Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1185 E. 2021/337 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1185 Esas
KARAR NO: 2021/337
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2017
NUMARASI: 2016/202 2017/194
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 2 FSHHM’NİN 2016/207 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2016
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı … San ve Tic. A.Ş vekili, müvekkilinin … özel ve uluslararası standartlarda akıllı ulaşım sistemleri, donanım ve yazılım üreten bir firma olduğunu, davalının da aynı sektörde faaliyet gösteren tanınan bir firma olup adına “…” markasının adına tescil ettirdiğinin anlaşıldığını, ne var ki bu markanın 556 Sayılı KHK’nun 7 ve devamı maddeleri uyarınca marka vasfında olmadığını, ayırt edicilik özelliğinin bulunmadığını, herhangi bir ayırt edici kelime, unsur ve saire koymaksızın sadece mersin ve kart sözcüklerinden oluşan ibarenin tescil ettirildiğini belirterek davalıya ait “mersin kart” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin tek başına şehir adını marka olarak tescil ettirmediğini, bu nedenle 556 Sayılı KHK’nun 5.ve 7.maddesine aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, davacının hizmet verdiği şehirlerde şehir ismini ihtiva eden bir kart kullanımına yönelik uygulamasının da bulunmadığını, haksız rekabetin söz konusu olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada davacı …San ve Tic. A.Ş vekili, müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının da aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, davalıya ait “… kart” ibareli markanını müvekkiline ait marka ile karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu konuda mahkemenin 2016/202 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davalar arasında irtibat bulunduğunu bildirerek davaların birleştirilmesi ile davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; asıl davada davalı tarafın tescilli markası mersin kart ibaresinin Mersin ilinin kartıyla meşhur bir il olmaması, bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunması nedeniyle tescille engel bir durumun olmadığı gerekçeleriyle asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden ise davacı tarafın … şekil markası ve davalının mersin kart ibareli markaları dikkate alındığında her iki markada da … kart ibaresinin öne çıktığı, her iki markanın … ve kart ibarelerini içermesi, dolayısıyla her iki marka arasında görsel, işitsel ve anlamsal bir benzerlik bulunduğunu, ortalama tüketici nezdinde bağlantı kurma ihtimalinin mevcut olduğu, markaların benzer olduğu, karıştırma tehlikesi bakımından yapılan değerlendirmede ise mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, davacının markaları ve davalı markalarının emtia ve sınıfları dikkate alındığında, davalıya ait mersin kart ibareli markanın 9.sınıfta yer alan manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları, bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilin manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilir elektronik yayınlar, manyetik/optik okuyucu kartlar, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri emtiaları yönünden davacı markasıyla benzer olduğundan, bu emtialar yönünden markanın kısmen hükümsüzlüğüne ve bağlantılı ve ilişkili olmayan sınıf ve emtialar yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, kararı asıl davanın davacı vekili ile asıl ve birleşen davanın davalı vekili istinaf etmiştir. Asıl davanın davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin davalıya ait markanın ayırt edicilik koşulunu sağladığına dair kararının hukuka aykırı olduğunu, mersin ve kart kelimelerinin düşük ve zayıf ibareler olduğunu, dolayısıyla KHK’nun 7/1-a maddesi gereğince ayırt edicilik vasfında bulunmadığını, il ismi ile beraber marka örneğinde yer alan ayırt edici ibarelerin, harflerin, logoların markaya bütün olarak ayırt edici değer katması halinde ancak tescil edilebileceğini, dolayısıyla davalı markasının bu vasfının bulunmadığını, yine davalıya ait marka ile müvekkiline ait markaların tescilli olduğu sınıflar farklı olsa da tescil edilen sınıfların farklılığı, markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı sonucunu doğurmadığını, müvekkiline ait markanın 12/03/2005 tarihinden beri tescilli olduğunu, davalının ise aynı iş kolunda davaya konu mersin kart markasını 15/02/2013 tarihinde tescil ettirdiğini, markalar arasında iltibas oluşturacak şekilde benzerlik bulunduğunu, dolayısıyla tescil edilemeyeceğini, her iki markanın da hizmet verdikleri sektör ve hatta özgülendikleri ürünün aynı olup söz konusu markaların faaliyet alanının toplu taşımacılıkta elektronik ücret toplama ve akıllı kart sistemleri olduğunu, mahkeme tarafından bu hususun gözardı edildiğini, TPE tarafından yayınlanan tebliğe göre farklı sınıflarda yer almalarına rağmen halk nezdinde karıştırılmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin benzer olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu, bu konuda Yargıtay kararları bulunduğunu, sonraki marka olan mersin kart markasının hangi mal ve hizmetlerde kullanılırsa kullanılsın ortalama bir tüketicinin bu markanın müvekkilinin önceki tarihli markası olan mersin kentkart markasıyla bağlantılı olabileceğinin düşünme tehlikesinin bulunduğunu, markaların benzer olduğunun bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu bildirmiştir. Asıl ve birleşen davanın davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının taraf ehliyeti bulunmadığını, asıl davada davacının … San ve Tic. A.Ş , birleşen davada ise … San ve Tic. A.Ş’nin davacı olduğunu, her iki firmanın farklı tüzel kişilikler olduğunu, her iki firmanın da aynı talepli davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, her ne kadar Mersin ilinde belediye şirketi olan … A.Ş ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde talepte bulunduğu iddia edilmiş olsa da, markanın ayırt edici özelliğinin bulunmaması nedeniyle hükümsüz olduğunun iddia edilmesi yönünden davacı firmaların talep hakkı bulunmadığını, kararın öncelikle bu yönden bozulması gerektiğini, mahkemenin birleşen davada müvekkiline ait markanın 9.sınıfta yer alan bir kısım emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar vermiş ise de, bunun hatalı olduğunu, zira her iki marka arasında karışıklık oluşturacak bir benzerliğin bulunmadığını, nitekim markaların hitap ettiği kitle bakımından oluşturduğu ilk algının benzerlik meydana getirmediğini, bununla birlikte şehirde dava konusu markada Mersin’de bu kartı piyasaya sürmek için zaten belediyenin açtığı ihalenin kazanılması gerektiğini, hal böyle iken iki markanın da ürünlerinin aynı anda piyasada olması ve karışıklığa yol açmasının mümkün olmadığını, kısmi kabul kararının bozulması gerektiğini bildirmiştir. Davalıya ait … + şekil markasının 15/02/2013 tarihinden itibaren 9 ve 36.sınıflarda 10 yıl süreyle tescil edildiği görülmüştür. Birleşen davanın davacısına ait Kentkart markasının 9,38 ve 42.sınıflarda 24/12/2008 tarihinden itibaren tescilli olduğu görülmüştür. Birleşen davanın davalısına ait … San ve Tic. Ltd. Şti + şekil markasının 12/03/2004’ten itibaren 7,9 ve 39.sınıflarda tescilli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/09/2017 tarihli …, Yard. Doç. … ve … tarafından düzenlenen üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda; davalı ve birleşen davalıya ait olan 2013/14025 tescil numaralı … kart ibareli marka tescilinin 556 Sayılı KHK’nun 5.ve dolayısıyla da 7/a maddesine aykırı olmadığını, bu markanın tescilli olduğu 9.sınıfta yer alan manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları, bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilin manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilir elektronik yayınlar, manyetik/optik okuyucu kartlar, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri emtiaları bakımından davacının mersin kart esas unsurlu 39.sınıfta tescilli olduğu “para, jeton veya kartla çalışan cihazlar ve bunlar için mekanizmalar: otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Elektronik veya manyetik kartlar: telefon kartları, bankacılıkta kullanılan kartlar, otomatik açma-kapama kartları, sayaçlar için elektronik kartlar, elektronik biletler” ile benzer olduğu, 9.sınıfta yer alan diğer emtialar ile 36.sınıfta tescilli tüm hizmetler açısından aralarında benzerlik olmadığı, bu nedenle mersin kart ibareli markanın tescilli olduğu 9.sınıfta yer alan manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları, bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilin manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilir elektronik yayınlar, manyetik/optik okuyucu kartlar, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri emtiaları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, davacının kent kart markası ile davalının Mersinkart markası arasında iltibas oluşturacak şekilde görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığı kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Asıl dava, davalıya ait markanın ayırt edicilik özelliğinin bulunmaması sebebine dayalı, birleşen dava ise tarafların markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunması nedeniyle açılan marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplerine ilişkindir. Birleşen davanın davacısına ait Kentkart markasının 9, 38 ve 42.sınıflarda, yine … San ve Tic.Ltd.Şti + şekil markasının 7, 9 ve 39.sınıflarda tescilli olduğu, asıl ve birleşen davanın davalısına ait Mersin Kart markasının ise 9 ve 36.sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Mersin ilinin kartıyla meşhur bir il olmadığı, bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunduğu, dolayısıyla tesciline engel bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl davanın davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin istinafına gelince, her iki davacının da farklı tüzel kişilikler olmasına rağmen aynı markanın hükümsüzlüğüne dair dava açmalarında hukuki yararları bulunmadığına dair istinaf sebebi yerinde değildir. Birleşen davanın taraflarına ait Mersin Kentkart esas unsurlu marka ile … markasının benzer olduğu, markalarda … ibaresinin ön plana çıktığı, her iki markanın … ve Kart ibarelerini içermesi, aynı ve benzer kelimelerin kullanılması dikkate alındığında, ortalama tüketici nezdinde markalar arasında bağlantı kurma ihtimalinin bulunduğu ve karıştırılma tehlikesinin oluştuğu, bu bakımdan davacının tescilli markaları ile davalının tescilli markası arasındaki emtia ve sınıflar dikkate alındığında, davalıya ait … ibareli markanın 9.sınıfta yer alan manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları, bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilin manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilir elektronik yayınlar, manyetik/optik okuyucu kartlar, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri emtiaları yönünden benzer olduğu anlaşıldığından bu yönlerden verilen kısmi hükümsüzlük kararı usul ve yasaya uygun olup asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan bu kartın piyasaya sürülmesi için belediyeden ihalenin kazanılması gerektiğine dair istinaf talebi de marka hukuku ilkeleri bakımından yerinde görülmemiştir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen asıl davanın davacı vekili ile asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl davanın davacı vekili ile asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Asıl davanın davacısından alınması gereken 118,60 TL (59,30×2) harçtan, peşin alınan 67,30 TL (35,90+31,40) harcın mahsubu ile bakiye 51,30 TL harcın asıl davanın davacısından alınarak hazineye irat kaydına, 3-Asıl ve birleşen davanın davalısından alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın asıl ve birleşen davanın davalısından alınarak hazineye irat kaydına, 4-Asıl davanın davacısı ile asıl ve birleşen davanın davalısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2021