıtları ile, fatura ve irsaliyelere delil olarak dayandıklarını, mahkemece defterler üzerinde inceleme yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; dava konusu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğunun dosya kapsamında bulunan beş adet bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, asıl borç ilişkisine ilişkin defilerin, asıl borç ilişkisinin tarafı olmayan müvekkiline karşı kambiyo ilişkisinde ileri sürülemeyeceğini, mahkemeye Bolu Vergi Dairesi ve Şişli Vergi Dairesine davacı tarafça sunulan beyanname ve BA_BS formlarının sunulduğunu, … Gıda Şirketi ile ticari ilişkisinin mevcut olduğunun ispatlandığını, kambiyo ilişkisinde defilerin borç ilişkisinin tarafı olmayan iyi niyetli müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davanın ispatlanamadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasında ; davacı tarafça davalı aleyhine her biri 25.000 TL bedelli 22.04.2008,13.02.2008 ve 13.02.2008 tarihli toplam 75.000 TL bedelli çeklere istinaden 75.000 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 82.151,72 TL alacağın %28 temerrüt faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan çek örneklerinden; … Torbalı Şubesi’nden verilen … çek numaralı, 10/06/2008 keşide tarihli 25.000 YTL bedelli çek, … çek numaralı, 22/04/2008 keşide tarihli 25.000 YTL bedelli çek ve … çek numaralı, 06/05/2008 keşide tarihli 25.000 YTL bedelli çeklerin keşidecisinin … Ltd. Şti., lehtarının … A.Ş. Olduğu, lehtar ciranta tarafından … A.Ş. Ne ciro edildiği, altta “… Avalimdir” yazı ve imzası ile, davalı … Faktoring Şirketinin “… Bankası A.Ş. Emrine ödeyiniz, bedeli teminattır ” şeklinde cirosunun bulunduğu görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları; Dosyada mübrez İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/1023 Esas sayılı karşılıksız çek suçundan dolayı açılan davada alınan; Emniyet Genel Müdürlüğü Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı … tarafından düzenlenen 10/08/2009 tarihli raporda; üç adet çekteki imzaların …’in eli ürünü olmadığı, şahsın hakiki imzalarından faydalanmak suretiyle taklit olarak atıldıkları kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.Torbalı C. Başsavcılığının 2009/4565 sayılı dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanlığı’na ait 21.12.2010 tarihli grafoloji raporunda; dava konusu edilen çeklerin ön yüzlerindeki tanzim yazıları ile arka yüzlerindeki tüm ciranta imzalarının …, …, … ve …’un eli mahsulü olmadığı kanaatine varıldığı beyan edilmiştir. Dosyada mübrez Torbalı C. Başsavcılığının 2009/4565 sayılı dosyasında alınan Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 27.12.2012 tarihli grafoloji raporunda; davaya konu çeklerdeki yazıların …, …, … ve …’un eli mahsulü olmadığı, çeklerdeki keşideci imzasının …’in eli mahsulü olduğu, çeklerdeki sağ üst köşedeki imzaların …’in eli mahsulü olmadığı, diğer şahısların eli mahsulü olup olmadığının ise tespit edilemediği beyan edilmiştir. Mahkemece Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi raporunda; “Davaya konu çekler üzerinde iki ayrı el, yazı ve mürekkep izi olduğu, imzalar bölümünün bir, çeklerin üst kısmının ise farklı bir el ürünü ve farklı bir mürekkepli kalem ile oluşturulmuş olduğu, dava dosyası içinde bulunan şahsa ait imza örneklerinden huzurda alınanlar ile fotokopilerde gözüken imzaların birbirlerinden farklı gözükmesine rağmen yapılan inceleme sonucu, huzurda alınan imzaların bir nedenden farklı atıldığının anlaşıldığı, şekil olarak farklı duran bu imzanın yapılış ve yönleri, motor hareketleri açısından farklılık arz etmediği, sadece yatay iki çizginin yer değiştirdiğinin gözlemlendiği, ayrıca sol üstte yapılan dairesel hareketin altında gerçekleştirilen zikzakların sayısal açıdan çekler ve imza sirkülerinde bir adette olduğu (3,4 adet), huzurda alınanlarda ise motor hareketler açısından farklı sayıda ve karalama şeklinde yapıldığı, sonuç olarak; fotokopi belgeler ile çeklerin üzerindeki imzaların, yapılış, boy, motor hareketler açısından şahsın orijinal imzaları ile benzerlikler gösterdiği, çeklerin diğer kısımlarının kimin tarafından ve hangi zaman diliminde doldurulduğunun anlaşılamadığı” şeklinde görüş beyan edilmiştir. Davacı vekilinin itirazı üzerine, mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 1. ek raporda kök rapordaki görüşlerini tekrar etmişler, Torbalı Noterliğinden verilen vekaletname ve imza sirküleri isimli fotokopi belgeler üzerinde yapılan incelemede; …’e ait imzaların belirgin bir biçimde, dava konusu çekler üzerindeki imzalar ile benzerlikleri olduğu, yapılış biçimleri, motor hareketleri ve tekrarları açısından aynı isimli kişiye yani …’e ait olduğu ” şeklinde görüş bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince Torbalı Noterliği’nden ıslak imzalı asıllarının da celbi ile 24/05/2017 tarihli 2. Ek rapor alınmış, bilirkişiler 2. Ek raporlarında ;”22/08/2016 tarihli itiraz dilekçesinde önceki raporla yeni ek rapor arasında çelişki olduğu belirtilmişse de temelde çelişki bulunmadığını, huzurda alınan imzalardaki yatay iki çizginin yer değiştiği konusunda fikir beyan edilmiş ama ek raporda buna tekrar değinilmiş olsa bile bu durumun tali bir mesele olduğu telakki edilip ana konuya yani karşılaştırmanın yapıldığı, çekler ve 23 Eylül 2008 tarihli vekaletname ile 31 Aralık 2008, 09/01/2008 tarihli imza sirkülerine yoğunlaşıldığı, bunun çelişki değil davanın ağırlık noktasının değişmesi ile ilgili olduğu, Torbalı Noterliğinden verilen vekaletname ve imza sirküleri isimli belgeler üzerinde …’e ait imzaların belirgin biçimde dava konusu çekler üzerindeki imzalarla benzer olduğu, yapılış biçimleri, motor hareketleri ve tekrarları açısından …’e ait olduğu” beyan edilmiştir. Davacı tarafça, davacı şirket ile dava dışı … A.Ş. Arasında imzalanan 22/08/2007 tarihli bağlantılı satış sözleşmesi, dava konusu çeklerin de içerisinde bulunduğu çeklerin … Gıda Şirketi tarafından davacı şirketten alındığını gösteren 14/01/2008 tarihli tahsilat makbuzu, … A.Ş. Tarafından … A.Ş.’ne düzenlenen … seri numaralı 12/04/2007 tarihli 705.540,00 TL bedelli fatura, … Gıda tarafından dava konusu çekler de dahil 7 adet çekin davalı … Şirketine teslimine dair çek çıkış bordrosu, … A.Ş. İle yapılan 01/08/2007 tarihli Faktoring Sözleşmesi sunulmuştur.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafça icra takibi yapılan, dava konusu üç adet çekteki keşideci imzası ile çeklerdeki sağ üst köşedeki paraf imzalarının ve yazıların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkilinin çeke taraf olan hiç kimseye borcunun bulunmadığını, çeklerle ilgili mal teslimi, fatura ve irsaliyenin söz konusu olmadığını, … Gıda şirketine ve temlik alan Faktoring şirketine de borcunun bulunmadığını beyanla, menfi tespit ve istirdat davası açmıştır. İlk derece mahkemesince imza incelemesi yapılarak, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığını, bedelsizlik defi ile ilgili beyanlarının dikkate alınmadığını, defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini ileri sürmüştür.Mahkemece davacı şirket yetkilisi …’in imzalarının bulunduğu belge asılları celp edilmiş, yazı ve imza örnekleri alınmıştır. Dosya kapsamında bulunan ve Torbalı C. Başsavcılığının 2009/4565 sayılı dosyasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nca düzenlenen 27.12.2012 tarihli grafoloji raporunda; davaya konu çeklerdeki yazıların …, …, … ve …’un eli mahsulü olmadığı, çeklerdeki keşideci imzasının …’in eli mahsulü olduğu, çeklerdeki sağ üst köşedeki imzaların …’in eli mahsulü olmadığı, diğer şahısların eli mahsulü olup olmadığının ise tespit edilemediği beyan edilmiştir. Mahkemece Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlileri tarafından düzenlenen kök ve ek raporlarda; mahkeme huzurunda atılan imzaların bir sebeple farklı atılsalarda, şekil olarak farklı duran bu imzanın yapılış ve yönleri, motor hareketleri açısından farklılık arz etmediği, Torbalı Noterliğinden celp edilen vekaletname ve imza sirküleri asıllarındaki imzaların, dava konusu çekler üzerindeki imzalarla benzer olduğu, yapılış biçimleri, motor hareketleri ve tekrarları açısından …’e ait olduğu beyan edilmiştir. Dosya kapsamında bulunan Adli Tıp Kurumu Raporu ile Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlilerinden alınan raporlarda, dava konusu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğu tespit edilmekle, mahkemece usul ekonomisi gözetilerek yeniden rapor alınması yoluna gidilmemesi ve imza inkarına dayalı menfi tespit davasının reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde bedelsizlik definin incelenmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece bedelsizlik definin ileri sürülmediğine dair gerekçe yerinde değildir. Dava konusu 22/04/2008 tarihli 25.000 TL’lik çek ile 10/06/2008 tarihli 25.000 TL bedelli çeklerde, keşideci davacı, lehdar ve 1. Ciranta … A.Ş., 2. ciranta davalı … firmasına ciro yapan … A.Ş. olup davalı … şirketi ise ise yetkili hamildir. 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/3 maddesinde “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir. Çek örnekleri ile, dosyaya sunulan faktoring sözleşmesi, fatura ve çek teslim tutanağından, davalı … Şirketinin çekleri usulüne uygun ciro silsilesi ile teslim alarak yetkili hamil olduğu, davacı tarafça davalı … şirketinin bile bile borçlunun zararına hareket ettiği ileri sürülmemiş, dosya kapsamında da bu yönde delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacı taraf, lehtar şirket ile arasındaki temel ilişkiye dayanan defileri, davalı … şirketine karşı ileri süremeyecekse de; davacı (keşideci), çekin lehdarı olan davalı … A.Ş.’ne borçlu olmadığını, çeklerin bedelsiz olduğunu ileri sürebileceğinden, bedelsizlik iddiasının incelenmeden karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davacı ve davalı … A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtları incelenerek bu davalı yönünden bedelsizlik iddiası değerlendirildikten sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 19/12/2017 tarihli 2014/404 E. – 2017/1151 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 59,10 TL tehir-i icra karar harcı ile 82,10 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 239,30 TL’nin davalı … Gıda Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 19/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.