Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1546 E. 2021/1398 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1546 Esas
KARAR NO: 2021/1398
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/01/2018
NUMARASI: 2015/221 2018/4
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, müvekkili şirketin 1979 yılında … tarafından şahıs şirketi olarak kurulduğunu, diğer davacı …’in ortaklığa dahil edilmesiyle … Ltd. Şti unvanıyla 25/12/2003 tarihinde tescil edildiğini ve ilk kurulduğu tarihten bu yana … ticari unvanını kullandığını, ayrıca … tescil numaralı yetkili şirkete ait … markasının 24.sınıfta, müvekkili …’e ait … tescil numaralı … markasının 35.sınıfta, … tescil numaralı … markasının 24.sınıfta, … tescil numaralı … markasının 35.sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin … ve … markalarını maruf hale getirdiğini, davalının ise müvekkili şirketin kullandığı ticari unvan ve tescilli markanın birebir aynısı olan … ve … ifadelerini müvekkili şirketin faaliyet alanı olan sektörde kullandığını tespit ettiklerini, ayrıca davalının … markasını 35.sınıfta … tescil için başvuru yaptığını, müvekkilinin bu başvuruya itiraz ettiğini, davalıya ihtarname çektiklerini, ancak sonuç alamadıklarını belirterek davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, davalının ticaret unvanından … ibaresinin çıkarılmasına, davalının … ve … yazılı veya işareti bulunan her türlü tabela, evrak, ticari döküman veya sair amaçlı belge ve ürünlerin imhasına, davalı tarafa ait elektronik posta ve sosyal medya hesabının kapatılmasına, 556 Sayılı KHK’nun 66/b maddesi uyarınca elde ettiği kazanç seçeneğine göre maddi tazminatın hesaplanmasına, maddi tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL manevi tazminata ve kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 03/07/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle; 10.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, iddiaları kabul etmediğini, kendisinin 15 yılı aşkın süredir Çarşamba ilçesinde faaliyet gösterdiğini, davanın kötüniyetli açıldığını, ticari faaliyeti ile satışını yaptığı ürünlerin davacı tarafın ürünleriyle alakasının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalının … ve … ibaresini ev tekstili alanında mağazacılık hizmetinde kullandığı, ancak davalının bu kullanımının davacı tarafın marka tescilinden daha önceki bir tarihe dayandığı, davalının merkez işyerini 09/04/2003 tarihinden itibaren faaliyete geçirdiği ve tescilsiz olarak … ve … ibarelerini kullandığı, sattığı ürünler üzerinde markasal ibare koyduğuna dair hiçbir delilin sunulmadığı, davalının kullanımı salt tabela ve … malzemelerini vurgulamak amaçlı kullanımlarının fatura düzenlemesinin 556 Sayılı KHK’nun 12.maddesi kapsamında dürüst ticari kullanım kapsamında kaldığı, davalının hizmet markası olarak 35.sınıf için … ibareli tescilli markasının bulunduğu, davalının fiili kullanımlarının davacının markasıyla iltibas oluşturmadığı ve davacının marka haklarını ihlal etmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; mahkeme kararındaki 556 Sayılı KHK’nun 9/1-b anlamında tecavüzden bahsedilebilmesi için maddede geçen üç şartın bulunması gerektiği şeklindeki gerekçenin doğru olmadığını, 556 Sayılı KHK’nın 9.maddesinin marka hakkından doğan hakların kullanılmasını düzenlediğini, davalının izinsiz olarak müvekkili …’in markaların ıkullanmak suretiyle marka hakkına açıkça tecavüz ettiğini, davalının bu ibareleri müvekkilinin tescilinden daha önce kullandığı gerekçesinin doğru olmadığını, KHK’nın 6.maddesi uyarınca korumanın tescil yoluyla elde edileceğini, aynı durumun SMK’nun 7.maddesinde de hükme bağlandığını, davalının kullanımlarının KHK’nın 12.maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin davalının marka başvurusuna itiraz ettiğini ve TPMK’nun davalının marka başvurusunu itiraz sonucu reddettiğini, davalının buna rağmen müvekkili şirkete ait markayı yazım şeklini değiştirmek suretiyle “…” şekliyle tescil ettirdiğini, söz konusu bu tescilin müvekkilinin markalarının tanınmışlığından faydalanmaya yönelik suiyiniyetli bir hareket olduğunu, davalının marka tescilinden doğan haklarını kullandığı tespitinin doğru olmadığını, yine ” … ” , “… ” ve ” …” sözcüklerinin ev eşyaları tekstili alanında sıklıkla kullanılan ibareler olduğu yaklaşımının doğru olmadığını, davalının müvekkili …’in tescilli markalarını taklit ederek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin sabit olduğunu, bu ibarelerin müvekkili şirket ve davalının sunduğu mal veya hizmetlerle ilgili hiçbir alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer ve coğrafi kaynak ifade etmediğini, iltibas oluşmadığı tespitinin de doğru olmadığını, davalı ile müvekkillerinin hedef kitlesinin farklı olduğu tespitinin de hatalı olduğunu, davalının sosyal medya hesabı adresinde müvekkilinin markasını alan adı olarak kullanmasının dahi tek başına marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, mahkemenin davalı yanın beyanları dışında ve ötesinde bir gerekçe ile davayı karara bağladığını, davalıya yol gösterdiğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir. TPMK’dan gelen 24/11/2015 tarihli cevabi yazı içeriğinden; davalının 2 adet “…” ibareli marka başvurusuna rastlanıldığı, yayın kararları verildiğini, davacı … vekilinin markalara itiraz ettiği ve henüz sonuçlanmadığının bildirildiği görülmüştür. Davacı … adına tescilli … tescil numaralı … markasının 24.sınıfta 07/01/2010’dan itibaren 10 yıl süreyle tescil edildiği, yine … tescil numaralı … markasının davacı … adına 35.sınıfta 28/01/2014’den itibaren tescil edildiği, yine … tescil numaralı … markasının 24.sınıfta 25/02/2011 tarihinde tescil edildiği, … tescil numaralı … markasının 35.sınıfta … adına 28/01/2014’ten itibaren tescil edildiği görülmüştür. TPMK’dan gelen 10/05/2017 tarihli cevabi yazıda; davalıya ait … tescil numaralı … marka başvurusunun tesciline karar verildikten sonra gerekli eksik belgelerin verilen sürede tamamlanmaması nedeniyle hükümden düştüğü ve sahibi adına geçerliliğini yitirdiğinin belirtildiği görülmüştür. TPMK’dan gelen 24/07/2017 tarihli cevabi yazıda; davalı adına tescilli … tescil numaralı … markasının 35.sınıfta 02/06/2015’den itibaren tescil edildiğinin belirtildiği görülmüştür. TPMK’dan gönderilen 15/08/2017 tarihli cevabi yazıda; davalıya ait … numaralı marka başvurusunun noksan evrak yazısı talebine cevap verilmediğinden hüküm düştüğü ve sahibi adına geçerliliğini yitirdiğinin belirtildiği görülmüştür. Samsun Vergi Dairesi Başkanlığınca gönderilen cevabi yazıda; davalının 09/04/2003’ten itibaren merkez işyerinde (evde kullanılan tekstil takımları, çeşitli tekstil malzemesinden ev eşyaları, elektrikli olmayan ev aletleri ve züccaciye ürünlerinin) perakende ticaretini yaptığı, 01/05/2012’den itibaren 1 nolu şubede, 01/07/2015 tarihinden itibaren 2 nolu şubede belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda halı, kilim ve diğer tekstil yer döşemeleri perakende ticari faaliyetinde bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 09/04/2003’ten itibaren ticari faaliyetine başladığı, davalı adına yapılan marka başvurularının müracaat aşamasında bulunduğunun tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresinin çıkarılması, … ve … yazılı her türlü ürün, evrak ve sairenin imhası, davalıya ait elektronik posta ve sosyal medya hesaplarının kapatılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı markalarının … tescil numaralı … markasının davacı … adına 24.sınıfta “tekstil ürünleri (bayraklar, flamalar, mendiller dahil)” , yine davacı … adına tescilli … tescil numaralı markanın 35.sınıfta, … tescil numaralı markanın da 24.sınıfta (dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Tekstil ürünleri (bayraklar, flamalar, mendiller dahil) , … tescil numaralı markanın da 35.sınıfta mağazacılık hizmetleri – ev tekstili dahil tescilli olduğu, davalının … ibareli markasının … tescil numarasıyla 35.sınıfta mağazacılık hizmetleri ve ev tekstilinde tescilli olduğu, yine … tescil numaralı 35.sınıfta … ibareli markasının ev tekstili ve mağazacılık emtiasında tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Yine dosya içeriğinden davacının başlangıçtaki unvanlarının … Ltd. Şti ile … Ltd.Şti iken 04/09/2003 tarihinde şimdiki unvanı olan … Ltd.Şti unvanını aldığı, davalının ise 09/04/2003 tarihinde ev tekstilinde işletme adının … unvanıyla … Mahallesi, … Cad. No:… Çarşamba adresinde faaliyet gösterdiği, dosya içeriğindeki 18/10/2007 ve 28/12/2009 tarihli yazarkasa fişlerinde … ibaresinin yer aldığı, davalının diğer adresinin ise … Mah. … Bulvarı No:… Çarşamba adresinde faaliyet gösterdiği, yine gelen cevabi yazı içeriğinden davalının “…” işletme adını kullandığı 18/10/2007 tarihli yazarkasa fişinden anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının marka tescili (… tescil numaralı marka) 35.sınıfta ev tekstilinde 28/01/2014 başvuru tarihli olduğu, buna göre davalının markasının davacı tarafa ait 24.sınıfta tescilli markalara ve davacı tarafa ait 35.sınıfta tescilli olan … sayılı markasına (bu markanın mağazacılık sınıfında tescilinin bulunmaması nedeniyle) tecavüzünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davalının işletme adı olarak 35.sınıfta … ibaresinin kullanımının davacının marka tescilinden önce olduğu, buna göre davalının 35.sınıfta bu ibareyi kullanma hakkına önceye dayalı hak sahibi sıfatıyla haiz olduğu anlaşıldığından markaya tecavüzün gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Huzurdaki dava 06/11/2015 tarihinde açılmış olup davalının … tescil numaralı … ibareli marka başvurusunun 02/06/2015 tarihinde yapıldığı ve dosya içeriğinden markanın yargılama sırasında tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK hükümleri gereğince davalının kullanımının tescilli marka kapsamında kaldığından markaya tecavüz ve tazminat talepleri dinlenebilir nitelikte değildir. Ancak mahkemenin farklı coğrafi yerlerde kullanım olduğundan hedef kitle yönünden karıştırılma ihtimalinin bulunmadığına yönelik gerekçesi ile “…, …” ibarelerinin kimsenin tekeline bırakılamayacağı, davalının kullanımının KHK’nın 12.maddesi kapsamında dürüst kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair gerekçe yerinde değildir. Az önce de belirtildiği üzere davalının önceye dayalı hak sahipliği nedeniyle kullanımı yasal niteliktedir. Kaldı ki davacının 35.sınıfta tescilli markası da bulunmaktadır. Ticaret unvanı yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalının “…, …” ibareli ticaret unvanı ile davacının “… Ltd. Şti” ticaret unvanı arasında ticaret unvanının çekirdek unsurunun aynılığı şeklinde ilişki bulunuyor ise de, davalının işletme adının 18/10/2007 tarihinde tescil edilerek kullanılmaya başlandığı, 35.sınıfta kullanım hakkını elde ettiği, dolayısıyla davalının kullanımının ticari dürüstlük kurallarına aykırı değildir. Yukarıdan beri özetlendiği üzere davanın bu gerekçelerle reddi gerektiğinden davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki davacının davasının, davalının önceye dayalı kullanım hakkı bulunması nedeniyle ve de ticaret unvanının kullanımında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle red kararı usul ve yasaya aykırı olup HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf talebinin bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden davanın reddi şeklinde ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/01/2018 gün, 2015/221 Esas, 2018/4 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 170,78 TL peşin harç ve 170,77 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 341,55 TL harçtan mahsubu ile artan 282,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5-Marka hakkına tecavüz, Haksız Rekabetin istemlerinin reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-10.000 TL maddi tazminatın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-10.000 TL manevi tazminatın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 8-Davalı tarafın yapmış olduğu 12,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 10- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 147,10 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/07/2021