Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1406 E. 2021/574 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1406 Esas
KARAR NO: 2021/574 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI: 2014/241 E. – 2017/128 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (FSE Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı için “…” isimli televizyon programının yürütücü yapımcısı olarak yönetmenlik, genel koordinatörlük, teknik ekip, reji ekibi, montaj vs işlemleri yaptığını, müvekkilinin bahsi edilen işleri usulüne göre yerine getirip televizyon programını eksiksiz olarak davalı tarafa teslim ettiğini ve söz konusu işlerin televizyon kanalında bölümler halinde yayınlandığını, davalı yanın ilgili işe tekabül eden alacağın bir kısmını daha önce ödediğini, fakat dava konusu faturanın karşılığı olan miktarı ödemekten kaçındığını, bunun için davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalı yanın itirazı üzerine takibin durdurulduğunu iddia ederek, itirazın iptalini ve takibe haksız itiraz eden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davanın 5846 sayılı yasa kapsamında bir dava olmadığını, davacı yan tarafından üretilmiş bir fikir veya sanat eserinin olmadığını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, öncelikle görev yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı yana yaptığı işlerle ilgili tüm ödemelerin yapıldığını, müvekkiline gönderilen tüm faturaların ödendiğini ve ödenmemiş bir tek faturasının dahi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 13.07.2017 tarihli 2014/241 E. – 2017/128 K. sayılı kararıyla; “…davacının 2013 yılının ticari defterine kayıtlanmamış olmasının bu çerçevede makul olduğu anlaşıldığından ve özellikle davacı yanın bakiye alacak durumuna ilişkin gönderdiği e-postaya davalı tarafça bu miktar borç kalmadığı yolunda herhangi bir cevap verilmediği gibi, noterden ihtar ya da benzeri resmi nitelikli bir belge de sunulmadığı, ticari defterlerinde borç kaydının bulunmamasının davacının bakiye alacağının ödendiği sonucuna götürmeyeceği gibi hususlar nazara alındığında, hakkaniyet ilkesi de göz önüne alınarak davalının sözleşmesel ilişkiden kaynaklanan bakiye 43.108,94 TL’sını davacıya ödediğini de kanıtlayamadığının tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığı, birinci bilirkişi heyetinin görüşüne itibar edildiği” gerekçesiyle: Davanın kabulü ile, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, İ.İ.K’nın 67/2 maddesi gereğince davalının asıl alacağın % 20’sine tekabül eden 8.621,68 TL icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçesinde, sanki ortada yeni bir sözleşme ve yeni ödemeler varmışcasına “ödemelerin doğrudan ve zamanında yapılmadığını” belirterek davacı yanın e-posta mesajlarını baz alarak karar verdiğini, mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda sadece davacı tarafın defterlerini baz alarak inceleme yapıldığını, ısrarlı talepleri sonucunda ikinci rapor alındığını, mahkemece raporlar arasında çelişki olduğu gerekçesiyle üçüncü rapor alınmışsa da aslında raporlar arasında çelişki bulunmadığını, oysa ikinci raporun usulüne uygun olduğunu, üçüncü raporunda müvekkili lehine geldiğini, mahkemenin kararının gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının alacaklı olduğunu ispat edemediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan 23/05/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı tarafın 2014 yılı defterlerinin yasal tasdiklerinin yapıldığını, Envanter defteri sayfalarının boş olduğunu, davacı tarafından davalı tarafa düzenlenmiş faturanın tarihinin 25/02/2013 tarihi iken, 25/02/2014 olarak elle düzeltildiğini ve paraf edildiğini, 6779 nolu “… TV Program yapım bedeli” açıklamalı KDV dahil 43.108,94 TL bedelli faturanın 27/02/2014 kaşeli iadeli taahhütlü posta ile davalı şirkete gönderildiği ve adreste bulunan … tarafından kabul edilmediğinden iade edildiği, düzenleme tarihinde el ile yapılmış düzeltmenin uygun bulunduğu, davacı defterlerine faturanın 28/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 27/03/2014 takip tarihi itibarıyla, davacının davalıdan 43.108,94 TL alacaklı olduğu beyan edilmiştir.Rapora itiraz üzerine mahkemece ikinci heyet oluşturulmuş düzenlenen 01/12/2016 tarihli raporda; faturanın geç tanzim edildiği ve neden geç düzenlendiğinin izahının gerektiği, ayrıca davacının davalıdan 14 Ağustos 2013 tarihi itibarıyla alacağı varsa bu tutarın neden 2013 defterlerinde kaydının bulunmadığının izahı gerektiğinden, borcun bulunmadığı değerlendirmesinin yapıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece raporlar arasındaki çelişki bulunduğu gerekçesiyle üçüncü heyetin hazırladığı 07/06/2017 tarihli raporda; sözleşme gereği belirlenen miktarın davacıya ödendiği, 28 Haziran 2013 tarihindeki mail çıktısında belirtilen rakam ve 14/08/2013 tarihli mail çıktısındaki belirtilen rakamın 2013 yılı ticari defter ve kayıtlarında görülmediği, 31/12/2013 tarihi itibariyle her iki tarafın bakiyelerinin 0 (sıfır) olması sebebiyle, Vergi Usul Kanunun 231 maddesinin 5. Bendine göre de faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 günde düzenlenmesi gerektiği yolundaki belirleme sebebiyle geçerli olmayacağı, dolayısıyla fatura ile ilgili herhangi bir açıklama da bulunmadığından, alacağın ispatlanamadığı yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.Davacı vekilinin delil listesi ekinde sunduğu, davalı şirket imzasının bulunduğu 04/10/2012 tarihli sözleşmeden; … adlı ve 13 bölümden oluşan yarışma programını için Yeditepe Üniversitesi Platolarında kurulacak 100 kişilik ekip ile 13 bölüm boyunca eksiksiz ve hatasız stüdyo dekoru ve prodüksiyon işlerinin davacı tarafından üstlenildiği, ödeme tarihlerinin belirlendiği toplam ödemenin 267.239,00 TL+KDV olarak tespit edildiği görülmüştür.Davacı tarafça sunulan Fri, Jun 28, 2013 tarihli e-posta çıktısında davacı şirket çalışanının, davalı şirket çalışanına son bakiye , film prodüksiyon bedeli ve diğer masraflara ilişkin döküm gönderdiği, alınan miktarın 190.000,00 TL, kalanın 134.319,46 TL olarak bildirildiği, 14/08/2013 tarihli e-postada masraf ve alındı dökümü yapıldığı, 01/07/2013 tarihi itibariyle ve 02/07/2013 tarihi itibariyle gelen ödemelerden sonra kalan bakiyenin 43.109,46 TL olarak bildirildiği görülmüştür.İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacının faturalara dayalı 43.108,94 TL asıl alacak üzerinden başlattığı ilamsız takibe davalının herhangi bir borcu olmadığı yolunda itirazda bulunması üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır .
G E R E K Ç E : Fatura alacağına dayalı ilamsız takibe itirazın iptali davasında, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında yapılan 04/10/2012 tarihli sözleşmeden; “…” adlı ve 13 bölümden oluşan yarışma programı için “Yeditepe Üniversitesi Platolarında kurulacak 100 kişilik ekip ile 13 bölüm boyunca eksiksiz ve hatasız stüdyo dekoru ve prodüksiyon işlerinin” davacı tarafından üstlenildiği, ödeme tarihlerinin belirlendiği, toplam ödemenin 267.239,00 TL+KDV olarak tespit edildiği, davalı tarafça tüm ödemelerin yapıldığının ileri sürüldüğü, davacı tarafın ise takibe konu 43.109,46 TL bedelli fatura alacağının ödenmediğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Mahkemece alınan ilk raporda sadece davacı defterlerinin incelendiği, ikinci ve üçüncü raporlarda davacı ve davalı defterlerinin incelendiği, her iki taraf defterlerinde de 31/12/2013 tarihi itibarıyla, davacı tarafça davalıya toplam 406.363,93 TL bedelli fatura kesildiği, davalının bu faturaları defterlerine kaydettiği ve bedellerini tümüyle ödediği görülmüştür. Davacının 28/02/2014 tarihinde defterine kaydettiği, 6779 sayılı 43.108,94 TL bedelli 28/02/2014 tarihli faturanın ise davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının faturayı iadeli taahhütlü posta ile gönderdiği davalı tarafça tebliğ alınmadığı iade olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafın, fatura konusu hizmetin verildiğini ispat etmesi gerekir, ancak davalı tarafça hizmetin verildiği ispatlanamamıştır. Mahkemece davacı tarafça davalıya gönderilen e-posta iletisine itiraz edilmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmişse de, e-posta iletisine itiraz edilmemesi içeriğinin kabul edildiği anlamına gelmez. Davacının 14/08/2013 tarihli mail çıktısında belirtilen 43.109,46 TL bakiye alacağını 2013 yılı defterlerine kaydetmediği ve fatura tarihinin el ile değiştirildiği de bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Davacı tarafça fatura konusu hizmetin verildiği usulüne uygun delillerle ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu ispalanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 13.07.2017 tarihli 2014/241 E. – 2017/128 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-DAVANIN REDDİNE,-davacı alacaklının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,4-İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin yatırılan, 725,80 TL harcın mahsubu ile, bakiye 666,50 TL bakiye karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,-Karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T gereğince, 6.404,16 TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,-Davalı tarafından yapılan 1.800 TL bilirkişi ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 68,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 19/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.