Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1363 E. 2020/2257 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1363 Esas
KARAR NO : 2020/2257
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2017
NUMARASI : 2011/81 E. – 2017/151 K.
DAVA: Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin TPE nezdinde kendi tasarımı olan dikdörtgen helvayı 2010 02938 tescil numarası ile tescil ettirmiş olduğunu, ,2010 Mayıs ayında müvekkili şirket ile davalı Merter helvacılık (…) ŞİRKETİ, MÜVEKKİLİNE AİT TASARIM TESCİLLİ … şirketi tarafından kullanılması konusunda anlaşmış olduklarını ,buna göre müvekkiline ait dikdörtgen kağıt helvalar üzerinde … ibaresinin bulunmayacağını, ancak kağıt helvalar üzerine … markası bulunan ambalajlar geçirilmek suretiyle kullanımın gerçekleşeceğini, davalı … nın bu teklifi kabülü ile müvekkili şirketin 2010 Haziran ayından 2010 Eylül ayına kadar 2010 02938 ile tescilli tasarımı olan kağıt helva ürününü davalı … satmış olduğunu, ancak … 2010 Eylül ayından sonra artık müvekkilinden ürün almayı bırakmış olduğunu ,bir süre sonra da … şirketinin müvekkiline ait tescilli tasarım üzerine … ibaresini koyarak izin almaksızın piyasaya sürmüş olduğunu, bu taklit ürünleri ise diğer davalı … üretmekte olduğunu, Ümraniye l Asliye Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırıldığını tespit kapsamında …’ nın tamirhanesine gidildiğinde taklit ürün kalıplarının tespit edilmiş oldluğunu, … bulunan taklit ürün kalıplarının davalılardan … ait olduğunun bilirkişi raporunda tespit edildiğini, davalı … şirketinin müvekkiline ait tescilli tasarım ürününü kendilerine ait web sitelerinde de kullanmakta ve kendilerininmiş gibsi tanıtmakta olduklarını, belirterek müvekkiline ait tescilli tasarıma tecavüzden dolaı şimdilik 15.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminat ile TPMK da 2010/012938 sayılı tescil belgesi ile korunan … tecevüzün önlenmesi ve durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
BİRLEŞEN DAVA: Davalı/Karşı davacı …Sanayi ve Ticaret A.ş vekili, davalı … a ait 2010/02938 nolu tasarımın daire şeklindeki kağıt helvanın alttan ve üstten kesilerek alınmış kesitten ibaret harcı alem bir tasarım olduğunu şekil üzerinde bulunan çizgiler ile çiçekli şekil kombinasyonunun davalının tekeline verilmesinin mümkün olmadığını ,kağıt helva sektöründe buna benzer çok sayıda ürün bulunduğunu belirterek, davalı adına 2010/02938 no ile tescilli tasarımın Endüstriyel Tasarımların korunması hakkında 554 sayılı KHK nın 5,6,7,8 ve 43.maddelerinde belirtilen şartlarına sahip olmadığının tespitine, davalı adına tescilli 2010/02938 nolu tescilli tasarımın 554 sayılı KHK uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir
CEVAP:Asıl dava yönünden; davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkili… şirketinin kağıt helva ürününü fason olarak üretmekte üzere bu alanda faaliyet gösteren firmalar ile görüşmeler kapsamında davacı ilede anlaşmış olduklarını, davacıya ait 2010 02938 sayılı tasarımın müvekkili Merter helva şirketinin siparişi üzerine yapılmış olduğunu davacının müvekkilinin üretim talep ve miktarlarına cevap vermemesi üzerine iş ilişkisinin kesilmiş olduğunu, bunun üzerine diğer davalı … Ticaret … ile çalışılmaya başlandığını, müvekkilinin üretim sürecinin kesintiye uğramaması için üretimin tamamıyla farklı ve oldukça özgün bir tasarım ile devam ettirdiğini davacının değişik işdosyasına sunmuş olduğu Ataşehir … fişine konu kağıt helva ürününün davacı ile çalışılan döneme ait olduğunu ,,üstelik kullanılan ürünün ortasında … ibaresi bulunduğunu, davacının tescilinin piyasada kullanılanlarla çok benzer bir tasarım olduğunu bu nedenle davacının tasarımına tecavüzün söz konusu olmadığını, davacıya ait olan tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen dosyada davalı/karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait tasarım tescilli ürünün harcı alem bir olmadığını, tamamen müvekkilinin tasarlamış olduğu bir ürün olduğunu, müvekkiline ait beş farklı kağıt helva ürünü olduğunu , bunların Türkiye’de başka firmada bulunmadığını Türkiye’de kağıt helvanın çapının 18cm olmasına mukabil 17 cm kağıt helvayı müvekkilinin bulmuş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…asıl dava yönünden ıslah ile artırılan davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davalıların, davacı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … sayılı tescil belgesi ile korunan … tasarımına tecavüzünün önlenmesi ve durdurulmasına, 48.280,28 TL maddi tazminatın davalı … sorumluluğu 26.896,69 TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 30.00,00 TL manevi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmün kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınarak günlük gazetelerden birinde ilanına, İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2011/254 esas 2012/404 karar sayılı birleşen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının tasarımının harcı alem olan daire şeklindeki kağıt helvanın alttan ve üstten kesilerek alınmış bir kesitten ibaret olduğunu, alt ve üstteki düz kısımlar ile ortadaki daireye paralel çizgiler ve ortadaki dairenin içinde yer alan çiçek benzeri süslemenin herkes tarafından kullanılabilecek nitelikte olduğunu, davacıya tekel hakkı verilmesinin mümkün olmadığını,Dosyada üç ayrı bilirkişi incelemesi yapıldığını, ilk iki incelemede ek incelemeler de yapıldığını, rapora karşı itirazların sunulduğunu, mahkemenin gerekçe belirtmeksizin itiraz edilen raporlara göre karar vermesinin hatalı olduğunu,Hükümsüzlük davası yönünden sunulan fotoğrafın altında ” Bu fotoğraf 12 Mayıs 2009 Tarihinde … kullanılarak çekilmiştir” şeklinde yazı yer aldığını, 12.05.2009 Tarihinin 24.05.2009’dan önceki bir tarih olduğunun dikkate alınmadığını, davacının beyan ve delillere itirazda bulunmadığını, delilerini de 20.12.2011 tarihli duruşmada hasrettiklerini, bu iddianın sübuta erdiğinin kabulü gerektiğini,İnternet ortamında yayınlanan görsellerin delil olarak sunulduğunu, davacının tasarımının harcı alem olan daire şeklindeki kağıt helvanın alttan ve üstten kesilerek alınmış bir kesiti olup çiçek motifinin ise yenlik vasfı bulunmadığını, anonim nitelikteki tasarımlara çok küçük şekilde değişiklik yapıldığı tespitine katıldıklarını, ancak raporda beliritlenin aksine anonim tasarımdan uzaklaşmak için çok sınırlı bir alan bulunmadığını, bilirkişi raporunda farklı kriterler uygulanarak tutarsızlık yaratıldığını, Bilirkişilerin değerlendirme yaparken ürünlerin ambalaj içinde müşteriye sunulduğunu ihmal ettiklerini, çok tanınmış mark aolan … markalı ambalaj içinde pazarlana ürünleri tasarımı için değil … markalı ambalaj tercih edildiğinin raporda dikkate alınmadığını, Yargıtay’ın kararlarının da bu yönde olduğunu, Müvekkilinin siparişi ile üretilen tüketicinin tercihinde hiçbir rolü olmayan , görülmeyen ve harcı alem bir tasarım szö konusu olduğundan raporlardaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, Maddi tazminat hesaplanmasına ilişkin üç raporda da itirazlarının dikkate alınmadığını, ürün … markalı ürün olduğu ve markanın ürün satışından elde edilen kara esaslı etkisi bulunduğunu, müvekkilinin markasını tanınmış hale getirmek için 100 yılı aşkın süredir harcanan emek, zaman ve reklam giderlerinin ürün adedine oranlanarak elde edilen kardan düşülmesi gerektiğini, hesaplanan kar tutarını kabul etmediklerini, maddi tazminattan %20 oranında Kurumlar vergisinin tenzili gerekirken tenzil edilmediğini, müvekkilinin sağlıklı bir muhasebe tutmadığına ilişkin görüşün yerinde olmadığını, Davalıların kağıt helva ürününü herhangi bir başka tasarım ile üretmiş olsaydı yine belli miktar kar elde edecekken bu etkinin hesaplanamdığını, Manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, takdir olunan tutarın da manevi tazminatın zenginleşmeye sebep olamayacağına ilişkin Yargıtay içtihadına yakırı olduğunu,Hükmün ilanına karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, esas davanın reddini,birleşen davanın kabulünü talep etmiştir.Davalı- birleşen dosyada davacı vekili 26.02.2018 tarihli katılma yolu ile istinaf dilekçesinde önceki istinaf dilekçesini aynen sunmuş, ilk dilekçede tazminat talepleri olmadığından nisbi harcın tamamlanmasına ilişkin ara kararın hatalı olduğunu, ancak katılma yolu ile nisbi harç yatırarak istinaf talebinde bulunduklarını belirterek ilk istinaf dilekçesinde yer alan hususları tekrarlamıştır.Davacı-birleşen dosyada davalı vekili asıl dava yönünden istinaf dilekçesinde özetle; Birleşen dosya bakımından verilen karar yerinde olduğundan birleşen dosya bakımından istinaf talebinde bulunmadıklarını, Asıl davada maddi tazminat talebi yönünden, mahkemece 01.06.2017 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edildiği, raporda ikinci alternatif hesaplamanın hükme esas alındığı, ancak ıslah doğrultusunda 48.230,28Tl + 26.896,69TL = 75.126,97TL üzerinden talebin kabulü gerekirken maddi hata ile 48.230,28TL ‘ye hükmedildiğini,Davalıların her ikisinin ayrı ayrı haksız fiilde bulunduklarını, birlikte hareket ettiklerini, davalıların birbirlerinin fiillerinden sorumlu olduğunu, Esasen asıl davanın iki davadan oluştuğunu, müvekkilinin 6769 sayılı SMK’da düzenlenen yoksun kalınan kazanç bakımından seçimlik hakkını kullandığını, her bir davalının ayrı ayrı kazanç elde ettiğini, ıslah talebinin tam kabulü gerekirken iki tazminatın birbiri içinde eritildiğini, Manevi tazminatın kısmen reddinin dosyadaki delillere ve manevi zarara uygun düşmediğini,Dava konusunun karar başlığında hatalı yazıldığını,Hükmün ilanına karar verilmiş ise de; hükümde …’nın isminin hiç yer almadığını, diğer davalı olarak yazıldığını, hükmün ilanı ile beklenen menfaate ulaşmanın mümkün olmayacağını, her iki davalının isminin hükümde yazılması sureti ile karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın asıl davada belirtilen hususlar yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Birleşen dava ise; davacı adına kayıtlı 2010/02938 sayılı tasarımın hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili asıl dava yönünden, davalı-birleşen davalı vekili ise asıl ve birleşen dava yönünden istinaf ve katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı yan, davalının süresinde istinafa başvurmadığını ve katılma yolu ile istinaf başvurusunun usule uygun olmadığını ileri sürdüğünden usuli itirazlar öncelikle incelenmiştir.İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekiline 23.01.2018’de tebliğ edilmiş ve davalı yan 2 haftalık yasal süresi içinde 06.02.2018’de istinafa başvurmuş olmakla asıl istinaf dilekçesi yönünden süreye ilişkin itiraz yerinde değildir. Davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf isteminin usule aykırı olup olmadığına gelince;Asıl dava yönünden istinaf harcının ikmali için çıkarılan muhtıra davalı vekiline 08.02.2018’de tebliğ edilmiş ise de; istinaf harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Ancak; davacının istinaf dilekçesi davalı-birleşen davacı vekiline 12.02.2018’de tebliğ edilmiş ve davalı yan süresi içinde 26.02.2018’de katılma yolu ile istinaf talebinde bulunmuş ve nisbi harç yatırmıştır.Katılma yolu ile istinafa başvurmanın düzenlendiği HMK 348 maddesine göre; “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir”.Yasa’nın açık hükmüne göre davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf yoluna başvurmasına engel bir duru olmadığından katılma yolu ile istinaf dilekçesi de dikkate alınarak esasa ilişkin değerlendirme yapılmıştır.İlk derece mahkemesince hükümsüzlük ve tecavüz iddiası yönünden aşamalarda alınan her iki bilirkişi heyeti raporu birbiri ile tutarlı ve hükme elverişli olup davacının anonim kağıt helva kullanımının görsel olarak yeterince dışına çıktığı, bilgilenmiş kullanıcıların algısında yenilik yarattığı, davacının tasarımının dairesel şeklineki tasarımın alt ve üstünü keserek kenarları yay şeklinde bir dikdötrgene dönüştürülmüş olması tasarımı fark edilir derecede diğerlerinden ayırt edici kıldığı, birleşen davalının yargılamada ve istinaf dilekçesinde sunduğu internet çıktısında yer alan görselin bir internet sayfasındaki fotoğraf yayınına ilişkin olduğu ve ilgili sayfada fotoğrafın hangi tarihte çekildiğini yer aldığı, görselde yazılı tarihin yenilik unsurunun değerlendirilmesi yönünden ürünün kamuya sunuluş tarihini denetlemeye elverişli tarih olarak kabul edilemeyeceği, davalı yanca mukayeseye elverişli tarih içeren görsel sunulmadığı, davacı-birleşen davalının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına haiz olduğu, davacının tescilli tasarımının hiçbir değişiklik yapılmaksızın ortadaki çiçek figürü çıkarılarak Koska ibaresi eklenmesi sureti ile davalının sonraki tescilinden farklı şekilde kullanıldığı dikkate alındığında hükümsüzlük davasının reddine, asıl davada ise davacı adına Türk Patent ve Marka Kurumunda 2010/02938 sayılı tescil belgesi ile korunan Kağıt Helva tasarımına tecavüzünün önlenmesi ve durdurulmasına karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmaktadır. Davalı, ürünlerin ambalajlı kutuda olduğunu ve bu tasarımın değil, … markasının tercih edildiğini iddia ederek bir kısım karar örneklerini ibraz etmiş ise de; ilgili kararlarda tasarımın birleşik ürün parçası olması nedeni ile görünürlük vasfını kaybettiğine yer verildiği, ancak somut uyuşmazlıkta birleşik ürün söz konusu olmadığından bu husustaki isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Asıl dava yönünden; uyuşmazlığın hukuki niteliğinin haksız fiil oluğu ve tek bir haksız eylem olduğu dikkate alınarak tek tazminat tutarına hükmedilmesi ve tazminat hesabı değerlendirilirken 01.06.2017 tarihli rapordaki ikinci seçeneğe göre; elde edilen gelirden maliyet bedelinin inidirilerek yapılan hesaplamasının esas alınması ve bilirkişilerin kurumlar vergisini tenzil etmemesinin yerinde olduğu (Y.11.HD, 2009/4738, 2010/10487 K, 18.10.2010; 2008/6818 E, 2009/11720 Karar, 02.11.2009 Tarihli ilamları), tasarım hakkına tecavüz sabit olmakla davalı markasının tanınmışlığının kâra etkisi maddi tazminat hesabında değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında taraf vekillerin maddi tazminata ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Somut olayda mevcut delil durumu ve meydana gelen zarar dikkate alındığına mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarı hakkaniyete uygun olup manevi zarar oluşmuş olmakla hükmün ilanına karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.Davacı vekili gerekçeli karar başlığında dava konusun eksik ve hatalı olduğunu ve hüküm kısmında davalıların açık isimlerine yer verilmemesinin hatalı olduğunu belirtmiş ise de; anılan durum mahallinde düzeltilebilecek olmakla neticeten her iki taraf vekilinin istinaf isteminin ayrı ayrı reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin asıl dava yönünden istinaf isteminin, davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının asıl davada reddedilen istinaf istemi yönünden alınması gereken 54,40TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL +1833,90 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 1815,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, – Davalının asıl davada reddedilen istinaf istemi yönünden alınması gereken 5347,32 Tl harçtan peşin alınan 1.336,83TL harcın mahsubu ile bakiye 4010,49Tl harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,- Birleşen dosyada davacının istinaf istemi reddedildiğinden alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90Tl harcın mahsubu ile bakiye 18,50TL harcın birleşen dosya davacısından alınarak Hazine’ye gelir kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.