Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1242 E. 2021/296 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1242 Esas
KARAR NO: 2021/296
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2017
NUMARASI: 2015/1180 E. – 2017/721 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu bono altındaki imzanın sahibi olan …’ın sürekli olarak şirketi temsile yetkili olduğu döneme ait keşide tarihini sözde alacaklı olarak arkadaşlarını lehdar yaparak muvazaalı bono düzenlemek suretiyle müvekkilini dolandırmaya çalıştığını, takibe konu 24/05/2015 keşide ve 25/07/2015 vadeli bonoda müvekkili ünvanı üzerindeki imzanın 02/05/2015-02/07/2015 tarihleri arasındaki iki aylık süre için şirket müdürlüğü yapan … adlı kişiye ait olduğunu, ancak takibe konu edilen nitelikte bir borçları bulunmadığını, takip yapıldığı sırada düzenlenen takip dayanağı bono üzerindeki düzenleme tarihinin de bono altındaki imzanın şirket yetkilisi olduğu tarihler arasına denk getirildiğini, şirketin ithalat yaptığını bildikleri için direk olarak gümrükteki mallarına ve teminatlarına ihtiyati haciz konulduğunu, niyetlerinin müvekkilini zor durumda bırakıp tahsilat ile sırra kadem basmak olduğunu, …’ın, 02/05/2015-02/07/2015 tarihleri arasındaki iki aylık süre için şirket müdürlüğü yetkisi olmakla birlikte; şirketin ortakları … ve …’dan hisse satın alarak şirket ortağı olduğuna dair şirketin karar defterindeki 02/5/2015 tarih, 205/1 sayılı kararındaki diğer ortak …’ın imzasının sahte olduğunu, müvekkilinin bonolarda nakit para almış gibi gösterildiğini, böyle bir durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm ticari defterlerinin kayıt altında olduğunu ve böyle bir paranın ne hesaplarında, ne de defterlerinde bulunmadığını, aynı şekilde daha önce de … ve … adında sözde alacaklılar tarafından müvekkili hakkında takip başlatıldığını, bu sözde bonoda da aynı şirket müdürü …’ın yetkili olduğu dönemde ve altındaki imzanın da kendisine ait olmak üzere keşide edildiğini, tüm bonoların aynı dönemde keşide edilmiş olmasının tesadüf olmasının mümkün ve hayatın akışına uygun olmadığını, tüm bonolardaki imzaların aynı şirket müdürü …’a ait olduğu gibi tüm borçlanmaların bu müdürün yetkili olduğu iki aylık döneme ait olduğunu belirterek Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibinin iptali ile borçlu olmadıklarının tespitine, davalının kötü niyeti sebebiyle %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının dolandırıcılık iddialarının mesnetsiz ve borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, davacının iddialarının şirketin iç işleyişiyle ilgili olup üçüncü kişi konumundaki müvekkilinin alacağı ile ilgisi bulunmadığını, karar defterindeki imzanın sahte olduğu beyan edilen …’ın 22/07/2015 tarihli ve 8867 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen karar ile … ile birlikte bir kısım hisselerini … isimli şahsa sattıklarını, yani …’ın iddiasına göre, kendisinin sahte imzasının kullanılmasından yaklaşık iki ay sonra sahte imzasını kullandığını iddia ettiği şahısla birlikte hareket ederek şirket hisselerini satmaya yönelik anlaşma yaptığını, şirketin ortaklık yapısının sürekli değişmesinin ve şirket merkezinin sürekli değiştirilmesinin alacaklıları bu şekilde zarara uğratma ve borçtan kurtulma çabasından ibaret olduğunu, nedeninin şirketin borca batık durumda olmasından kaynaklandığını, davacı şirket merkezinin 2015 yılında Uşak, Elazığ, Kars ve Hatay’a nakledildiğini, davacının müvekkili ile alakası olmayan Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosya borcunun tamamını ödediğini, bu durum ile ilgili olarak sözde alacaklılar olarak belirttikleri kişinin borcunun neden ödendiği, sahte imza ile yapıldığı iddia edilen bir ortağın dönemine ait borcun neden ödendiği, sözde yetkili olduğu iddia edilen bir kişinin senedinin neden ödendiği sorularına cevap vermeleri gerektiğini, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, Yargıtay içtihatlarına göre senedin davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmamasının senedin bedelsiz olduğu sonucunu doğurmayacağını, defterlerine kaydetmemelerinden müvekkilinin sorumlu olmayacağını beyan ederek davanın reddine ve kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davaya konu uyuşmazlığın davacı şirketin müdürlüğünü yaptığı dönemde müdürün şirket adına tanzim ettiği bono nedeniyle şirketin bağlı olup olmayacağı, iddia edildiği gibi şirketi borçlandırıcı işlem yapmış olan müdürün atanmasındaki sakatlığın, müdürün işlemini geçersiz kılıp kılmayacağı noktasında toplandığı, 6102 sayılı TTK.’nun 629/1 maddesi uyarınca limited şirketi temsile yetkili müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı öngörülmüştür. Buna göre, anonim şirketlere ilişkin 371/1 maddesine kıyasen; limited şirketi temsile yetkili olan müdür veya müdürler, şirketin amacı ve işletme konusuna giren her türlü işleri ve hukuki işlemleri şirket adına yapabilir ve bunun için şirket ünvanını kullanabileceği, temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de, üçüncü kişinin işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden bilebilecek durumda olduğunun ispat edilmesi hali hariç şirketi bağlayacağı, takibe konu edilen bono, tüm unsurları tam ve Türk Ticaret Kanunu’nunda düzenlenen kıymetli evraktan olan kambiyo senetleri arasında sayılan bono olup, davalı … emrine düzenlendiği, bono borçlusu olarak, davacı borçlu şirket kaşesi basılıp, kaşe üzerine imza atan …’ın bononun tanzim edildiği tarihte davacı şirketi temsile yetkili müdür olduğu konusunda davacının bir itirazının ve bu konuda her hangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, aksine davacının açık kabulünün bulunduğunun görüldüğü, davacı şirket tarafından geçersizliğe ilişkin olarak ileri sürülen husus, …’ın 02/05/2015-02/07/2015 tarihleri arasında iki aylık sürede şirketin müdürlüğünü yapmakla birlikte, 02/05/2015 tarihli, 2015/1 sayılı karardaki … imzasının sahte olduğu, bu nedenle müdürlüğü döneminde tanzim ettiği bono ile davacı şirketin davalının da katılımı ve bilgisi dahilinde muvazaalı olarak kötü niyetle borçlandırıldığına ilişkin olduğu, davacının iddiasına konu ortaklar kurulu kararının, …’ın, şirket ortağı …’ın hisselerini devralması ve 10 yıl süre ile şirkete müdür olarak atanmasına ilişkin olup, bu karardan sonra …’ın, … ile birlikte 18/05/2015 tarihli 02 numaralı kararı da ortaklar kurulu olarak beraberce toplanmak suretiyle aldıkları ve şirketin Uşak’ta olan merkezinin Elazığ Kovancılar ilçesine taşınmasına karar verdikleri, yine ortaklar kurulu olarak 02/07/2015 tarihli, 2015/3 sayılı karar ile de …’ın, şirket ortak ve müdürü …’ın ve kendi hisselerinin …’a devrine ilişkin karara birlikte imza attıkları görülmektedir. …’ın imzasının kendisine ait olmadığı iddiası gerçek kabul edilse bile; …’ın bu durumu öğrenerek birlikte gerçekleştirdiği ortaklar kurulu kararları ile …’ın ortak ve şirketi temsile yetkili müdür pozisyonuna rıza ve muvafakat göstermiş olduğunu kabul etmek gerektiği, kaldı ki, şirketin iki ortağından biri olan … tarafından, imzasının sahte olduğu iddiasıyla; hisse devri ve …’a müdürlük yetkisi verilmesine ilişkin ortaklar kurulu kararının iptali yönünde her hangi bir dava açtığı da ileri sürülmediği, yine ayrıca ortaklar kurulunun 02/07/2015 tarihli, 2015/3 sayılı hisse devri ve yeni müdür seçilmesine ilişkin karar ile şirketin tek ortağı ve temsile yetkili müdürü haline gelen …’ın, şirketin adresinin daha önce “Karma Organize Sanayi Bölgesi … Cad. No: … Merkez/Uşak” iken, 18/05/2015 tarih ve 02 sayılı karar ile Elazığ ili Kovancılar ilçesinde bulunan “… Mah. … Cad. … Apt. No:… Kat: …, Daire: …” adresine taşınmış ve şirket merkezi de Kovancılar ilçesi olarak belirlenmiş iken, bu kez şirketin şube adresini 14/07/2015 tarihinde Uşak’ta bulunan aynı adrese taşıdığı, daha sonra 27/08/2015 tarihinde şirket merkezini Kars ili Sarıkamış ilçesine taşıyarak burada “… Mah. … Cad. No: …” adresinin şirket adresi olarak tescil ettirildiği, aradan 10 gün geçmesinden sonra 07/09/2015 tarihinde ise şirket merkezinin bu kez Hatay iline nakli yapılarak “… Mahallesi … Caddesi No: … Yayladağı/ Hatay” olrak tescil ettirildiğinin görüldüğü, tüm bu hukuki nedenler ile davacı şirkete ilişkin olguların birlikte değerlendirilmesinden; …’ın 02/05/2015-02/07/2015 tarihleri arasında iki aylık sürede şirketin müdürlüğünü yaptığı dönemde düzenlemiş olduğu bono, tüm unsurları tam ve geçerli bir senet olup, kambiyo hukuku kapsamında borçlusu olarak görülen davacı şirketi bağlayan ve sebepten soyut bir borçlandırıcı bir belge olduğu, düzenlenen bu senetle yapılmış olan hukuki işlemin, limited şirketi temsile yetkili olan müdür olan …’ın, şirketin amacı ve işletme konusuna giren her türlü işleri ve hukuki işlemleri şirket adına yapabilme yetkisi kapsamında düzenlediği belge olmakla davacı şirketi bağlayıcı nitelikte olup, davacı şirketin belirtilen bu bono nedeniyle borçluluğunun açık olduğu, davacı tarafça …’a atfedilen iddialar, şirketin iç işleyişini ilgilendiren hususlara ilişkin olup, davalı tarafın lehtarı olduğu senedin tanziminde kötü niyetli olduğu ispat edilemediği, davacı iddalarının borçtan kurtulmaya yönelik, hukuken değer atfı mümkün olmayan iddialar olduğu, çok kısa süre içerisinde sürekli şirket merkezini değiştirmesi, bunun yanında geçerli bir kambiyo senedi ile borçluluğu sabit iken borçtan kurtulma amacına yönelik olduğu açıkça anlaşılan idialarıyla açtığı davada kötü niyetli görüldüğü gerekçesiyle açılan davanın reddine, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2015/1180 Esas sayılı dosyasında 16/11/2015 tarihli ara karar ile hükmedilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davaya konu edilen alacağın %20’si olan 70.000,00-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahte imzalar ile alınan karar sonucu yetkili müdür olduğu döneme ilişkin … tarafından dolandırıldığını, …’ın müdürlüğüne ilişkin ortaklar kararında yer alan imzaların sahte olduğunu, …’ın yetkisiz müdür olarak görevini yürüttüğünü, Bononun belirtilen tarihlerden çok sonradan tamamen müvekkili şirketin zarara uğrattılması amacıyla düzenlendiğini, …ın şirkete ortak olduğu dönemde diğer ortak …’ın imzasını taklit ederek yetkileri kendinde topladığını, Şirket kaşesinin bono tarihine ait olmadığını, Bono üzerinde … tarafından kullanılan kaşede mevcut adresin müvekkili şirketin Uşak adresi olduğunu, müvekkili şirketin bonoda belirtilen düzenlenme tarihinde Uşak adresinde olmadığını, bu udurmun bonoun sonradan düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğunu, 2015 yılının 7. ayında müvekkili şirketin Uşak adresinde şube bazında hizmet verdiğini, Ancak bononun düzenlenme tarihi 2015 yılının 5. Ayı olup 2015 yılının 5. ayında ise şirket başka bir ilde hizmet vermekte olduğunu, kaşe değerlendirildiğinde bononun sonradan düzenlendiği açıkça anlaşılmakta olduğunu Borç olmadığını, müvekkili şirketin kayıtlarında iddia edilen para girişinin mevcut olmadığını, davalı asil ve diğer 3 icra takibinin vekilinin aynı olması ve icra takiplerinin Kocaeli’nde açılmasının iddiayı ispatlar nitelikte olduğunu, mahkemece hükmedilen gerekçeli karar sonrasında ihtiyati tedbir kararının kaldırılması da müvekkil şirketi çok ciddi zararlara uğratacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı yan, davaya konu senedin şirketin eski yetkilisi tarafından tanzim edilmiş ise de; şirketin böyle bir borcu olmadığını, davacının bonodan sorumlu olmadığını iddia etmiştir. Mahkemece yerinde olarak tespit edildiği üzere; davacı yanca …’ın şirket temsilcisi olarak seçilmesine ilişkin kararın iptali yönünde dava açıldığına ilişkin bir iddia ve delil ileri sürülmediği, bu durumda şirketin yetkilisinin keşide ettiği bonodan dolayı davacı şirketin sorumlu olacağı, davacının şirket işleyişi ve temsilcinin sorumluluğuna ilişkin iddiasının iş bu davada dinlenemeyeceği, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının kesin delil sunmadığı, senette şirket kaşesindeki adresin senedin kambiyo senedi vasfını etkilemeyeceği dikkate alındığında davanın reddine dair kararda esas ve usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.