Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1765 E. 2018/1514 K. 29.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/1765 Esas
KARAR NO : 2018/1514
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2014/198 2016/856
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/06/2018
GEREKÇELİ KARARIN
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Levent Özel Bankacılık Şubesi’nin müşterisi olduğunu, … numaralı hesapta bulunan müvekkiline ait 470.000 USD’nin müvekkilinin talimatı olmaksızın 11/11/2010 tarihinde davalı bankada yapılan işlemle EURO’ya çevrildiğini, araya giren 9 günlük bayram tatili ve devamı süresince paritedeki değişiklikten ötürü müvekkilinin yaklaşık 40.000 USD zarara uğradığını, durumu öğrenir öğrenmez müvekkilinin zararınını karşılanması için 10/02/2011 tarihinde bankaya başvurduğunu, bankanın talebi reddettiğini, bunun üzerine 14/06/2011 tarihli ihtarname ile bu zararın karşılanmasının istendiği, ancak talebin kabul edilmediğini, konu ile ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan soruşturmada talimatsız iş yapıldığının ortaya çıktığını, zararın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline, takiben devamına ve %25 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, bir ay sonra EURO hesabından davacının havale talimatı verdiğini, yine davacının hesabından talimatı üzerine EURO satılarak vadeli TL mevduat hesabı açıldığını, ayrıca bu TL hesaptan da EFT gerçekleştirildiğini, yine davacının 2010 yılı sekizinci ayından itibaren yaklaşık 50 adet kambiyo işlemi gerçekleştirdiğini, davacının dava konusu işlemi en geç ilk itiraz tarihi olan 10 Şubat 2011 tarihinde öğrenmiş ise 22/12/2010 tarihli EURO havale talimatının hangi bilgiye dayanarak gerçekleştiğini, bu durumun davacının yapılan işlemden haberdar olduğunu ve zımni muvafakatının bulunduğunu gösterdiğini, davacının sonradan itirazının ve tazmin talebinde bulunmasının kötüniyetli olduğunu, kaldı ki davacının iddia ettiği gibi bir zararının da bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; yapılan işlemde davacının yazdığı talimatın olmadığı, ancak telefon konuşmalarından hesaptaki paranın EURO’ya çevrildiğine dair davacının bilgisinin bulunduğu, ceza davasında davacının zarara uğradığı iddia edilmiş ise de, söz konusu davada çok sayıda müştekinin bulunduğu, yargılamanın uzayacağı düşünülerek bekletici mesele yapılmadığı, zımni kabulün bulunduğu, davacının bankadan zarar talep etmeden önceki tarihlerde EURO cinsinden açılan bir hesap üzerinde havale ve satış talimatları verdiği, buna göre davacının zarar iddiasında bulunamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ceza dosyası içeriğinden de anlaşılacağı üzere ilgili şubedeki çalışanlar hakkında dava açıldığının ortada olduğunu, bu durumun basiretli tacir ilkesi ile bağdaşmadığını, müvekkilinin yazılı ya da sözle hiçbir talimatının bulunmadığını, bankanın kendi keyfiyeti ile bu işlemi gerçekleştirdiğini, müvekkilinin daha sonradan işlem yapmasının onay anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin pek tabi olarak mevduatı ile ilgili tasarruf işlemlerine devam ettiğini, ihtilafın halen çözülemediğini, davalının dava konusu işlemin yapılmasından önce müvekkilinden onay alındığını ispatlaması gerektiğini, ancak bu durumu ispatlayamadığını, davalı bankanın kusurlu olduğunu ve müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını bildirmiştir.
Davacı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı banka aleyhine 71.880,00 TL ana para olmak üzere toplam 83.143,74 TL alacağın tahsili için 07/03/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak olarak 14/06/2011 tarihli ihtarnamede istenen zarar bedeli 40.000 USD’nin TL karşılığının gösterildiği, davalı banka tarafından süresinde borca itiraz edildiği ve takibin durduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 22/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı bankanın davacının USD hesabından sattığı 470.000 USD karşılığı 341.320,71 EURO alınması işlemine dair herhangi bir yazılı talimat sunamadığı, ancak müşteri temsilcisi ile davacı arasında olay sonrasında yapılan telefon görüşmelerindeki ayrıntılarla davacının EURO hesabından yatırdığı havale ve satış işlemlerine bakıldığında bu işlemden haberdar olduğu, bu nedenle dava konusu işlemle ilgili zımni kabulün söz konusu olduğunu, kanaatin bu yönde olduğu, ancak mahkeme aksi görüşte olur ise davacının takip tarihi itibariyle 7.013,44 TL asıl alacak, 1.081,82 TL faiz olmak üzere toplam 8.095,26 TL isteyebileceği, davacının bayram tatili döneminde en düşük parite üzerinden zararlı oluştuğu ileri sürülen kendilerinin bu görüşe katılmamakla birlikte mahkemenin bu görüşe uyması halinde ise davacının 11.781,01 TL ‘si asıl alacak olmak üzere toplam 13.598,23 TL talep edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporuna göre davacının 22/12/2010 tarihinde bu hesaptan 56.000 EURO havale talimatı ile 14/01/2011 tarihinde kısmen TL’ye çevrilme konusunda yazılı talimat verdiği, bu yazılı talimatlar bilirkişi raporunun ekinde ek – 4 olarak yer aldığı görülmüştür.
Dosyaya sunulan telefon görüşmelerinin dökümünün incelenmesinde; davacının dolar hesabının EURO’YA çevrilmesi yolunda açık bir talimatının bulunmadığı, ancak hesabın 11/11/2010 tarihinde EURO’ya çevrildiği, 15/11/2010 tarihli görüşmede bayram sonuna kadarki süre için EURO’da durmasının istendiği, 22/11/2010 tarihli görüşmede paranın bağlanmasından bahsedildiği, anlaşılmıştır.
Dosyaya celbedilen iddianame ise 28/05/2015 tarihli olup 56 müştekinin bulunduğu, davacı ile ilgili bölümde ise hesaplardan usulsüz onay ve rıza ve bilgi olmadan işlem yapıldığı ve davacının 16.835,90 USD zarara uğradığının iddia edildiği, banka çalışanları sanıklar hakkında zimmet, görevi kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmalarının istendiği, davanın derdest olup sonuçlanmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemine dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi uyarınca ceza hakimince saptanan maddi olgular hukuk hakimini de bağlar. Somut olayda aralarında davacının da bulunduğu 56 müştekinin şikayeti üzerine yapılan hazırlık soruşturması sonucunda davalı banka çalışanları aleyhine 28/05/2015 tarihli iddianame ile zimmet, görevi kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları talebi ile kamu davası açıldığı, davanın derdest olduğu, işbu davanın davacısının bilgi, rıza, onay ve talimatı dışında hesabında işlem yapılması sonucu 16.835,90 USD zarara uğratıldığının iddia edildiği anlaşılmış olup, yukarıda anılan yasa maddesi uyarınca açılan ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması ve sonucu ile tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözardı edilerek yargılamanın uzayacağı şeklindeki yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmüş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/11/2016 tarih, 2014/198 esas, 2016/856 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2- Ceza davası sonucunun beklenerek yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin harcın talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 34,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 119,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/06/2018