Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1282 E. 2021/329 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1282 Esas
KARAR NO : 2021/329
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI: 2014/690 2017/1058
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … Bankası A.Ş Diyarbakır Kayapınar Şubesi müşterisi olup hesabı bulunduğunu, bu hesaptan keşide edilmek üzere müvekkilinin keşidecisi olduğu bir kısım çeklerin basıldığını ve bu çekleri içeren çek karnesinin banka basım merkezinde Diyarbakır Kayapınar şubesine nakledildiği esnada çalındığını, bu çeklerin zayi nedeniyle iptali için banka tarafından dava açıldığını, ayrıca konuyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulduğunu ve ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını, bu çeklerden … seri nolu çekin müvekkil dışındaki kötüniyetli üçüncü kişiler tarafından sahte imza atılarak ve doldurulmak suretiyle tedavüle konulduğunu ve davalı tarafından çeke dayalı olarak icra takibine girişildiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptaline ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra hukuk mahkemesinde takibin iptali talebiyle açılan davanın reddedildiğini, müvekkilinin haklı hamil olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; öncelikle dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığının incelenmesi gerektiği, ancak Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen hazırlık soruşturmasında polis kriminal laboratuvarından alınan raporda, imzanın davacıya ait olmadığı, ayrıca ceza mahkemesi dosyasında bu çekin içinde bulunduğu bir kısım seri çeklerin banka tarafından davacıya verilemeden kaybolduğuna dair bankanın ihbarının bulunduğu, çeklerin … araç satışı sebebiyle … isimli kişi tarafından verildiği, bu kişinin de … isimli şahıstan aldığını beyan ettiği, ancak … ulaşılamadığı, buna göre dava konusu çekin davacının eline hiç geçmediğinin kabul edildiği, dolayısıyla da imzanın davacıya ait olmadığına kanaat getirildiği gerekçeleriyle davacının çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının çeki kötüniyetli olarak aldığının ispat edilemediği gerekçesiyle de kötüniyetli takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; çek karnesinin müvekkilinin eline geçmeden çalındığının anlaşıldığını, davalının tacir olup çekle ilgili araştırma yapmadığını, çekin çalınması ve hırsızlık eylemiyle ilgili olarak yapılan başvurular ile çekin davalı tarafından takibe konulması arasında en az bir yıllık süre bulunduğu, dolayısıyla davalının kötüniyetli olarak takibe giriştiğinin anlaşıldığını, ayrıca davalının teslim aldığı çekin görüntüsünü incelediğinde, tahrifatın kolaylıkla anlaşılabileceğini, bilirkişinin …. şirketinin BA formlarından son ciranta davalı ile aralarında 200.000 YTL çek verilmesini gerektirecek gerçek alış satış olup olmadığı hususunda bilgi edinilebileceği şeklindeki mütalaasından hareketle konuyla ilgili … Ltd.Şti’nin 2012-2013 ve 2014 yıllarını kapsayan BA ve BS formlarının vergi dairesinden celbi istenilmiş ise de , mahkemenin bu talebi reddettiğini, böylece eksik inceleme yaparak kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verdiğini, zira gerçekte ticari faaliyette bulunmayan bir şirketin 200.000 YTL bedelli malı davalı şirkete satmış olduğu konusunda şüphe hasıl olduğunu, mahkemenin bu şüpheyi gidermesi gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı … diğer dava dışı şahıslar aleyhine 200.000 TL bedelli çeke dayalı olarak 11/09/2013 tarihinde İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip ve dava konusu çekin 01/07/2013 keşide tarihli, 200.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı …, sonraki cirantanın dava dışı … Ltd.Şti, hamilin ise davalı olduğu, çekin 01/07/2013 tarihinde ibraz edildiği, karşılıksız şerhinin yazıldığı görülmüştür. Davanın başlangıçta İstanbul Anadolu 12.Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, mahkemenin davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında alınan polis kriminal laboratuvarının raporunda; dava konusu çekin ön yüzündeki ve arka yüzündeki ikinci ve üçüncü ciranta imzalarının … ve davacının eli ürünü olduğu konusunda ilgi ve irtibat tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının dava konusu çekin sahte imzayla doldurulduğunu iddia ederek menfi tespit talep ettiği, davalı şirketin incelenen 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinin davalı şirketin dava dışı … şirketiyle öteden beri süregelen ve gerçek alış verişe dayanan ticari ilişkisinin olduğu, … şirketinin bakiye 1.744.656,59 TL borcu bulunduğu sırada takip konusu 200.000 TL bedelli çekin ciro yoluyla davalı şirkete verilmiş ise de, karşılığının çıkmaması nedeniyle bedelinin davalı şirketten tahsil edilemediği, bu nedenle takip ve dava konusu 200.000 TL bedelli çekten dolayı davalının iyiniyetli hamil olduğunu, takdirin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; … şirketinin adresinin Siteler/Ankara olduğu, bağlı olduğu vergi dairesinin Yahya Galip Vergi Dairesi olduğu, bu şirketin bina yöneticisinden alınan bilgiler ile de muhasebecisi (… veya … veya …) adresini bildirerek görünürde şirketin faal olduğu kanaatinin oluştuğu, bu şirketin BS formlarında çekin lehtarı …’la aralarında 200.000 YTL çek alışını gerektirecek ve BA formlarında da son ciranta olan davalı ile aralarında 200.000 TL çek verişini gerektirecek gerçek alış satış olup olmadığı hususunda bilgi edinilebileceği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takip ve dava konusu çekin henüz banka elinde iken kendisine teslim edilmeden önce çalındığını ve imzanın da kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yargılama sonunda imzanın davacıya ait olmadığına kanaat getirildiği gerekçesiyle menfi tespit talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilinin istinafı, kötüniyetli takip tazminatına ilişkindir. Davalının dava konusu çekte ciro yoluyla hamil olduğu anlaşılmaktadır. Kötüniyetli takip tazminatına hükmedilebilmesi için davalının takibinde kötüniyetli olduğu hususunun davacı yanca kanıtlanması gerekir. Dosyaya sunulan deliller ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın bu hususu yani davalının takibinde kötüniyetli olduğunu kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Davacının istinafında belirttiği hususlar takibin kötüniyetli yapıldığının ispatına yeterli değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2021