Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1365 E. 2019/1244 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1365 Esas
KARAR NO : 2019/1244
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2017
NUMARASI : 2014/154 E. – 2017/102 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 18/06/2012 tarihine kadar … A.Ş.’nin bayisi olarak faaliyet göstermekte iken hiçbir haklı gerekçe gösterilmeksizin sisteme girişinin engellendiği, bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, söz konusu fesih işlemine ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davacıya verilmediği, davalı şirketin tek taraflı olarak bayilik sözleşmesi hükümlerini değiştirdiğini, bayilik sözleşmesi devam ederken müvekkili aleyhine tek taraflı olarak birçok yükümlülük getirildiğini ve bu durumun müvekkilinin mağduriyetine sebep verdiğini, gerekçe gösterilmeden ve usulsüz ve keyfi olarak birçok ceza kesildiğini, söz konusu cezalara ilişkin açıklama istenmiş ise de açıklama yapılmadığını, aboneliği yapılan müşteriler için ödenen satış ve performans primlerinin abone olan müşterinin aldığı hizmete ilişkin ilk aya ilişkin faturasını ödememesi sebebiyle müvekkilinden geri alındığını, sonraki aylar borcunu ödemiş olsa dahi satış ve performans priminin müvekkiline iade edilmediğini, 2007 yılından 2010 yılına kadar “…’ adı ile usulsüz bir uygulama başlatıldığını, bu kişilerin yetkin olmadığını, haksız birçok cezaya sebep olduğunu, … A.Ş Ankara-Mamak şubesi tarafından düzenlenen teminat mektubunun bayilik sözleşmesi davalı şirket tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedildiği için iadesinin istenmiş olmasına karşın herhangi bir cevap verilmediğini, davalı şirketin müvekkiline kesilen cezaların dökümü ve içeriğine ilişkin bilgilerin gönderilmesi, cezaların hukuki dayanağı olup olmadığının tespiti ile bayilik sözleşmesi uyarınca verilen teminat mektubunun iadesi, müvekkilinin bayiliği süresince davalı şirket nezdinde doğan tüm alacaklarının ve hak kazandığı primleri şimdilik 100,00 TL ile bayilik sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedilmesinin tespiti ile haksız fesih sebebiyle uğranılan zarar için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; Davacı ile müvekkili şirket arasında 01.07.2010 tarihinde Bireysel Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, bayilik sözleşmesi müvekkili şirket tarafından keşide edilen Beşiktaş …. Noterliğinin 06.07.2012 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname ile bayilik sözleşmesinin 7.10., 20.1 maddeleri gereğince davacının satış performans hedeflerini yerine getirmediğini ve satışlarının bu hedeflerin altında kaldığının tespit edilmesi sebebiyle feshedildiğini, satış performans tablosunda davacının Ocak 2012’de satış yapmadığı, ve Şubat 2012’de 19 adet, Mart 2012’de 9 adet ve Nisan 2012’de 12 adet satış yaptığını, müvekkili şirket tarafından bayilik sözleşmesinin eklerinde yapılan tüm değişiklilerin bayilik sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yapıldığını, bayilik sözleşmesinde müvekkili şirket tarafından sözleşmenin akdedildiği tarih olan 01.07.2010 tarihinden itibaren herhangi bir değişiklik yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından kesilen cezaların, bayilik sözleşmesinin ek’i, ceza sistematiğinde öngörülen davacının müvekkili şirketi zarara uğratan/zarara uğrama tehlikesi ile karşı karşıya bırakan ve bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı nitelikte davranışları nedeniyle kesilmiş olduğunu, usulsüz ve keyfi olduğu iddiaları doğru olmadığını, dava dilekçesinde aboneliği yapılan müşteriler için ödenen satış ve performans primlerinin abone olan müşterinin aldığı hizmete ilişkin ilk aya ilişkin faturasının ödenmemesi sebebiyle davacıdan geri aldığı, sonraki aylar borcunu ödemiş olsa dahi satış ve performans priminin davacıya iade edilmediği şeklindeki iddialarının ise; söz konusu prim hesaplamasının 2011 dönemi ve 2012 döneminde Fraud (sanal sahte abonelik) durumunu engellemek amacıyla gerçek müşteri durumunun ölçümlenmesi amacıyla yapıldığını, davacının teminat mektubunun iadesini istemiş ise de davacı ile müvekkili şirket arasındaki borç alacak süreci tamamlandığını, davacının teminat mektubunun süresinin geçtiğini, davacının cari hesabında 7.361 TL borcu olduğunu bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2017 tarihli 2014/154 E.-2017/102 K.sayılı kararıyla; “dava dilekçesinde davacının belirtmiş olduğu maddi vakalar değerlendirildiğinde, davacının davalıdan ödenmeyen prim alacaklarını, haksız fesih sebebiyle uğradığı zararı talep ettiği, davacının alacaklarını ve zararını belirleyebilecek durumda olduğu, HMK’nın 107 m. belirtilen belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle davanın, hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde vermiş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi uyarınca müvekkilinin hak kazandığı alacaklarının tahsili ile bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshinden dolayı müvekkilinin uğradığı zararın tazmini ile teminat mektubunun iadesine ilişkin açtıkları davanın, 28/11/2016 tarihli duruşmasında ,davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava mı olduğu konusunda beyanda bulunmak üzere süre verildiğini. 01/12/2016 tarihli beyan dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olduğuna ilişkin beyanda bulunduklarını, dava dilekçesinde ve yargılamanın diğer aşamalarında belirttikleri gibi müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan bayilik sözleşmesi gereğince davalı şirket müvekkil şirketin hak ediş alacaklarının ödemediğini, davalı şirketin bu konuda müvekkilinin tüm taleplerine rağmen, yapılan işlemler ve ve hak edişler ile ilgili bilgi vermediğini, müvekkiline hiçbir gerekçe göstermeden, dayanaksız ve hukuka aykırı olarak bir çok ceza uyguladığını, müvekkilinin hak ediş alacağı olduğunu düşünürken söz konusu ceza miktarlarının müvekkilinin alacaklarından düşüldüğünü ve davalı şirketin hukuka aykırı kestiği cezalar ile müvekkilini borçlu konumuna getirdiğini, kestiği cezaların içeriğini,dayanağını ve miktarını belirtmediği için, sadece “Usulsüz işlemin var,ceza kestim, alacağından düştüm” şeklinde bir yaklaşımla hareket ettiği için müvekkilinin davalı şirketten alacağını tam ve kesin miktarını belirlemesinin imkansız bir hal aldığını, bayilere ödediği satış ve performans primlerini tek taraflı ve keyfi bir şekilde değiştirdiği için müvekkilinin yaptığı satışlardan da ne kadar alacağını bilmesi mümkün olmadığını, belirsiz alacak davası açıldığını, belirleyememe halinin, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanması gerektiğini davanın belirsiz alacak davası koşullarını taşıdığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacı’nın alacaklarını ve zararını belirleyebilecek durumda olduğundan, HMK m.l07’de belirtilen belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin hukuken isabetli bir karar olduğunu, taraflar arasında akdedilen Bayilik Sözleşmesi’nin Eklerinde, Ürün ve Hizmetlerde, Tarifelerde, Bayi Prim Sisteminde, Kampanya Koşullarında TTNET tarafından serbestçe değişiklik yapılabileceğine ilişkin hükümlerin mahkemeye sunulduğunu, tüm değişikliklerin Bayilik Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yapıldığını, sadece Sözleşme’nin Eki niteliğindeki prim sistematikleri ve ceza sistematikleri Sözleşme’nin maddelerine uygun olarak günümüz durum ve şartlarına göre revize edildiğini, davacıya da Bayilik Sözleşmesi’nin 4.4. ve 4.5., 5.11. Maddelerinde öngörüldüğü usulde “Haberci” adlı duyurular ile bildirildiğini, davacıya 04.04.2011 tarih ve Hll-133 Sayılı Haberci ile “2011 Bayi Prim Sisteminin’ bildirildiğini, ayrıca 04.04.2011 tarih ve Hll-134 Sayılı Haberci ile ise “Haberci 133 ile bayilere duyurulan 2011 Bayi Prim Sistemi ile ilgili 3P tablosunda düzeltme” yapıldığının bildirildiğini, Haberciler ile Prim Performans Puanlamasının ve hesaplamasının nasıl yapıldığı, hesaplama kuralları, ödemenin ne şekilde yapıldığı, kesintilerin hangi kurallara göre yapıldığı gibi prim sistemi ile ilgili tüm detayların ayrıntılı olarak, rakamlarla ve örneklerle açıklanarak davacı ve diğer Bayiler ile paylaşıldığını, davacıya diğer bayiler ile birlikte bordrolarını aldıklarında tüm lansmanları da içeren detaylara ulaşabilecekleri, bayilerin kesin hesaptan kaynaklanan kesintilerin de bordrolarına yansıtıldığı, “…”nin devreye alındığını, devreye alman bu uygulama ile ilgili ayda yapılan işlem, ödeme, kesinti ve detayları hakkında bilgilendirmelerin bayi portalı üzerinden gerçekleşeceği, kendi hesaplarıyla portal’a giriş yaptıkları zaman “Hakediş” başlığı altında “İş Listeleri” alanından ilgili ayda gerçekleşen tüm işlemler, başlıklar ve detay açıklamalarına ulaşabileceği 31.03.2011 tarih ve Hll-212 Sayılı “Bayi Portali Bordro Ekranı Hakkında” başlıklı Haberci ile (Dosya Ek-7) Davacıya duyurulduğunu, www…..com.tr adresinden bayilere ait kullanıcı adı ve şifresi ile giriş yapıldığında satışı yapılan tüm hakedişlere ait iş listeleri Bayilerin bilgilerine sunulduğunu, davacının bu adrese giriş yaparak tüm işlemlerini ayrıntılı olarak görüntüleyebileceğini beyanla ve re’sen nazara alınacak sebeplerle kararın onanmasını istemiştir. yönünde karar verilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı Kanunun 107. Maddesi;”Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. …Bankası Mamak Şubesi’nin 15/03/2016 tarihli yazı cevabından; … Bankasından verilen 24/03/2011 tarihli 475-6 mektup numaralı 071706 sayılı teminat mektubunun tazmin edilmediği, 27/07/2012 tarihinde davadan önce … iade edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi hükümlerini tek taraflı olarak değiştirdiğini, keyfi olarak ceza kestiğini, sonra da sözleşmenin tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini beyanla; sözleşme uyarınca verilen teminat mektubunun iadesi, müvekkilinin bayilik sözleşmesi süresince doğan alacakları ve hak kazandığı primlerin, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararının tazminini talep ettiği, mahkeme tarafından davacı vekiline verilen süre üzerine 01/12/2016 tarihli dilekçede “müvekkilinin alacağının ve zararının tek taraflı olarak belirlemesinin imkansız olduğunu belirsiz alacak davası açtıklarını” beyan ettiği, davalı vekili tarafından davacıya verilen şifre ile internet üzerinden alacak ve borç miktarının belirlenebileceğini beyan edildiyse de, dosyaya bu hususta delil sunulmadığı gibi dosyaya sunulan sözleşme ve haberci başlıklı belgelerden davacının alacak ve zarar miktarını tek başına belirleyemeyeceği, davacının 6100 sayılı HMK’nın 107.maddede düzenlenen belirsiz alacak davası açmasında usule aykırılık bulunmadığı, mahkemenin kabulüne göre de; davacı vekilinin talepleri arasında sözleşme uyarınca davalı tarafa verilen teminat mektubunun iadesi talebinin de bulunduğu, mahkemenin bu talep hakkında da olumlu olumsuz karar verilmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, iadesi talep edilen teminat mektubunun değeri davacı tarafa açıklattırılarak, harcı tamamlattırıldıktan sonra, tüm talepler yönünden yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince istinaf isteminin kabulü ile; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2017 tarihli 2014/154 E.-2017/102 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/05/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.