Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1342 E. 2021/443 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1342 Esas
KARAR NO: 2021/443 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2017
NUMARASI: 2017/1 E. – 2017/107 K.
DAVANIN KONUSU: İnternet Sitesi Alan Adı Sahipliği
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … ‘nde, 1999-2012 yılları arasında arge merkezinin yöneticisi olarak görev aldığını, 2014 yılına kadar davalı kurum bünyesinde üst düzey yönetici olarak çalıştığını, bu dönemde potansiyel üniversite tercihi yapacak öğrenci kitlesine rehberlik yapmak amacıyla 3 şubat 2005 tarihinde “www…com” alan adlı web sitesinin davalı … adına oluşturduğunu, 24/06/2011 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, projenin fikir sahibi ve yöneticisinin müvekkili olduğunu, alan adı ödemesinin de müvekkili tarafından yapıldığını, görevden ayrılana kadar davalının itirazda bulunmadığını, davalının “www…com” ve “www…org” adlı internet sitesinin kendi markası olan … markasının tecavüze uğradığı iddiasıyla Wipo’ ya başvurduğunu, yapılan incelemede internet sitelerinin davalı kuruma devredilmesine karar verildiğini, davalının haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olup, müvekkilinin dava konusu internet alan adları üzerinde hukuki hakka sahip olduğunu, davalının haberdar olmasına rağmen sessiz kalmak yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkilinin kötü niyetli olarak kullandığına dair delilin bulunmadığını, bu nedenlerle internet sitelerinin hak sahipliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde; TPE nezdinde … , … tescil nolu markalarının bulunduğunu, müvekkiline ait “…” markasının üniversite bünyesinde gerçekleştirilen proje için yaratılmış ve kullanılmış marka olduğunu, davalının dava konusu internet sitesine ilişkin ibareyi müvekkili üniversitede çalışma döneminden önce kullandığına dair delilin bulunmadığını, 2003 yılında üniversite bünyesinde olan alan adının davacı tarafından haksız ve yetkisiz şekilde 2005 yılında adına transfer ettiğini, kötü niyetli olduğunu, haklı ve menfaati olmaksızın müvekkili üniversiteye zarar verebileceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2017 tarihli 2017/1 Esas-2017/107 Karar sayılı kararıyla; “Davacının davalı üniversitede arge yöneticisi olduğu, üniversitenin projesi kapsamında “…com” ve “…org” alan adlarının oluşturulduğu, bu proje kapsamında davalı üniversite tarafından … ibaresini içeren marka tescilleri mevcut olduğu, davacının üniversitede çalışmış olma sebebiyle markalardan açık biçimde haberdar olduğu, davacının alan adlarının hukuki bir gerekçe olmaksızın kendi üzerine devralmasının dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olduğundan, alan adlarının gerçek hak sahibinin davalı olduğu, marka sahibi davalının dava konusu alan adlarında gerçek hak sahibi olduğu, davacının kötü niyetli olarak adına kayıt yaptırdığı” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; usule yönelik istinafında, mahkemenin kararının yasal anlamda gerekçe ihtiva etmediğini, mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının hem yasal hemde anayasal zorunluluk olduğunu, kararda hangi delile, hangi gerekçeyle üstünlük tanındığının anlaşılamadığını, kararın gerekçesinin önceden hazırlanmış matbu ve yüzeysel gerekçe olduğunu, ileri sürülen hiçbir sebebi yansıtmadığını, -mahkemenin alan adlarının gerçek hak sahibinin davalı kurum olduğunu tespit etmişse de, bu durumun hukuka ve gerçeklere aykırı olduğunu, müvekkilinin www…org ve ..com projesinin yaratıcısı ve kurucusu olduğunu, bu sitelerin ödemesinin müvekkili tarafından yapılmasına rağmen sehven davalı kurum adına alındığını, bu yanlış fark edilince de düzeltilerek söz konusu alan adlarının müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin bu web sitelerinin tüm içeriği ile yaratıcısı olduğunu, tamamıyla üniversite tercihinde bulunacak potansiyel üniversite öğrenci adayları için eğitim, öğretim ve araştırma hizmetleri konusunda hizmet sunan web portalı olarak yayın yaptığını, alan adlarını tescil ettirirken iş adresi olarak davalı kurum adresini göstermesi nedeniyle yanlışlıkla davalı adına alan adının tescil edildiğini, mahkeme kararında müvekkilinin ödeme yapmış olmasına, davalı kurum tarafından ileri sürülen iddialara, WIPO kararının hukuka uygun olarak verilip verilmediğine ilişkin tartışma yapılmadığını, -kararın haksız olup eksik inceleme ile karar verildiğini, sadece WIPO kararının hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alan adlarının ücretini kendisinin ödediğini, alan adlarının şahsi ve mali haklarının müvekkiline ait olduğunu, üstün hak sahibi olduğunu kanıtladığını, WIPO hakem kararının şartlar oluşmadan verildiğini, şikayet edenin ispat külfetini yerine getirmesi gerekirken bu hususa riayet edilmediğini, tam tersine şikayet edilenin hakkını hukuka uygun olarak kullandığını ispat etmesinin beklendiğini, hakim kararının hukuka uygun verilmediğini, -müvekkilinin davalı Kurumda çalıştığı dönemde de kurum adına hareket etmediğini, kendi nam ve uzmanlık alanı dolayısıyla TV programlarına katıldığını, davalı kurumda çalıştığı dönemde yaptığı her projenin davalı kuruma özgülenemeyeceğini, -müvekkilinin kötüniyetli olmadığının tüm dosya kapsamı ve sunulan delillerle sabit olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davalı kurumda çalıştığı dönemde 2005 yılında, üniversite tercihi yapacak öğrencilere tercih rehberliği konusunda aydınlatmak amacıyla davaya konu alan adının müvekkili tarafından oluşturulduğunu, projenin başından sonuna kadar tüm aşamalarının müvekkili tarafından yürütüldüğünü, web sitesi içeriğinde müvekkilinin proje yürütücüsü olduğunun açıklandığını, müvekkilinin …org alan adını kendi üzerine aldığı 2008 yılında ve güncellediği 2011 yılında davalı kurumda çalıştığını, davalı kurumun bunu bildiği halde sessiz kaldığını problem çıkarmadığını, WIPO’ya başvurmasının dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, -müvekkillerinin delillerinin değerlendirilmeden karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davacı tarafın gerekçeli karar yazılmasına rağmen 8 ay tebliğe çıkarmadığını, kendilerinin çıkardığını, davada itiraz yoluna başvurulmaksızın istinaf yoluna başvurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davanın konusunun web sitelerindeki hak sahipliğinin tespiti davası olduğunu, davacının davasını ıslah ederek talebine ek olarak WIPO kararının hukuka uygun olmadığının tespitini talep ettiğini, Wıpo uyuşmazlık hakeminin verdiği kararın geçerli olacağının Yargıtay tarafından onandığını, bunun dışında Türk Mahkemelerinin WIPO tarafından gerçekleştirilen incelemeyi değerlendirmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının markaya yönelik açıklamalarda bulunsa da marka üzerindeki hak sahipliğine ilişkin bir tespit talebinin bulunmadığını, TPE nezdinde tescilli … markasının, üniversite bünyesinde gerçekleştirilen projeler için yaratıldığını ve kullanıldığını, davacının üniversitede sigortalı çalışırken markayı üniversiteyi temsilen kullandığını, bu markanın ilk defa üniversite tarafından kullanıldığını, davacının müvekkilinin hak sahibi olduğu ve adına tescilli markası kullanılarak oluşturduğu alan adlarını müvekkilinin rızası olmaksızın kendi adına transfer ettiğini, kötüniyetle tescil edildiğinin tarafsız hakem kararıyla sabit olduğunu, davanın da alan adlarının müvekkiline transfer edilmesini önleme amacıyla açıldığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; TPMK ya yazılan müzekkere cevabından … tescil nolu “…” ibareli markanın 09, 16, 35, 38. Sınıflarda … tescil nolu “… tr” ibareli markanın 09, 16, 35, 38. Sınıflarda … tescil nolu markanın 09, 16, 35, 38. Sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, dava tarihi itibariyle de hak sahipliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya tercümesi sunulan, Wipo arabuluculuk ve tahkim merkezi idari hakem kararından, davalı … tarafından, davacı …’ın aleyhine başvuruda bulunduğu, tahkim süreci başlatıldığı, 2 Mayıs 2016 tarihli kararda, “…com” ve “…org” alan adlı internet sitelerinin dürüstlük kuralına aykırı olarak kötüniyetle tescil ettirilip kullanıldığı gerekçesiyle, başvuruda bulunan Üniversite adına devredilmesine karar verilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde www…org ve …com alan adlarının hak sahibinin kendisi olduğunun tespitini talep etmiş, bilahare 06/06/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle bu talebine ek olarak WIPO hakemi tarafından verilen kararın Türk hukukuna uygun olmayan bir karar olduğunun da tespitini istemiştir. Mahkemece alan adlarının gerçek sahibinin davalı olduğu, davacının kötü niyetli olarak adına tescil ettirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Alan adının aidiyeti ile ilgili uyuşmazlık hakkında daha önce WİPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından atanan hakemce karar verilmiş ise de, davacının bu davayı açması nedeniyle, ICANN (Corpartion for Assigned Names and Number) Tüzüğüne (Rules for Unitorm Domain Name Dispute Resalution Poliey) göre hakemin kararına karşı yetkili mahkemede itiraz davası açılması halinde, uyuşmazlığın hem ilgili uluslararası hukuk hem de ulusal hukuk bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir. WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından verilen hakem kararları yerel mahkemelerin yetkisini kaldırmamaktadır. Davacının davalı üniversitede arge yöneticisi olduğu ve alan adlarının davalı üniversitede çalıştığı dönemde tescil edildiği anlaşılıyorsa da, mahkemece alan adlarının tam olarak hangi tarihte kimin adına oluşturulduğu, tescil ve yıllık ücretlerinin kimin tarafından ödendiği hangi tarihte davacı adına devredildiği, web sitelerinin içerik olarak kimin tarafından kullanıldığı incelenmemiştir. Dosya kapsamında bulunan ve BTK Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun online sayfasından alınan kayıtlar, alan adlarının en son sahiplik bilgilerini göstermektedir. Mahkemenin kararının gerekçesinde marka sahibi davalının alan adlarının gerçek hak sahibi olduğu, davacının kötüniyetli olarak adına kayıt yaptırdığı açıklanmışsa da, kötü niyetin varlığını gösteren somut tespitlere yer verilmemiştir. Mahkemece alan adlarının tescil ve devir tarihleri araştırılarak, gerektiğinde web sitesi alan adı tescil kayıtları ve içeriği konusunda bilirkişi raporu alınarak, davacı vekilinin iddiaları, dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği deliller ve davalı taraf savunmaları ve delilleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verildiği ve kararda somut gerekçelere yer verilmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 19/04/2017 tarihli 2017/1 E. – 2017/107 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 52,40 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.