Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1094 E. 2021/279 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1094 Esas
KARAR NO: 2021/279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2015/491 E. – 2017/1111 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 50/2 viskont ful. Lye süprem merserize kumaş için çeşitli tarihlerde sözleşme imzalanarak sözleşme konusu kumaşların örülmesine başlandığını, sözleşme kapsamındaki kumaşlardan 2484,65 kilogram boyanıp sevke hazır hale getirildiğini, 1196,10 kilogramında ön işlemlerin yapılarak boyama işlemi yapılacakken davalı şirketin talimatı üzerine işlemlerin durdurulduğunu 1315,95 kilogram kumaşında ham olarak davalının talimatı üzerine bekletildiğini, davalının kumaşların teslimini talep etmemesi üzerine İstanbul … Noterliği’nin 10/05/2013 tarih … yevmiye no.lı ihtarnamesi ile kumaşların 7 gün içerisinde teslim alınmasına ilişkin ihtarının 13/05/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının geçen süreçte bir kaç kez şifahi olarak kumaşları teslim alacağı beyan etmesine rağmen teslim almadığını ve herhangi bir ödeme yapmadığını, söz konusu kumaşlardan 1315,90 kilogram dışında kalan işlenmiş kumaşların başka şekilde değerlendirme imkanı bulunmadığı, belirtilen nedenlerle müvekkilinin 39.202,12USD zararı bulunduğu ileri sürerek anılan miktarın 21/05/2013 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; taraflar arasında hiçbir şekilde satım sözleşemsi imzalanmadığı belirtilen sözleşmenin altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususunun sözleşmedeki imzaların incelenmesi ile anlaşılacağını müvekkiline her hangi bir şekilde kumaş teslim edilmediğini, davaya konu edilen emtianın halen davacının elinde bulunmasına rağmen elindeki emtia nedeni ile zarar gördüğünü ileri sürerek tazminat talep ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, somut olayda öncelikle taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafından sözleşmenin imzaladığı ileri sürülen …’ın davalı şirketin temsil ve ilzama yetkili bulunmadığı dosya kapsamı ile sabit olup, sözleşmenin davalı açısından bağlayıcı olup olmadığı yetkisiz temsil hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, TBK.’nın 46. Maddesi gereğince bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak hukuki bir işlem yaparsa bu işlem ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlar yetkisiz temsilcinin kendisi ile işlem yaptığı diğer taraf temsil olunandan uygun bir süre içerisinde bu hukuki işlemin onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebileceği, bu süre içerisinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur düzenlenmesi bulunduğu, belirtilen normun somut olaya uygulanmasında, davalı tarafın yetkisiz temsilci ile yapılan sözleşmeyi onadığına ilişkin herhangi bir maddi durum bulunmadığı gibi, davalı taraf sözleşmenin yapıldığını inkar ettiği, esasen davacı tarafın sözleşme asıllarını da dosyaya sunmadığı, davacı tarafından ibraz edilen yazışmaların incelenmesinde; dava konusu emtianın davalı şirketçe istendiğine ilişkin herhangi kayıt ve bilgiye denk gelinmediği, bu durumda taraflar arasında satım ilişkisi kurulmadığı, daha önce yazılı talep üzerine bir kereye mahsus olmak üzere emtia satışı yapılmış olması çalışan tarafından yapılan her türlü sözleşme benimsendiği anlamına gelmeyeceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 02.02.2013, 15.02.2013, 01.03.2013 ve 20.03.2013 tarihli sözleşemler üzerindeki imzaların …’a ait olduğunu, ticari ilişkinin en başından beri siparişlerin faks yolu ile verildiğini, ıslak imzalı olmadığını, daha önceki yıllarda davalı şirket adına … tarafından sipariş edilen malların itiraz edilmeksizin teslim alındığını ve önceki satış sözleşmelerinin de dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin …’ın yetkisinin kaldırıldığına dair herhangi bir bildirimde bulunmadığını, …’ın şirketi temsil ve ilzama yetkisi bulunmadığı gerekçesi ile verilen kararın bozulması gerektiğini, iddianın ipstaı için önceki yıllarda yapılan kumaş satışlarına ilişkin sözleşme ve yazışmaların sunulduğunu, mahkemenin bilirkişinin hatalı görüşünü dikkate aldığını, … ile yapılan 2013 Mart ayı tarihli e-mail yazışmasının her zaman olduğunu gibi dava konusu sözleşmelr için de …i le anlaşıldığını ve … tarafından siparişlerin verildiğini ispat ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satış sözleşmesine konu siparişlerin teslim alınmaması nedeni ile uğranıldığı iddia olunan zararın tazminin istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı yan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davalı şirket çalışanı … aracılığı ile sürdürüldüğünü, dava konusu siparişler yönünden de davalı şirketi temsilen … ile sözleşme ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş ise de; davalı yanın dava konusu mallar yönünden sözleşme ilişkisini kabul etmediği, sözleşmelerin asıllarının davacı yanca ibraz edilemediği, davacı vekilinin ek rapora karşı beyan dilekçesinde delil olarak sunulan e-mail yazışmasının önceki siparişlere ilişkin olduğunu açıkça beyan ettiği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin ispatlanamayan davanın reddine karar vermesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.