Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1410 E. 2021/408 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1410 Esas
KARAR NO: 2021/408 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI : 2016/713 E., 2017/1563 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILA DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 20/10/2015 tarihli … nolu 39.530TL bedelli fatura ile … Tic Ltd Şti’den alacaklı olduğu için keşidecisi …Tic Ltd Şti, …Bankası Okmeydanı Şubesinin 15/05/2016 keşide tarihli … çek nolu 18.930TL bedelli çeki bu şirketten devir ve teslim aldığını, nakiç ihtiyacı olduğundan çek hakkında faktoring işlemi yaptırmak için davalı şirketle konuştuğunu, davalı şirket tarafından çek için faktoring işlemi yapabileceğinin söylendiğini ve çekin şirket çalışanlarından birisine teslim edildiğini, ayrıca yapılan faktoring işleminin teminatını oluşturmak üzere tutar kısmı 250.000TL, düzenleme tarihli 23/02/2016, borçlusu Trend Film, kefili … olan bir adet bono düzenlenerek davalı şirket çalışanına teslim edildiğini, davalı tarafından faktoring işleminin yapıldığını ve faktoring komisyonu olarak 189,30TL, faktoring ücreti olarak 1.296,18TL, banka masrafı olarak 114,51TL, BSMV olarak 80,01TL masrafların çek bedelinden düşülerek bakiye bedelin davacı şirketin hesabına gönderildiğini, aradan 1,5 ay geçmeden davalı tarafından davacı hakkında faktoring şirketine teminta olarak verilen bono nedeni ile Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1038 D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve kararın İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, çekin henüz vadesinin gelmediğinin söylenmesine rağmen, haciz ve muhafaza baskısı altında davacıya zorla 23.271TL bedelli bononun imzalatılarak alındığını, davacılar için yapmış oldukları yetki ve diğer itirazlar üzerine Bursa 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/543 esas sayılı dosyasından yetkisizlik kararı verilerek, icra dosyasının İstanbul ….İcra Müdürlüğüne gönderildiğini ve … esas sayısına kaydedildiğini, davacının haciz baskısı altında çek bedeline ilişkin olarak toplam 18.930TL ödeme yaptığını, ancak davalı tarafından haciz kararının kaldırılmadığını ve icra takibinde hacizlere devam ettiklerini, bu şekilde davacıdan hakksız olarak 5.221TL fazla para tahsil ettiklerini, fazla tahsil edilen 5.221TLnin davacıya iadesi gerektiğini beyanla, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin iptaline, fazla tahsil edilen 5.170TLnin davalıdan alınarak daövacıya verilmesini, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20 tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı şirket arasında 23/02/2016 tarihli faktoring sözleşmesinin imzalandığını, imzalanan sözleşme gereğince … Bankası Okmeydanı Şubesinin 15/05/2016 tarihli 18.930TL bedelli çeki faktoring müşterisi … tarafından davalıya verildiğini, davalının da faktoring sözleşmesinden doğan sorumluluklarını yerine getirerek faktoring müşterisi olan davacılara ödemelerini nakit olarak yaptıklarını, ancak davacıların faktoring sözleşmesi gereğince verdiği çeki keşidecisi … firmasının bankalardaki çeklerinin karşılıksız çıkması ve davacının ve davalının bu mevcut durum nedeni ile oluşan riskleri dolayısıyla 30/03/2016 vadeli 250.000TL bedelli senedin, 18.930TL üzerinden yani çek bedeli üzerinden Bursa ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, bu takibin daha sonra yetkisizlikle İstanbul ….İcra Müdürlüğüne gönderilerek … esas numarasını aldığını,davalının riskini oluşturan 18.930TL bedelli çekin 16/05/2016 tarihinde karşılıksız çıktığını ve ödenmediğini, verdiği çek karşılıksız çıkan ve borçluluk durumu aynen devam eden davacının, senedin takibe konulmasında alacaklının kötü niyetli olduğunu iddia edemeyeceğini, davacı tarafın 26/05/2016 tarihinde banka hesabına 5.100TL gönderdiğini, aynı tarihte elden 120TL verdiğini ve bu ödeme karşılığında kendisine tahsilat makbuzu verdiğini, davacı tarafın bu dava ile iadesini talep ettiği ödemeleri çekin karşılıksız çıkmasından sonra yaptığını, dolayısıyla hakkında başlatılan icra takibi nedeni ile asıl alacak, faiz ve ferilerinden de sorumlu olduğunu, bu haliyle bile sadece alacağın aslı olan 18.930TLyi ödeyerek borçtan tamemen kurtulmasının mümkün olmadığını, davalının tahsilatta mükerrer olmamak kaydıyla, karşılıksız çıkan çeki de takibe koyma imkanı bulunduğu halde davalının yeni masraflar doğmaması için bu çeki takibe koymadığını, alacağının tahsilini daha önce başlattığı asıl takip dosyasından yapmaya çalıştığını, ihtirazi kayıt ileri sürülmeden yapılan ödemelerin istirdadının mümkün olmadığını, davacının borçluluk durumunun aynen devam ettiğini beyanla, davanın hukuki ve delili mesnetten yoksun olması nedeni ile esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, icra takip dosyası, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı … San Tic Ltd Şti ile davalı arasında 23/02/2016 tarihli faktoring sözleşmesinin imzalandığı ve yine davacı … ile davalı arasında 250.000TL tutarında gerçek kişi müteselsil kefil belgesinin akdedildiği, davacı ile davalı arasında 23/02/2016 düzenlenme tarihli 30/03/2016 vadeli 250.000TL tutarında senedin tanzim edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında bulunan faktoring ilişkisi sebebiyle davacılar tarafından davalıya verilen teminat senedinin haksız olarak icraya konulması sebebiyle söz konusu teminat senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, yine fazla ödendiği belirtilen 5.170,00 TL’nin istirdadına ilişkin menfi tespit ve istirdat davası olduğu görülmüştür. Davacı ile davalı arasında faktoring ilişkisi olduğu, davacılar tarafından davalıya verilen 15/05/2016 ileri keşide tarihli 18.930,00TL bedelli çekin faktoring işlemine konu olduğu, bu hususun taraflar arasında ihtilafsız olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki ihtilaf, ileri vadeli olarak 15/05/2016 tarihine keşide edilen 18.930TL bedelli çekin henüz vadesi gelmeden faktoring şirketi tarafından aynı zamanda aynı hukuki ilişkide davacılardan alınan senedin takibe konulup konulamayacağına ilişkindir. 6361 sayılı Finansal Kiralama ve Faktoring Kanunun 38.maddesi uyarınca faktoring şirketleri mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile kurumca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alabilecekleri bir kambiyo evrakına bağlı olsa bile, mal veya hizmet satışına dayanmayan alacakların temlik alınamayacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. Her ne kadar davalı … şirketi tarafından sözleşme hükümleri uyarınca faktoring işlemi sonucu verilen bedelin risk altına girmesi halinde hesabı kat ederek ve sözleşmeyi fesh ederek alacaklarını talep etme yetkisi var ise de, davalı … şirketi tarafından bu yol izlenmeksizin ve henüz çekin vadesi gelmeden aynı faktoring işlemi sebebiyle teminat olarak alındığı anlaşılan senedin faktoring işlemi ile temlik alınan çekin henüz vadesi gelmeden takibe konulmasında davalı tarafın haklı olmadığı, faktoring işleminin 23/02/2016tarihinde yapıldığı, faktoring işleminden kısa bir süre sonra henüz çekin vadesi gelmeden bononun doldurularak takip başlatılmasında davalının haksız olduğu anlaşıldığından ve davacılar tarafından çekin vade tarihi olan 15/05/2016 tarihine kadar faktoring işlemine konu olan 18.930,00TL tutarındaki bedeli icra dosyasına yatırdığı da anlaşıldığından, dolayısıyla davalı tarafından henüz vadesi gelmemiş çek için takip yapılmasında takip hukuku yönünden haklılık bulunmamakla birlikte, 15/05/2016 tarihi itibariyle 18.930TL alacağının bulunduğu ve bu miktarın icra dosyasına yatırıldığı ve fakat icra dosyasında fazla yatan 5.190,00TLnin bulunduğu, davacı tarafça ise 5.170,00TLnin talep edildiği, bu bakımdan taleple bağlı kalınarak 5.170,00TL fazla yatan bedelin davacılara ödenmesi gerektiği, her ne kadar davalı tarafça davacılar aleyhine takip başlatıldığı, bu nedenle vekalet ücreti işlemiş faiz gibi bedellerin de tahsili gerektiği ileri sürülmüş ise de, biraz önce de belirtildiği gibi, davalının davacıdan 18.930,00TLlik asıl alacağının bulunduğu ve fakat bunun henüz çekin vadesinin gelmemesi ve faktoring sözleşmesinin de fesh edilerek hesabın kat edilmemiş olması sebebiyle icra takip tarihi itibariyle henüz istenebilir yani muaccel olmadığı, bu bağlamda icra dosyasında takibin haksız olduğu ve davalı tarafından fazla tahsil edilen 5.170,00TLnin davalıdan istirdadı gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulu ile 5.170TLnin davalıdan istirdadına karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı tarafça takibin iptali ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinde de bulunulmuş ise de, davalının muaccel olmasa dahi davacılardan 18.930,00TL asıl alacağının bulunduğu, bu itibarla dava tarihi itibariyle de takibin iptalinin gerekmediği, yine davalının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, takibin iptali ve kötü niyet tazminatı uygulanması istemlerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir” şeklindeki gerekçe ile davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine, davacı tarafından fazla yatırılan 5.170,00 TL’nin davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine, takibin iptali ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin taleplerin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Her şeyden önce somut olayda tüm dosya borcuna ilişkin bir itiraz söz konusu olmayıp yalnızca 26.05.2016 tarihinde ödenen 5.170,00 tlnin istirdadı talep edildiğine göre, karşı tarafın ödeme yaptığı tarihten önce temerrüde düşmüş olduğu ortada olup bu nedenle haksız nitelikteki işbu istirdat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen karar açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Taleple bağlılık ilkesi” uyarınca karşı tarafın yalnızca 26.05.2016 tarihinde yapılan 5.170,00 TL lik ödemenin istirdadını talep ettiği gözetilerek, 26.05.2016 tarihinde yapılan ödemenin muaccel olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Nitekim Yerel Mahkemece her ne kadar takibe konu edilen bononun teminat senedi olarak verildiği kabul edilerek borcun vadesinden önce ödendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, söz konusu Faktoring Sözleşmesinin tarihinin 23.02.2016 olup karşı tarafın bu tarihte imzalanan bonodan dolayı borçlu bulunduğu, dolayısı ile İstanbul…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan ödemenin takip borcu tutarı olduğu, müvekkil şirkete verdiği … Bankası Okmeydanı Şubesinin 15.5.2016 tarihli 18.930,00 TL bedelli çek karşılıksız çıktığı, işbu davaya konu 5.170,00 TLlik ödemenin de işbu çekin karşılıksız çıkmasından sonra yani temerrüde düştükten sonra yapıldığı, bu itibarla karşı tarafın temerrüde düştükten sonra artık sadece asıl alacaktan sorumlu tutulmasının beklenemeyeceği ve asıl alacakla birlikte takip masraflarından, faiz ve ferilerinden de sorumlu olacağı gözetilmemiştir. Kaldı ki, kabul anlamına gelmemek kaydıyla somut olayda borçlunun yaptığı bir ödeme olmayıp istirdadı talep edilen 26.05.2016 tarihinde akbank hesabına yapılan 5.100,00 TL lik ödeme “çetin ünlü” tarafından yapıldığından karşı tarafın istirdat talebinde bulunma hak ve yetkisi bulunmadığından işbu istirdat talebinin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen işbu kararın kaldırılması yahut bozulması gerekir. Somut olayda yapılan ödemelere ilişkin olarak hiçbir ihtirazi kayıt da ileri sürülmediğinden 2004 s.İK md. 72/7 uyarınca “haciz baskısı altında ödeme yapıldığı” iddiasını ispat edemeyen karşı tarafın işbu davasının bu yönüyle de dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen işbu kararın kaldırılması yahut bozulması gerekir…” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava ; istirdat isteminden ibarettir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı yanca açılan davada ; faktoring işlemine konu çekin henüz vadesi gelmeden, teminat mahiyetinde alınan senedin tahsile konulması nedeni ile; fazla ödenen miktarın istirdadı talep edilmektedir.Faktoring işlemine tabi tutulan ve davalı yana temlik edilen çekin keşide tarihinin 15/052016 tarihi olduğu, sözleşmenin de 23/02/2016 tarihi olduğu, dolayısı ile davalı … şirketinin çeki temlik alırken çek keşidecisinin ödeme gücü ile ilgili olarak yeterli araştırma yapmadığı ,zira çeki temlik aldıktan kısa bir süre sonra keşidecinin ödeme güçlüğü içinde olduğu gerekçesi ile senedi kısa bir süre sonra takibe konu ettiği görüllemketir. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na dayanılarak çıkarılan ve 04/02/2015 tarih ve “29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan” Faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 8. maddesinde de açıkça düzenlenmiş ve ek teminat niteliğinde alınan senetlerin tahsil koşulları belirlenmiştir. Anılan Yönetmelik hükmüne göre “müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için, alacağın vadesinde ödenmeyip sorunlu hale gelmiş olması, alınan kambiyo senedi veya diğer senet karşılığında hiçbir şekilde kambiyo senedi veya diğer senedin ilgililerine finansman sağlanmaması, kuruluşun işlem ve muhasebe kayıtlarında ek teminat mahiyetinde anılan kambiyo senedi veya diğer senedin ilgili borcun teminatı karşılığında alındığına ilişkin kayıt düşülmesi gerekir. Davalı … şirketinin yukarıda açıklanan sözleşme hükümleri çerçevesinde müşteriden almış olduğu teminat senedini sözleşmede kararlaştırılan rücu hakkına dayanarak ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8. maddesine uygun biçimde takibe koyması mümkündür.İncelenen davalı kayıtlarına göre takibe konu edilen senedin yönetmeliğe uygun şekilde ticari defterlerde kaydı da görünmemektedir.Davalı yanın bu nedenle yasa ve yönetmeliğe aykırı şekilde hareket ettiği, senedin tahsil edilebilirlik koşulları oluşmadan tahsile koyduğu, davalı yanın mütemerrid olmadığı, kefil trafından yapılan ödemenin de davacı borcu için yapıldığı, bu nedenle mahkemenin taleple bağlı kalarak verdiği istirdat hükmünün yerinde olduğu görülmekle davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 353,56 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 88,29 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 265,27 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına 4-Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 18,00 TL tebligat giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.