Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1719 E. 2021/514 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO2018/1719 Esas
KARAR NO: 2021/514
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 19/10/2017
NUMARASI: 2014/586 E. – 2017/1226 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 2011 yılı Mart ayı içinde mobil elektronik haberleşme hizmeti verilmesi amacıyla Sim Kartlarının satışında aracılık hizmeti hususunda Kurumsal Satış Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin sözleşmeyi imzalandıktan sonra müvekkiline sözleşmenin bir suretini vermediğini, taraflar arasında 2011 yılında başlayan cari hesap ilişkisinin 2012 yılının sonu itibariyle davalının talebi üzerine bittiğini, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, ancak davalının müvekkiline cari hesap borcunun bulunduğunu, ancak tüm girişimlere rağmen ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 02/05/2011 tarihinde Kurumsal Satış Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin 1 yıl olarak belirlendiğini, sözleşmenin bitiminden itibaren 30 gün içinde fesih bildirimi yapılmadığı takdirde sözleşmenin bir yıl süreli olarak yeniden yenileneceği hususunda anlaşmaya varıldığını, bu kapsamda davacıya ihtarname çekilerek sözleşmenin sona erdiğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğunu ancak müvekkilinin davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını, müvekkilininde defterlerinin incelenmesi gerektiğini, alacak bedelinin likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; taraflar arasında kurumsal satış ortaklığı sözleşmesi düzenlendiğinin sabit olduğu, bu husus ihtilaf konusu olmayıp temel uyuşmazlık icra takibine konu edilen fatura içeriklerine göre tarafların borç ve alacak durumlarının tespiti noktasında toplanmakta olduğu, bilirkişi raporları incelendiğinde ve alacak borç kayıtları karşılaştırıldığında davacı şirket tarafından sözleşme uyarınca bir takım satış ve hizmetlerin karşılığı olarak kesilen faturaların davalının ticari defterlerinde yer aldığı, bunun yanında davalının alacaklı görünmesindeki borç kaynağını oluşturan temel sebebin dönemsel olarak ceza ve kesinti başlıkları altında kendi ticari defterlerindeki faturalara ilişkin olduğu ancak davalı tarafın ticari defterlerinde işli bu faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde yer almadığı, netice olarak iş bu faturaların hüküm ifade edebilmesi ve davalı lehine yorumlanabilmesi açısından artık ispat külfetinin yer değiştirdiğinin kabul edilmek suretiyle ceza ve kesinti faturalarının davacı şirkete ne şekilde tebliğ edildiğine dair davalı firmaya delillerini bildirmesinin istendiği, davacı tarafça sözleşme kapsamında kesilen faturalar, karşılık olarak davalı defterlerinde mevcut olup davalının sadece kendi defterlerinde işlendiği sabit görülen kesinti ve ceza bedelleri uyarınca alacaklı konuma geçtiği, bu durum nazarında söz konusu faturalara ilişkin olarak alacaklı olduğunu kendisinin ispatlaması gerektiği, mahkemece bu yönde verilen önel dahilinde davalının ara karar gereğini yerine getirmeyip faturaların davacıya usulünce gönderildiğine dair ispat araçlarını dosyaya bildirmediği, bu minvalde alacağın kaynağının davalı tarafça ispatlanmadığı ve davacı defterlinde yer alan toplamda 96.776,27 TL’den ( davalı defterlerinde işlenmiş ancak davacı kayıtlarında yer almayan 93.491,56 TL’lik bedel ile davalının kayıtlarında yer aldığı üzere davacıya 2.388,21 TL miktarında borçlu gözüktüğü bedel toplamı) dolayı davalının davacıya borçlu olduğu tespit edildiği, bu gerekçe dahilinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası uyarınca davalının asıl alacak bedeli olan 96.776,27 TL’den sorumlu tutulması, takip öncesi işletilen faiz yönünden ise davalının temerrüde düşürüldüğüne dair delil olmadığı anlaşılmakla buna yönelik iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, 2004 Sayılı İİK 67. maddesince alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davacı yararına ayrıca inkar tazminatı ödenmesi (emsal için bknz. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2016/5503 Esas 2017/3917 Karar sayılı ilamı) gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline, takibin 96.776,27 TL asıl alacak ve alacağa icra takip tarihinden avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İcra İflas Kanunun 67. Maddesi uyarınca alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen kısmın %20’sine tekabul eden 19.355,25 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Taraflar akasından akdedilen kurumsal satış ortaklığı sözleşmesi uyarınca taraflar arasında cari hesap ilişkisinin varlığı kabul edilmiş olup işbu cari hesap ilişkisine istinaden, müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmamaktadır,-Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında akdedilen sözleşmenin 35/1, Maddesinde; … ‘nın KURUMSAL satış ORTAĞI’na karşı doğacak alacakları nedeniyle taraflar arasında Ticaret Kanundaki CARİ HESAP sözleşmesinin uygulanacaktır. Mahkemece cari hesap sözleşmesini düzenleyen TTK hükümleri dikkate alınmadan ve cari hesaba uygun bir rapor alınmadan karar verilmiştir. Hesap mutabakatı, hesabın tasfiyesi yapılmamıştır. Bu nedenle de davalının davacıya borcu yoktur. Alacak da likit olmadığı halde icra inkar tazminatı verilmiştir. ..” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava ; itirazın iptali davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında kurumsal satış ortaklığı sözleşmesinin bulunduğu ve bu sözleşmenin davacı yanın gönderdiği ihtarname ile 2012 yılı başından itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği tartışmasızdır.Davalının istinaf gerekçesi yaptığı hususlar ve talepleri nazara alınarak yapılan incelemede ;TTK 89. Madde uyarınca sözleşmedeki 35. Maddenin cari hesap sözleşmesi bulunduğu yönünde değerlendirme yapılması gerekmiş ise de; TTK 98. Maddeye göre sözleşmenin feshi cari hesap sözleşmesinin de feshi anlamına gelmekle ve taraf beyanları ve davanın gelişimine göre TTK 94. Madde uyarınca bir mutabakatsızlık bulunduğu kabul edilmelidir.Bu nedenle davacının takibe konu ettiği alacağın varlık ve miktarının ihtilaflı olduğu, sözleşme ve ticari kayıtlara göre incelenmesi gerektiği, mahkemece de taraf kayıtları incelenerek araştırma yapıldığı görülmektedir.Taraf defterleri arasındaki farkın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan, ancak davacı yan kayıtlarında bulunmayan Ceza ve kesinti mahiyetindeki mahsup işlemlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş olması her kaydın mutlak suretteanlam ve sonuç ifade etmesi anlamına gelmeyeceğinden ” ceza ” ” kesinti” dı altında muhasebeleştirilen bedellerin ” yasal ve gerçek dayanaklarının” bu kayıtları desteklemesi gerekmektedir.Davalı yanca bu kayıtların dayanağı sunulmadığı gibi, davacı yanın itiraz hakkını kullanabileceği şekilde bu kayıtlara dair faturaların davacı yana tebliğine ilişkin bilgi belge de sunulmamıştır.Bu nedenle tarafların mutabık oldukları bakiye haricinde mutabık olmadıkları ancak davalı yanca belgelenmeyen bu kesintiler hariç elde edilen davacı alacağı üzerinden mahkemenin hüküm kurmuş olmasında bir hatalı uygulama görünmemiştir. Davacının tamamı davalı yan kayıtlarında da mevcut alacak kalemleri nedeniyle ( davalının ceza ve kesinti mahsuplarının dayanağı da bulunmadığından) alacağın likit kabul edilmesi de doğru olup, davalı yanın bu istinaf gerekçesi de yerinde görülmemiş ve başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 6.610,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.987,00 TL ve 31,40 TL harçların mahsubu ile bakiye 4.592,38 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4-İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 11/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.