Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1460 E. 2021/510 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1460 Esas
KARAR NO: 2021/510
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2017
NUMARASI: 2015/885 E. – 2017/682 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında … Markalı her türlü petrol, madeni yağ ve otogaz, LPG ürünlerinin satışı için 15/02/2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve ariyet sözleşmesinin akdedildiğini ve davalı şirketin bayi olarak atandığını, protokolün 4.1.1 maddesi gereğince nakit satışlarda müvekkil şirketin bayiye kırsal motorinde %3, benzin ürünlerinde %3, motorinde %3 oranında kar’lılık kalacak şekilde iskonto oranı uygulayarak satış yapacağının kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişki içersinde davalı şirketin talebiyle bu oran %1 olarak uygulandığını, ancak davalı şirketin ticari ilişkiyi 15/02/2015 tarihinde sona erdirilmesinin akabinde müvekkilinin taraflar arasındaki protokolün 7. Madde hükmüne istinaden 2011-2012-2013-2014-2015 yıllarına ait davalı şirketçe ödenmemiş olan 356.321,89 TL yi davalıdan fatura ile talep ettiğini, ayrıca sözleşme gereği ariyet konusu malları sökümü ile müvekkiline teslimi talep edilmiş olmasına rağmen, kendilerine iade etmediğini, tüm bunları ödenmesi için kendilerine ihtarname çekilmesine rağmen cevabi ihtarnameyle fatura ve fatura içeriklerine itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin fatura alacağı olan toplam 364.293,38 TL den şimdilik 25.000,00 TL sinin temerrüt tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; öncelikle davacının davasını 364.295,38 TL olarak harç ikmali yapmasını, kısmi dava açmasının usule aykırı olduğunu, davalının fatura alacağı iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin ödemelerinin sözleşmenin 25. Maddesine göre peşin olarak yaptığını, sözleşmenin 26. Maddesine göre de tarafların üç er aylık periotlarla hesaplar üzerinde karşılıklı mutabakat sağlamak üzere anlaştıklarını, davacının alacağını 5 yıl gibi bir süre bekletmesinin hem sözleşmeye hemde hayatın ve akaryakıt alım/satımın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan protokolün 7. Maddesine istinaden 2011-2012-2013-2014-2015 yıllarına ait olup, davalı şirketçe ödenmemiş olan 356.321,89 TL bedelin ödenmesi talep edilmiş ise de; protokolün 7. Maddesinde böyle bir yükümlülüğün öngörüldüğü tespit edilememiş olup, ayrıca sözleşmenin 25. Maddesine göre tüm ödemelerin peşin yapıldığının kabul edildiği, ayrıca 26. Maddeye göre de tarafların üç er aylık periotlarla hesaplar üzerinde karşılıklı mütabakat sağlamak üzere anlaştıkları yazılı olduğundan, davacının bu talebinin yerinde olmadığı, ariyet sözleşmesinin 3. Maddesine göre de, ariyet demirbaşların sökülüp davacının bildirdiği yere nakletmek yükümlülüğünün davalıya ait olduğu, ancak davacı tarafından talep edilme şartına bağlı olmasına rağmen böyle bir talebin dosyada mevcut olmadığı, davalı tarafın tüm edimlerini yerine getirdiği halde davacının bayilik sözleşmesinin bitiminden sonra geçmiş yıllara ait fatura keserek davalıya göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine de aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine..” karar veriilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin eksik inceleme ile bilirkişi raporunu esas alarak karar verdiğini,Davalının, müvekkili şirkete iadesi etmesi gereken “Hijyenik Ürünler”e ilişkin bedel ile ilgili olarak bir karar vermediğini kararda bu bedele ilişkin faturaya hiç değinmediğini sadece “otomasyon demontaj bedeli” bakımından inceleme yaptığını, hijyenik ürünlerin bedeli ile ilgili olarak gerekçe bulunmadığını, Taraflar arasında imzalanan Ariyet Sözleşmesi’ne göre iade edilmesi gereken “Hijyenik Ürünler”in bedelinin müvekkili şirkete iade edilmediğini, bunun üzerine müvekkil şirket hijyenik ürün bedeline ilişkin fatura düzenlenerek 5.447,43-TL’nin davalı taraftan talep edildiğini, taraflar arasında imzalanmış olan ariyet sözleşmesine göre iade edilmesi gereken “Hijyenik Ürünler” in bedelinin müvekkil şirkete iade edilmemesi nedeniyle, bu bedelin müvekkili şirket tarafından talep edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, Bilirkişi Raporuna itirazların değerlendirilmediğini, taraflar arasında imzalanan Ariyet Sözleşmesi ve protokol bilirkişilerin tarafından hatalı şekilde değerlendirilmiş ve dolayısıyla hatalı sonuca varılmıştır. Yerel Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının gerekçesinde taraflar arasında akdedilen Protokol’ün 7. maddesinde davalının, müvekkiline ödeme yapmasını öngören bir yükümlülük bulunmadığı açıklandığını, ancak 15.02.2010 tarihli Protokol’ün “Sair Yükümlülükler ve Hükümler” başlıklı 7. Maddesinin; “Gerek satış taahhüdü, gerek cezai şart, gerekse de bayilik hizmet bedeli ve/veya geri dönüşüme dayalı krediden ve sair nedenlerden dolayı ŞİRKET lehine doğacak hakların bir ya da birkaçının ŞİRKET tarafından bu BAYİ’ye karşı zamanında kullanılmaması ŞİRKET tarafından bu haklardan feragat edildiği anlamına gelmez. ŞİRKET bu haklarını mevzuat ve yasalarda belirlenen sürelerde her zaman için kullanabilir.” şeklinde olduğunu, Mahkemenin işbu maddeyi ve sözleşmeyi yeterince incelemediğini, Mahkeme gerekçesinde geçmişe yönelik fatura kesilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu yönünde açıklama yapmışsa da, faturaların Protokol’ün 7. Maddesine uygun olarak düzenlendiğini, Kararın gerekçesinin bilirkişi raporu ile aynı olduğunu, Bilirkişi Ek Raporu’nun 4.7 maddesinin alt bendinde “Taraflar arasında imzalanmış olan Ariyet sözleşmesinin 3. maddesine göre, davacı tarafından talep edildiği takdirde, davalı taraf, demirbaş malzemeyi söküp davacı tarafından talep edilen yere nakletmeyi ve bu konudaki masrafı üstlenmiştir. Ancak bunun için, davacı tarafça, bu malzemelerin sökülmesi ve nakli istenmelidir. Dava dosyasında, bunların sökülmesi ve nakli hususunda bir talebe rastlanmamıştır.” Yine devamında; “Şayet otomasyon davacı tarafından sökülmüş ve hijyenik ürünler talep edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça iade edilmemişse, davacının bunların bedellerini talep etmesi mümkün olur.” şeklinde olduğunu, Davalının ihtarnamesinde belirttiği malzemeleri süresinde teslim alındığını, Ariyete konu ürünlerin bedelinin otomasyon demontaj bedeli olarak talep edilmesinin yerinde olduğunu, malzemelerin davalının açık kabulü sonucunda davalı işyerinde sökümü gerçekleştirilerek, yani davalının rızası ile teslim alınan demirbaş malzemeler olmakla, fatura usul ve yasaya uygun olarak düzenlenmiş olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf isteminde özetle; Davacının davasını 25.000TL üzerinden açtığını, ancak ara karar gereğince 04.05.2017’de ıslah dilekçesi ile dava değerini 364.293,38TL’ye artırdığını, davanın reddi ile 364.293,38TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönü ile kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava; 25.000TL üzerinden açılmış, mahkemenin 20.04.2017 Tarihli ara kararı gereğince davacı vekili dava değerini 364.293,38TL olarak belirterek bu değer üzerinden harcı tamamlamıştır. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte olan 5235 sayılı Kanun’un 5/3.maddesine göre; dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işlerin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 54.maddesi ile “üç yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmişse de; 5235 sayılı Kanun’daki düzenleme; mahkemenin Yasaya uygun teşekkülüne ve göreve ilişkin olup dava tarihinin esas alınması gerektiğinden bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla HMK 355 maddesi gereğince re’sen dikkate alınarak kararın bu yönü ile kaldırılması gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının re’sen dikkate alınan sebeplerle HMK 355 maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Re’sen dikkate alınan sebeplerle İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/885 Esas, 2017/682 Karar sayılı, 14.09.2017 Tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 355, 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Heyet mahkemesince yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden ve fazla yatırıldığı da anlaşılan 35,90T, 35,90TL ve 176,60TL ki toplam 248,40TL istinaf harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,-Davalı yanca yatırılan istinaf harçlarının (31,40+31,40TL) istek halinde davalıya iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 116 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 214,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı yanca yapılan 85,70TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.