Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/143 E. 2021/247 K. 05.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/143 Esas
KARAR NO: 2021/247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2017
NUMARASI: 2016/198 2017/748
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 05/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 19/06/2015 tarihinde dava konusu aracı hasarlı olarak 32.500,00 TL bedelle satın aldığını, müvekkilinin bu araç için otopark ücreti 1.515,00 TL ödediğini, ayrıca aracın hasarlı olması nedeniyle onarımı için 17.280,00 TL masraf yaptığını, aracın onarımının bitmesinden sonra muayene aşamasına gelindiğinde … tarafından şase numarasının bulunmadığının tespit edildiğini, olayın Manisa Mühendisleri odasına intikal ettirildiğini, yapılan incelemede şase numarasında oynama olduğunun belirlendiğini, konuyla ilgili olarak hazırlık soruşturması başlatıldığını ve aracın yediemine teslim edildiğini, aracın bu haliyle hukuki anlamda değeri bulunmadığını belirterek müvekkilinin uğradığı toplam 51.295,00 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu aracın dava dışı … adına kayıtlı iken müvekkili tarafından sigortası yapıldığını, adı geçenin 02/04/2015 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda aracın pert olduğunu ve müvekkilinin ödeme yapması nedeniyle hurdasının kanun gereği müvekkiline geçtiğini, şase numarasının değiştirildiğine dair bilgilerinin olmadığını, araca tamir sırasında müdahale yapıldığını, tamir aşamasında change yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, aracın şase numarası değiştirilmiş şekilde satın alındığı iddiasının davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, ayrıca davacının müvekkilini derhal haberdar etmediğini, dolayısıyla müvekkilinden talepte bulunamayacağını, ayrıca talep edilen miktarın da fahiş olduğunu, davanın …’a ihbarını istediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu aracın … adına kayıtlı iken 02/04/2015 tarihinde geçirdiği kaza sonrasında pert olduğu, davalı şirketin bedelini ödeyerek araç hurdasının maliki olduğu, aracın şase numarasının değiştirilmiş olduğu, bu haliyle aracın hukuken gizli ayıplı bulunduğu, davalının satıcı sıfatıyla hareket ettiği, buna göre kasko sigorta döneminin incelenmesinin gerekmediği, davalı satıcının gizli ayıp nedeniyle sorumlu bulunduğu, araç bedeli, otopark ücreti ve tamir masraflarından sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, 51.295,00 TL’nin 19/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davaya cevap dilekçesindeki hususları tekrar etmiş, ayrıca mahkemece alınan bilirkişi raporunda şase numarası ile ilgili olarak yapılan sahtecilik işleminin ne zaman yapıldığının teknik olarak tespit edilemeyeceği, davalı … şirketinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı yolunda görüş bildirildiğini, buna rağmen mahkemenin davayı kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sigorta şirketi olarak aracın satışı dışında araç üzerinde herhangi bir tasarrufu veya fiili kullanımının söz konusu olmadığını, yapılan ödeme ile sigorta ettirenden ibraname ve muvafakatname alındığını, müvekkilinin normal prosedür olarak internet üzerinden aracı satışa çıkardığını, şasenin değiştirildiğine dair bilgisi ve olayla ilgisinin olmadığını, bu olayda müvekkilinin bir kusuru olmadığını, yine aracın satın alındıktan sonra tamir ettirildiğini, buna göre aracın muayene edildiğini, aracın tamir aşamasında muayene edildiğinin açık olduğunu, dolayısıyla davacının durumu derhal müvekkiline bildirmesi gerektiğini, aksi halde aracı bu haliyle kabul etmiş sayılacağını, zaten davacının dava dilekçesinde otomobil alım satım işiyle uğraştığını beyan ettiğini, tacir olup basiretli davranması gerektiğini, 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre 2 ve 8 günlük süreler içinde muayene ve ihbar külfeti bulunduğunu, ancak bu hususları yerine getirmediğini, yine noterde düzenlenen satış sözleşmesinde aracın görüntülenerek teslim alındığını belirttiğini, tazminatın fahiş olduğunu, satış bedelinin 32.500,00 TL olduğunu, müvekkilinden sadece menfi zararın istenebileceğini, ayrıca zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde araçtan elde ettiği faydanın düşülmesi gerektiğini, bunun dışındaki zararların talep edilebilmesi için satıcının kusurunun ispatlanması gerektiğini, ayrıca satın alma tarihi olan 19/06/2015’den itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin bu olaydan dava ile haberdar olduğunu, yine davanın …’a ihbar edilmesini istemişler ise de, mahkemenin bu konuda bir karar vermediğini, bu durumun usule aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Noterde düzenlenen 19/06/2015 tarihli araç satış sözleşmesi ile dava konusu … plakalı aracın davalı tarafından davacıya 32.500,00 TL bedelle satıldığı görülmüştür. 13/07/2015 tarihli araç muayene raporunda; araç şase numarasının bulunamadığı ve bunun ağır kusur olarak belirtildiği ve muayenenin onaylanmadığının yazıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda; aracın onarım maliyetinin en azından hava yastıklarının da ilavesiyle 17.000,00 TL’nin oldukça bir miktara mal olması gerektiği, şase numarasıyla ilgili sahtecilik işleminin ne zaman yapıldığının teknik olarak belirlenemeyeceği, aracın bir önceki kaza tarihinin 07/08/2012 olması nedeniyle söz konusu sahteciliğin aracın kazasız geçen ve kasko sigorta vade tarihini kapsayan 15/11/2014/2015 tarihleri arasında yapılamayacağının gündeme geldiği, bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği biçimde meydana gelen maddi kayıplarda davalının sorumlu tutulmasının gerek teknik, gerekse hayatın olağan akışı bakımından mümkün olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf, davalıdan satın aldığı aracın hukuki ayıplı olduğunu iddia ederek uğradığı zararın tahsilini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava dosyasının incelenmesinde, davalının davaya konu aracın 19/06/2015 tarihli noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle 32.500,00 TL bedelle davacıya sattığı anlaşılmıştır. Davacının söz konusu bu araçla ilgili olarak muayene yaptırmak istediği, ancak araçta şase numarasının bulunmadığı, aracın bu haliyle hukuki ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf kendisinden kaynaklanmadığını ileri sürmüş ise de, söz konusu aracın bu haliyle davacıdan kabulü beklenemez. Davacı bu yönden satım bedelini istemekte haklıdır. Davacı işbu davada gerek noter satış sözleşmesinde yer alan araç bedelini, gerekse aracın otopark ücreti ile tamir masraflarını istemiş ise de, davalı taraf bu bedellerden sadece satış bedeliyle sorumludur. Davacı taraf, aracı aldıktan sonra bir kısım tamir masrafları yapmış ise de, aracı daha iyi hale getirmek için masraflar yapmış olup bu bedelleri isteyemeyecektir. Yine otopark ücreti de satış bedeline dahil olmadığından davacı tarafça istenemeyecektir. Ayrıca dairemizce istinaf aşamasında yapılan araştırmada davacının söz konusu aracı 04/08/2015 tarihinde hazırlık soruşturmasına esas olmak üzere teslim ettiği anlaşıldığından faizin başlangıcının da bu tarihli olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Belirtilen bu yönler itibariyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü gerekmiştir. Davalı taraf, davanın önceki malik olan …’a ihbarını talep etmiş ise de, davacının satım sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunduğu anlaşıldığından, gerek bu husustaki, gerekse yukarıda belirtilen hususların dışında kalan diğer yönlerden ise davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-… 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 gün, 2016/198 Esas, 2017/748 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 4- Araç satış bedeli olan 32.500,00 TL’nin 04/08/2015’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Alınması gereken 2.220,07 TL harçtan, peşin alınan 876,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.344,07 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan 876,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti ile 77,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 810,50 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 513,52 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 13,00 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 4,76 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.875,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 12- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/02/2021