Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1354 E. 2020/310 K. 10.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1354 Esas
KARAR NO: 2020/310
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2017
NUMARASI: 2014/640 2017/190
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
KARAR TARİHİ: 10/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin geçmişte tedbir amaçlı ve daha sonra kendisine iade edilmek şartıyla güvene dayalı olarak … mahallesindeki dükkanının yarı hissesini davalı …’ya satış göstererek tapuda devrettiğini, ancak davalının bu hisseyi diğer davalı devrettiğini, davalı …’nın takibe koyduğu senedin sahte olduğunu, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, taraflar arasında senet düzenlenmesini gerektirir ticari ilişki de bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan kısıtlı … vasisi … vekili; takip konusu senedin keşidecisinin davacı, lehtarının diğer davalı olduğunu, diğer davalı …’ın söz konusu senedi müvekkiline ciro yoluyla devrettiğini, vadesinde ödenmeyince müvekkilinin takibi başlattığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Diğer davalı … vekili; müvekkilinin MS hastası olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere, bilirkişi ve adli tıp kurumu raporuna göre; dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacının mirasçıları vekili istinaf etmiştir. Davacının mirasçıları vekili istinaf sebebi olarak; davacı …’ın 18/11/2016 tarihinde vefat ettiğini, mahkemenin ölü kişi hakkında karar verdiğini, davacı vekilinin bu konuda mahkemeye bildirimde bulunmadığını ve ölümle birlikte vekalet ilişkisinin sona erdiğini, öncelikle mirasçıların davaya dahil edilmesini ve istinaf taleplerinin incelenmesini istediklerini, senedin malen düzenlendiğini, hangi ticari ilişkiden kaynaklandığının açıklanması için isticvab davetiyesi çıkarıldığını, davalı vekilinin müvekkilinin MS hastası olduğunu beyan ettiğini, mahkemenin ara karardan döndüğünü, davalı …’un avukatına vekaletname verdiğini, ancak vekillerin davaya karşı hiçbir beyanda bulunmadığını, bononun düzenleme tarihi ile vade tarihi arasında 7 yıllık bir süre olduğunu, senet üzerindeki hiçbir yazının borçluya ait olmadığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, adli tıp kurumunun imza incelemesinde davacının mahkeme huzurunda attığı imzalarla geçmiş imzalar arasında ayniyet olduğunu belirttiğini, bu durumun çelişki olduğunu, öte yandan murisin Artrit rahatsızlığı bulunup bu hastalık sebebiyle sağlıklı ve emsal teşkil edecek imza atamayacağını, adli tıp kurumunun dosyaya geldiği sırada ve karar tarihinde davacının ölü durumunda olduğunu, adli tıp kurumu raporunun da ölüm nedeniyle vekilliği sona eren avukata tebliğ edildiğinden adli tıp kurumuna itiraz yapılamadığını, ayrıca adli tıp kurumunun tek ve nihai bir kurum olmadığını, basit ve gerekçesiz rapor hazırladığını, davaya katılmasını talep ettikleri mirasçıların icra dosyasında satış tehdidi altında bulunduklarını, bu nedenle teminatsız olarak satış işlemlerinin durdurulması için tedbir kararı verilmesini istediklerini bildirmiştir. Davalı … tarafından davacı ve diğer davalı aleyhine 02/02/2007 tarihinde bonoya dayalı olarak toplam 129.360,00 EURO üzerinden (TL karşılığı 237.272,11) icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip konusu senedin 23/02/1999 tanzim, 17/01/2006 vade, 250.000,00 DM bedelli malen kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı … olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu senetteki imzanın davacının eli mahsulü olduğu, senet üzerindeki el yazıları ve rakamlardan ödeme tarihi ile ilgili bölümlerin diğer yazılardan ayrı bir kalemle ve farklı bir zamanda atılmış oldukları yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/12/2016 tarihli adli tıp raporunda; dava konusu senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 03/06/2014 tarihli duruşmada; davalı …’ın HMK’nın 147.maddesi kapsamında şerh verilmek suretiyle duruşmaya davet edilmesine karar verildiği, ayrıca 26/05/2015 tarihli celsede ise; davalı …’un re’sen isticvabına karar verildiği, davetiyeye duruşmaya katılmadığı veya sorulara cevap vermemesi halinde davacı iddiasını kabul etmiş sayılacağı uyarılı tebligat çıkarılmasına karar verildiği, 06/10/2015 tarihli duruşmaya ise davalı …’ın katılmadığı ve davetiyeye uyulmamasının karar aşamasında değerlendirilmesine karar verildiği, 11/12/2015 tarihli duruşmada davalı … vekili, vekaletnameyi yeni çıkarttıkları ve müvekkilinin MS hastası olduğunu belirttiği, mahkemenin ise 3 nolu ara kararla isticvab davetiyesinin TK’nun 21.maddesine göre komşuna yapıldığı ve vekilinin beyanına göre isticvab hususunun duruşmaya geldiğinde değerlendirilmesine karar verildiği, mahkemenin de 03/05/2016 tarihli celsede; MS hastası olması nedeniyle isticvabı ile ilgili ara karardan dönülmesi şeklinde ara karar oluşturduğu görülmüştür. 03/05/2016 tarihli celsede davacı vekilinin; davalı …’nın vefat ettiğini belirterek taraf teşkili talep ettiği, mahkemenin de bu konuda ara karar kurduğu, … mirasçılarının duruşmalara katıldığı, ancak karar başlığında gösterilmediği anlaşılmıştır. Davacı mirasçılar vekili 24/01/2018 tarihli dilekçesi ekinde; davacının mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesini dosyaya sunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Yargılama sonunda dava reddedilmiş olup davacının mirasçı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde davacı …’ın 18/11/2016 tarihinde vefat ettiği ve mahkemenin ölü kişi hakkında karar verdiği ileri sürülmüş olup öncelikli olarak bu hususun incelenmesine yoluna gidilmiş, gerçekten de mahkeme kararının başlığında davacı olarak …’ın gösterildiği, dosyanın 03/03/2017 tarihinde karara çıktığı, davacı mirasçılar vekili olarak ilk derece mahkemesine dilekçe sunan Av. … 24/01/2018 tarihli dilekçesi ekinde Kadıköy …Noterliği’nce düzenlenen 09/12/2016 tarihli mirasçılık belgesi fotokopisini sunmuş olup söz konusu belge içeriğinden davacı …’ın 18/11/2016 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak … ve …’ın kaldıkları anlaşılmıştır. Yine dava dosyasının incelenmesinde, davacının vefat ettiğinin dosyaya yansımadığı görülmüştür. Taraf teşkili mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardan olup davacının yargılama devam ederken vefat ettiği anlaşıldığından, mirasçılarının davaya dahil edilerek usulüne uygun bir şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yargılamanın sürdürülmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan davalılardan …’nın da yargılama sırasında vefat ettiği ve mirasçılarının davaya dahil edildiği ve vekille temsil edildikleri halde adı geçen davalının mirasçılarının ve vekillerinin karar başlığında gösterilmemesi de usule aykırıdır. Hal böyle olunca davacı mirasçıları vekilinin sair istinaf talepleri incelenmeksizin taraf teşkiline yönelik istinaf talebinin kabulüne kısmen karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı mirasçıları vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2017 tarih, 2014/640 esas, 2017/190 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacı mirasçılara iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı mirasçılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 90,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 188,60 TL’nin davalıdan alınarak davacı mirasçılara verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/02/2020