Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1684 Esas
KARAR NO: 2021/701 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2016/116 E. – 2017/346 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Dava vekili dava dilekçesinde; Davalının yetkilisi ve sorumlusu olduğu tespit edilen www…net alan adlı internet sitesinde, Google Adwords aracılığı ile müvekkilinin tescilli “…, …” markalarını izinsiz ve hukuka aykırı biçimde anahtar sözcük olarak reklam verildiğini beyanla, müvekkiline ait ticari unvan ve tescilli markalarından kaynaklanan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men ve refine, 15.000-TL maddi tazminatın ve 1.000-TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ve 5.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, öncelikle ” …” “…” “…” “…” ve “…com” ibarelerinin davalı tarafından Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; yetkili mahkemenin Adana mahkemeleri olduğunu, … adının bir cins adı olduğundan tanınmış marka olamayacağını, müvekkilinin … cins adı ile, ayırt edici kılan … ifadesini ayrı olarak değil, “…” şeklinde bir bütün olarak kullandığını, … ibaresinin cins adı olması nedeni ile markalar ile ayırt edilemeyecek kadar yüksek seviyede bir benzerlik olmadığını, müvekkilinin Adana ilinde … ile de faaliyette bulunduğunu, TPE de tescilli markası olan … ile cins adı olan …ni birlikte kullandığını, marka tescilinin 2011 olduğunu, bu tarihte bu yana faaliyette bulunduğunu, davacının bu kullanımından o tarihten beri haberi olmasına rağmen bir ihtarname göndermediğini, dava da açmadığını, aynı sektörde 6 yıldan fazla faaliyette bulunduğunu, davacının şimdi dava açmasının Adana ilinde ulaştığı tanınmışlık satış payından rahatsızlık duymasından kaynaklandığını, bu süre açısından asla muvafakatlerinin bulunmadığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 23.11.2017 tarihli 2016/116 E. – 2017/346 K. sayılı kararıyla; “…Toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi heyet raporu ve hesap bilirkişisi raporu ışığında davalının davacıya ait … ibareli markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edecek şekilde … ibaresini kendisine ait …net alan adlı internet sitesinde anahtar sözcük olarak reklam verdiği, bu nedenle tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiği, bilirkişi tarafından her ne kadar tespit raporunun alındığı tarihten dava tarihine kadar 12 gün üzerinden hesaplama yapılmış ise de değişik iş dosyasındaki tespit talebinde çıkartılan internet çıktılarında 26/04/2016 tarihli olarak davalı tecavüzünün mevcut olduğu” gerekçesiyle; ” Davacı …tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, Davalının internet sitesinde …, … ve …com, …, …, …com ibarelerini anahtar sözcük olarak kullanmak suretiyle davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve ref’ine, -Davalının … ibarelerini anahtar sözcük olarak kullanmak suretiyle reklam vermesinin önlenmesine, -Yoksun kalınan kazanca ilişkin olarak 15.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İtibar tazminatına yönelik talebin reddine, -Marka tecavüzünden dolayı meydana gelen manevi zarara yönelik takdiren 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Masrafı davalıdan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “…” adının cins adı olduğunu, ayırt edici unsurlar ile birlikte kullanılabileceğini, müvekkilinin ayırt edici “…” ibaresi ile birlikte kullandığını, “…” şeklindeki kullanımın görsel, işitsel ve kavramsal olarak farklı olduğunu, -“…” adı hem cins adı hem zayıf marka olduğunu, -davacının dava dilekçesinde bir takım mevzuat hükümlerine kopyala yapıştır metoduyla yer vermesinin anlaşılamadığını, -davacının haksız rekabete ilişkin iddialarının 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nın özel kanun olması nedeniyle dinlenebilirliğinin bulunmadığını, davacının merkezi İstanbul’da olmasına rağmen adeta Adana da faaliyet gösteriyormuş gibi göstererek haksız rekabette bulunduğunu, müşterilerin … yazdıklarında davacının sitesine yönlendiğini,-müvekkilinin … kodlu … isimli markanın sahibi olduğunu, “…” şeklinde kullanımının bulunmadığını,-davacının sessiz kalma suretiyle dava açma hakkını yitirdiğini, marka tescilinden bu yana “…” adı ile faaliyette bulunduğunu, davacının müvekkilinin varlığından haberdar olmamasının mümkün bulunmadığını, o tarihten beri haberdar olmasına rağmen davacının ne bir ihtar gönderdiğini ne de dava açtığını,-her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin aynı zamanda istinafa cevaplarını bildirdiği, katılma yoluyla ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; yargılama sırasındaki beyanlarını tekrarla davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini,-davalının satış grafiğindeki artışın markanın itibarının zedelenip zedelenmediği hususuna kanıt oluşturamayacağını, davalının hukuka aykırı kullanımları nedeniyle müvekkiline ait markaların itibarının zedelendiğini bu nedenle 1.000 TL itibar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, marka itibarının zedelenmesinin, marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın “kötü ve uygun olmayan bir şekilde kullanılması” sonucunda gerçekleşeceğini, bu kötü ve uygun olmayan şekilde kullanma durumunun ise markanın kötü malda, kötü ambalajda ve kötü satış şartlarında kullanılması şeklinde olduğunu, her taklit malın belirli bir ölçüde orijinal mala göre kötü üretim olduğunu ve her taklit malın piyasaya sunumunun orijinal mala göre daha elverişsiz koşullarda söz konusu olduğunu (Çolak Uğur, Türk Marka Hukuku, İstanbul 2016, 3. Basım, syf 737) beyanla, itibar tazminatı yönünden kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından, davacının tescilli … ibareli seri markaların bulunduğu ve “…” markasının, davacı tarafın 26/09/2012 tarihli başvurusu üzerine, 29/04/2013 tarihli, 247357 sayılı kararla; “İnternet üzerinden çiçek ve çeşitli hediyelik eşya satışı hizmetlerinde yaygın bilinirliği dikkate alındığında, 556 Sayılı KHK 7/1-(ı) bendi kapsamında, herkes tarafından yaygın olarak bilinen “tanınmış” marka olarak tespit edildiği, anlaşılmıştır. Davalının TPE nezdinde “…” ibareli 35.sınıfta … tescil nolu markasının 27/11/2013 tarihinde tescil edildiği ve koruma altında olduğu anlaşılmıştır. Davalının www…net şeklinde alan adlı web sitesi bulunmaktadır. Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/12 D.İş. Dosyasında alınan raporda 05/05/2016 tarihi itibarıyla yapılan incelemede www…net alan adlı web sitesinde “…” ibaresinin Google Adwords aracılığıyla anahtar sözcük olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Dosyada 28.10.2016 tarihli Prof Dr. …, Muhasip … ve Marka vekili bilişim uzmanı …’ den oluşan bilirkişi heyet raporunda; sitenin güncel hali incelendiğinde, herhangi bir sayfada davacının … markasının kullanımına rastlanmadığı, sitenin güncel metatagları incelendiğinde, anahtar kelime (Keywords) ve açıklama (description) bölümlerinde de davacının markasına rastlanmadığı, ancak Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/12 D.İş. Dosyasındaki bilirkişi raporu baz alındığında, raporda site kodlarında metataglar içerisinde “…” ibaresinin bulunduğunun tespit edildiğini tespit raporu ışığında, “TK m.52, 54, 55 ve 556 sayılı KHK m.9, 61 çerçevesinde davalı fiilinin davacı …’nin tescilli “…” “…” markaları ve ticaret Unvanına tecavüz ve haksız rekabet eylemi teşkil ettiği, dosyada mali inceleme yapılmasını mümkün kılacak herhangi bir belge mevcut olmadığından mali inceleme yapılamadığını belirtmişlerdir. Mahkemece Mali Müşavir bilirkişiden alınan 29/08/2017 tarihli raporda; davalının brüt Satış tutarı olarak gelir tablosuna yansıyan tutarın davalının hem işyerinde yazar kasa aracılığıyla yapmış olduğu satışları hem de internet üzerinden yapmış olduğu faturalı satışların toplamını kapsadığı bu nedenle brüt satış rakamı üzerinden hareket etmenin doğru olmayacağını aynı zamanda satış hesaplarına yansıyan tutarın KDV hariç tutarlar olduğunu buradan hareketle önce faturalı satışları, toplam satışlar içerisinde ayıklayarak ve akabinde KDV (%18) tutarlarını üzerine ekleyerek bulunan tutar üzerinden emsal sözleşme maddesi gereği yoksun kalınan kazancın hesaplanacağını, davalının 2016 Yılı Satışları ve Emsal Sözleşmeye Göre Yıllık Lisans Bedelinin 307.704,72 TL olduğunu, değişik iş dosyası bilgilerinden davalının “…” kelimesini anahtar sözcük olarak kullanmış olduğunun, dosyaya sunulu 06.05.2016 kayıt tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiğini, tespit tarihi olan 05.05.2016’dan dava tarihi olan 16/05/2016 tarihi arasındaki 12 günlük lisans bedelinin 10.116,00 TL olarak hesaplandığını, yıllar itibariyle satışların artış eğilimi gösterdiğini bu nedenle açıkça markanın itibarının zedelenmesinin olmadığı ve itibar tazminatı için gerekli şartların oluşmadığını beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili, davalının müvekkilinin tanınmış markası olan “…” ibaresini, internet sitesinde anahtar kelime olarak kullanarak, müvekkilinin markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet ettiğini beyanla, tecavüzün tespiti, meni ve ref”i ile maddi, manevi tazminat ile itibar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince itibar tazminatı talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, “…” ibaresinin cins adı ve zayıf marka olduğunu, müvekkili tarafından yanına “…” ibaresi getirilerek ayırt edici hale getirildiğini, iltibas ihtimali bulunmadığını, tescilli markası bulunduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/12 D.İş. Dosyasında alınan raporda, 05/05/2016 tarihi itibarıyla yapılan incelemede www…net alan adlı web sitesinde “…” ibaresinin Google Adwords aracılığıyla anahtar sözcük olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Davalının, davacının “İnternet üzerinden çiçek ve çeşitli hediyelik eşya satışı hizmetlerinde” tanınmış marka olarak tespit edilen “…” markasının, davalı tarafça haksız olarak, aynı hizmet sınıfında, ticari etki doğuracak şekilde, anahtar kelime olarak kullandığı anlaşılmakla, savunmalarının yerinde olmadığı, kullanımın tescilli marka kapsamında olmadığı, davalı fiilinin mülga 556 Sayılı MarkKHK 9/2-(e) bendi ve 61. madde gereğince markaya tecavüz ve TTK 55/1-a-4 maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğu kanaatiyle davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, 2011/108498 sayılı “…” markasının tescil başvuru tarihinden itibaren “…” ibaresini kullandığını, davacının bilmemesinin mümkün olmadığını, sessiz kalma suretiyle dava açma hakkının yitirildiğini ileri sürmüşse de, davalı tarafça davacının, “…” ibaresinin anahtar kelime olarak kullanıldığından daha önce haberdar olunduğunu ispatlar nitelikte delil sunulmadığı, davacının basiretli tacir olarak özen yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü halinde dahi, dosya kapsamından davalı kullanımından daha önce haberdar olmasının bekleneceği yönünde bir sonuç çıkarılamayacağı kanaatiyle, davalı vekilinin sessiz kalmaya yönelik istinaf sebebi haklı görülmemiştir. Taleplerin yığılması nedeniyle, her bir talep yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de usule ve yerleşik uygulamaya uygun bulunmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili itibar tazminatı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuşsa da, davacı tarafça talep edilen itibar tazminatı 1.000 TL olduğundan, kısmi dava açıldığı da dilekçeden anlaşılmadığından, HMK 341/2 maddesi gereğince, 23/11/2017 karar tarihinde miktar itibarıyla kesinlik sınırı 3.110 TL olmakla, miktar olarak kesin karara karşı yapılması nedeniyle davacı istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 341/2 ve 352. madde gereğince , USULDEN REDDİNE,3-Davalı yandan alınması gereken 1.366,20 TL nispi harçtan peşin alınan 305,67 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.060,53 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 42,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 21,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 31,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 15,75 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.