Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1270 Esas
KARAR NO: 2021/454
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2017/352 2017/257
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin Tokyo merkezli bir şirket olup elektrik ve elektronik alanında öncü kuruluş olduğunu, davalı şirketin ise iklimlendirme ve havalandırma sektöründe faaliyet gösteren Türkiye’de kurulu bir şirket olup aynı zamanda müvekkili ile ticari ilişkisi de bulunduğunu, davalının müvekkilinin dünya üzerinde tescil ettiği ve kullanmakta olduğu “…” markasını … tescil numarasıyla 11.sınıfta 2011/42307 tescil numarası ile 35 ve 37.sınıfta, … tescil numarası ile 35.sınıfta tescil ettirdiğini, davalının bu tescillerinin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin … markası üzerinden önceye dayalı hak sahibi olduğunu, bu markanın ilk olarak müvekkilince 11/06/2007 tarihinde Japonya’da 11.sınıf emtialar yönünden tescil edildiğini, daha sonra birleşik krallıkta 15 Ocak 2008’de 9, 11, 16, 35, 37, 41 ve 42.sınıf emtialar yönünden tescil edildiğini, ayrıca birçok ülkede de değişik sınıflarda tescillerinin bulunduğunu, müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu belirterek davalıya ait … markalarının kötüniyetli tescil edilmiş olmaları ve 556 Sayılı KHK’nun 42.maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, … markasının tanınmış marka olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkilinin tescillerinin kötüniyetli olmadığını bildirerek davanın istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının tescilli markasının esas unsuru “…” ibaresi olup davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğu, markanın kısmi hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde marka imajının zedelenmesi ve imaj transferinin işletmeler arasında idari ve ekonomik bir bağlantı olduğunun düşünülmesinin kaçınılmaz olduğu, davalının tescil anında kötüniyetli olduğu, ayrıca basiretli tacir kriteri dikkate alındığında tescilinin kötüniyetli olduğu, kötüniyetin ise hukuk düzeni tarafından korunmayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde TPE’ye bildirilmesine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, bu nedenle reddi gerektiğini, ancak tedbir talep ettiklerini, daha önce tedbir taleplerinin bölge adliye mahkemesince kabul edilerek 100.000 TL teminata hükmedildiğini, ancak müvekkilinin yabancı firma olması nedeniyle şirket yetkililerine ulaşamadıklarını ve teminatın hazır edilemediğini, bu nedenle hükümsüzlüğüne karar verilen markalardan kaynaklanan hakların müvekkiline ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının delil değeri taşımayan ve sonradan düzenlendiği açık olan tamamı fotokopi belgeleri dava dilekçesine ekleyerek … markasının hükümsüzlüğünü istediğini, ilk derece mahkemesinin yeterli inceleme yapmadığını, taleplerinin değerlendirilmediğini, raporun davacı lehine olan kısımlarının raporun bütünlüğüne aykırı biçimde ve kopyala yapıştır yöntemiyle gerekçeli karara eklendiğini ve herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin haksız davanın kabulüne karar verildiğini, davacının ihtiyati tedbir istediğini, bu talebin reddedildiğini, ancak istinaf mahkemesince bu talebin kabul edildiğini, istinaf heyeti hakkında ihsası rey beyan ettiklerinden reddi hakim taleplerinin mevcut olduğunu, müvekkilinin yaptığı işin niteliği gereği faaliyet konularına paralel olarak “…” ibaresinin kısaltmasından esinlenerek eko sözcüğünü eco olarak, dan sözcüğünü de aynen alarak iki ibareyi birleştirip … ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, ayrıca … markasının tanınmış marka olmadığını, dosyaya önceye dayalı hak sahipliğine ilişkin olarak bir kısım belgeler sunulmuş ise de, bunların orjinal hallerinin dosyaya sunulmadığını, dolayısıyla bunlara itibar edilemeyeceği, fotokopi belgeler üzerinde sonradan düzeltme ve değişiklik yapılabileceğini, bu tarz bir yaklaşımın Yargıtay uygulamalarına da aykırı olduğunu, dosyada 18 Kasım 2008’de …-klimaplas VRF klima sistemleri Japonya fabrika gezisi isimli sunum evrakının fotokopisinin yer aldığını, bu sunumun dijital nüshasının dosyaya sunulmadığını, kopyaların orjinal sunuma ait fotokopiler olup olmadığının şüpheli olduğunu, özellikle … ibaresi geçen fotokopi sayfaları incelendiğinde, sunum genelinde yer alan formata aykırı şekilde farklı yazı font ve renklerin kullanıldığının gözlemlendiğini, diğer taraftan bu belgeler aslına uygun olsa dahi sunumun Japonya’da ve davacı bayilerine yönelik yapılmış olup olmadığının şüpheli olmakla birlikte bu sunumun … markasının tanıtımına yönelik olarak yapıldığı ve Türkiye pazarına bu ürünün girdirildiğini göstermeyeceğini, ayrıca bu sunumlarda hakkında bilgi verilen … serisine yoğun bir talebin olduğunun asılsız olduğunu, zira bir kişi tarafından gönderilen e-postaya dayanarak Türkiye çapında bir markanın tanınmışlığından söz edilemeyeceğini, yine sunulan 2009-2010 gümrük beyannameleri ve ithalat belgeleri ve faturalardan, Türkiye pazarına bu ürünün girdiği bilgisinin yer almadığını, bir adet … seri numaralı ürünün müvekkilinin marka tescil başvurusundan sonra Türkiye getirildiğinin görüldüğünü, bu ürünlerin müvekkilinin başvurusundan önce Türkiye getirildiğine dair belge sunulamadığını, her ne kadar davacı ile Türkiye distribütörü arasında … – … – … ibareli ürüne ilişkin kurulumla ilgili yazışmalardan söz edilmiş ise de, davacının ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bu cihazın distribütörü firma merkezine kurmaya çalıştığını, davacının … markalı ürünleri Türkiye’de satışa sunmadığının açıkça ortaya çıktığını, davacı distribütörü ile … arasında yapılan yazışmalarda … ibaresinin yer almadığını, … seri numaralı ürünlerin … değil, … ve … markalı ürünler olduğunu, bilirkişinin kısmen hükümsüzlük kararı verilebileceğini belirttiğini, ancak mahkemenin tamamen hükümsüzlük kararı verdiğini, hem bu raporun hem de mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 30/05/2007 tarihinde ticarete başladığını, 26/02/2009’da faaliyet alanının değiştirerek iklimlendirme ve klima sektöründe çalışmaya başladığını, … markasının Türkiye dışında tescilli olduğundan haberdar olunmasının mümkün olmadığını, sektöre girdikten 1 yıl sonra bu markanın tescili için başvurduğunu, müvekkilinin marka tescil başvurusundan sonra taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığını ve … markalı bir ürünün de hiçbir zaman bu ticarete konu olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olduğundan söz edilmiş ise de, hangi olguların kötüniyeti gösterdiği hususunun belirtilmediğini, bu konuda gerekçe olmadığını, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini bildirmiştir. TPMK’dan gelen cevabi yazı ekinde bulunan davalıya ait … tescil numaralı “…” markasının 11.sınıfta 06/02/2010 tarihinden itibaren tescil edildiği, yine … tescil numaralı “…” markasının 35 ve 37.sınıfta 18/05/2011 tarihinde tescil edildiği, yine … tescil numaralı “…” markasının 35.sınıfta 05/11/2011 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/04/2017 tarihli Doç. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacının … markasını davalı taraftan daha önce seçtiği, kullandığı ve piyasaya tanıtmaya başladığı, bu suretle … markasının gerçek hak sahibi olduğu, davacı tarafa ait … markasının tanınmış marka olarak değerlendirilemeyeceği, KHK’nun 8/3 maddesi kapsamında … tescil numaralı markanın 11.sınıftaki tüm emtialar bakımından, … tescil numaralı markanın tescilli olduğu “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi) bakımı ve tamiri hizmetleri” bakımından, … tescil numaralı markanın ise “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ısıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil) İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) ” hizmetleri bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalının … markalarını tescil ettirmede kötüniyetli olduğu, kötüniyetli olarak tescil edilen … tescil numaralı markanın 11.sınıftaki tüm emtialar bakımından, … tescil numaralı markanın tescilli olduğu “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi) bakımı ve tamiri hizmetleri” bakımından, … tescil numaralı markanın ise “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ısıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil) İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) ” hizmetleri bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında davacı tarafından ihtiyati tedbir talep edildiği, mahkemenin 15/06/2017 tarihli dosya üzerinde yaptığı inceleme sonunda, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizin 20/11/2017 tarih, 2017/5418 esas, 2017/3444 karar sayılı ilamıyla istinaf talebinin kabulüne ve davacının ihtiyati tedbir kabulü ile teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmüştür. İşbu dava dosyasının istinaf incelemesi için dairemize gelmesi üzerine ve davacı vekilinin istinafının ihtiyati tedbire ilişkin olması nedeniyle öncelikli olarak ihtiyati tedbir yönünden inceleme yapılmış ve dairemizin 20/04/2018 tarihli kararıyla davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve 150.000 TL teminat karşılığında hükümsüzlük kararı kesinleşinceye kadar davalının, davacıya bayi ve distribütörlerine karşı … markasını ileri sürmesinin tedbiren önlenmesine karar verildiği, davacı vekilinin daha sonra yeniden ihtiyati tedbir talep ettiği, bu defa dairemizin 31/05/2018 tarihli kararıyla dairemizce 20/11/2017 ve 20/04/2018 tarihlerinde iki kez tedbir kararı verilmesine rağmen davacının teminatı yatırmadığı ve tedbir kararının uygulanmadığı, delil durumuna göre ihtiyati tedbir koşullarının artık mevcut olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin yeniden ihtiyati tedbir talep etmesi üzerine dairemizin 11/12/2019 tarihli ara kararıyla dairemizce daha önceden ihtiyati tedbir kararı verilmesine rağmen davacının teminatı yatırmadığı ve mevcut delil durumuna göre ihtiyati tedbir koşullarının artık mevcut olmadığı gerekçeleriyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Davacı taraf, markasının tanınmış olduğunu ve davalının marka tescilinin de kötüniyetli olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında bilirkişiden rapor alınmış ve bu raporda dava konusu … tescil numaralı markanın 11.sınıftaki tüm emtialar bakamından, … tescil numaralı markanın bir kısım emtialar bakımından, … tescil numaralı markanın ise yine bir kısım emtialar bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yolunda görüş belirtildiği, mahkemenin ise davalıya ait dava konusu markaların tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı, iddiasına dayanak olarak bir kısım deliller sunmuş ise de, bu delillerin gerek bilirkişi raporunda, gerekse karar yerinde istinaf denetimine elverişli olarak değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece oluşturulacak bilirkişi heyetine sektör bilirkişisi ile mali konularda da atanacak bir bilirkişinin de eklenerek ve davacı tarafın iddiasına dayanak yaptığı deliller ve sunulan mali kayıtların incelenerek … markasının davalının tescilinden önce davacı tarafından Türkiye’de kullanılıp kullanılmadığı, öncelikle hak sahipliği yönünden istinaf denetimine olanak sağlayacak şekilde değerlendirilmesi bakımından yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan bu yönler itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş, esasa dair yönlerden ise bu aşamada inceleme yapılmamıştır. Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine gelince; davacı taraf ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş olup konuyla ilgili olarak dosyanın geçirdiği aşamalar yukarıda deliller bölümünde özetlendiği üzere davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup bir başka ifadeyle davacı vekilinin istinaf talebi konusunda daha önce karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebi daha önce dairemizce değerlendirildiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 3-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/12/2017 tarih, 2017/352 esas, 2017/257 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde taraflara iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 14,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 99,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 159,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 257,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/03/2021