Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1776 E. 2021/639 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1776 Esas
KARAR NO: 2021/639
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
NUMARASI: 2013/206 E. – 2018/103 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, takibe dayanak yapılan bonoların üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığından bahisle müvekkilinin davalıya ilgili icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin süresinde sunduğu cevap dilekçesine dosyada ve Uyap’ta rastlanmamıştır. Davalı vekili beyan dilekçelerinde özetle; dava konusu senetlere ilişkin olarak Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/221 E. 2016/100 K. Sayılı kararı ile davacının resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini ve senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğu iş bu karar ile ispatlandığını, davacının haksız ve kötü niyetli olup; müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakma kastıyla hareket ettiğini, ihtiyati tedbir kararının yerine olmadığını, imza incelemesine ilişkin ATK raporunun hükme esas alınabilecek yeterlilikte olmadığını, incelemenin az sayıda ve üzerinden en az dört yıl geçmiş belgeler üzerinden yapıldığını, imza incelemesinin ne şekilde yapıldığına ilişkin bir açıklama yapılmadığını belirterek üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….bilimsel ve denetime elverişli olan Adli Tıp Kurumu raporundan takibe konu bonolardaki imzaların davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında takibe dayanak 07/01/2009 tanzim ve 10/05/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 20/05/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 10/06/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 20/06/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 10/07/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 20/07/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli, 07/01/2009 tanzim ve 30/07/2009 vade tarihli 10.000,00-TL bedelli senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu senetlere ilişkin olarak Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi 2015/221 E. 2016/100 K. sayılı kararı ile davacının resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğunun iş bu karar ile ispatlandığını, söz konusu kararın dava dosyasına taraflarınca sunulmasına rağmen dikkate alınmadan davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira, ceza davasında toplanan kanıtların, özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağından, Davacının dava da haksız ve kötü niyetli olduğunu, Adli Tıp Kurumunca dayanak alınan mukayese evraklarının 4 yılı aşkın süreli olduğunu, Adli Tıp raporunda da bilirkişi incelemesinin yeterli teknik donanıma sahip laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğunu, yeniden rapor alınması ve belirsizliklerin giderilmesi gerekirken hüküm kurulduğunu belirterek, dava dosyasına sunulan Adli Tıp Kurumu’na karşı itirazları ve Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen kararlar ve dosya münderecatı dikkate alınmadan verilen ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Mahkemece takip konusu bonolardaki imzaların davacının eli ürünü olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/221 Esas ve 2016/100 Karar sayılı kararında dava konusu senetlerin de aralarında bulunduğu pek çok senet hakkında yapılan yargılamada davacı hakkında sahte senedi bilerek kullanmak suçundan mahkumiyet kararı verildiği, istinaf inceleme tarihi itibarı ile kararın kesinleşmediği, dosyanın halen Yargıtay’da olduğu anlaşılmaktadır.TBK’nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilen kararın maddi olguya ilişkin kısmı ve mahkumiyet hükmü hukuk hakimini bağlayacağından ceza mahkemesinde görülen davanın sonucu beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 13.02.2018 gün ve 2013/206 Esas, 2018/103 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 70,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 168,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.