Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/185 E. 2020/2260 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/185 Esas
KARAR NO: 2020/2260
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2015/1089 E. – 2017/696 K.
DAVANIN KONUSU: İpotek Fekki
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin davaya konu gayrimenkulü … ve …’den 05.06,2015 tarihinde satın aldığını, önceki malikler tarafından müştereken, işbu taşınmazların tapu kaydına, dava dışı ”…A.Ş,”nin aldığı kredilerin teminatını oluşturmak üzere, dâvâlı banka lehine İpotekler tesis edilmiş olduğunu, dava dışı 3.şahsın işbu kredi borcunun tamamını davalı bankaya ödemiş olduğunu, esas borcun tasfiye edilmiş olmasına rağmen ipoteklerin fek edilmemiş olduğu ve fek edilmesi gerektiğini, davalı banka kayıtlarıyla sabit olduğu üzere yapılan ödemelerin ipotek akdi ile belirlenen üst sınırı aştığı İçin ipoteklerin güvence fonksiyonunu ortadan kaldırması itiban ile ipoteklerin kaldırılması gerekmekte olduğunu ancak ipoteklerin fekki için yapılan tüm başvurulann sonuçsuz kaldığını belirtmiş, sunulan ve mahkemece resen nazara alınacak diğer nedenlerle, ipoteklerin fekkine ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; aynı konu hakkında daha öncesinde, davacının taşınmazlan kendilerinden satın almış olduğu ve kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmek üzere kendi taşınmazlan üzerinde banka lehine ipotek tesis ettiren, …-… tarafından İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/1805 E-2004/1545 K. sayılı ilamına konu edilmiş, davanın reddine karar verilmiş olduğunu, Kararın temyiz amacıyla yüksek mahkemeye taşınması neticesinde; 19.HD’nin 16.11.2006 tarihli kararı ile hükmün onanmasına karar verildiği, karar düzeltme talebinin reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, Borçlar Kanunu’nun 496.mddesi gereğince banka haklarına halef olan kefiller … Ltd.Şti. (Yeni Ünvanı … Ltd.Şti) ve …’ın teminatlar üzerinde hak sahibi olmaları ve bankaya keşide ettikleri Beyoğlu …Noterliği’nin 28,08.2001 tarih … yevmiye sayılı ihtarı ile ipotek fek işlemine muvafakatlerinin olmaması ve Mülga … 5230 sayılı yasa kapsamında borç-alacak-teminat vs. olmak üzere hakları aktif ve pasifleri ile birlikte kendilerine devrolduğunu, halihazırda kullandırılan kredilerden kaynaklanan banka alacaklarının devam etmesi ve ipoteklerin iş bu alacağın da teminatını teşkil etmekte olduğunu belirterek, davanın … Ltd.ŞtL ve …’a ihbarına, davanın reddini tatep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… zamanaşımı definin, alacaklının alacağını borçlunun rızasına aykırı olarak dava yoluyla isteyebilme hakkını ortadan kaldıran kişisel bir savunma sebebi olup ileride kefile karşı açılma ihtimali olan bir davada kefilin rücu için zamanaşımı definde bulunup bulunmayacağı bu aşamada tespit edilemeyeceğinden, definin mahkemece de kendiliğinden gözetilmesi söz konusu olmayacağından, kaldı ki zamanaşımına uğramış borç varlığını sürdürmeye devam ettiğinden ve eksik borç niteliğini haiz olmasının ilgili borcun ifasına engel teşkil etmeyeceği, gerekçesiyle davanın reddine..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımına uğrayanın asıl borç değil, kefillerin rücu hakkı olduğunu, Rücu hakkının tazminat niteliğinde bir hak olduğunu, Zamanaşımının kefillerinin ödeme tarihi ile başlayacağını, Zamanaşımının kefiller tarafından ileri sürülmeyeceğini, yargılamada davacı yanca kefillerin rücu hakkının zamanaşımına uğradığı ve yeni malik olarak davacının borçtan sorumlu olmadığının belirtildiğini, Kefillere bilirkişi raporu dahil tüm evrakların tebliğ edildiğini ancak davaya cevap vermediklerini, Yeni malikin sorumluluğunun sınırlı ayni sorumluluk olduğunu, 16 yıldan uzun süredir rücu talebinde bulunmayan kefilin hakkı zamanaşımına uğramasına rağmen ipoteğin kaldırılması talebinin reddedilmesinin mağduriyete neden olacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1805 Esas sayılı dosyasında; davacılar …-… tarafından Banka aleyhine ipoteğin fekki sitemi ile dava açıldığı, mahkemece borcu ödeyen kefillerin rücu hakkı olduğu ve ipoteğin fekkine muvafakatleri olmadığından davanın reddine karar verilmiş, karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmiştir. Kredi sözleşmesindeki kefillerden … 01.12.2000’de, … Ltd Şti 02.11.2000 Tarihinde borcu ödediği ödeme belgelerinden anlaşılmaktadır. Kefiller 28.06.2001 tarihli …’a hitaben ihtarlarında; borçlu …’in kredileri yönününden alınan ipotek ve rehinlerin fekkine muvafakat etmediklerini beyan etmişlerdir. Yargılama sırasında bilirkişiler raporunda özetle; “davalının ipoteğin fekki talep edilen taşınmazları satın aldığı önceki malikler … ve … tarafından taşınmazların tapu kaydına, dava dışı “… A.Ş.’nin aldığı kredilerin teminatını oluşturmak üzere, davalı banka lehine ipotekler tesis edilmiş olduğu, asıl borçlunun dava dışı “… A.Ş.’nİn bankaya olan borcunun tamamen ödendiği, T C. Merkez Bankası’na da döviz yükümlülüğünün bulunmadığı açık olup, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/1805 E sayılı dava – 2004/1545 K.sayılı ilamına konu edilmiş ve karara bağlandığı, bu şartlarda, ödemelerin kefiller tarafından yapılmış olması sebebiyle kefillerin muvafakati gerekmekle birlikte, bir alacak olsa bile kefillerin rücu hakkı zamanaşımına uğramış olduğundan, bu hususta Davacının 07.03.2016 tarihli dilekçesinde kefillerin rücu hakkına ilişkin itirazında haklı olduğu kanaatine varıldığı ve kefillerin yaptığı ödemelere dair rücu haklarının zamanaşımına uğramış olması sebebiyle ipoteklerin fekkine ilişkin herhangi bir engel olmadığı” belirtilmiştir. Tapu kayıt örneğine göre; Beşiktaş … Mahallesi … ada … parsel …kat … nolu bb ve … nolu bağımsız bölüm 05.06.2015’te davacı yanca satın alınmış olup tapuda …’ın ipotekleri mevcuttur. Mahkemece; kefillerin ipoteğin fekkinine muvafakati olmadığı ve zamanaşımı definin kefiller tarafından ileri sürülebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; ipoteğin fekkinde zamanaşımının definin incelenebilmesi için kefiller tarafından değil ipotek borçlusu tarafından ileri sürülmesi gerekir. Ancak; davacının davasını kefillere yönetmediği, kefillere davanın ihbarı ile yargılamanın yürütüldüğü görülmektedir. Bu durumda usul ekonomisi de dikkate alınarak öncelikle dava dışı kefillerin dava tarihi itibarı ile ipoteğin kaldırılmasına muvafakatleri olup olmadığı yönünden beyanının sorulması, kefiller beyanda bulunmadıkları takdirde davacıya kefiller aleyhine menfi tespit davası açması için süre verilerek dava açıldığı takdirde ilgili dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi ve davacının kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı iddiasının ve bu iddiaya bağlı ipoteğin fekki koşullarının oluşup oluşmadığının birlikte değerlendirmesi gerekirken davanın kefillere ihbarı ile yetinilerek eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1089 Esas, 2017/696Karar sayılı 26.09.2017 Tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, 31,40TL istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 48,60 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 134,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/12/2020 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.