Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1636 E. 2021/651 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1636 Esas
KARAR NO: 2021/651
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2017/316 E. – 2018/48 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının söz ve müziği kendisine ait “…” isimli eserinin davalı … isimli tv kanalında diğer davalının yapımcılığını yaptığı “…” isimli programlar içinde (18.02.2015 ve 10.02.2015 tarihlerinde çeyrek final ve final programında) kullanıldığını, davalılara ihtarname gönderildiğini, mali hakların ihlali nedeniyle FSEK 68.madde gereğince şimdilik 5.000 TL nin 3 katının davalılardan tahsiline talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müzik eserlerinin televizyondan yayını, umuma iletimi nedeniyle telif bedellerinin müvekillerince meslek birliklerine ödendiğini bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “dava konusu uyuşmazlığın davacının … isimli eserinin, … adlı televizyon programlarındaki kullanımları nedeniyle davacının telif talebinin yerinde olup olmadığı, davalının, meslek birliğine ödeme yapıldığı savunmasının davalıyı tazminat yükümlülüğünden muaf tutup tutmayacağı, varsa davacının talep edebileceği telif bedelinin tespitine ilişkin olduğu, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli, sektör uygulamalarının denetlenebildiği, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşıldığı, davalı vekilinin rapora itiraz ederek farklı mahkemelerden alınmış ilam örneği sunmuş ise de; sunulan mahkeme ilamındaki yarışma bir müzik/ses yarışmasına yönelik olmayıp, huzurdaki uyuşmazlığın ise bir ses/müzik yarışması olup, belirleyici olanın zaten bir müzik eseri olduğu, öte yandan davacının eserinin bilinen bir eser olup eserin final ve çeyrek final bölümünde izinsiz kullanılmış olup belirlenen rayicin somut olaya ve hakkaniyete son derece uygun olduğundan rapora yönelik ve husumet itirazlarının yerinde görülmediği, her ne kadar davalı meslek birliklerine mali hak bedeli ödendiğini bu nedenle davacının tazminat talebinin yerinde olmadığını beyan etmişse de; … adlı televizyon programlarında gerçekleşen dava konusu kullanımların, eser sahiplerince meslek birliklerine mali hak takip yetkisi verilmeyen ve meslek birlikleri tarafından takip edilemeyen “senkronizasyon” hakkı kapsamında olduğu, bu gibi kullanımlar nedeniyle meslek birlikleriyle yapılan lisans sözleşmelerinin, müzik eserlerinin senkronize ederek kullanma yetkisi vermediği ve bu gibi kullanımlar için, her somut olayda meslek birlikleri ile yapılan lisans sözleşmeleri dışında, kullanıcıların eser sahiplerinden izin almaları ve bedel ödemelerinin gerektiğinin anlaşıldığı, FSEK. m. 80 kapsamında bir eserin icrası için eser sahibinin yazılı izninin gerekli olduğu, aslen icranın mahiyeti ve dolayısıyla alınması gereken iznin içeriği incelendiğinde, icranın FSEK. m. 24’de düzenlenen “doğrudan temsilin” bir türü olduğu ve iznin de bu mahiyette olması gerektiğinin tespit edileceği (ARKAN, Azra; Eser Sahibinin Haklarına Bağlantılı Haklar, İstanbul, 2005, s. 56), diğer yandan, uygulamada bir eserin, diğer bir eserin içinde kullanılmasını ifade eden hakka senkronizasyon (döşeme) hakkı denmekle birlikte hukukumuzda böyle bir hakkın tanımlanmamış olduğu, bununla birlikte bu şekilde bir kullanımın, yapılan kullanımın kapsamına göre hak sahiplerinin FSEK. kapsamında tanınan haklarından bazılarını ihlal edebileceği, örneğin somut olaydaki kullanımda, işleme, çoğaltma ve yayın hakkının ihlal edildiğinin anlaşıldığı, zira FSEK 52.Madde ile her devredilen hakkın ayrı ayrı belirtilmesinin zorunluluğu getirilmesinin nedeni bu hakların kullanım alanı ve ticari değerleme koşullarının farklı olması nedeniyle olduğu, bir müzik eseri için umuma iletim durumunun o eserin kayıt edildiği şekliyle salt müzik olarak canlı veya banttan iletilmesini ifade ettiği, oysa burada icracı yarışmacıların kendi ses tonları ve yorumları ile bir eseri icra ettikleri dolayısıyla formatın zorunlu unsuru haline gelmiş umumi müzik yayını ile ilgisi olmayan ses yarışmasının yani bir yapımın parçası olarak kullanıldığı, bu tür kullanımlarda müziğin tek başına bir anlam ifade etmediği, diğer unsurların birlikteliği ile yani yarışmacının kişisel başarısı, sesinin yorumunun eser ile bütünleşmesi sonucu bir konsept yarattığı, davacı’ya ait “…” isimli eserin ilgili yarışmanın yarı final ve final bölümlerinde kullanıldığının bilirkişi heyetince tespit edildiği ve rayiç bedel olarak 5.000 TL. ödemesinin somut olaya uygun olacağının belirtildiği, HMK 266. madde kapsamında düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli, sektör uygulamalarının denetlenebildiği, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşıldığından mahkemece hükme esas alındığı, bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de benzer kullanımlar için mahkemeye sunulan başkaca raporlar da dikkate alındığında belirlenen rayicin somut olaya göre uygun ve kadri marufunda olduğunun belirlendiği, Fsek 66/son maddesinde “tecavüzün şümulü, kusurun olup olmadığı ve ağırlığının takdir edileceği”nin öngörüldüğü, Borçlar Kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” ve Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” nin belirtildiği, dolayısıyla taraflar arasında davalının kullanımlarına dayanak oluşturacak bir sözleşme yapılmış olsaydı, somut olaydaki kullanımlar karşılığı hangi miktarda bir bedel ödenecekti ise bunun belirlenmesi ve somut olayda, ihlalin niteliği, süresi ve kastın ağırlığına göre, FSEK m 66/4 hükmü koşulları da dikkate alınarak varsayımsal bedelin ne alabileceği yönünde mahkemece bilirkişi incelemesi yapıldığı, bu çerçevede alınan rapor ile Eser İcra yapım ve Yayınların Kullanılması ve Kamuya İletilmesine İlişkin Usül ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yer verilen düzenlemelerin de mahkeme hakimince res’en incelendiği, davacının eserinin kullanıldığı mecranın en çok izlenen yarışma programlarından biri olan … programında ve kullanımının TV yolu ile olduğu, üstelik izinsiz kullanımın her yaş grubundan izleyicinin en çok izlediği çeyrek final ve final bölümünde gerçekleştiği, bilirkişiler tarafından da bu somut kriterlere yönelik inceleme sonucunda rapor tanzim edilmiş olduğu, bu nedenle düzenlenen raporun denetime uygun bulunduğu ve rayiç bedelin ise somut olaya göre doğru takdir edildiği, FSEK 68. maddesi kapsamında farazi sözleşmenin kurulmuş olduğu yerleşik içtihatlar ile sabit olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, FSEK 68. maddeye göre hesaplanan 5000 -TL nın 3 katı 15.000 .TL maddi tazminatın 6.10.2015 tarihinden tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladığı en yüksek reeskont faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve mütessilen tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalılar vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Yerel Mahkeme kararı dosyadaki denetime elverişli olmayan rapora dayalıdır. Yerel Mahkeme’nin, hiçbir emsale dayanmayan, tamamen bilirkişinin sübjektif değerlendirmesine dayalı hesaplamayı dayanak alması usul, yasa ve yerleşik içtihatlara uygun değildir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte, ekte sunmuş olduğumuz emsal karara ve rapora bakıldığında, müzik programında rayiç, 500- 1000 TL arasındadır. Huzurdaki davada, eser başına 2.500-TL belirlenmesi fahiştir. Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep ediyoruz. Yerel mahkemeye sunmuş olduğumuz dilekçeler doğrultusunda taraf değişikliğine muvafakatimiz olmadığından, sekiz televizyon yayıncılık aş yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü kararı verilmesi hatalıdır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, davacı davasını … AŞ ve … AŞ’ye yöneltmiştir. … Kanalı’nın sahibi … AŞ değildir. Davacı, huzurdaki davayı yanlış şirkete yöneltmiştir. Bu nedenle husumet itirazı ileri sürüyoruz. Mahkemece, resen davacının taraf değişikliği talebi kabul edilerek dava, … AŞ.’ye yöneltilmiştir. Davacı, … kanalının sahibinin … TV olduğunu dava açarken bilmekte olmasına ve işbu durum dava öncesi gönderdiği 14.09.2015 tarihli ihtarnamede de açıkça görülmesine rağmen, davacı davayı … AŞ’ye yöneltmiştir. Sonrasında yapılan taraf değişikliği için müvekkilin muvafakati yoktur. Bu nedenle davanın … AŞ yönünden davanın usulden reddini talep ederiz. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılmasını talep ediyoruz. Hükme dayanak raporda, izinsiz olarak kullanıldığı iddia olunan müzik eserinin televizyondan yayını FSEK’te düzenlenmiş olan umuma iletimdir. Umuma iletimden kaynaklanan telif bedelleri de müvekkil tarafından meslek birliklerine ödenmektedir. Bu nedenle, davacının umuma iletimden kaynaklanan telif bedelleri meslek birliğine, dolayısıyla da hak sahibine de ödenmekte olduğundan müvekkile yöneltilen bu talebin hukuki dayanağı yoktur. Daha önce dosyaya sunmuş olduğumuz dilekçelerde de yer aldığı üzere Türkiye’de yayın yapmakta olan televizyon kanalları, dolayısıyla da müvekkil müzik alanında faaliyet gösteren meslek birlikleri ile her yıl yayın izni sözleşmesi imzalamaktadır. Davacı, meslek birliğine umuma iletim hakkı için tam ruhsat şeklinde yetki vermiştir. Müvekkil de bu meslek birliği ile sözleşme imzalamıştır. Huzurdaki davada izinsiz bir kullanım söz konusu yoktur. İşbu nedenle rapor, hükme dayanak olacak mahiyette değildir. Dava konusu yapılan müzik eserleri anılan programda çalınarak bir defa tüketilen müzik kullanımlarını teşkil etmektedir. Huzurdaki davada, müzik eserleri kullanılarak sürekliliği olan, başka bir esere dönüştürülmemekte, dolayısıyla işleme söz konusu değildir. Davaya konu eserlerin yayınlandığı programın formatı gereği yarışmacılar sürekli değişen müziklerle ve her bir yarışmacı bir önceki yarışmacıdan veya programdan farklı performans göstererek yarışmaya devam etmektedir. Bu nedenle dava konusu programda müziğin çoğaltılması ve/veya başka bir eser haline getirilmesi başka bir ifadeyle özel bir kullanıma tabi tutulması söz konusu değildir. Burada sadece umuma iletim söz konusu olmuştur. Hükme dayanak bilirkişi raporundaki bu değerlendirmede hatalıdır. Hesaplanan tazminat tutarını kabul etmemekle birlikte, 3 katı tutarında yapılan hesabı kabul etmiyoruz. Öte yandan, Yerel Mahkeme dosyaya sunmuş olduğumuz emsal tutarı kabul etmemiştir. Gerekçesi de müzik programına ilişkin olmamasıdır. EKTE sunmuş olduğumuz emsal karara ve rapora bakıldığından, İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/177 E. ve 2017/345 E. sayılı dosyalarında emsal bedel 750- 1000 TL’dır. Huzurdaki davada, eser başına 2.500-TL belirlenmesi fahiştir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte, Yerel Mahkeme’nin hiçbir dayanağı olmayan bu eser bedelini hükme dayanak alması kabul edilemez. Maddi tazminata hükmedilen faiz türü hatalıdır. Yerel Mahkeme tarafından maddi tazminata yasal faiz işletilmesi gerekirken, ticari temerrüt faizi işletilmesi hatalıdır. ….” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;dava eser sahibinin telif haklarının ihlali olup olmadığı ve varsa talep edebileceği tazminat miktarı noktasındadır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Daaya konu ” … ” isimli müzik eserinin davacıya ait olduğu hususu ihtilaflı olmayıp, davalıların yapımcı ve yayıncı şirket oldukları … isimli yarışma programında bu eserin yarışmacılar tarafından seslendirilmesinin telif haklarını ihlal edip etmediği ve bu nedenle davacının alacak isteminin yerinde olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.Davalı yanın usule ilişkin istinaf gerekçesi incelendiğinde; ilk derece mahkemesinin iradi taraf değişikliğine izin verdiği ara kararının hatalı olduğu ve bu nedenle taraf değişikliği yapılamayacağı, muvafakat vermedikleri ve husumet yönünden davanın reddi kararı verilmesi gerektiği savunulmaktadır.HMK 124. Maddeye göre Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Programın … kanalında yayınlanıyor oluşu, davalı yanın ilk cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunmayıp esasa cevap vermeleri, mahkemenin talep ettiği yayın bantlarını …A.Ş.’nin sunmuş olması gibi kriterler dikkate alındığında davacı yanın husumet konusunda yanılgısı makul sebebe dayalı olup, davalı yanın itirazı dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığından bu yöndeki ara kararın esas kararla birlikte yapılan istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. Esasa ilişkin olarak , … ile davalı …. Arasında yapılan yayın izni sözleşmesi 3/c maddesine göre verilen ruhsatın umuma iletim hakkı kapsamı ile sınırlı olduğu, FSEK den doğan mali hakları kapsamadığı kararlaştırılmıştır. Program formatı değerlendirildiğinde bir yarışma programı olduğu, yarışmacıların ilgili eseri yarı final ve final programında icra ettikleri , sözleşme ile meslek birliklerinin mevcut repertuvarının kullanımına izin verildiği, yarışmada ise mevcut bir repertuvarın olduğu hali ile yayınlanması şeklinde bir kullanım olmadığı için eser sahibinin telif hakkı kapsamında bir kullanım olduğunun kabulü gerekmektedir.Konusunda uzman bilirkişilerin belirlediği iki ayrı kullanım nedeni ile farazi sözleşme bedelinin 5.000,00 TL olarak makul bulunması, kullanıldığı programın izlenme oranı, final ve çeyrek finalde eserin kullanılması gibi miktarı yükseltici hususlar nazara alındığında mahkemece hüküm altına alınan miktar makul ve kabul edilebilir olmakla ve davalı yanın tacir oluşu nedini ile ticari faize hükmedilmesinin de hatalı olmadığı kabul edilerek ; davalıların tüm istinaf başvuru nedenlerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken nisbi harcın tamamı peşin olarak yatırılmış olmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına 3- Davalı Tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.