Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1391 E. 2021/572 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1391 Esas
KARAR NO: 2021/572 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ 16/01/2018
NUMARASI: 2017/231 E. – 2018/3 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA:Davacı taraf vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dünyaca meşhur … spor markası, yan şerit markası ve diğer tescilli şekil markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka olduğunu, davaya konu 2005/44997 sayılı markanın 25 ve 35.sınıflarda tecilli olduğunu, müvekkilinin tescilli markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve halk nezdinde iltibas yarattığını, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde bir bütün olarak değil markayı bölerek sadece yan şerit unsurlarını ayakkabı ürünlerinin yan yüzeyinde satışa sunduğunun tespit edildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, davaya konu 2005/44997 sayılı marka 556 sayılı KHK ‘nın belirttiği yasal süre içerisinde tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle kullanılmadığını, dava konusu markanın müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarını ihlal ettiği ve verilen yasal süre içerisinde tescil edildiği şekilde kullanılmadığından markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf cevabında; davaya konu markanın kötü niyetli tescil edilmediğini, markanın tescil edildiği tarihten itibaren hak düşürücü sürenin dolduğunu, yerinde olmayan davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16.01.2018 tarihli 2017/231 E. – 2018/3 K. sayılı kararıyla; “Markanın kötü niyetli tescil edildiği hususu ispat edilemediği, davalı markasının sicile 22.02.2008 tarihinde kaydedildiği dava tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan, hak düşürücü süre nedeniyle yerinde olmayan hükümsüzlük talebinin reddine, kullanmama nedenine dayalı iptal talebi yönünden 556 sayılı KHK nın 14.maddesi Anayasa Mahkemesinin 06.01.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 14.12.2016 tarih, 2016/148 Esas 2016/189 Karar sayılı ilamıyla hükmün iptaline karar verilmiş olup, bu talep yönünden davanın yasal dayanağı ortadan kalktığından dava şartı yokluğu nedeniyle bu talebin usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme davalının kötü niyetinin tespit edilmediği kanaatine varmışsa da, davalının kötü niyetinin ispatlandığını, davalının 2014/02339- 1 ve 2 numaralı endüstriyel tasarım başvurusunun, müvekkilinin önceki tarihli tasarım ve markalarıyla benzer görülerek iptal edildiğini, davalının markayı bölerek tescil ettirmeye çalıştığını fakat müvekkilinin itirazları ile reddedilince markayı birleştirerek tescile kötü niyetli olarak kavuştuğunu,
-bilirkişilerin benzerlik incelemesini hatalı ve eksik yaptıklarını, 25. Sınıfta 10/03/1993 tarihli IR 599703 sayılı şekil markasının birçok ülkede tescilli olduğunu ve IR 439162 şekil markasının 11/07/78 tarihinden bu yana Madrid Protokolü kapsamında 25. Sınıfta tescilli olduğunu,-Anayasa Mahkemesi’nin KHK 14. Maddeyi iptal etmiş olsa da; mahkemenin TRIPS 19. Maddesini dikkate alınarak karar vermesi gerektiğini, -davalının markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığından kötü niyetli olduğunun ortada olduğunu ve 5 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddinin hatalı olduğunu beyanla, kararın eksik incelemeden dolayı kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının kötü niyet iddialarını ispatlayamadığını, müvekkilinin markalarının 22/02/2008 tarihinden itibaren tescilli olduğunu, 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerektiğini, iptal edilen tasarımlar ile davaya konu markanın tamamen farklı olduğunu, bilirkişi raporunun lehlerinde olduğunu, istinaf başvurusunun davayı uzatmaya yönelik olduğunu, iptal edilen 14. Madde nedeniyle red kararının yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:TPMK kayıtlarından, davacı tarafa ait … markasının 99392 sayıyla 10, 18, 25, 28. sınıfta, 78463 sayılı … şekil markasının 18, 25, 28.sınıfta, 104349 şekil markasının 25.sınıfta … şekil markasının 18, 25, 28.sınıfta 2007/27603 şekil markasının 25.sınıfta 2007/39883 şekil markasının 18, 25, 28.sınıfta, 2000/11226 şekil markasının 9.sınıfta bunun yanında bir çok … ve şekil markasının davacı taraf adına tescilli olduğu ilk derece mahkemesince celp edilen kayıtlardan anlaşılmıştır.Davalı taraf adına 2005/44997 Garamia şekil markasının 25 ve 35.sınıfta 18.10.2005 başvuru tarihinden itibaren tescilli olduğu ve markanın 22.02.2008 tarihinde sicile kaydedildiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi heyet raporunda; davalı ile davacı markaları arasında ortalama tüketicinin karıştırmasına sebep olacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, davalı markasının tescil edildiği haliyle kullanılmaması sebebiyle 556 sayılı KHK nın 14.maddenin şartlarının oluştuğu beyan edilmiştir.Mahkemece davacı adına 25. sınıfta tescilli, 2011/27071 başvuru numaralı şekil markası celp edilmiş, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti ek raporda, 2011/27071 sayılı davacıya ait tescilli şekil markası dikkate alındığında markanın iltibas tehlikesi bulunmadığını davacı markasının farklı olduğunu, ilk rapordaki görüşlerinden dönmesini gerektiren bir husus olmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına tescilli 2005/44997 başvuru numaralı …+şekil markasının, davacı tanınmış markaları ile benzer olduğu, iltibas yarattığı, ayrıca tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıldır kullanılmadığından bahisle iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince benzerliğe dayalı davanın hak düşürücü süre geçirildiğinden reddine, kullanmamadan dolayı iptal davasının, 556 Sayılı KHK 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, bu nedenle 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını ileri sürmüştür. Davalı markasının 18.10.2005 başvuru tarihinden itibaren koruma altında olduğu ve markanın 22.02.2008 tarihinde sicile kaydedildiği, 23.07.2015 dava tarihine kadar 5 yıllık dava açma süresinin geçirildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça kötü niyet iddiası ileri sürülmüşse de, davalının marka tescil başvurusunun yapıldığı tarihte kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerekir. Davacı vekilinin kötüniyet göstergesi olarak gösterdiği tasarım başvuruları, marka tescilinden çok sonra, 2014 yılında yapılmıştır. Yargılama sırasında da davacı tarafça, yerleşik yargı kararlarında ve uygulamada kötü niyet göstergesi olduğu kabul edilen sebepler (örn. davalının marka başvurusunun kullanma niyeti olmadan rezerv ve şantaj amacıyla tescil edilmesi, taraflar arasında ticari ilişkinin kötüye kullanılması suretiyle tescil başvurusunda bulunulması vs) ileri sürülmemiş, davacı tarafça, davalının kötü niyetli olduğu somut delillerle ispat edilememiştir. Dava tescil tarihinden 5 yıl geçtikten sonra açıldığından, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesi iptal edilmişse de; yasal boşluğun TRIPS 19. Madde uygulanarak, mahkeme tarafından doldurulması talebiyle istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Türkiye’nin de taraf olduğu, TRIPS Anlaşması 19. Maddesinde markanın kullanılması zorunluluğu ve kullanılmaması halinde iptalinin istenebileceği düzenlenmiştir. Belirtilen Uluslararası Sözleşme hükümü, tavsiye niteliğinde bulunduğundan ve bağlayıcı olmadığından, iç hukuk normu olarak somut olayda doğrudan uygulanması mümkün değildir. 6769 sayılı SMK’da kullanılma zorunluluğunu düzenleyen hükümler Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yürürlüğe girdiğinden ve geçmişe yürütülemeyeceğinden, davada uygulanabilir bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere, mülkiyet hakkını kaldıran,sınırlandıran, müdahale teşkil eden yaptırımların, ancak kanunla düzenlenmesi gerekir, bu durumda TRIPS 19. Maddenin dikkate alınarak yasal boşluğun hakim tarafından doldurulması mümkün bulunmadığından, mahkemece sonuç itibarıyla davanın reddi kararı yerinde olmakla, istinaf eden davacının sıfatına göre , istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.