Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1758 E. 2019/1564 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1758 Esas
KARAR NO : 2019/1564
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2018
NUMARASI : 2017/432 2018/16
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 16/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin …tescil numaralı “…” markalarının sahibi olduğunu, davalının da müvekkilinin markasını tabelalarda ve kartvizitlerde ve internette “…t” şeklinde kullandığını, konuyla ilgili Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/91 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, alınan rapor içeriğinden davalı yanın kullandığı restaurant adının müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunun anlaşıldığını belirterek markaya tecavüzün durdurulmasına, giderilmesine ve maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde davalı olarak “…” gösterildiği, davaya adi ortaklık vekilinin cevap verdiği ve vekalet sunduğu, bunun üzerine davalının isminin değiştirildiği, … ve …nın gerçek ya da tüzel kişilinin ve dava ehliyetinin bulunmadığı, davacı vekilinin 15/11/2017 tarihli dilekçesiyle dava konusu işyerinde başka bir şirketin faaliyet göstermeye başladığını ve şirketin adi ortaklığın devamı olduğu ileri sürülerek dava dilekçesinin… .’e yöneltilmesini talep ettiği, bu durumun HMK’nun 124/3 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, davanın adi ortaklığı oluşturan ortaklar aleyhine açılması gerekirken tüzel kişiliği bulunmayan restaurant aleyhine açıldığı, adi ortaklık unvanı ile de taraf değişikliği ve ortaklık aleyhine yargılamanın yürütülerek sonuçlandırılmasının mümkün bulunmadığı gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalının, müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğini, konunun değişik tespit dosyasıyla da anlaşıldığını, mahkemenin önceki tespit dosyasında olduğu belirtilen imza sirkülerinin dosyaya sunulduğunu belirterek HMK 114 gereğince dürüstlük kuralına uygun olmadığı gerekçesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde belirttiği ortaklıktaki isimlerin dahi yanlış olduğunu, davalının üç duruşma boyunca adeta öğrenilmesini sürüncemede bıraktığı ortaklıktaki isimlerin davalı yanın 19/10/2017 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçenin ikinci maddesinde de görüldüğü üzere …olduğunu, dolayısıyla davanın açılmasından bir yıl sonra ortakların isimleri tam olarak öğrenebilmelerini sağlayan bu beyan dilekçesinin tebliğ tarihi olan 27/10/2017 tarihinde taraf değişikliği taleplerini mahkemeye sunduklarını, mahkemenin davayı reddetmesinin doğru olmadığını, davalı vekilinin duruşmalarda verdiği dilekçelerde sürekli farklı davranarak davaya okunamayan vekaletname sunduğunu ve davanın sırf bu nedenle dahi uzadığını, dava dilekçesinin davalı tarafa tebliği ve davalıların davaya katılım göstermesi, davada taraf teşkilinin sağlandığını bildirmiştir. Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/91 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; … isimli işyerinde tespit yapıldığı, iş yerinde … isimli şahsın hazır bulunduğu görülmüştür. Tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda; iş yerindeki kullanımın markaya tecavüz fiilini oluşturduğu, ancak tescilli markanın ve birlikte kullanılan amblemin işyerinde kullanılan isim yazılışı ve amblem ile ifa kabiliyetinin bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiş, ayrıca aleyhine tespit istenilen tarafından TPE’ye 2016/46005 no’lu başvuru yapıldığının belirtildiği rapor içeriğinden görülmüş, rapora ekli belgelerden SBR ve ortakları adi ortaklığının “…” ibareli marka tescili için 23/05/2016 tarihinde başvurduğu anlaşılmıştır.
Tespit raporuna karşı SBR ve Ortakları Adi Ortaklığı (…) tarafından itiraz edildiği, itiraza ekli vekaletnamede …’ın … yetkilisi olarak vekaletname düzenlediği görülmüştür.
Cevaba cevap dilekçesinde davalı olarak … gösterilmiştir.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’ndan verilen cevabi yazıda; … unvanlı firma kaydına rastlanılamadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekilince verilen 19/10/2017 tarihli dilekçede; dava konusu kullanımların müvekkili tarafından sonlandırıldığı, yine müvekkili şirketin ortaklarının … olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekilince verilen 15/11/2017 tarihli dilekçede ise; dava dilekçesinin …’a tebliğinin talep edildiği görülmüştür.
GEREKÇ:
Dava, markaya tecavüzün durdurulması, giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde başlangıçta davalı olarak “…” gösterilmiş, daha sonra cevaba cevap dilekçesinde ise davalı olarak “…” gösterilmiştir. Davacı vekili, yargılama sırasında vermiş olduğu 15/11/2017 tarihli dilekçeyle davanın …’a tebliğin istemiştir. Davanın doğru davalıya açılması gerekir. Davacı taraf bu usul kuralı gereğini yerine getirmemiştir. Yine adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için adi ortakların her birine karşı davanın yöneltilmesi gerekir. Söz konusu bu hata HMK’nun 124/3 maddesi kapsamında değerlendirilemez. Nitekim mahkemece de bu husus isabetli bir şekilde karar yerinde vurgulanmıştır. Açıklanan bu hususlar karşısında davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/07/2019