Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1200 E. 2018/838 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/1200 Esas
KARAR NO : 2018/838
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/12
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/04/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dairemiz önüne gelen istinaf istemi, davacının, davalı şirket ile telekomünikasyon hizmetleri alanında yaptığı “Dağıtım Merkezi Sözleşmesi” nin, haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak açmış olduğu tazminat, verilen cezaların iptali ve bakiye alacağın tahsili talepli davada, davacı tarafından davalıya verilen 26.12.2015 tarihli ve 2 yıl süreli Teminat Mektubunun yargılama sonuna kadar nakde çevrilmemesi için yaptığı ihtiyati tedbir isteminin mahkemece, HMK’nın 390/3 maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine ilişkin 15.01.2018 tarihli karara karşı istinaf başvurusudur.
Davacı vekili istinafında, “taraflar arasındaki sözleşmenin davalının tek taraflı talebi ve dayatması nedeniyle sona erdiğini, ibranamenin geçersiz olduğunu, davalının doğacak bir zararı bulunmadığını, tüm zararlarını fazlasıyla ve haksız olarak tahsil ettiğini, buna rağmen teminat mektubu miktarı kadar daha zenginleşmek istediğini, sözleşme, sözleşmenin feshi ve cezalara ilişkin belgelerin dosyada mevcut olduğunu, müvekkilinin 01.03.2015 tarihinden itibaren davalının Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş illerinde Sabit Dağıtım Merkezi olarak hizmet verdiğini, müvekkilinin davalıya güvenerek 3 katlı bir yer kiraladığını ve davalıya ibra ettiğini, ancak bu ibra’dan sonra davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, eğer müvekkili davalının 2 mağaza daha vermeyeceğini bilse idi, sözleşmeyi feshetmeyecek olduğunu, müvekkilinin sıfırdan bir müşteri portföyü oluşturduğunu, 1.000’e yakın alt bayi ve 55.000’den fazla müşteri kazandırdıklarını, bu nedenle litaratürde “portföy tazminatı” denen tazminata hak kazandıklarını, sunulan belgelerin, yaklaşık ispat koşulunu sağladığını, tedbir kararı verilmediği takdirde teminat mektubunun 22 Şubat 2018’e kadar nakde çevrileceğini ve konutun satışa çıkarılacağını, davalının son 2 aylık hak edişi dahi ödemediğini, haksız cezalar keserek müvekkilini mağdur ettiğini, davalının teminat mektubundaki teminata da ihtiyacı olmadığını, davalının müvekkilinden bir alacağı olmadığını, bu yönde bir icra takibinin de bulunmadığını, bu davada müvekkilinin tazminat kazanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ” iddia ile red kararının kaldırılmasını ve teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında, “taraflar arasındaki Dağıtım Merkezi Sözleşmesi için, genel taraflar arasında imzalanan 17.03.2017 tarihli Sonlandırma Protokolü ve ibraname ile sonlandırıldığını, basiretli bir tacir olarak, davacının serbest iradesi ile imzaladığı mutabakat ile bağlı olduğunu, tarafların anlaşarak sözleşmeyi feshettiklerini, buna rağmen ihtiyati tedbir isteminde bulunulmasının doğru olmadığını, yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığından, mahkemenin red kararının hukuka uygun olduğunu, protokol ve ibraname ile davacının müvekkilini ibra ettiğini, davacının iddia ve ithamlarının iyiniyet ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, iddaların abesle iştigal olduğunu, sözleşmenin 23.2 ve 27.9 maddeleri gereği teminat mektubunun müvekkilinde bulunmasının doğru olduğunu,” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar, davacı vekili ilk derece mahkemesi kararına karşı, yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de; taraflar arasındaki 13.07.2017 tarihli ibraname ve sonlandırma protokolünün 3.2.maddesi ve Dağıtım Merkezi Sözleşmesi’nin 23.2 ve 27.9.maddeleri gereğince borç sonlandırma tarihinde çıkacak zararın teminatı olarak verilmiş olmakla birlikte, eldeki davada davacı kendi uğradığı zararın tazminini talep etmiş olup, teminat mektubu ile ilgili dava bulunmadığından ve HMK 389-390.maddeleri gereği dava konusu olmayan hususlarla ilgili tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından, sonuç itibariyle karar doğru olduğundan istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 02/04/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.