Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1656 E. 2021/523 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1656 Esas
KARAR NO: 2021/523
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI: 2014/1636 E. – 2017/908 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirketin 2001 yılından beri sağlık alanında faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, on dört yıldır şirket bünyesinde finans ve satın alma yöneticisi olan çalışan … Noterde düzenlenen vekaletname ile bir takım yetkiler verdiğini, adı geçenin kendisine verilen yetkileri kötüye kullanarak yetkisi olmadığı halde çok sayıda sahte çek ve bono keşide ettiğini, … tarafından imzalanan davalı … lehine …. adına keşide edilen çeklerden davalı … şirketine ciro edilen 75.000-TL bedelli bir adet çek ile ilgili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen … İzmit Şubesine ait 11/12/2014 keşide tarihli … seri numaralı 75.000,00 TL bedelli çek sebebi ile müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitini, dava konusu çekin iptalini ve icra takibinin tedbiren durdurulmasını, konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın çalışanı tarafından ceza hukuku anlamında cürüm bir suç teşkil edecek şekilde sahtecilik yapıldığı iddiasının söz konusu olduğunu, hiç bir denetim ve gözetime tabi tutulmaksızın şirket kasasının koşulsuz teslim edildiğini, tüm banka ve sair finansman kuruluşları nezdinde tüm şirket hesaplarından dilediği miktarda para çekme yetkisinin verildiğini, ahzu kabz, ibra vermeye , hesap açmaya, açılmış hesapları kapatmaya yetkili kılındığını, tüm bankalar nezdinde talimatla işlem yapmaya yetkili kılındığını, şüpheli olduğu beyan edilen … isimli çalışanın kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi olmadığı, davacı tarafça beyan edilmiş diğer yandan da bankalardan şirket adına basılmış çek karnelerini teslim alma ve şirket çeklerini kendi yedinde bulundurma yetkisininde verildiğini, davacı taraf tacir sıfatına haiz olduğundan basiretli bir tacir gibi hareket etmesi yasanın emri olduğunu beyan ettiğini, davacı şirket yetkilileri hakkında tüm şikayet ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli açılan davanın reddini talep etmiştir.Diğer Davalı …, davaya süresi içerisinde cevap vermemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/9762 Esas 2012/11428 Kararında da belirtildiği üzere vekaletnamesinde kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmayan yetkisiz vekil … tarafından düzenlenen davaya konu çekin davacı şirketi borç altına sokması mümkün olmadığı , mal karşılığı düzenlenmeyen, şirket yetkilisi olmayan kişinin düzenlediği çekten dolayı …’ün alacaklı olmadığı, …’ün çeki … firmasına ciro etmesi ve … firmasının nakit ödeme yapmış olmasının davalıyı davacı şirkete karşı alacaklı hale getirmeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüne, icra takibi sırasında yapılan ödemelerin İİK nun 72. Maddesindeki ” Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” hükmüne göre davalıdan istirdatına karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı …. vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…A) Müvekkil 6361 Sayılı faktoring Kanununa ve ilgili BDDK yönetmeliklerine uygun bir şekilde sözleşmesini yapmış ve alacağı yasal prosedüre uygun olarak temlik almıştır. 6361 sayılı yasanın 9/3 ve sair ilgili maddeleri uyarınca davacının def-i niteliğindeki iddiaları usulüne uygun işlem yapmış olan temlik alacaklısı müvekkile karşı dermeyan edilemez. B) Davacı şirket basiretsiz ve ağır kusur teşkil eden denetim ve gözetim sorumluluğunu yerine getirmeyerek zararın oluşumunda baş sorumlu olmuştur; Davacı şirketin çalışanının denetim ve gözetimini hiç yapmamış olması ve bu ihmali dolayısıyla çalışanının suç teşkil eden eylemlerde bulunmasına çanak tutmuş olmasıdır. Hukukun temel ilkesi olan ve MK. m.2 de ” bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz ” şeklinde ifade edilen en temel prensip açıkça uygulama imkanı bulunan ihtilafta yerel mahkemece göz ardı edilmiştir. C) Yerel mahkeme beyanlarımızı , taleplerimizi ve delillerimizi göz ardı ederek eksik incelemeyle hüküm tesisi etmiştir :Yerel mahkeme sadece neticesi davacı şirket vekilinin beyanları kapsamında önceden belli olan ve adet yerini bulsun diye takip dayanağı çekin davacı kayıtlarında olup olmadığına dair yaptırılan tek bir bilirkişi incelemesi sonucu karar tesis etmiştir. D) Aslında davacı şirket, lale gündüz’ ü zımni olarak ticari temsilci atamıştır: Ticari mümessilliğe atamada herhangi bir şekil şartı olmayıp; yazılı veya sözlü, açık veya zımni olarak atama yapılabileceğinden … davacı şirketin ticari mümessili olduğu gerek mahkeme dosyası ile gerek savcılık dosyası ile aşikardır. E-Davacı taraf, kusurludur. Davacının kusurlu sayılacağı hallerin başında çek karnesinin gerekli özen gösterilmek suretiyle saklanmamış olması gelmektedir. Bu durumun kapsamına, şirket kaşesinin iyi saklanması (ortada bırakılmaması), çek karnesinin muhafazasının üçüncü bir kişiye terk edilmemesi gibi çeklerin iyi bir şekilde saklanılması için gerekli tedbirlerin alınmış olması da girmektedir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan; dava dışı şirket çalışanı … şirket adına kambiyo senedi düzenlemesi konusunda özel vekaleti bulunmadığı halde davaya ve takibe konu çeki düzenleyerek piyasaya sürdüğünü, çekin faktoring işlemi neticesi davalılardan … şirketine temlik olunduğunu, bu çekin yetkisiz kişi tarafından sahte düzenlenmiş olması nedeni ile borçlu bulunmadıklarının tespiti talep edilmektedir.Davalı yan ise çeki geçerli bir sözleşme ve yasal prosedüre uygun faktoring işlemi ile temlik aldığını savunmaktadır.Davaya konu hukuki sorunun çözümlenmesi için iki aşamalı bir bilirkişi incelemesi yapılması zorunludur. Öncelikle 6361 Sayılı Yasa gereğince faktoring işleminin sıhhati araştırılmalıdır. İlgili yasanın 9. Maddesine göre … şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz. Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun düzenlemesi mevcuttur.Bu anlamda faktoring şirketinin kayıtları ile … ( … ) arasında yapılan faktoring sözleşmesinde … tarafından temlik edilen ve … adına düzenlenmeşi faturaya istinaden …, dava dışı … ‘in ticari defter ve belgeleri incelenerek temlik alınan faturanın gerçek bir alacağı temsil edip etmediği araştırılmalıdır. Mahkemece bu yönde hiçbir araştırma yapılmadığı görülmektedir. Eğer faktoring işleminin sıhhatli olmadığı sonucuna varılırsa mahkemenin verdiği kararın yerinde olacağı, ancak gerçek ve usulüne uygun bir faktoring işlemi sözkonusu ise ; bu defa davacı şirketi bağlayıp bağlamayacağı yönünde yapılacak incelemede ise ; davacı şirketin dava dışı çalışanı Lale tarafından düzenlenip ödenen çeklerin bulunup bulunmadığı, bu şekilde ilgili kişiye yetki verilip verilmediği, davacının eylemleri ile sonucun oluşup oluşmadığı gibi diğer hususlar araştırılarak karar verilmesi gerekmektedir.Davacı kayıtları sadece çek açısından incelenmiş ancak davalı … ile ticari ilişkisi bulunup bulunmadığı, … ile de dava dışı … arasındaki ticari ilişki hiç incelenmemiştir.Yine dava dışı … hakkındaki ceza soruşturması sonucu verilen karar da gerekçeye konu edilmemiştir.Bu nedenle verilen karar eksik inceleme ile oluşturulmuş olup, davalı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmekle kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi nazara alınarak KABULÜNE , İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA Yargılama yapılmak üzere dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE 2- Davalı tarafından yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olan; başvuru harcı gideri 98,10 TL, yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine Diğer giderler davacı avansından kullanılmış olmakla üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.