Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1262 E. 2021/597 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1262 Esas
KARAR NO: 2021/597
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI: 2015/114 2017/68
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin tekstil ve dış giyim alanında tanınmış bir firma olduğunu, kendine özgün tasarımlarını tescil ettirdiğini, davalının ise müvekkilinin tasarımlarını üreterek veya ürettirerek satışını yaptığını, bu konuda İstanbul 1.FSHHM’nin 2015/33 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını ve alınan bilirkişi raporunda davalı tarafa ait modellerin müvekkiline ait tasarımlarla benzerlik gösterdiğinin tespit edildiğini, davalının eylemlerinin tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu belirterek tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, kaldırılmasına, davalıya ait her türlü basılı evrak, broşür, katalog, internet sitesi tanıtımı ile diğer ticari evraklardan müvekkiline ait tasarımların çıkarılmasına, silinmesine, silinmesi mümkün olmuyorsa imha edilmesine, 2.500 TL maddi, 2.500 TL de manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermediğini, davacının sanayi şirketi olduğunu, müvekkilinin türünün farklı olduğunu, davacının dava ehliyeti bulunmadığını, davacı tarafın ürünlerinin tamamının … sınıfı 02-02 olduğunu, müvekkilinin ise giysi niteliğinde olmadığını, bu ürünlerin aksesuar niteliğinde olduğunu, kaldı ki yarı mamul niteliğinde bulunduğunu, 554 sayılı KHK’nın 21.maddesinde sayılan özel amaçlı ve deneme amaçlı kullanımların tecavüz sayılmadığını, müvekkiline bu numunelerin Hindistan’dan geldiğini, davacının tasarımlarının harcıalem olduğunu, tazminat taleplerinin de yerinde olmadığını bildirmişlerdir. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacının tasarımları ile davalının bahis konusu elbiselerindeki işleme desenler, kompozisyon, taş, boncuk ve sitilinin bütünsel izlenim açısından bilgilenmiş tüketici gözünde aynı olduğuna dair algı ve izlenim uyandırdığı, davacının tasarımları ile aralarında karışıklık oluşturacak şekilde benzerlik bulunduğunu, davacının tazminat hesabında lisans örneksemesine göre yoksun kalınan kârı istediği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamadaki miktarında makul ve hakkaniyete uygun bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, “1-Davacının dava konusu tasarımlarına tecavüzün tespiti tecavüz fiillerinin durdurulmasına, Men’ine, sonuçların kaldırılmasına, tecavüz teşkil eden ürünlerin toplatılması üretimi, satışını engellenmesi, buna ilişkin reklam, basılı evrak, buroşür katalog internet vs. Tanıtımlarını engellenmesi, toplatılan ürünlerin imhasına, 2-Davacının haksız rekabetin tespitine, men’ine haksız fiile ilişkin tecavüzlerin kaldırılmasına,3-Talep aşılamayacğı için taleple bağlılık ilkesi gereğince 2.500TL maddi tazminat ve 2.500TL manevi tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkilinin tasarım ofisi şeklinde faaliyet gösterdiğini, davacının ise, sanayi şirketi olduğunu, müvekkilinin türünün farklı olduğunu, oysa gerekçeli kararda tarafların aynı sektörde faaliyette bulunduğunun belirtildiğini, davaya konu edilen tüm ürünlerin numune olduğunu, deneme kullanımına has edildiğini, delil tespitinde de görüleceği üzere her numunenin birer adet bulundurulduğunu, üretime tabi tutulmadığını, müvekkili şirkette dikiş makinası dahi bulunmadığını, zaten işyerinin üretime asla müsait olmadığını, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, … sınıfı 02-02 olduğunu, müvekkilinin ise giysi niteliğinde olmadığını, bu ürünlerin aksesuar niteliğinde olduğunu, kaldı ki yarı mamul niteliğinde bulunduğunu, değişik iş dosyasında ve mahkeme kararında bu hususa hiç değinilmediğini, dosyaya sunmuş oldukları 02.06.2015 ve 03.06.2015 tarihli dilekçelerde de belirttikleri üzere söz konusu işlemelerin davacı tasarımlarından çok farklı olduğunu kanıtlar çizimlerin tespite itiraz dilekçesinde de sunulduğunu, tasarım korumasının tasarımın bütünü dikkate alınarak gerçekleştirilebileceğini, dolayısıyla tespit dosyasındaki kanaatin kabul edilemez olduğunu yine benzerlik değerlendirilmesinin bilgilenmiş kullanıcı gözü ile gerçekleştirilmesi gerektiğini, davacının tasarım tescillerinin yenilik ayırt edicilik vasıflarının bulunmadığını, 554 sayılı KHK’nın 21.maddesine göre özel ve deneme amaçlı ürünlerin tasarıma tecavüz oluşturmayacağını, bu ürünlerin müvekkili şirkette numune olarak Kartelalarda yer aldığını, yine bu ürünlerin Hindistan’dan geldiğini, davacının taleplerini yurt dışındaki bu firmalara yöneltmesi gerektiğini, münhasıran tescil edilmeyen, kamuya sunulmayan, sunulduğu takdirde itirazla karşılaşılabilecek elbise süsleri ve işlemeli kumaş tasarımları için davacıya tekel hakkı vermenin 554 sayılı KHK’ya aykırı olduğunu, kaldı ki davacının elbise süslemeleri ve işlemeli kumaş tasarımı için tescili bulunmadığını, davacının bu süsleri ve işlemeli kumaşı tasarlamadığını, yurtdışından getirdiği özel kumaş ve aksesuarlarla elbise tasarladığını, ancak mahkemenin tanık ifadelerine başvurmadığı gibi müvekkili şirketin bu ürünleri ticarete konu etmediğine dair ek bilirkişi raporunu dikkate almadığını, benzerlik konusundaki tespite katılmadıklarını, davacının tasarımlarının harcıalem olduğunu, mahkemenin niye ilk raporu dikkate aldığını gerekçelendirmediğini, müvekkilinin elbise üretiyormuş gibi tazminat hesabı yapıldığını, davacının elbisesindeki süsleme dışındaki unsurların dikkate alınmadığını, tazminat hesabının da müvekkilinde bulunan aksesuar ve işlemeli kumaşın fiyatı üzerinden yapılması gerektiğini, kararla birlikte elbise ile sınırlı olan koruma kapsamının davacı lehine genişletildiğini, sonuç olarak yurtdışından getirtilen ve herkesin kullanımına açık süslemelerin ve işlemeli kumaşların tasarım hakkına tecavüz sayılmaması gerektiğini, davacı vekilinin 07.07.2015 tarihli cevap dilekçesinde “davalı, müvekkile ait tasarımların elbise olarak tescillediğini, desen olarak tescillenmediğini, bu yüzden tecavüze konu desenlerle karşılaştırılmaya tabi tutulamayacağını” öne sürdüğünü, müvekkiline ait elbise tasarımlarında yer alan desen, nakış ve işlemelerin ayırd edici unsur olduğunu, maddi ve manevi tazminat hükmünün hatalı olduğunu, tazminat koşullarının gerçekleşmediğini, yine iki ayrı vekalet ücretinin de hatalı olduğunu bildirmiştir.İstanbul 1.FSHHM’nin 2015/33 D.İş sayılı tespit dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhine tespit talebinde bulunduğu, alınan 13.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının tescilli tasarımlarının bulunduğu, elbiselerde kullanılan işlemelerin modelin özelleşmesini sağladığını, gidilen adresin hazır işlemeler sattığını, satışta olan bu parçalardan WOW Kod numarası 110 IM’nin davacıya ait 2013/01319 tescil numaralı 34 kod numaralı elbisede yer alan nakış ile, davalıya ait … kod numaralı modelin ise davacıya ait … tescil numaralı 53 kod numarada yer alan nakış ile, davalıya ait WOW kod numarası … modelin davacıya ait 2013/04690 tescil nolu 25 kod numaralı elbisede yer alan nakış ile, davalıya ait WOW kod numarası … modelin davacıya ait … tescil numaralı 39 kod numaralı elbisede yer alan nakış ile genel görünüm, işlemede kullanılan desenlendirme anlayışı, kullanılan taş ve boncuk çeşidi, sitili itibariyle tüketiciyi yanıltacak derecede benzer olduğu yolunda görüş bildirildiği, tespit dosyasında tasarımların renkli örneklerinin yer aldığı görülmüştür. TPMK’dan davacıya ait tasarım tescil belgelerinin getirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan üç kişilik bilirkişi heyet raporunda; davacıya ait 2013/01319 – 34 nolu elbisede yer alan nakış ile davalıya ait WOW kod numarası 110 IM nolu nakış karşılaştırılmasında, davacıya ait 2013/03872 – 53 nolu elbisede yer alan nakış ile davalıya ait WOW – WI – MINA 108 NS WI 185264 kod numarası nakış karşılaştırılmasında davacıya ait 2013/04690 – 25 nolu elbisede yer alan nakış ile davalıya ait WOW kod numarası 1036 SGNL nolu nakış karşılaştırılmasında, davacıya ait 2013/06802 – 39 nolu elbisede yer alan nakış ile davalıya ait WOW kod numarası WI 023 140 040 51 nolu nakış karşılaştırılmasında işlemede kullanılan desenlendirme, kompozisyonu, taş, boncuk ve sitilinin bıraktığı bütünsel izlenimin bilgilenmiş ve ortak dikkat sahibi tüketici gözünde aynı hissiyatı uyandıracak ve karışıklık oluşturacak şekilde benzer olduğu, davacının yoksun kalınan kazancının 3.600 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19.10.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; benzerlik yönündeki görüşlerin tekrar edildiği, dava konusu her bir üründen davalının 4’er adet ürettiğinin kabulü halinde yoksun kalınan kazancın 3.600 TL, 8’er adet üretildiğinin kabulü halinde ise 7.200 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve diğer talepler ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Yargılama sırasında davacıya ait tasarım tescil belgelerinin dosyaya celbedildiği görülmüştür. Davacı taraf, davalının davacı tasarımlarına tecavüz ettiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli bulunan bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi davalının ürünlerinin davacıya ait tasarımlara tecavüz ettiği, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğu sübuta ermiştir. Her ne kadar davalı taraf ürünlerinin elbise olmadığını, davacı tasarımlarının ise elbise olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı tarafın işyerinde tespit edilen bu ürünler genel olarak elbiselerde kullanılmak üzere hazırlandığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Ayrıca tazminat hesabına yönelik olarak yapılan istinaf talepleri de yerinde değildir. Zira bu ürünler elbise ile bir bütünlük arzettiğinden tazminat hesabı yapılırken elbise fiyatı gözetilerek hesaplama yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca bilirkişi tarafından %15 oranındaki lisans bedeli hesabı da genel uygulamaya göre yerindedir. Yine somut olay bakımından manevi tazminatın koşulları da gerçekleşmiş olup hükmedilen tazminat tutarlarında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi her bir tazminat talebi yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de yerindedir. Açıklanan tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/03/2021