Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/135 E. 2020/2208 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/135 Esas
KARAR NO : 2020/2208
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2017
NUMARASI : 2013/4 2017/68
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan un satın aldığını, karşılığında davalıya bonolar verdiğini, bono bedellerinin davalıya ödendiğini ve bonoların alındığını, ancak davalının faturalara dayalı olarak müvekkili aleyhine genel haciz yoluyla takip başlattığını, oysa alacağın bonoya bağlandığını ve bonoların da ödendiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının %40 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki satım sözleşmesinin … aracılığıyla gerçekleştiğini, bu şahsın müvekkiline sipariş verdiğini ve verilen sipariş üzerine malların fatura karşılığında davacıya teslim edildiğini, davacıya teslim edilen malların bedelini oluşturan bonoların … tarafından teslim alındığını ve bu kişi tarafından bono bedellerinin müvekkilinden habersiz olarak tahsil edildiğini, bu şahıs hakkında Kocaeli 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nde güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığını, müvekkilinin sattığı ürünlerin bedelini tahsil edemediğini, davacıyla aynı konumda olan bir çok firmada tahsilat yapıldığını, ancak tahsilatların müvekkiline teslim edilmediğini, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının alacağını ispatlaması gerektiği, davacı defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı alacağının bulunmadığı, davalının ihtarlı davetiyeye rağmen defterlerini ibraz etmediği, defter ibrazından kaçındığı ve alacak iddiasını usulüne uygun yazılı delillerle kanıtlayamadığı, alacaklının kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takip dayanağı faturalar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; faturaların karşılığı müvekkilinin bono almadığı gibi nakit bir bedel de tahsil etmediğini, … adlı şahsın Kocaeli 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/72 esas sayılı dosyasında yargılandığını, davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, ancak kabul edilmediğini, bu hususun hukuka aykırı olduğunu, davacı defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığını, dolayısıyla sahibi lehine delil özelliğinin olamayacağı gözden kaçırılarak hukuka aykırı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine Kocaeli ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 15/10/2012 tarihinde, 37.774,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 46.978,11 TL’nin tahsili için iki adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip dayanağı faturaların 20/12/2009 tarihli16.564,00 TL bedelli ve 20/02/2010 tarihli ve 21.210,00 TL bedelli faturalar oldukları, faturaların davalı tarafından davacıya düzenlendiği görülmüştür. Davalı tarafından delil listesinde belirtilen Kocaeli 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/72 – 320 karar sayılı ilamının dosyaya celbedildiği, müşteki ve sanığın dava dosyasının taraflarından farklı kişiler oldukları, suçun ise dava konusu olayla ilgisi bulunmadığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın defterlerinin incelendiği, defterlerin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, faturaların davacı defterlerinde yer aldığı, kasadan nakit ödeme olarak kayıtlara işlendiği, davacı defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle davalıya borcun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davalının merkezi bulunan Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne defter incelemesi için talimat yazıldığı, davalı tarafa defter ibraz etmesi, aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacağı ve ayrıca HMK’nun 222.maddesi uyarınca karşı tarafın iddia ettiği hususları istinaf etmiş sayılacağına karar verileceği hususunun ihtar edildiği, ancak defter ibraz edilmediği görülmüştür. Davacı vekilince 21/02/2013 havale tarihli dilekçe ekinde tanzim tarihleri 04/02/2010 ve 27/03/2010 olan bir adet 5.000 TL, bir adet 6.564,00 TL iki adet 7.000’er TL ve bir adet 7.210,00 TL bedelli bono fotokopileri ile protesto fotokopilerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalıdan aldığı un bedeline karşılık verdiği bonoları ödeyerek bonoları aldığını iddia etmiş, davalı taraf ise kendisine ödeme yapılmadığını savunmuştur. Davalı taraf ayrıca …. isimli şahıs aracılığıyla alışverişin gerçekleştiğini, bonoların … tarafından tahsil edildiğini ve bu kişi hakkında Kocaeli 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/72 esas sayılı dosyasında güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası bulunduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, söz konusu dosya celbedilmiş, taraflarının işbu davanın taraflarıyla farklı oldukları, atılı suçun ise dava konusu olayla ilgisi bulunmadığı görülmüştür. Davalı taraf başkaca bir dosya numarası da bildirmemiştir. Dolayısıyla davalı vekilinin ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Dava konusu takip faturaya dayalı takip olup somut olay bakımından ispat külfeti davalı taraftadır. Davalı taraf, dava konusu fatura içeriği malları satıp teslim ettiğini ispatlamalıdır. Davacı taraf ise ödeme yaptığını savunmakla mal tesliminin kanıtlandığı anlaşılmıştır. Öte yandan yapılan defter incelemesinde de faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ödemenin usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Davalı taraf ise … bonoların bedelini tahsil ettiğini belirtmekle davacı tarafın mal bedellerini ödediği anlaşılmıştır. Buna göre davanın bu gerekçelerle kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı gerekçe ile kabulü doğru değil ise de, verilen karar sonuç itibariyle doğru olduğundan bu yöndeki yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.580,34 TL harçtan, peşin alınan 645,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.935,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/12/2020