Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1088 E. 2018/1407 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/1088 Esas
KARAR NO : 2018/1407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/487
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/06/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … Şirketine hazır beton sattığını, ancak borçlarının artması üzerine mal vermediklerini, davalının 14/11/2016 tarihli sözleşme ile dava dışı şirketin borçlarına garantör olduğunu, borçların ödenmemesi üzerine iki ayrı icra dosyasında takip başlattıklarını, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, ayrıca ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin böyle bir borçtan sorumlu olmadığını, davanın dava dışı şirkete ihbarı gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davacı tarafından muaccel olduğu iddia edilen alacakla ilgili davalı aleyhine icra takipleri yapıldığı, davalının itirazı üzerine alacağın itirazlı hale geldiği, alacağın muaccel olup olmadığının yargılama sonucunda belirleneceği, ayrıca davaya dayanak yapılan sözleşmede davacı yararına düzenlenen 3/e maddesiyle davacı tarafından dosyaya sunulan 27/09/2017 tarihli dilekçe içeriği ve ekindeki tapu kaydı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, talebin reddi gerektiği gerekçeleriyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak, davalının dava dışı şirketin alacağını ödemeyip garanti ettiğini ve sözleşmedeki imzasını da inkar etmediğini, müvekkil şirketin yönetim kurulu üyesine dava dışı şirket tarafından devredilen taşınmazın sözleşmenin imzalanmasından önce devralandığını, müvekkil şirket iyi niyetli olarak borcun ödenmesi halinde taşınmazın iade edileceğini kabul ettiğini, ancak müvekkili şirket yetkilisine devredilen taşınmazın borcu karşılayacak değerde olmadığı gibi davalının da taahhüt ettiği borcunu süresinde ödemediğini, bu taşınmazın garanti sözleşmesinin akdedilmesinden önce devralındığını ve taşınmazın dava dışı üçüncü kişi … adlı kişi tarafından 07/09/2016 tarihinde devredildiğini, sözleşmenin ise 14/11/2016 tarihinde imzalandığını, söz konusu taşınmazın borcu karşılayacak değerde olmadığını, müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi…adına yalnızca bir dairenin tescil edildiğini, buna göre söz konusu borcun bu daire ile karşılanacağını öngörmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca sözleşmenin 3/f maddesi uyarınca taşınmazın ifaya ekli cezai şart olarak müvekkiline irad kaydedileceğinin kararlaştırıldığını, yani borçtan mahsubun söz konusu olmadığını, öte yandan borcun varlığı ve miktarı konusunda tarfaların mutabık olup muaccel olduğunu alacağın vadesinin geldiğini, tüm bu hususların ispatlandığını, borcun varlığının inkar edilmediğini bildirerek ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
İtirazın iptali davasına konu icra takiplerinin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyası ile … esas sayılı takip dosyası olduğu, davacının ilk takipte 400.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 402.449,31 TL’nin tahsilini istediği, diğer takipte ise 700.700,00 TL asıl alacağın istendiği, ilk takipte dayanak olarak garantörlük sözleşmesi ödenmeyen taksit gösterildiği, ikinci takipte ise dayanak olarak garantörlük sözleşmesinden kalan bakiye bedel gösterildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dayanılan sözleşmenin 14/11/2016 tarihli, “borç yapılandırma ve garantörlük sözleşmesi ” başlıklı olup, …Ltd. Şti’nin davacıya olan 1.442.000,00 TL olan borcunun davalı tarafından garantör olarak ilk talep halinde ödeneceğinin hüküm altına alındığı, borcun dava dışı borçlusu tarafından 20/11/2016, 20/12/2016, 20/01/2017, 20/02/2017, 20/03/2017 tarihlerinde borçlarının ödeneceğini, eğer bu tarihlerde borçlu tarafından ödenmezse ilk talep halinde garanti eden davalı tarafından ödeneceği, borcun tamamının ödenmesi halinde borçlu tarafından mülkiyeti alacaklıya devredilen taşınmazın tekrar borçluya iade edileceğinin ve yine borçlu ve garantörün sözleşmeye aykırı hareket etmesi halinde taşınmazın alacaklı tarafından irat kaydedileceğinin ve bu durumun ifaya cezai şart niteliğinde olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davacı tarafından verilen replik dilekçesinde; davalının sözleşmeyi inkar etmediği belirtilmiştir.
Düplik dilekçesinde ise; müvekkilinin garantörlüğünün kefalet niteliğinde olup fer’i bir borç olduğunu, dolayısıyla talebin reddi gerektiğini, ayrıca azami miktarın ve tarihin kefil tarafından el yazısı ile yazılması gerektiğini, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, ayrıca sözleşmenin 3/e maddesi uyarınca borcun ayni hak olan mülkiyet hakkı ile koruma altına alındığını bildirmiştir.
Sözleşmede bahsi geçen … parsel sayılı bağımsız bölümün 07/09/2016 tarihinde davacı şirket yetkilisi olduğunu belirten … adına devrinin yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise dava sırasında istenen ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yöneliktir. Davacının dava dışı şirkete hazır beton sattığı, davalının ise borç yapılandırma ve garantörlük sözleşmesi başlıklı sözleşme ile dava dışı şirketin bu satıştan doğan 1.442.000,00 TL borcunu sözleşmede belirtilen vadelerde ödememesi halinde ödemeyi kabul ettiği görülmüştür. Dava dışı asıl borçlunun ve davalının sözleşmede belirtilen tarihlerde davacı tarafa ödeme yaptığının ileri sürülmediği, söz konusu vadelerin gerçekleştiği, davalının bahsedilen sözleşme ile dava dışı asıl borçlu tarafından belirtilen vadelerde ödeme yapılmaması halinde ilk talep halinde başkaca herhangi bir ihtar veya ihtara gerek kalmaksızın ödeme yapılacağını kabul ve taahhüt ettiği, sözleşmede belirtilen taşınmazın davacı şirket yetkilisine devrinin ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu hususları gözetildiğinde ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2017 gün, 2017/487 esas sayılı ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü ile; icra takiplerinde istenen tutarların toplamı olan 1.103.149,31 TL alacağın takdiren %15’si oranında nakdi ya da banka teminat mektubu sunulduğunda İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca 1.103.149,31 TL miktarındaki (bunu aşmayacak şekilde) alacağını karşılayacak şekilde davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3.şahıslar nezdindeki hak ve alacaklar üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının isteği halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 44,50 dosya fotokopi masrafı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 161,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
7-İhtiyati haciz kararının tebliği ve infaz işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.13/06/2018