Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1618 E. 2021/427 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1618 Esas
KARAR NO: 2021/427
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2017
NUMARASI: 2014/711 2017/786
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine senede dayalı olarak icra takibi başlattığını, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu arada müvekkilinin maaşından 1.000 TL kesinti yapıldığını belirterek müvekkilinin takip dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve müvekkilinin maaşından kesilen 1.000 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini istemiş, davacı vekili yargılama devam ederken sunduğu 27/10/2017 tarihli dilekçesinde ise, şimdiye kadar müvekkilinden yapılan tahsilat toplamı olan 14.338,00 TL’nin istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkili bankanın meşru hamil ve iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu, takibin 2007 yılında başlatıldığını, dava açıldığı tarihe kadar davacının hiçbir itiraz yapmadığını, bu durumun davacının kötüniyetini gösterdiğini, ayrıca yıllar içerisinde kişilerin imzalarının farklılaşabileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; takip ve dava konusu senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, takibe konu 22.500 TL’lik senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıdan tahsilatı yapılan 14.338,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişinin mukayese incelemesinde yakın tarihli imza örnekleriyle karşılaştırma yaptığını, ancak bononun tanzim tarihine kadar yakın zamanlı imzaların incelenmesi gerektiğini, yeterli kadar imza örneği ibraz edilmediğini, kaldı ki raporda imza karakterlerinin benzediğini, ancak birkaç özellikten dolayı uyuşmadığının belirtildiğini, dolayısıyla imzanın sahteliği konusunun netlik kazanmadığını, bu nedenle adli tıp kurumundan rapor alınması gerektiğini, davacının ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini ve bu ıslah talebine göre karar verildiğini, bu durumun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, davacı tarafın 27/10/2017 tarihli dilekçesinde davayı 23.500,00 TL üzerinden harçlandırdıklarını, istirdat taleplerinin 14.338,00 TL olarak ıslah ettiklerini, ekstra ıslah harcı yatırmadıklarını belirttiğini, ıslah dilekçesinin tebliğ edilmemesinin usuli eksiklik olduğunu, istirdat talebinin kabul edildiğini, ancak yasal faiz yerine avans faize hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı kişi aleyhine 22.500,00 TL bedelli bonoya dayalı toplam 26.455,91 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senedin 01/12/2006 tanzim, 12/05/2007 vade tarihli, 22.500,00 TL bedelli, nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı, lehtarının ise dava dışı … San. Ltd.Şti olduğu, senet arkasında lehtarın cirosunun bulunduğu, icra dosyasında davacıdan yapılan kesintilere dair tahsilat makbuzlarının yer aldığı görülmüştür. Davanın 02/04/2014 tarihinde 23.500,00 TL üzerinden harçlandırılarak açıldığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 05/10/2015 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; tersim tarzı açısından benzerlik bulunmakla birlikte değişik yönlerden mukayese imzalarla inceleme konusu imzalar arasında uygunluk ve benzerlik bulunmadığı, inceleme konusu senet aslındaki … ismine atfen atılan imzanın şahsın gerçek imzası model alınarak atılmaya çalışıldığı, davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği, bu raporda mukayese olarak davacının huzurdaki imzaları, 12/11/2012 tarihli dekont aslı ile İş Bankası Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin esas alındığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; aynı yönde görüş belirtildiği, ek raporda ilk rapordaki mukayese belgelerin dışında ayrıca 27/02/1997 tarihli şirket karar defteri aslı ile 14/03/2005 tarihinde onaylanmış şirket karar defteri aslının da esas alındığı görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, mukayese belgelerin yeterli olmadığını, yeniden imza belgeleri toplanarak adli tıp kurumundan rapor alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının takibe dayanak yaptığı bonodaki imzayı inkar etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarından davaya konu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Dosyada alınan rapor ayrıntılı ve teknik incelemeyi içerdiğinden ve mukayese belgeler yeterli görüldüğünden rapora yönelik davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Takip sırasında yapılan tahsilatlar nedeniyle menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşmekte olup bu husus hakim tarafından re’sen gözetileceğinden ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediğine yönelik istinaf talepleri de yerinde değildir. Öte yandan somut olayda istirdat talebi menfi tespitin devamı niteliğinde olup ayrıca harç yatırılmamasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Öte yandan takip konusu belge bono olup bononun düzenlenmesi ticari iş niteliğinde bulunduğundan istirdadına karar verilen kısma avans faizi işletilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 979,42 TL harçtan, peşin alınan 244,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 734,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/03/2021