Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1812 E. 2021/633 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1812 Esas
KARAR NO: 2021/633
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2016/1065 E. – 2017/824 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ödeme emri gönderildiğini, davacı müvekkil ile davalının kardeş olduğunu babalarının vefatından sonra noter huzurunda yapılan miras devir ve temlik sözleşmesi gereği, davalının tüm haklarını ivazlı olarak müvekkiline devir ve temlik ettiğini, muristen kalan arsanın imara açılmasıyla değerlenince davalının müvekkiline devretmekten vazgeçtiğini, “ya kamulaştırman gelen parayı bana vereceksin ya da imar geçen yeri sana devretmem” diyerek müvekkilini müzayaka haline düşürdüğünü, maddi anlamda zor günler geçiren müvekkilinden yararlanmak için suiniyetle hareket ederek miras devir ve temli sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, hile de sayılabilecek zorlama ile müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını ve müvekkilinin senedi imzalamak zorunda kaldığını, olayda gabinin tüm unsurlarının oluştuğunu, müvekkilinin alacaklı iken borçlu duruma düştüğünü, kardeşlerinin tanık olduğunu, kamulaştırma davasında mirasçılara düşen pay ile senet bedelinin neredeyse aynı olmasının tesadüf olamayacağını belirterek bu sebeplerle, müvekkilinin senetlere karşılık herhangi bir borcu olmadığının tespitine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın derdestlik nedeniyle reddinin gerektiğini, tarafları ve konusu aynı olan İstanbul Anadolu 13.İcra Mahkemesi’nin 2016/887 Esas ve 2016/1093 Karar nolu dosyası üzerinden görülen davada verilen karar neticesinde müvekkilinin haklı görüldüğünü ve davacının davasının reddedildiğini, bononun illeten mücerret olduğunu, ispat yükünün borçluda olduğunu, davacının müvekkiline olan borcu sebebiyle davaya konu senetleri düzenleyerek müvekkiline teslim ettiğini, müzayaka iddiasının yerinde olmadığını, davacının iddiasının zamanaşımına uğradığını, gabin iddiasının reddi gerektiğini, davacının iddiasını yazılı delil ile ispatla yükümlü olduğunu, bu nedenlerle davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… iradeyi ifsad eden hatanın, hile, gabin ve ikrah gibi iddiaların her türlü delille ispatının mümkün olup; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tanık dinletmek istediği, o halde; mahkemece, bu savunmanın hadise şeklinde aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek gösterilen tanıkların dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, yapılan yargılamada tarafların kardeş oldukları davalının babalarından miras yoluyla intikal eden arsanın kendi hissesine düşen kısmını noter kanalıyla davacıya devrettiği, bunun karşılığında da yine tarafların müşterek murisi olan babalarından kalan başka bir yere ilişkin olarak kamulaştırmasız el atma sebebiyle davacının hakkına isabet edecek paranın davalının olması hususunda anlaşmaya varmış oldukları, bu anlaşmanın akabinde davacı tarafından dava konusu senetlerin imzalandığı, bahsi geçen kamulaştırmasız el atmaya ilişkin paradan davacıya düşen miktarın davalıya verilmemiş olduğu yargılama aşamasında dinlenilen tanık beyanlarının birbirleriyle örtüşür nitelikteki beyanlarından net şekilde ortaya çıktığı, müzayaka halinde sömürülen kişi zor durumda olduğu için sözleşme yapmış ise, bu koşulun gerçekleştiği, muzayakanın, yani zor durumda bulunma kişinin bu ağır koşulları kabul etmesinin içinde bulunduğu çaresizliğe dayanmasını ifade ettiği, kişinin bu durumdan kurtulabilmesi için, sözleşmede öngörülen ağır koşulları kabul etmekten başka çaresi olmaması gerektiği, ancak somut olayda davacının müzayaka halinde davaya konu ettiği senetleri imzalamış olduğu yönünde kanaate varılamadığından yine dava dilekçesinde iddia edildiği üzere davacının senetleri imzalarken iradesinin sakatlanmış olduğu yönünde hiç bir delil bulunmadığı, gerekçesiyle davacının davasının reddine, dosya kapsamında tedbir kararı verilmiş olmakla; teminat yatırılmadığı anlaşıldığından İİK’nun 72/4 maddesi gereği davalı alacaklı lehine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların kardeş olduğunu, up babalarının vefatından sonra noter huzurunda yapılan miras devir ve temlik sözleşmesi gereğince, davalı … muristen kalan tüm haklarını ivazlı olarak müvekkile devir ve temlik ettiğini, muristen kalan arsanın bölgenin imara açılmasıyla değerlenince taşınmazdaki payını müvekkile devretmekten kaçınan davalının; “ya kamulaştırmadan gelen parayı bana vereceksin ya da imar geçen yeri sana devretmem” diyerek müvekkilini müzayaka haline düşürdüğünü, maddi anlamda zaten zor günler geçiren müvekkilden yararlanmak için suiniyetle hareket ederek miras devir ve temlik sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, davalının hile de sayılabilecek zorlamasıyla iradesi fesata uğrayan müvekkilin seneti imzalamak zorunda bırakıldığını, olayda gabinin tüm yasal unsurlarının oluştuğunu, müşterek tanık Serpil’in beyan ettiği üzere, müvekkilin senetleri imzalamak zorunda bırakıldığının tartışmadan uzak olduğu, aksi takdirde evin müteahhit tarafından yapılamayacağının ortada olduğunu, zira davalının devir sözleşmesinin gereğini yerine getirmediğini hal böyle olunca sözkonusu arsada inşaat yapılabilmesi için mirastan gelen hissesi bulunan davalının da onayı gerekmiş ve davalı bunu koz olarak kullandığını, buna da ancak bahsi geçen kamulaştırmasız el atma nedeniyle karayollarından çıkacak paranın kendine verilmesi ile rıza göstereceğini beyan ettiğini, davalı tanığı Mahmut’un da noterde yapılan devir işlemini doğruladığını ve bu senetlerin yapılan işlemleri sağlamlaştırmak adına imzalandığını belirttiğini, buna gerekçe olarak Karayollarından gelen para yattığında müvekkilin bu parayı davalıya vermeyebileceği endişesini öne sürdüğünü, Karayollarından çıkan tazminatı müvekkili dışında tüm mirasçıların iktisap ettiğini, müvekkilin burada payına düşeni davalıya vermek gibi bir taahhüdü olmadığı gibi aksine taraflar arasındaki miras devir sözleşmesi gereği mirastan gelen tüm haklarını devretmeyi taahhüt edenin davalı yan olduğu, alacaklı durumda olması gereken müvekkili olduğu halde, miras kalan yerin değerlenmesiyle müzayaka halinde bırakılarak bir de borçlandırıldığını, sözkonusu sözleşmeyle ilgili sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi cihetiyle taraflarınca açılan alacak davasının da Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/452 Esas dosyasıyla devam ettiğini, müvekkilinin zor durumda bırakılarak senetleri imzalamak durumunda bırakılmış olup müzayaka halinde bulunmasının fırsata çevrildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlığa konu 21.11.2015 tanzim, 17.06.2016 vade tarihli 55.000TL ve 17.000TL bedelli bonolarda keşideci …, lehtar davalı … olup her iki senette de nakden kaydı mevcuttur.Davacı yan, senetlerin müzayaka halinde imzalatıldığını, hile iradesinin fesada uğratıldığını, senetler karşılığı herhangi bir borcu olmadığını ileri sürmüştür. Davalı, davacının iddiasını kabul etmemiştir.Mahkemece davacının gabin ve hile iddiası yönünden hilenin maddi vakıalarını ispatı yönünden tanıklar dilenilmiş ise de; tanık beyanlarına göre davacının gabinin subjektif unsuru olan müzayaka halinde olduğunu ispatlayamadığı gibi hile iddiasının da ispatlanamadığı, dosyaya yansıyan delil durumu, Bakırköy 9.Asliye Hukuk mahkemesi’nin 2016/452 Esas sayılı UYAP üzerinden incelenen dosyasındaki iddia ve beyanlar, davacının nakden kaydı bulunan bonolardaki keşideci imzasını inkar etmediği dikkate alındığında mahkemenin davanın reddine dair kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacının istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.