Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1107 E. 2021/295 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1107 Esas
KARAR NO: 2021/295
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI: 2016/442 E. – 2017/1054 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 15/03/2015 – 18/05/2015 – 17/05/2015 ve 15/05/2015 keşide tarihli 4 adet çekin muhatap bankaya ibraz edildiğini ancak çek üzerindeki imzaların uyumsuzluğu gerekçesi ile yasal ödeme tutarı bedelinin taraflarına ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, yapılan iş bu takibe davalının itiraz etmesi sonucunda takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek icra dosyasına yapılan itirazın iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı uhtesinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; söz konusu 4 adet çekin keşidecisi olan … Ltd. Şti’nin müvekkili Banka’nın kredi müşterisi olduğunu, çeklerin davacı tarafından müvekkili Bankaya fiilen ibrazı sonrasında; çek üzerindeki keşidecisi imzası ile, … Ltd. Şti.’nin müvekkili banka kayıtlarındaki imzasının aynı olmadığı, çeklerin sahte imza içerdiğinin anlaşılması üzerine müvekkili Banka tarafından işlem yapılmadığını ve çeklerin yasal sorumluluk bedeli/güvence bedeli’nin davacıya ödenmediğini, davacının iddia ettiği üzere müvekkili Banka’nın söz konusu durum karşısında kötüniyetli hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğini, çeklerdeki keşideci imzası ile, banka kayıtlarındaki imzanın örtüşmemesi durumunda, müvekkili Banka tarafından yasal sorumluluk bedeli ödemesi yapılmasının beklenemeyeceğini savunarak davanın reddini, haksız ve kötüniyetli davacının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın, 5941 sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereğince karşılıksız çek nedeniyle bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın davalı Banka tarafından ödenmemesi nedeniyle başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkin olduğu, davacı hamil tarafından bankaya ibraz edilen 7 adet çekin karşılığı bulunmaması nedeniyle davalı banka tarafından karşılıksız işlemi yapılmış olup, imza sirküsündeki örnek imza ile çeklerdeki keşideci imzalarının örtüşmemesi nedeniyle de çek garanti tutarları davacıya ödenmediği, 6102 sayılı TTK’nın 812. maddesinde “sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur, bu durumda muhatap banka çekteki imzanın keşideciye ait olup olmadığını incelemek durumundadır” hükümlerini içerdiği, somut olayda da davalı muhatap banka, çekin kendisine ibrazı üzerine bu incelemeyi yaptığı ve imzanın keşideciye ait olmadığı gerekçesi ile ödeme yapmadığı, davaya konu çeklerdeki keşideci imzası ile keşideci şirketin imzalarının aynı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi avansı yatırılmadığı, bu durumda aksine bir delil bulunmadığından çeklerin üzerindeki keşideci imzalarının, keşideci şirkete ait olmadığı kabul edilerek yapılan değerlendirmede, davalı Banka’nın ödemeden imtina etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı (Yarg. 11. H.D. 14/10/2015 T. 2015/4012 E. 2015/10481 K.) anlaşıldığı ve davacının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olarak hareket ettiğine ilişkin bir delil bulunmadığı anlaşıldığı, gerekçesiyle davanın reddine ve tazminat taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bankanın çeklerin ibrazı ile birlikte çekin karşılığı olmadığından bahisle şerh düşüldüğünü, bir süre sonra banka sorumluluk bedelinin talep edilmesi halinde ise imzalar uyuşmuyor şeklinde bir gerekçe sunulduğunu, daha önce faktoring şirketleri tarafından ibraz edilen çokça çekin banka sorumluluk miktarının ödendiğini, imza incelemesinin ancak benzerlik olmadığı hallerde yapılabileceğini, mahkemeye birebir imzalı çeklerin sunulduğunu, bankanın imza incelemesi yapmadan karşılığının olup olmadığının tespitini yapamadığını, çekin bankaya ibrazı ile bu incelemenin zaten yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, 5941 sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereğince karşılıksız çek nedeniyle bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın davalı Banka tarafından ödenmemesi nedeniyle açılan takibe dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı yan davasını ıslah ederek alacak davasına dönüştürmüştür. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu çekler muhatap Bankaya değil takasa ibraz edilmiş olup, bilahare, çeklerin muhatap bankaya ibrazı üzerine davalı muhatap Banka tarafından yapılan inceleme sonucu çeklerdeki imzanın keşideciye ait olmadığı gerekçesi ile ödeme yapılmamıştır. 6102 sayılı TTK’nın 812. maddesi gereğince sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur. Bu durum da muhatap banka çekteki imzanın keşideciye ait olup olmadığını incelemek durumundadır. Somut olayda da mahkemece imza incelemesi hususunda ara karar oluşturulmuş ise de davacı vekili ara kararın gereğini yerine getirmemiş, bilirkişi delilinden vazgeçtiğini açıkça beyan etmiştir. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.