Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1699 E. 2021/516 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1699 Esas
KARAR NO: 2021/516
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2015/606 E. – 2017/1007 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin … projelerinde taahhüt işleri yapan … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, şirketinin üstlenmiş olduğu Tokat, Reşadiye, Yolüstü Kasabası … projesinin inşaatı sırasında, o tarihte Yolüstü kasabasında iş yapmakta olan davalılar … ve oğlu … ile bazı taahhüt işlerinde (şantiye kamp sahasına su hattı döşeme ile iletim yolunun iyileştirilmesinde) yardımcı olmaları için anlaşma yaptığını ve dava konusu 3 adet senedi düzenleyerek, yapacakları iş karşılığında ödenecek paranın teminatını teşkil etmek üzere davalılara verdiğini, müvekkil ortağı bulunduğu …Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin üstlenmiş olduğu … projesi dışında Yolüstü kasabasında başka herhangi bir iş yapılmadığını, davalılarla bu proje dışında herhangi bir işi veya teması da olmadığını, davalılar müvekkilin hissedarı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile iş yapacak olmalarına rağmen, bir takım şahsi tereddütleri nedeniyle şirketin senet vermesini istemeyerek, müvekkil …’nın şahsen düzenleyeceği 3 adet teminat senedini kendilerine vermelerini istediklerini, HES projesinde üst işvereni (asıl işveren) olan … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin işlerinin gecikmesi riski nedeniyle zor durumda kalan müvekkil, davalıların teklifini kabul ederek, dava konusu senetleri düzenleyip teminat amaçlı olarak davalılara verdiğini, konusu kalmayan senetlerin iptal edilmesi gerekirken, davalılar müvekkilin teminat için kendilerine verdiği dava konusu senetleri noter vasıtasıyla protesto ettirdiklerini ve tüm bu nedenlerle teminat amaçlı verilmiş 3 adet senet nedeniyle müvekkilin davalılara borcunun olmadığının tespitine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalılar vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacının iddialarını şahit dışında yazılı delil ve aynı nitelikte delil sunmamasına rağmen mahkemece müvekkili … lehine düzenlenen kambiyo senedine konu edilen tedbir kararının haksız ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının iş ilişkisine ait sözleşme veya yazılı belge olmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; davacı tarafın davaya konu senetleri davalı tarafa teminat amaçlı verdiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:İlk derece mahkemesince; davacı tarafın davaya konu senetleri davalı tarafa teminat amaçlı verdiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Bir mahkeme hükmünde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, B./ Arslan, R./ Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, s. 472). Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 E., 2010/108 K.; 28.04.2010 tarihli ve 2010/11-195 E., 2010/238 K.; 22.06.2011 tarihli ve 2011/11-344 E., 2011/436 K.; 29.02.2012 tarihli ve 2011/9-754 E., 2012/102 K.; 31.05.2017 tarihli ve 2015/22-1236 E., 2017/1044 K.; 06.11.2018 tarihli ve 2017/12-2826 E., 2018/1619 K.; 07.11.2019 tarihli ve 2017/3-2793 E., 2019/1152 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.İlk derece mahkemesi kararında dava ve cevap dilekçesinden başka hiçbir gerekçe bulunmadığı, delil bulunmadığından tek bir cümle ile bahsedilerek gerekçe yazıldığı görülmektedir.Mahkeme davayı nasıl nitelendirdiğini, hangi sübut delilleri aradığını ispat külfetini kime hangi gerekçe ile yüklediğini ve mevcut delilleri nasıl değerlendirdiğini açıklamak zorundadır. Oysa ortada gerekçe taşıyan bir karar bulunmamaktadır.HMK 355. Madde nazara alınarak yasal koşulları ihtiva etmeyen mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 355. Madde ve HMK 353/1-a-6 maddesi nazara alınarak KABULÜNE ve ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2- Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olan ; başvuru harcı gideri 98,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 28,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 23,50 TL olmak üzere toplam 149,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı yana verilmesine 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.