Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1711 E. 2021/515 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1711 Esas
KARAR NO: 2021/515
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI : 2014/1341 E. – 2017/695 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Takip konusu Tam Faktoring ile davalılar arasında imzalanan faktoring sözleşmesini davalı …’un kefil olarak imzaladığını, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirdiğini, ancak sözleşmeye istinaden verilen çeklerin karşılıksız çıktığını belirterek, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı doyası üzerinden icra takibi yapıldığını davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; takip konusu sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; İmza örneklerini içeren belgelerin getirildiği ve sözleşme aslı ile beraber ATK’ya gönderildiği anlaşılmıştır. 26/04/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu raporunda; imzanın davacının eli ürünü olmadığının bildirildiği görülmüştür. YHGK, Esas : 2012/12-240, Karar : 2012/419, 27.06.2012 tarihli kararında; ”Taraflar arasındaki “imzaya itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, keşide tarihinde yapılan değişikliğin yanındaki paraf imzaya itiraz, değerlendirilirken; Adli Tıp Raporunda, söz konusu imzanın şirket yetkilisinin eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemeyeceği belirtildiğine göre: Adli Tıp Kurumu bu konuda son merci olmadığından, mahkemece grafoloji dalında uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken, anılan rapora itibar edilerek itirazın kabulü doğru değildir” diye belirtildiğinden dosya grafoloji dalında uzman Prof.Dr. …, Prof.Dr. … ve Prof.Dr. … oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve heyetin 21/12/2016 tarihli raporunda özetle; sözleşme üzerindeki imzaların mukayese imzalara kıyasla …’un eli ürünü olmadığı bildirildiğinden ispatlanamayan davanın reddine ” karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik alan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle “…Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda açıkça …’un mukayeseye esas imzalarının teşhis ve tespite elverişli sınırlı tanı unsurunu içerdiği belirtilmiştir. Bu da alınan ve ilgili kurumlardan toplanan imzaların incelemeye yeterli olacak nitelikte imzalar olmadığının açık olduğunu göstermektedir. Buna rağmen imzalar ile ilgili inceleme yapılmış ve buna bağlı olarak dava konusu çekteki imzanın …’un elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır. İncelemeye esas imzalar sağlıklı bir incelemenin yapılması için yeterlilik arz etmemektedir. Kambiyo senetlerinde sahteciliğe ilişkin bilirkişinin kanaatini içeren raporun, hükme esas alınabilmesi için, bilirkişi raporunda incelemenin hangi ortamda ve ne tür teknik cihazlar kullanılarak yapıldığına yer verilmesi gerekmektedir. İlgili raporda sadece grafolojik ve grafometrik metotların uygulandığının belirtilmesi yeterli görülmemektedir. İmza incelemesinde keşide tarihinden öncesine ve yakın tarihli uygulamaya elverişli imzalar incelenmelidir. Bu yönüyle eksik bilirkişi incelemesinin ve bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin tarafımızca kabulü mümkün değildir…” denilerek kararın eksik inceleme nedeni ile kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde ; imzanın sahteliği ortaya konulduğu için takibin kötüniyetli olduğunu ve bu nedenle tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği halde verilmediğini beyanla kararın bu yönden kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; itirazın iptali davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı yan takibe dayanak sözleşmedeki imzayı inkar etmiş olmakla ; sözleşmenin davalı yana ait olduğunun ispat edilmesi gerekecektir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/04/2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu’nun 06/02/2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).İmza incelemesinde öncelikle belgenin düzenlenme tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, düzenleme tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Belgenin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Davacı yanın tahkikat sona erene kadar ve halen de imzası inkar edilen sözleşme aslını sunamadığı bu nedenle incelemenin fotokopi üzerinden yapılmak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır.Dosyaya gelen ATK raporu ve grafolojik bilirkişi heyete raporu incelendiğinde ; incelenen mukayese belgelerin sözleşmenin düzenlendiği tarih olan Kasım 2013 tarihinden önceye ait 04/10/2013 düzenlenme tarihli, 7627 yevmiye numaralı Vekaletname ile yakın tarihli belge asıllarını incelediği görülmektedir.Laboratuvarda incelemede kullanılan cihazlar ayrıntılı yazılmış ve yöntem de belirtilmiştir. Yine mahkemece alınan rapor ve ek raporda sözleşme tarihinden önce düzenlenmiş imza sirküleri de incelenmiş diğer belgelerin tarihlerinin kısmen sözleşme tarihine yakın, kısmen de çok sonraki tarihli olduğu görülmüştür.Sözleşmenin aslını sunması gereken ve imza örneklerini bulması veya bulunduğu yerleri göstermesi gereken alacaklı davacı olmakla, ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek yapılan inceleme ;davacının sözleşme aslını sunamaması ve fotokopisi üzerinden imzanın davalı yana ait olduğunun da belirlenememesi karşısında ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı yanın istinaf başvurusu incelendiğinde sözleşme aslı olmadığı için imza incelemesinin belge aslı olmadan yapılmış olması nedeni imzanın doruluğunu ispat külfetinin davalı yanca yerine getirilemediği nedenle davanın kabulüne karar verilmiş olup, belge aslı bulunup incelenemediği nedenle mevcut duruma göre karar verildiğinden bu nedenle takibin kötüniyetli olduğunun da belge aslı incelenememesi nedeniyle kabul edilemeyeceğinden, davalı yanın istinaf başvurusunun da esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 3- Davalı yandan Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 4- Davacı Harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına 5- Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 6- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.