Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1393 E. 2021/394 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1393 Esas
KARAR NO: 2021/394 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI : 2014/582 E., 2017/1181 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün…E sayılı, İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında müvekkillerinin borçlu olmadığınının tespiti ve icra takibinin iptali %20 tazminata hükmedilmesi … Bahariye Şubesine ait 31/10/2013 vade tarihli … nolu çek, 31/11/2013 vade tarihli … nolu çek, 31/12/2013 vade tarihli … nolu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, haciz tehditi altında fazla ödenen 8500TL’nin istirdatı, Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … ve … Tal. sayılı dosyalarda yapılan hacizler nedeniyle davacılar için ayrı ayrı 1000’er TL maddi tazminatın ve 10.000,00TL manevi tazminatın tahsilatı, İzmir … İcra Müdürlüğünün …E ve İzmir ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyalarında teminatsız yada uygun bir teminat karşılğından ihtiyati tedbir kararı verilmesi icra takibine konu olmamış … Bahariye Şubesi 31/10/2013 tarihli … nolu çek, 31/11/2013 vade tarihli … nolu çek, 31/12/2013 vade tarihli 099908 nolu çek yönünden teminatsız yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı …. İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında taraflarınca borçlu gösterilmediğini, İstanbul Anadolu ….icra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında dosya borcunun tamamına icra kefili olduğunu, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 38. maddesinde “icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. ” …. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir”; yine aynı kanunun 39/1. maddesinde “İlama müstenid takip son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar…” dendiğini, bahsi geçen yasa hükümlerinden anlaşılacağı gibi; davacı … İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile bu dosyaya bağlantılı İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasına ilişkin olarak; ilama müstenid takibin son muamele tarihinin üzerinden on sene geçtiği için zamanaşımına uğradığı gibi bir itirazı bulunmadığı gibi, icra kefaletini kabul etmesi üzerine kendisine tebliğ edilen 4-5 örnek icra emrine karşı da bir itirazda bulunmadığını ve takibin … yönünden de kesinleştiğini, öte yandan; sahibi olduğu … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin borcuna icra kefili olduğundan, kendi şirketinin borcuna kefil olması itibarıyla 6102 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584/2 maddesi ile hüküm altına alınan ” kefalet için eşinden izin alma ” gibi bir durumunun da söz konusu olmadığını, dolayısıyla kefil olduğu ve itiraz etmediği, kesinleşen bir borç için menfi tespit ve istirdat davası açamayacağını, davacı …, İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ise aval veren sıfatıyla, Borçlu …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ile birlikte taraflarınca borçlu olarak gösterildiğini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 702/2. maddesinde; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” dendiğini, dolayısıyla davacı …., İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak senedin şekline ilişkin bir itiraz ileri sürebileceğini, ancak böyle bir itirazının söz konusu olmadığını, davada hasımlarınm, davacılardan …Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi olduğunu, … olmadığını, davanın öncelikle … yönünden; dava ehliyetine ilişkin nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde sözü edilen 30.08.2013 tarihli ve 15.000,-TL bedelli çekin; 04.10.2013 günü 13.955,-TL üzerinden; 31.07.2013 tarihli ve 30.000,-TL bedelli çekin ise 21.10.2013 günü 30.000,-TL üzerinden taraflarınca takibe konulduğunu, müvekkili şirketin; her iki çekten alacaklı olduğu miktar 21.000,-TL iken, muhasebeden kaynaklanan sorun nedeniyle takibe 43.955,-TL üzerinden başlandığını, davacılar vekilince taraflarına gönderilen ekte birer örneğini sunmuş oldukları “e – posta ” lardan da anlaşılacağı gibi, borcun 21.000,-TL olduğunun ileri sürüldüğünü, borcun 21.000,-TL olduğu taraflarınca kabul edilerek yanlışlığın düzeltildiğini ve asıl borç 21.000,- TL’sına fer’ileri de eklenerek 30.505,-TL olarak alacaklı vekili sıfatıyla şahsi hesabına borçlu tarafından peyderpey gönderilmek suretiyle tahsil edildiğini, dava dilekçesinde fazla ödeme olarak nitelenen ve istirdatına karar verilmesi istenen 8.500,-TL’nin ise her iki takip dosyasına ilişkin; ihtiyati haciz harç, masraf ve ihtiyati haciz vekâlet ücreti ile icra harç, icra masraf ve icra vekâlet ücreti toplamı olduğunu, bu konudaki istirdat isteminin reddi gerektiğini belirterek öncelikle … yönünden; dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddine, haksız ve yersiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile Avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : ilk derece mahkemesince; gerek davalı tarafın verdiği cevap dilekçesindeki borcun ” 21.000,00TL olduğu tarafımızdan kabul edilerek yanlışlık düzeltilmiş ve asıl borç 21.000,00TL’ye ferilerinde eklenmesinden sonra 30.505,00TL’sini alacaklı vekiline peyderpey gönderilmek suretiyle tahsil edilmiştir” ifadesinden de anlaşıldığı gibi davacı tarafın taraflarca zımni mutabakatla ticari ilişkilerini sonlandırdıkları, takibe konu edilmeyen 3 adet çekin 03/02/2014 günü tediye makbuzu ile iade edildiği, söz konusu sehven yapılan yanlışlık ifadesinde de belirtildiği gibi davalı tarafın iş bu işlemi nedeniyle davacı ticari işletmesinin de hacizde de uygulandığı, bu anlamda davacı asil …’in manevi olarak elem ve ızdırap çekeceği kanaati oluştuğundan, olayın oluş şekli yapılan hukuki işlemin safahatı da hak ve mesanet kuralları gereğince de değerlendirilmek suretiyle takdiren 10.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulü, fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddi ile icra takibine uğrayan alacakların ödendiği görüldüğünden söz konusu ilgili icra takiplerinin iptalleri ile haksız yere icra takibi yapıldığından davacı borçlu lehine kötü niyet tazminat taleplerinin kabulüne karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle “…Kötü niyet tazminatı için yasada aranan şartlar gerçekleşmemiştir. İİK. 72/V maddesi gereğince, menfi tespit davasında davacı borçlu lehine karar verilmesi halinde “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız VE kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Maddeye göre kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için, takibin haksız olması yeterli olmayıp ayrıca kötü niyetli olması da gerekmektedir. Zira bu husus kanunun lafzındaki “VE” bağlacıyla açıkça belirtilmiştir. Çekler takibe konulduktan sonra borçlunun tarafımıza müracaatı sonucu müvekkil şirketin gerçekte iki çekten alacaklı olduğu miktarın 21.000,-TL olduğu , muhasebeden kaynaklanan hata nedeniyle takibe 43.955,-TL üzerinden başlandığının tespit edilmesi üzerine yanlışlık düzeltilerek, 21.000.-TL asıl alacağa ferileri de eklenerek, iki dosyadan toplam 30.505.-TL alacak, davacı vekiliyle de dosyaya yansıyan yazışmalar neticesinde mutabık kalınarak, alacaklı vekili sıfatıyla şahsi hesabımıza borçlu tarafından peyderpey gönderilmesi suretiyle tahsil edilmiştir. Söz konusu hatanın fark edilmesi ve düzeltilmesi, menfi tespit davasının açılmasından önce gerçekleşmiştir. Zira ödemeler 27.11.2013 tarihinde 7.5000.-TL, 07.01.2014 tarihinde 22.500,00.-TL olup menfi tespit davasının açıldığı 20.01.2014 tarihinden öncedir. Buna rağmen davacının sanki hatamızda ısrar etmiş ve icrai işlemlere devam etmişiz gibi menfi tespit davası açmasında herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı halde dava açma yoluna gitmiş olması tarafımızın değil aksine davacının iyi niyetle bağdaştırılamayacak davranışlar içinde olduğunun göstergesidir. Kötüniyet tazminatı mahkemece hatalı değerlendirme sonucu davacı-borçlu icra dosya borçlarının tamamından sorumlu değilmiş gibi kabul edilerek tamamı üzerinden kötüniyet tazminatı hesaplanması yoluna gidilmiştir. Davalının borçlu olmadığı tespit edilen asıl alacak miktarı her iki icra dosyası için toplam 22.955,00.-TL olup 17.09.2013 takip tarihi itibariyle söz konusu alacağın takip çıkışı 25.964,47.-TL na tekabül etmektedir. Buna dair hesap özeti ekte sunulmuştur. (Ek:2) Kötü niyet tazminatına bu miktar üzerinden hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu (haklı olduğumuz alacak miktarı da dahil edilmek suretiyle) her iki dosyanın takip çıkışı üzerinden %20 tazminata hükmedilmiştir. Manevi tazminatın hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Tarafımızca; İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından alınan haciz talimatı üzerine 22.11.2013 tarihinde davacı şirketin adresinde ihtiyati haciz uygulanmış, davacı … haciz tutanağına geçen beyanında borca ve hacze bir itirazının olmadığını belirtmiş, dosya borcuna icra kefili olmuştur. Şirkete ait muhtelif ayakkabılar haczedilerek, kendisine yediemin olarak teslim edilmiştir. Diğer bir deyişle fiili haciz yapılmamış, mallar muhafaza altına alınmamıştır. …’in şahsı aleyhinde hiçbir haciz işlemi yapılmamıştır. ..” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davacı … KATILMA YOLUYLA istinafında “…Yerel Mahkeme, gerekçeli kararında : “Her ne kadar dava istirdat talebini de içermiş ise de; söz konusu icra takibine konu edilmeyen çeklerin iade edildiği anlaşıldığından bu husustaki talebin reddi gerekmiştir.” Demektedir. Yerel Mahkemenin işbu kararı yerinde değildir. 20.02.2017 tarihli bilirkişi raporunun 5. Sayfanın 3. Paragrafında dava konusu takibe konulmayan 3 adet çekin davanın açılmasından sonra davalıya iade edildiği anlaşılmakta olup şeklinde tespit yapılmıştır. Bu husus da davanın açıldığı tarihte çeklerin hala teslim edilmemiş olması nedeniyle davamızın haklılığını göstermektedir. Dava tarihi itibariyle takibe konulmayan 3 adet çek nedeniyle borçlu olmadığımızın tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Yerel Mahkemenin aksi yöndeki kanaati usul ve yasaya aykırıdır. Yerel Mahkemenin bu kararı hukuka aykırı olup kaldırılması gerekmektedir. .Davalının dava açılmasından sonra davaya konu çekleri iade etmesinin istirdat talebimizi kabulü olarak yorumlayıp işbu talebimiz yönünden davanın kabulüne karar vermesi gerekmekteydi. Ancak aksi yönde karar vermesi hukuka aykırıdır. Yerel Mahkemenin bu kararı kaldırılmalıdır. .Bununla birlikte davaya konu icra takiplerinden uygulanan haciz işlemleri nedeniyle maddi imkansızlıklara düşmüş, ticari itibarını ve müşteri çevresini kaybetmiş bu nedenle maddi zarara uğramıştır. Ancak Yerel Mahkeme haksız, hukuka aykırı şekilde müvekkil lehine maddi tazminata hükmetmemiştir. Yerel Mahkemenin bu kararının da kaldırılması gerekmektedir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit, istirdat, takibin iptali, maddi ve manevi tazminat taleplerini içermektedir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı ve davalı yanın üzerinde hemfikir oldukları vakıalara göre ; 15.000,00-TL bedelli çek , 04.10.2013 günü 13.955,-TL üzerinden İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından, *30.000,-TL bedelli çek ise 21.10.2013 günü 30.000,-TL üzerinden İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından takibe konulmuştur. Tarafların beyanlarına göre bu iki çek nedeni ile toplam borcun 21.000,00 TL olduğu ve bu durumda davacının 21.000,00 TL ve bunun faiz, masraf, avukatlık ücreti, harç ve diğer giderlerinden sorumlu olacağı, bu kapsamda tarafların takipten sonra peyderpey ödemelerle alacak ve ferilerinin toplam 30.505,00 TL olarak ödendiği anlaşılmaktadır. İcra dosyaları derdest olup, kapatılmadığından davacı yanın menfi tespit talep etmelerinde hukuki yararları mevcuttur. Zaten menfi tespit hükmü ile ilgili bir istinaf da bulunmamaktadır.Her iki icra dosyasının takip çıkışı toplamı 49.651,78 TL olup, tarafların haricen anlaştıkları ve davacıların ödediği miktar da 30.505,00 TL olmakla menfi tespit davasındaki dava asıl alacağının 22.955 TL olarak ve takip çıkış miktarının da 25.964,47 TL olarak hesaplanması gerektiği ibraz edilen kapak hesabından anlaşılmaktadır. Davalının istinafı kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı ve verilecekse de sadece fazladan talep edilen kısım için verilebileceğidir.Bu açıdan inceleme yapıldığında; davalı yanın alacaklı olmadığı miktar için takip yaptığı açık ve net olup, fazladan yapılan takip ve ferilerinin toplamı olan 25.964,47.-TL alacak ve ferileri toplamı üzerinden kötüniyet tazminatı verilmesi gerektiğinden mahkemenin sanki takibin tamamı haksız ve kötüniyetli imiş gibi tazminata karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Takip tarihi itibari ile incelenen ticari defter ve belgelere göre davacının davalı yana borçlu olduğu anlaşılmakla haciz işlemi yapılması ( taşkın bir miktar) bile olsa, manevi tazminat koşullarını oluşturmaz. Bu nedenle borcun varlığı ve haciz koşulları oluşmuş olmakla manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi de doğru görülmemiştir.Davacının istinafı incelendiğinde ; takibe konu edilmeyen üç adet çekle ilgili olarak davadan sonra iade işlemi yapıldığından, davanın buna ilişkin kısmın konusuz kalmış olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuş ve dava reddedilmemiş sadece karar verilmesine yer olmadığına denilmiştir. Kararın bu kısmında bir hatalı uygulama bulunmamaktadır.Yine davacı yan maddi zararlarını kanıtlamadığı gibi istirdadını talep ettiği hususlar alacağın ferileri mahiyetinde ve tarafların vekillerinin mutabakati ile ödendiğinden istirdat talebinin reddinde de bir hatalı uygula bulunmadığından Davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı yanın istinaf başvurusunun Kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile A – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE B- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE ; İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA 1-İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ve İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacıların ilgili iki çek nedeniyle yapılan tahsilatlar dışında 25.964,47 TL borçlu olmadıklarının tespitine ,fazlaya ilişkin istemin ve takibin iptaline dair talebin reddine 2- Fazladan yapılan takip ve ferileri toplamı 25.964,47 TL üzerinden hesaplanan % 20 kötüniyet tazminatı olan 5.192,89 TL nin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 3- … Bahariye Şubesine ait keşidecisi davacı … Ltd. Şirketi olan 31.10.2013 keşide tarihili … çek nolu 30.000,00-TL bedelinde, 30.11.2013 keşide tarihli … çek nolu 20.000,00-TL bedelinde, 31.12.2013 keşide tarihli … çek nolu 20.000,00-TL bedelindeki üç adet çekin bankaya iade edildiği ve talebin konusuz kaldığı görüldüğünden bu çekler hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,4-İstirdat talebinin REDDİNE 5- Kanıtlanamayan maddi tazminat talebinin REDDİNE 6- Koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin REDDİNE 7 – Menfi tespit talebi yönünden alınması gereken 1.773,64 TL karar ve ilam harcı ile, konusuz kalan çekler yönünden 59,30 TL karar ve ilam harcı , maddi tazminat davasının reddi yönünden 59,30 TL karar ve ilam harcı , istirdat davası yönünden alınması gereken 580,64 TL karar ve ilam harcı, manevi tazminat davasının reddi yönünden alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 2.532,18 TL karar ve ilam harcından davacı yanca peşin olarak yatırılan 2.484,80 TL nin mahsubu ile 47,38 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 8- Davacı yanca yatırılan ve davalının sorumluluğunda olan menfi tespit , konusuz kalan çekler yönünden 1.832,94 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 9-Davacılar tarafından sarf edilen 1.400,00TL bilirkişi ücreti, 211,80 TL posta masrafı toplamı olan 1.611,80 TL nin kabul red oranına göre 400,00 TL kısmının davalıdan tahsili ile davacı yanan verilmesine , kalan kısmın davacı yan üzerinde bırakılmasına 10- Davacı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT ne göre menfi tespit davasında haklı çıkılan kısma göre hesaplanan 4.080,00 TL ve konusuz kalan kısma ilişkin tarifenin 6/1 maddesine göre hesaplanan 4.950,00 TL olmak üzere toplam 9.030,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 11- Davalı yan da kendini vekille temsil ettirmiş olmakla reddedilen istirdat ve maddi tazminat alacağı yönünden 4.080,00 TL ve reddedilen manevi tazminat alacağı yönünden tarifenin 10/3. Maddesine göre iki ayrı davacı için ayrı ayrı talepler gözetilerek hesaplanan 8.160,00 TL olmak üzere toplam 12.240,00 TL ücreti vekaletin davacılardan 1/2 oranında ayrı ayrı tahsili ile davalı yana verilmesine 12- Tarafların gider/ delil avanslarının karar kesinleştiğinde kalan kısmının iade edilmesine İSTİNAF YARGILAMASINDA C- Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına D- Davalı yanca yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine E- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına F- Davalı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan, başvuru harcı gideri 98,10 TL istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 28,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 39,00 TL olmak üzere toplam 165,10 TL yargılama giderinin davacı yandan müştereken tahsili ile davalı yana verilmesine G – İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 25/02/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.