Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1635 E. 2019/1247 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1635 Esas
KARAR NO : 2019/1247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2018
NUMARASI : 2017/477 E. – 2018/19 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 30/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı asıl dava dilekçesinde ; Davalı …’ün kardeşi olan … adlı kişiye markayla alakalı her türlü işlemi yapabilmesi için tarafınca Beyoğlu ….Noterliği’nin 28.04.2010 tarih ve … yevmiye numaralı devir yetkisini de İçeren geniş bîr vekâletname verildiğini, … vekalet görevini kötüye kullanarak markayı Beyoğlu ….Noterliği tarafından düzenlenen 22.01.2014 tarih ve … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile 1000 TL gibi marka değerinin çok altında bulunan komik bir bedel karşılığında ablası …’e devir ettiğini, … adlı markanın … adına yapılan tescilinin iptalini talep etmiştir.Davalı vekili dava dilekçesinde ; Pasif Husumet İtirazında bulunarak, dava tarihinde, TPE nezdinde …numaralı … adlı markanın sahibinin müvekkili … olmaması nedeniyle esasa girilmeden davanın husumet yününden reddi gerektiğini, ayrıca markanın gerçek hak sahibininde davacı … olmadığından davacının aktif dava ehliyetinin de bulunmadığını, dava dilekçesinin HMK m.119 anlamında eksik olduğunu, Fikri Sınai Haklar Mevzuatında “usulsüz tescilin iptali” şeklinde bir dava türünün olmadığını, eğer dava herhangi bir şekilde marka hükümsüzlüğü davası ise Dava konusu markanın 2006 yılında tescil edilmiş olup, 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğu gibi, markanın asıl sahibi veya kullananı hiçbir zaman davacı olmadığından esas yönünden de davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İstanbul 1.FSHHM’nin 17.01.2018 tarihli 2017/477 E. – 2018/19 K.sayılı kararıyla; dava konusu markanın, dava tarihinden önce dava dışı 3.kişiye 13.1.2016 tarihinde devredildiği, TPE den gelen kayıtlarda da kayıtlara 24.1.2017 tarihinde işlendiğinin anlaşıldığını, 6769 sayılı SMK’nun 41/2 maddesinde de ” marka sicilinin aleni olduğunu, Talep edilmesi halinde sicil örneği verilir “ hükmü yer aldığını, dava tarihi itibarıyla davanın doğru hasma yöneltilmediğini gerekçe göstererek davanın husumetten reddine karar vermiştir. Davacı asil istinaf dilekçesinde; mahkemenin husumet yönünden davanın reddine karar vermesinin yerinde olmadığını, 02.02.2017 tarihinde davanın açıldığını, davaya konu markanın … adına kayıtlı iken sonradan yeğeni … adına tescil edildiğini, mahkemenin kayıtları değerlendirirken hayata düştüğünü, gelen kayıtlara bakıldığında 24.01.2017 tarihli marka devir talep formu ile markanın 3. Kişi konumundaki … adına tescilinin talep edildiğini, başvuru formunun tescil değil sadece kişinin talebini gösterir bir evrak olduğunu, TPE Kayıtlarına göre … adına kesinleşmiş bir tescil bulunmadığını, TPE kayıtlarında da görüleceği üzere 07.02.2017 tarihinde eksik evraklarla ilgili yeni bir giriş yapıldığını, davanın açıldığı tarihten sonra yapılan bu girişe rağmen eksikliklerin tamamlanamadığını, ancak 17.02.2017 tarihinde yeni bir eksik evrak girişi yapılarak başvurunun geçerli hale getirildiğini eksikliklerin giderilerek tescil başvurusunun kabul edildiği tarihin 20.02.2017 olup, yeni tescilin tescil edildiği tarihin ise 27.02.2017 olduğunu, markanın … adına tescilin kabul edildiği 20.02.2017 tarihi davanın açılışından daha sonra olduğunu, mahkeme tarafından verilen karar usul ve esas bakımından yerinde olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini, … ve … arasındaki Marka devrinin gerçek bir devir işlemi olmayıp muvazaalı bir işlem olduğunu, … ; …’ün abisinin kızı ve çalışanı olduğunu, ayrıca … marka tescil evraklarında da görüleceği üzere İkametgah Adresi; …’ün maliki olduğu, aynı zamanda tüm hisseleri (%100 hissesi) …’e ait …ANONİM Şirketinin resmi adresi olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; kendisine ait olduğunu iddia ettiği … markasının, üçüncü şahsa verdiği vekaletin kötüye kullanarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek marka tescilinin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davanın husumetten reddine karar verdiği anlaşılmışsa da, TPMK’dan gelen kayıtlardan davalı adına tescilli olan markanın dava dışı …. adına devir başvurusunun 24/01/2017 tarihinde talep edildiğinin anlaşıldığı, ancak davacı vekili tarafından sunulan marka devrini gösteren kayıtlardan 24/01/2017 tarihinde kayda alınmasına rağmen, kurum tarafından 20/02/2017 tarihinde başvurunun kabul edilerek tutanak oluşturulduğu, dolayısıyla devrin 20/02/2017 tarihinde ve dava tarihi olan 02/02/2017 tarihinden sonra yapıldığı anlaşılmakla, HMK’nın 125.madde gereğince davacıya hangi yetkiyi kullanacağının sorularak, devir alan kişiye karşı davayı devam edip etmeyeceği açıklattırıldıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken, Kuruma’a başvuru tarihi esas alınarak davanın husumet yokluğundan reddi kararı verilmesinin yerinde olmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 1.FSHHM’nin 17.01.2018 tarihli 2017/477 E. – 2018/19 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/05/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.