Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1315 E. 2021/330 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1315 Esas
KARAR NO: 2021/330
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2017
NUMARASI : 2014/957 2017/915
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla 130.705,00 TL bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlattığını, oysa senette tahrifatlar bulunduğunu, konuyla ilgili Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunduklarını, ayrıca icra hukuk mahkemesinde dava açtıklarını, icra hukuktaki yargılama sonunda takibin 100.000 TL’lik kısmı yönünden durdurma kararı verildiğini, senet üzerinde gerçekte 30.705,00 TL bedelinin bulunduğunu, bu tutarın davalının aynı miktarda müvekkiline kestiği faturaya güvence olarak verildiğini, ancak davalının senedi tahrif ederek takibe koyduğunu, ayrıca işin esası yönünden de müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını, kaldı ki yapılan ödemeler nedeniyle müvekkilinin davalıdan 13.959,70 TL alacaklı olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili duruşmadaki beyanlarında, davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini istediği görülmüştür. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; bonodaki tahrifat yönünden inceleme kararı verilmiş ise de, konuyla ilgili olarak Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nde sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından davalı aleyhine kamu davası açıldığı, yargılama sonunda davalının eyleminin bonoda sahtecilik ve icraya koyarak tahsile kalkışması eyleminin de kalkışma aşamasında kaldığı gerekçeleriyle cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, gerek ağır ceza mahkemesindeki, gerekse icra hukuk mahkemesindeki kesinleşmiş kararlar ile senette tahrifat yapıldığının ve senedin 30.705,00 TL iken 130.705,00 TL’ye dönüştürüldüğü, ayrıca davalının düzenlediği fatura karşılığında davacı tarafça banka havaleleriyle 22.262,00 TL ödeme yapıldığı, yine taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre davalı yanca yapılması gereken bir kısım tedarik, hizmet, nakliye ve gümrük ve benzeri masrafların işi hızlandırmak amacıyla davacı tarafça yapıldığı, bu kapsamda davacının 21.365,54 TL’lik ödemelerinin bulunduğu, bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde davacının senet nedeniyle borcunun bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takip dosyasında takibe konu 30.705,00 TL itibariyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının dava dilekçesinde kendisinin davalının ödemesi gereken tutarları ödediği yolundaki beyanının gerçeğe aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davacı tarafından yapıldığı belirtilen işler itibariyle 22.402,00 TL ödendiğinin beyan edildiği, bilirkişi raporunda ise bu işlerle ilgili olarak faturalar toplamının 21.365,54 TL olduğunun belirtildiğini, söz konusu bu faturalar ile tedarik edilen malzeme ve hizmetlerin davalı müvekkilinin üretim işlerinde kullanmış olduğunun delillendirilemediğini, ayrıca davacının bu konuda dosyaya ibraz ettiği faturalara konu mal ve hizmet alımlarının müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmeye konu üretimin gerçekleştirildiğine yönelik olduğunun ispatlanamadığını, bu mal ve hizmetlerin kendi şahsi işleri için kullanma ihtimalinin açıkça ortada olduğunu, buna rağmen bu tutarları müvekkilinin alacağından düşülmesinin ve yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu konuda hiçbir delil ve dayanağın bulunmadığını bildirmiştir. Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/130 Esas, 2016/41 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; katılanın davacı, sanığın ise davalı olduğu, atılı suçun sahtecilik ve dolandırıcılık olduğu, suça konu evrakın ise dava konusu senet olduğu, yargılama sonunda davalı sanığın dolandırıcılık eyleminin kalkışma kapsamında kaldığı, sahtecilik suçunun ise sübuta erdiği gerekçeleriyle cezalandırılmasına ve her iki suçtan verilen cezalar yönünden HAGB kararı verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür. Ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda; senet metninde yer alan rakamların önüne eklenen 1 rakamının sanık veya katılanın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, yine alınan raporda senedin 30.705,00 TL bedelli iken 1 rakamı eklenerek 130.705,00 TL yapıldığı ve diğer rakamların üzerinden geçilmek suretiyle tahrifatın gerçekleştiğinin belirtildiği görülmüştür. Bakırköy 8.İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine takibin iptalinin talep edildiği, yargılama sonunda alınan rapor gerekçe yapılarak takibin 100.000 TL’lik kısmının durdurulmasına ve davalı aleyhine %20 tazminata karar verildiği, kararın Yargıtay’dan onanmak suretiyle kesinleştiği, yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, senedin öncelikle 30.705,00 TL olarak düzenlendiği, daha sonra ise 1 rakamı eklenmek suretiyle 130.705,00 TL yapıldığının bildirildiği görülmüştür.Takip ve dava konusu senedin incelenmesinde; 13/11/2013 tanzim, 20/12/2013 vade, 130.705,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı, lehtarının da davalı olduğu ve nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu senedin 30.705,00 TL bedelli iken 130.705,00 TL’ye dönüştürüldüğünün icra hukuk mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi kararlarıyla kesinleştiği, davalının davacıya 30.705,00 TL bedelli, 12/11/2013 tarihli faturayı düzenlediği, taraflar arasında davacı defterlerine göre başkaca alım satım ilişkisine rastlanmadığı, davacının bu fatura karşılığında davalıya banka havalesiyle 22.262,00 TL ödeme yaptığı, taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre davalı yanca yapılması gereken tedarik, hizmet, nakliye vb masrafların işi hızlandırmak maksadıyla davacı yanca yapıldığının iddia ve beyan edildiği, bu kapsamda 9 firmadan toplam 21.365,54 TL’lik faturalar sunulduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı, ancak eser sözleşmesi olduğunun davacı tarafça beyan edildiği, taraflar arasındaki maillere göre bu işlerin davacı tarafından yapıldığı ve mahkemenin bunları delil olarak kabul etmesi halinde davacının bu işler nedeniyle 21.365,54 TL ödeme yaptığı, toplam ödemesinin ise 43.627,54 TL olduğu, bu tutarın 30.705,00 TL bedelli faturadan mahsubu sonucu davacının davalıya borcunun kalmadığının anlaşılacağı, mahkemenin mail yazışmalarını ve içeriğini delil olarak kabul etmemesi halinde ise davacının 30.705,00 – 22.262,00 = 8.443,00 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalının senette tahrifat yaptığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya kapsamından dava konusu senedin 30.705,00 TL bedelli olarak düzenlenmiş iken 130.705,00 TL’ye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Nitekim icra hukuk mahkemesince de takibin 100.000 TL’lik kısmı iptal edilmiştir. Somut davadaki uyuşmazlık, davacının 30.705,00 TL yönünden davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalının davacıya 30.705,00 TL bedelli fatura düzenlediği, bu fatura karşılığında davacının, davalıya banka havalesi ile 22.262,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, ayrıca taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında davalı tarafından yerine getirilmesi gereken bir kısım işlerin sürecin hızlandırılması amacıyla kendisi tarafından yerine getirtilerek üçüncü şahıslara kendisinin ödeme yaptığını iddia etmiş olup dosya kapsamından davacının bu iddiasının sübuta erdiği anlaşılmaktadır. Davacı bu şekilde de toplam 21.365,54 TL daha ödeme yapmıştır. Tüm bu açıklamalardan davacının gerek banka havalesiyle davalıya gerekse yaptırılan işler nedeniyle üçüncü kişilere yaptığı ödeme toplamı 43.627,54 TL olarak bilirkişi raporunda belirlenmiş olup bu husus dairemizce de yerinde görüldüğünden davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.097,46 TL harçtan, peşin alınan 524,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.573,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/02/2021