Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1433 E. 2021/577 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1433 Esas
KARAR NO: 2021/577 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI 2017/275 E. – 2017/399 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin köftecilik işiyle uğraşmaya ve marka olarak :…” markasını kullanmaya karar verdiğinden davalıya Beyoğlu ….Noterliği’nin 21.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarname göndererek; “… Şekil” markasının davalı adına tescilli bulunan 2000/09030 başvuru numaralı, “….” markasına tecavüz teşkil etmediğinin 556 sayılı KHK md 74/f.2 gereğince kendisine bildirilmesini aksi halde 556 sayılı KHK md 74 gereğince dava açacaklarını davalıya ihtaren bildirildiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, müvekkilinin kullanmayı planladığı “… Şekil” markası ile davalıya ait “…” ibareli markaların birbirinden farklı olduğunu, “… anonim bir köfte olduğunu, tarifinin internette ve birçok yemek kitabında mevcut olduğunu yani … Köftesi’nin bir köfte türü olduğunu ve bu nedenle 556 sayılı KHK md 7/c gereğince marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, bu ibarenin herkese açık olduğunu ve ancak asıl markaya bağlı tamamlayıcı unsur olarak kullanılabileceğini “… Şekil” markası ile davalıya ait “…” yazılış, okunuş ve bıraktığı intiba bakımından da birbirinden farklı olduğunu, davacı markasının ayırtediciliğinin zayıf olduğunu belirterek davacı marka hakkına tecavüzünün olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde;davalının tescilini talep ettiği “….” ibaresinin müvekkili adına tescilli bulunan “…” ibareli markaya iltibasa yol açacak şekilde benzerlik gösterdiğini, taraf markaların ayırt edici özelliğin “…” ibaresinin olduğunu, müvekkiline ait markanın esas unsuru olan işaretin ayırt ediciliğe sahip olup olmadığına markayı oluşturan unsurların incelenerek karar verileceğini, markanın ayırt edici olması, esas unsuru ayırt ediciliğe sahipse mümkün olacağını, markanın esas unsur ve yardımcı unsur olmak üzere ikiye ayrıldığını, esas unsurun markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan unsur olduğunu ve bu sebeple özgün olması gerektiğini buna bağlı olarak markalar arasında iltibasın varlığı incelenirken işaretin esas unsurunun dikkate alınacağını, davacının tescil talebinin müvekkilinin ticari itibarından/ imajından faydalanmayı amaçlayan kötü niyetli bir tescil talebi olduğunu ve aynı zamanda 556 sayılı KHK’nin emredici hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkiline ait “…” ibaresinin Tanınmış Marka olduğunu ve buna ilişkin örnek bilirkişi raporu, mahkeme kararı, yargıtay ilamlarının dosyaya sunulduğunu ayrıca bu tanınmışlığın TPE Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nun 07.03.2016 tarihli 2016-M-2772 sayılı YİDK kararı ile tescil edildiğini bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2017 tarihli 2017/275 Esas-2017/399 Karar sayılı kararıyla; “..Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi heyet raporu ışığında davalı adına … numarası ile tescilli “…” ibareli marka ile davacının kullanmak istediği “…” ibareli markaların ana ve ayırt edici unsurlarının “… ” olduğu, bu nedenlerle, davacının kullanmak istediği “…” ibareli markanın müştekinin …. numaralı markasına tecavüz teşkil edeceği” gerekçesiyle; davacı … tarafından davalı …. Ltd. Şti aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; taraf markalarının birbirinden farklı olduğunu, “… ” anonim bir köfte olduğunu, tarifinin birçok yemek kitabında ve internette mevcut olduğunu, 556 Sayılı KHK 7/c maddesi gereğince marka olarak tescilinin mümkün bulunmadığını, “…” ibaresinin markanın esas unsuru olamayacağını,-davacının markası ile davalıya ait markanın okunuş ve bıraktığı etki bakımından birbirinden farklı olduğunu, Yargıtay’ın güncel kararlarının da bu yönde olduğunu, Y. 11. Hukuk Dairesi ,E : 2015/4715, K: 2015/11385 sayılı davalının ​”…” ibareli markası ile FAS ve POLY sözcüklerinin kullanımının ve davalının … markasına tecavüz etmediğine yönelik kararı, Y. 11. HD. E, : 2015/4471, K. 2015/11398 ​sayılı davalının …+şekil markası ile davalının … ve … markalarının benzer olmadığına ilişkin kararının, Y.11 H.D. E. 2015/6212, K. 2015/13830 ​sayılı, davalının “…” marka başvurusu ile davalının … markasının karıştırma ihtimali bulunmadığına dair kararının, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 13.02.2007 tarihli … kararında ,… ve … markaları arasındaki kavramsal farklılıkların altını çizerek markalar arasındaki benzerliğin karışıklık riskine yol açacak denli yüksek olmadığına karar verdiğini,Avrupa Birliği Adalet Divanının emsal bir kararında ‘’ …+’’ markasının tescil talebinin iptali için itiraz eden‘’ …’’ şirketinin talebini reddederken, anlamı herkesçe bilinen bir kelime olması nedeniyle …’ nun ayırt ediciliği fantezi markalara göre daha az olsa da iştigal konusu mal ve hizmetlerle ilgisi olmayan bir kelime olması nedeniyle ayırt ediciliği düşük de kabul edilemeyeceğine karar verdiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; markalar arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu,taraf markalarının esas ve vurucu unsurunun … olduğunu, davalı tarafından birebir kullanıldığını, yiyecek içecek sektöründe faaliyet gösteren bir tacirin müvekkilinin tescilli ve tanınmış … markasından haberdar olmamasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunun, mahkeme ve Yargıtay kararlarıyla kesin hüküm haline geldiğini, davanın reddi kararının yerinde olduğunu beyan etmiştir.
DELİLLER:Davalı şirketin 23/10/2012 tarihli, tanınmış marka tescil talebi üzerine, “…” markası TPE’ YİDK’nın 07/03/2016 tarihli T/02603 sayılı kararıyla Tanınmış Marka olarak kabul edilmiştir.Davalı tarafça sunulan tescil belgelerinden 29/30/35/39/43. Sınıflarda tescilli … başvuru numaralı şekil+… markasının davalı şirket adına tescilli olduğu, tescilli başka markaların da bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkemece alınan 13/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda; bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme, davalının markasına dayanak olarak … köftecilik mesleğine 1920 yılında … semtinin anayollarından biri olan Divan yolu caddesinde başladığı yapmış olduğu köftelerin kendisine has özelliği sebebiyle halk tarafından çok tutulduğu, o tarihte işletme adının farklı olduğu ancak 1976 yılında gerek işletme yerinin … semtinde olması, başka şubesi olmaması sebebiyle halkın adı duyulmaya başlamış bu köfteyi yemek için … semtine gelmek zorunda olması, halk arasında “… köfte yemeye gidiyoruz”, “… ‘deki köfteciye gidiyoruz” şeklindeki kısa söylemleri karşısında işletme adının Sultanahmet Köftecisi olarak anılmaya başlandığı, tanınmışlığın bu şekilde yayılması daha sonraki kuşakların 1976 yılında işletme adına “…” ibaresini eklediğini ve işletmenin “… Meşhur Halk Köftecisi” olarak faaliyetine devam ettiği, … semtinde köfteci dükkanı açmasından önce o yörede veya başka bir yörede “… Köftesi” adı altında köfte yapıldığına ya da bu adla tanınan köfte türü olduğuna ilişkin herhangi bir kayda rastlanılmadığı, “… Köftesi” adıyla tanınan köftenin belirli ve özgün bir tarifi olduğu, zaten halk tarafından bu özgün tarifi sebebiyle benimsendiğinin anlaşıldığı, internet sitelerinde tarifinin olması ya da yemek kitaplarında yer alması bu köfte türünün anonim nitelikte olduğunu ya da bir köfte türü olduğunu ispatlamayacağı, aksinin ispatı için 1920 yılından önceki kaynaklarda aynı adla yer alması gerektiği, TPE YİDK kararı ile davalı markasının tanınmış marka olarak kabul edildiği, mahkeme kararlarının bulunduğu, her iki markanın tescilli olması halinde benzerlik sebebiyle tüketiciler nezdinde karışıklık yaratacağı, aralarında organik bağ olduğu imajının yaratılacağı,davalı adına … numarası ile tescilli ” … Köftecisi” ibareli marka ile davalının kullanmak istediği “… Köftecisi” ibareli markaların ana ve ayırt edici unsurlarının “… Köftecisi” olduğu, bu nedenlerle, davalının kullanmak istediği “… ibareli markanın müştekinin 2000/09030 numaralı markasına tecavüz teşkil edeceği ve bu bağlamda tescilinin mümkün olmadığı beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin köftecilik işinde “…Köftecisi” markasını kullanmaya karar verdiğini, davalıya ihtarname göndererek, kullanmak istediği markanın davalı adına tescilli “…” ibareli markasına tecavüz etmediğinin tespitini istediğini, cevap verilmediği için 556 Sayılı KHK 74/2 maddesi gereğince dava açtıklarını beyanla, davalının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespitini talep etmiştir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, “… Köftesinin” anonim bir köfte olduğunu, tarifinin yemek kitaplarında ve internette yer aldığını, 556 Sayılı KHK 7/c maddesi gereğince marka olarak tescilinin mümkün bulunmadığını, taraf markalarının birbirinden yazılış, okunuş ve bıraktığı etki bakımından farklı olduğunu ileri sürmüş ve yargı kararlarını emsal göstermiştir.Dosya kapsamında bulunan, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 07/03/2016 tarihli kararından, “… ” markasının özellikle restoran, hızlı gıda tüketimi sektöründe ülke genelinde uzun yıllardır ve yaygın olarak kullanılan bir marka olduğu, sektöründe iyi bilinen bir marka haline geldiği gerekçesiyle, davacı adına tescilli olan T/02603 no.lu “… markasının tanınmış marka olduğunun tespit edildiği, yine dosya kapsamında bulunan mahkeme kararları ve Yargıtay ilamlarından, markanın yiyecek içecek sektörü ve köfte emtiası yönünden tanınmış marka olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve emsal mahkeme kararlarından, davacı markasının tescilden önce de, uzun yıllardır köfte ürünü ve yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde kullanılarak ayırt edicilik kazandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ” …” cinsinde bir köfte türünün bulunduğuna ve iltibas gerçekleşmeyeceğine yönelik savunması yerinde değildir. Davalı adına tescilli tanınmış “…Köftecisi” markasının asıl unsuru ” …” ibaresidir. Davacı tarafça yiyecek içecek sektöründe ve köfte emtiasında marka olarak kullanılmak istenen ibare ise “…” şeklinde olup, davalı markasının asıl unsurunu bire bir ihtiva etmektedir. Davacı markasındaki “Bizim” ibaresi aidiyet belirttiğinden ayırt edicilik kazandırmamaktadır. Davacı tarafça sunulan Yargı kararlarının ise içerik itibarıyla, dava konusu uyuşmazlık ile benzerliği bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.