Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1506 E. 2019/1251 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1506 Esas
KARAR NO 2019/1251
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2017
NUMARASI : 2017/99 E. – 2017/269 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının 04/07/2014 tanzim tarihi, 15/08/2014 vade tarihi ve 272.000 TL bedel yazılmak suretiyle, senedin ön yüzüne alacaklı olarak …. tarafından gerçek ciro olmadan, ciro varmış gibi senet düzenleyerek Bursa …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, bu senedin arka yüzündeki ciro ve imzaların gerçek olmadığını, senedin arka yüzündeki her iki imzanın taklit imzalar olduğunu, senedin arka yüzündeki her iki ciro imzalarının müvekkillerine ait olmadığını, müvekkillerinin şikayeti üzerine C.Başsavcılığınca soruşturma dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, düzenlenen raporda senedin arkasındaki imzanın …’ye ait olmadığının belirlendiğini, davalı tarafın her iki müvekkiline ait gayrimenkullerini haczettirdiğini ve satış safhalarına getirdiğini, müvekkili … adına kayıtlı otobüsünü fiilen bağlattığını ve bu otobüsün satışını yaptırdığını, halen … için kıymet takdirine itirazının olduğunu, davalı şirketin haklı hamil olmadığı halde sahte cirolu imzalarla müvekkillerinin şahsına ve kooperatif adına suiniyetli olarak takip yaparak mağdur edildiklerini ileri sürerek Bursa …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takibin durdurulması ve iptaline, müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davalı şirket ve yetkilisinin haksız ve sahte cirolu senedi haksız hamil olarak tahsilini talep hakkının bulunmadığının tespit ve karar altına alınmasına, kayıtsız şartsız borç ikrarını taşımayan ve senet vasfını taşımayan belgenin takibe konu yapılamayacağının karar altına alınmasına, icra takibinin karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına, icra dosyasından muhafaza altındaki araçların müvekkillerine teslimine, satış safhasına getirilen taşınmazlarının satışının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu bononun lehtarının … olduğunu, bu kooperatif tarafından müvekkili şirkete ciro edildiğini, bu nedenle davacı şahısların dava açabilme, davacı olabilme sıfatlarının bulunmadığını belirterek öncelikle davanın sıfat yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.03.2017 tarihli, 2017/99 E. – 2017/269 K.sayılı kararıyla; Davayı açan kişiler senedin keşidecisi sıfatını taşıyan kişiler olduğu, bonodaki keşideci imzaları inkar edilmemiş olduğundan keşidecilerle lehtar kooperatif arasında düzenlenmiş geçerli bir bononun varlığını kabul etmek gerektiği, ancak lehtarın yaptığı ciro imzasına yönelik bir inkar söz konusu olduğunda davanın doğrudan imza inkarında bulunan lehtar tarafından açılması gerektiği, bononun lehtarının… olduğu, bu kooperatif tarafından davalı şirkete ciro edildiği, davada ise lehtar sıfatıyla ve kooperatif adına kişiler adına açıldığı, ciro imzalarının kooperatife ait olduğu ve kooperatif kaşesi üzerine atıldığı, davacıların taraf sıfatı bulunmadığı, davanın lehtar kooperatif tarafından açılması gerektiği gerekçesiyle, “Davalının taraf sıfatı bulunmadığından husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine” karar verilmiştir. 13.03.2017 tarihli karar duruşmasında; davacı tarafın, yönetim kurulu üyeleri olduğunu ileri sürdüğü … adına Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/1510 E.sayılı dosyada aynı mahiyette menfi tespit davacı açtığını ve her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiğini, eski tarihli olduğu için bu dosyada birleştirilmesini talep ettiği, mahkemenin birleştirme konusunda ara karar oluşturmadan “Davacıların taraf sıfatı bulunmadığından husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine” karar verdiği görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davanın senedin ön yüzündeki el yazıları, tarih ve miktarın yine senedin arka yüzündeki Kooperatif kaşesi üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığı iddiasını içerdiğini, Bursa C.Başsavcılığı’nın 2015/36404 Hazırlık dosyasında alınan 23.11.2015 ve 08.07.2015 tarihli raporların haklılıklarını ortaya koyduğunu, imzaların müvekkillerine ait olmadığının, yine yetkilileri oldukları Kooperatif kaşesi üzerindeki imzaların da müvekkillerine ait olmadığını, aynı zamanda lehtar lehine de dava açtıklarını beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekilinin istinafa cevabında; davacıların davacı sıfatının bulunmadığını, davanın Kooperatif adına açılmadığını, beyanla istinaf başvurusunun reddini istemiştir.Dosya kapsamında bulunan Bursa C.Savcılığının2015/36404 Hazırlık sayılı dosyasında alınan, 23.11.2015 ve 08.07.2015 tarihli raporlarda; senetteki yazıların ve arkada kooperatif kaşesi üzerindeki imzanın … eli ürünü olduğu, davalı şirket vekaletnamesinden bu kişinin davalı şirket yetkilisi olduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacılar vekilinin senedin arka yüzündeki ….’nin kaşesi üzerine atılan imzaların gerçek olmadığını, müvekkillerinin aynı zamanda kooperatifin yöneticileri olduğunu beyanla müvekkillerinin 04/07/2014 tanzim tarihli 15/08/2014 vade tarihli ve 272.000,00 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dosya kapsamında bulunan senedin örneğinin incelenmesinde senette keşidecisinin …, kefilin … olduğu, senedin ön yüzünde bulunan imzaların inkar edilmediği, TTK 778. Madde yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 677. Maddede; bononun, bonoyu imzalayan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imza içermesi halinde, diğer imzaların geçerliliğinin bundan etkilenmeyeceği düzenlenmekle, davacıların senet lehtarı dava dışı Kooperatif adına atılan imzaların geçersizliğinin ileri sürülerek sorumluluktan kurtulamayacakları gibi, üçüncü kişinin geçersiz imzası ciro zincirini de koparmayacağından, imzaların istiklali ilkesi gereğince davacılar bonodaki lehtar imzasının geçersizliğine dayanarak menfi tespit davası açamayacaklarından, görünüşe göre de ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığından, mahkemece davanın esas yönünden reddi gerekirken ilk derece mahkemesinin sıfat yokluğundan davanın reddi kararı yerinde değilse de, davalının istinaf başvurusunun bulunmadığı, aleyhe bozma yasağı bulunduğu dikkate alınarak, bu hususa değinilmekle yetinilmiş, davanın reddi kararı sonuç itibariyle doğru olmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacılar tarafça yapılan istinaf masrafların üzerlerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 30/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.