Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1502 E. 2021/435 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1502 Esas
KARAR NO: 2021/435 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI: 2016/469 E. – 2017/936 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili ile davalılar arasında hazır beton satış sözleşmesi imzalandığını, davalının faturalara TTK madde 21/2 de öngörülen sürede ve TTK madde 18/3 te öngörülen yazılı şekilde itirazının bulunmadığını, davalı tarafın bağlı bulunduğu vergi dairesi olan Beşiktaş Vergi Dairesine … vergi no ile Ekim-Kasım /2015 aylarına ait BA formlarının celbi ile ve davalının 2015/2016 yılı ticari defterlerindeki kayıtlar ile ispat edileceğini, davacının davalıdan cari hesap alacağı olduğunu, davalı … ise davalının ortağı ve yetkilisi olarak sözleşmeyi müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladığını, alıcı ile birlikte borcun tamamından sorumlu olduğunu,davacının bakiye alacağı için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine icra takibi başlattığını, fakat davalı borçluların borca itiraz ederek icra takibini durdurduğunu beyanla davalı borçlunun borca haksız itirazının iptali ile icra takibininin devamı ve alacağın %20 si tutarında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, 05.05.2015 tarihli Hazır Beton Sözleşmesi ve Sipariş Formu incelendiğinde, sözleşmenin davacı Destebaşı ile müvekkili …. San. Tic. Ltd. Şti. arasında akdedildiğinin görüleceğini, davacının müvekkiline 150 m3 C 16 kalite ve standardında ve 1.800 m3 C 35 kalite ve standardında hazır beton temin etme taahhüdü altına girdiğini, C16, C 30, C 35 ve C 40 kalite ve standardındaki hazır betonların birim fiyatlarının aynı sözleşmede belirlendiğini, davacının 24.06.2015 tarihinde müvekkiline ait “… Mah. … Cad. … Sok. No:…, …, Kadıköy-İstanbul” adresindeki inşaat şantiyesine döktüğü döşeme betonunun, taahhüt edilen C 35 kalite ve standardında olması gerekirken, betondan alınan numuneler üzerinde yapılan ölçümlerde C 30 standardının da altında (25,7) olduğunun ortaya çıktığını, durumun, davacıya sözlü olarak ve e-posta yazışmaları ile defalarca bildirildiğini, inşaat şantiyesine 10.07.2015 günü saat 18.00’de teslim etmesi gereken hazır betonu, saat 20.15’te (gece saatinde) teslim ettiğini, Kadıköy Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nün müvekkiline 5326 sayılı Kanun’un 36/2 maddesi uyarınca 4.000,00 TL tutarında ceza kestiğini, bu cezanın 11.08.2015 tarihinde davacıya bildirildiğini ve ceza tutanağının davacıya bırakıldığını, cezanın davacı yanca ödeneceğinin, müvekkili firma yetkililerine beyan edildiğini, beton kalitesinin ölçümü için beton performans testi yaptırıldığını, test için 3.000.00 TL ödediğini, test masraflarının ödeneceğinin 15.03.2016 tarihinde yapılan görüşmede müvekkiline beyan edildiğini, davacının icra takibine konu ettiği 21.812,39 TL’nin müvekkiline sattığı hazır betondaki kalite ve standart eksikliğinden kaynaklanan fiyat farkı, belediyenin kestiği ceza tutarı ve beton numunesi üzerinde yaptırılan performans testi bedelinden kaynaklandığını, sözlü mutabakat sonrası müvekkilince davacıya, 15.03.2016 tarihinde 33.023,98 TL tutarında çek verildiğini. davacının kötü niyetle hareket ederek, 21.812,39 TL’yi birkaç gün sonra icra takibine konu ettiğini, müvekkilinin faturalar keserek davacıya tebliğ edildiğini beyan etmiştir.Cevap dilekçesinde davalı … Yönünden Davaya Cevaplarında: Müvekkilinin davada ve icra takibinde borçlu olarak gösterildiğini ancak hazır beton sözleşmesinin tarafı olmadığını, …’nin müvekkili şirketin hakim hissedarı ve müdürü olduğunu, sözleşmeyi şirket yetkilisi olarak imzaladığını, davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, hazır beton sözleşmesinde müvekkili …’nin herhangi bir kefaleti de bulunmadığını, husumet itirazları bulunduğunu, husumet itirazları kabul görmez ise, yukarıda davalı şirketi için verdikleri cevapları aynen tekrarladıklarını, davanın her iki müvekkili için de reddine karar verilmesini, takipte davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 31.10.2017 tarihli 2016/469 E. – 2017/936 K. sayılı kararıyla; “…dosyadaki tüm delillere, dayanak sözleşme ve alınan bilirkişi raporuna göre; davalının davaya dayanak fatura kapsamındaki betonların kendisine ayıplı olarak teslim edildiği yönündeki savunmasına, davalının bu savunması doğrultusunda dayanak sözleşmede düzenlenen 8. Maddesinin a, b ve c maddelerinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi yani, bu hükümlerde (yukarıda ayrıntılı olarak yazıldığı üzere) özel olarak ön görülmüş olan muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmediğinden itibar edilmeyerek davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 21.812,39 TL tutarında alacağı bulunduğu, davalı …’nin sözleşmeyi hem şirket yetkilisi olarak hemde yine sözleşmenin 13. Maddesinde yazılı olduğu gibi alıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen borçlu kefil sıfatı ile imzaladığı, dolayısıyla onun da bu borçtan sorumlu olduğu” gerekçesiyle; davanın kabulü ile ; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalıların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin 21.812,39 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi de yürütülmek suretiyle devamına, alacak likit olduğundan alacağın % 20 ‘si oranında 43.62,47 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; tacirler arasındaki ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağının TTK 18/3 maddesinde düzenlendiğini, mahkeme huzurunda ayıp ihbarının usulüne ve şekil şartlarına uygun olarak yapıldığının ispatlandığını, -bilirkişi raporunda ayıplı betonun miktarının tespit edilemediği gerekçesiyle betondan kaynaklanan fiyat farkının hesaplanamadığı beyan edilmişse de, inşaatta keşif yapılarak tespitinin mümkün olduğunu, mahkemenin mahallinde keşif yapılması talebinin kabul edilmediğini, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacının ayıplı beton üretip müvekkiline sattığını, kusuru ile yol açtığı masraflara katlanmak zorunda olduğunu, -borcun likit olmadığı halde inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, -müvekkili …’nin davacı ile şahsi ticari ilişkisinin bulunmadığını, sözleşmenin tarafı olmadığını, şirket yetkilisi sıfatıyla imzaladığını, sözleşmede kefalet sorumluluğunun azami miktarının ve kefalet tarihinin kefilin el yazısı ile yazılmış olması gerektiğini, yine kefilin müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısıyla açıkça belirtmiş olması şartının arandığını, aksi taktirde işlemin geçersiz olduğunu, sözleşmenin bu şartların hiçbirisini sağlamadığını,-… hakkında da inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini,-beton kalitesinin kamu sağlığı ve güvenliğini de ilgilendirdiğini, beyanla kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mahkemenin 04/10/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında, davalı tarafa ayıplı ifa ve geç ifa savunması yönünden, ayıp ve ayıbın ihbarına ilişkin tüm delillerini sunması için HMK 140/5 maddesi uyarınca iki hafta kesin süre verildiği, sunmaması halinde bu yöndeki savunmasından vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiğini, bu aşamalar geçtikten sonra ayıbın ispatlandığına yönelik iddiayı kabul etmediklerini, betonun kalitesine yönelik ayıp iddialarını da kabul etmediklerini, TTK 25/3 maddesine göre de yazılı olarak ayıp ihbarında bulunulmadığını, geç teslim iddiasının da kabul edilir yanı olmadığını, hazır beton sevk ve dökümü ile ilgili izinlerin alıcı tarafından alınması gerektiğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine 05/05/2015 tarihli hazır beton sözleşmesi ve 22/03/2016 tarihli cari hesap ekstresi dayanak yapılarak 21.812,39 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalıların yasal süresi içerisinde borca itirazları nedeni ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında 05/05/2015 tarihli “… Hazır Beton Satış Sözleşmesi Sipariş Formu” başlığı altında sözleşme yapıldığı, sözleşmeyi davalı şirket adına müşteri temsilcisi olarak yetkilisi …’nin imzaladığı, müşteri/kefil kısmında da yine …’nin imzası bulunduğu görülmüştür. Sözleşmenin 8. Maddesinin “Alıcının muayene ve ihbar yükümlülüğü ile seçimlik hakları” başlığı altında düzenlendiği ; “a) Alıcı (davalı) teslim edilen betonun durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz (en geç her parti beton dökümü bitiminde) gözden geçirmek, ürünlerin miktarında ve /veya niteliğinde gözle görülebilir herhangi bir noksan veya bozukluğu en geç 3 (üç) takvim günü içerisinde DG’ye (davacıya) yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde alıcı gözden geçirmeyi ve yazılı bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. b) Alıcı her beton dökümünde anlaşmalı olduğu yapı denetim firmasına numune aldırır. Eğer ürünlerin kalitesinde en erken 7 günlük basınç dayanım sonuçlarında herhangi bir düşüklük ortaya çıkarsa, durumu DG’ye yazılı olarak bildirir. Bu bildirim üzerine yapı denetim firmasının 28 (yirmisekiz) günlük beton dayanım sonuçlarını izler… c)Yapı denetim firması laboratuvarının ürünlerin 28 (yirmisekiz) günlük basınç dayanım raporları olumsuz çıkması halinde alıcı bu durumu derhal DG’ye yazılı olarak bildirir ve bu bildiriminde DG’den Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı aynı yapı denetim firması’na ve fakat farklı bir laboratuvarına kendi inşaatından DG ile birlikte müştereken karot aldırarak söz konusu ürünün basınç dayanım testi yaptırmak üzere DG’yi yazılı olarak davet eder. Yaptırılacak bu testlerin tüm giderleri nakden ve defaten satıcı tarafından ödenir. Ancak karot basınç dayanım sonuçları olması gereken beton sınıfını sağlarsa satıcı karot alımının maliyetini alıcıya fatura eder. Alıcı işbu bedeli herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın derhal öder…” Sözleşmenin 13. Maddesinin “İmza” başlığı altında düzenlendiği;”… İşbu sözleşmede imzaları bulunanlar, bu sözleşmeyi müşterek – müteselsil borçlu sıfatı ile imzalamış olup, alıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen borcun tamamından sorumlu olduğunu, ödemelere alıcı yanında müşterek-müteselsil borçlu olduğunu ve işbu sözleşmeyi müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile imzaladığını ve ödemenin çek/senet keşidesi yolu ile yapılmasının satıcı tarafından kabul edilmesi halinde satıcıya keşide edilecek çek / senetlerin ön yüzünü “aval” sıfatı ile imzalayacaklarını beyan, kabul ve taahhüt ederler…” hükümleri düzenlenmiştir. Mahkemece İnşaat mühendisi bilirkişi, hukukçu ve muhasip bilirkişilerden alınan 23/05/2017 havale tarihli raporda; teknik değerlendirme kısmında davalının sözleşme ile siparişini verdiği betonun sipariş formunda, beton kalitesinin C35 sınıfı beton olup, … tarafından düzenlenen 07/01/2016 tarihli raporda beton sınıfının C30/37 olarak yazıldığı, inşaatı yapılan binanın projesinde betonarme ve statik hesap detaylarında beton sınıfının C30 olarak ön görüldüğü ve en küçük tek değerin minimum 22,10 N / mm2 olması gerektiği, ancak silindirik numune test değerleri sonucunda tespit edilen en küçük tek değerin 22,74 N/mm2 olması nedeni ile C30 beton kalitesini sağladığı tespit edildiği, bu durumda en küçük tek değer olarak tespit edilen 22,74 N/mm2 C35 sınıfı beton kalitesini sağlamadığı ve silindirik basınç mukavemetinin düşük kaldığı, davalı tarafça sunulan 01/07/2015 ve 22/07/2015 tarihli beton basınç dayanımı deney raporunda ise C30 betonu küp, numune, basınç, deney ve rapor sonuçlarına göre 7 günlük ortalama basınç değerinin 26,00 N/mm2 olması gerekirken 21,30 N/mm2, 28 günlük ortalama basınç değeri 38,00 N/mm2 olması gerekirken 25,70 N/mm2 olduğu ve betonun C35 için istenen basınç dayanımını sağlamadığının tespit edildiği, ancak davalının beton iadesi, performans testi ve ceza bedeli tutarı olan 7.767,00 TL yanında istenen kalitede beton temin edilememesi nedeni ile indirilmesi gereken tutara ilişkin herhangi bir tespit ve tutanağı ibraz etmediği, düşük kalitede gönderilen beton miktarı ile ilgili herhangi bir miktar tespitinin mevcut olmadığı, sadece Femtek raporunda en küçük basınç dayanımı değeri 22,74 N/mm2 olarak tespit edilen imalatın yerinin 5. Normal kat kolon tavanı olarak yazıldığı, dolayısıyla beton imalat metrajları bulunmadığından kesin bir miktar hesaplaması yapılamadığının beyan edildiği görülmüştür. Bilirkişi heyet raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil teşkil edeceği, 2016 yılında ise davalı şirketin 15/03/2016 tarihinde 33.023,98 TL çekle ödeme yaptığı, çek ödemesi sonrasında davacının davalıdan 21.812,39 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde de davacının davalıya kestiği 37 adet toplam 349.541,37 TL tutarındaki hazır beton faturaları sonrasında 31/12/2015 tarihli yevmiye kapanış maddesinde davacıya 54.836,37 TL borçlu olduğu, 2016 yılında ise davalının davacıya 15/03/2016 tarihinde 33.023,98 TL çekle ödeme yaptığı, ödeme sonrasında 23/03/2016 icra takip tarihi itibariyle davacıya 21.812,39 TL borçlu göründüğü sonrasında davalının davacıya 06/05/2016 tarihli beton iadesi açıklaması ile 767,00 TL, 06/05/2016 tarihli C35 temin edilemeyen beton fiyat farkı açıklaması ile 13.045,49 TL, 06/05/2016 tarihli performans testi bedeli açıklaması ile 3.000,00 TL, 06/05/2016 tarihli geç gönderilen beton nedeni ile belediyeye ödenen ceza açıklaması ile 5.000,00 TL olmak üzere toplam 21.812,49 TL tutarlı fiyat farkı/yansıtma faturaları kestiği ve kesilen bu faturalardan sonra davalının 0,10 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
G E R E K Ç E :Cari hesap alacağına dayalı ilamsız takibe itirazın iptali davasında, mahkeme davanın kabulüne, davalıların takibe itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle alacağın %20’si oranında inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde, davacıdan sipariş edilen betonun istenilen kalitede olmadığı, ayıplı olduğu, geç ifa edildiği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı bu nedenle davacıya kesilen 21.812,49 TL tutarlı fiyat farkı/yansıtma faturaları sonucunda davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığı, alacağın likit olmadığı, davalılardan …’nin sözleşmeyi şirket yetkilisi sıfatıyla imzaladığı, şahsi borcunun bulunmadığı, mahkemece müteselsil kefil olduğu gerekçesiyle bu davalı hakkında dava kabul edilmişse de geçerli bir kefaletin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Davacı şirket ile davalı şirket arasında 05/05/2015 tarihli “… Hazır Beton Satış Sözleşmesi Sipariş Formu” başlığı altında sözleşme yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile, davacı tarafça kesilen faturalar davalı defterine de kaydedilmiş, davacı ve davalı defterlerinde 28/03/2016 icra takip tarihi itibariyle davalının davacıya 21.812,39 TL borçlu göründüğü, ancak davalı defterlerinde davalının davacıya 06/05/2016 tarihli beton iadesi açıklaması ile 767,00 TL, 06/05/2016 tarihli C35 temin edilemeyen beton fiyat farkı açıklaması ile 13.045,49 TL, 06/05/2016 tarihli performans testi bedeli açıklaması ile 3.000,00 TL, 06/05/2016 tarihli geç gönderilen beton nedeni ile belediyeye ödenen ceza açıklaması ile 5.000,00 TL olmak üzere toplam 21.812,49 TL tutarlı fiyat farkı/yansıtma faturaları kesildiği ve kesilen bu faturalardan sonra davalının borcunun kalmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda, betonun sipariş formunda, beton kalitesinin C35 sınıfı beton olup, … tarafından düzenlenen 07/01/2016 tarihli raporda beton sınıfının C30/37 olarak yazıldığı, deney raporunda C35 sınıfı beton kalitesini sağlamadığı ve silindirik basınç mukavemetinin düşük kaldığı, bunun binanın projesinde betonarme ve statik hesap detaylarındaki beton sınıfına uygun ise de sipariş formuna uygun olmadığı tespit edilmiştir. Sözleşmenin 8. Maddesinde beton muayenesinin ne şekilde yapılacağı ve deney sonuçlarının yazılı olarak davacı satıcıya bildirileceği, usulüne uygun bildirim yapılmadığı taktirde karot alınma giderleri ve test giderlerinin alıcı tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. TTK 25/3 maddesinde de, emtianın tesliminden sonra 2 ve gizli ayıplarda 8 gün içerisinde muayene edilip/ettirilip, yazılı olarak ayıp ihbarının yapılacağı düzenlenmiştir. Davalı şirket, ön inceleme duruşmasında verilen kesin süre içerisinde delil sunmamış, bu süreler içerisinde yazılı olarak ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamamıştır. Mahkemece davalı şirket hakkında davanın kabulüne karar verilmesi ve likit olan fatura alacağı nedeniyle inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde görülmekle bu davalı yönünden istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davalı …’nin sözleşmede iki adet imzasının bulunduğu, şirket kaşesi üzerindeki imzayı şirketi temsilen attığı anlaşılmıştır. Davalının sözleşmede ayrıca, müşteri/kefil başlığı altında şahsi imzasının da bulunduğu görülmüştür. Mahkemenin gerekçesinde …’nin, sözleşmenin 13. Maddesi gereğince alıcı ile müştereken ve müteselsilen borçlu kefil sıfatıyla imzaladığı açıklanmış ve bu davalı hakkında da davanın kabulüne karar verilmişse de; sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan, 6098 sayılı Kanun’un 583. Maddesine göre, kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet sözleşmesinin geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin gerekli olduğu düzenlenmiştir. Yasal düzenleme dikkate alındığında davalı … yönünden kefalet geçersiz olduğundan, mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Mahkeme davalı …’nin müşterek ve müteselsil kefil olduğunu kabul etmekle birlikte kefaletin geçersiz olduğunu dikkate almadığından, bu davalı yönünden davanın reddi gerekirken kabulü yerinde görülmemiş, davalı şirketin istinaf başvurusunun reddine, davalı …’nin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davalı şirket hakkında verilen hükmün aynen tekrarına, davalı … hakkında açılan davanın reddine, alacaklı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalılar vekilinin davalı …San.ve Tic. Ltd. Şti. adına istinaf başvurusunun REDDİNE,2-Davalılar vekilinin … adına istinaf başvurusunun KABULÜNE,3- İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 31.10.2017 tarihli 2016/469 E. – 2017/936 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4- Davalı … hakkında açılan DAVANIN REDDİNE, 5- Davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti. Hakkında açılan davanın KABULÜNE , -Davalı şirketin İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın İPTALİ ile takibin 21.812,39 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi de yürütülmek suretiyle DEVAMINA, -Alacak likit olduğundan alacağın % 20 ‘si oranında 4.362,47 TL icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,-Alacaklının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı …’nin kötüniyet tazminatı talebinin reddine,6- İlk derece yargılaması yönünden;-Karar tarihinde yürürlükte bulunan “Harçlar Tarifesi” uyarınca hesaplanan 1.490,00 TL harcın peşin olarak alınan 263,45 TL’den mahsubu ile eksik 1.226,55 TL’nin davalı şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına-Karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca hesaplanan 2.617,49 TL nispi vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, -Karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren, davalı …’ye verilmesine,-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 263,45 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet ücreti 3.000,00 TL bilirkişi ücreti 189,00 TL posta giderinden oluşan toplam 3.485,95 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara yada ahzu kabza vekiline iadesine 7-İstinaf yargılaması yönünden; … yönünden istinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,- … San.ve Tic. Ltd. Şti. yönünden istinaf istemi kabul olunmadığından alınması gereken 1.490,00 TL harçtan peşin alınan 406,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.083,60 TL’nin davalı ….şirketinden tahsili ile hazineye irat kaydına, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 59,10 TL tehir-i icra karar harcının ve 39,75 TL TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin 1/2 oranına isabet eden, 19,90 TL’sı olmak üzere toplam 164,70 TL’nin, davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.