Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1046 E. 2021/166 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1046 Esas
KARAR NO: 2021/166
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2014/1927 2017/1041
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki olduğu, davacının alacaklı durumda olduğu, alacağın tahsil edilmeyince davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve davalının takibe itiraz ettiği ve takibin durduğunu davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; 14.03.2014 ve 12.04.2014 tarihli faturalar karşılığı davalının davacıdan yapmış olduğu 25 balya … ürünlerinin 19 balyasının, daha önceki alımlarda da olduğu gibi üretimi yapılan bitkilerin saksılarında kullanıldığını, ancak bir süre sonra bu torfun kullanıldığı bitkilerde gelişim bozuklukları baş gösterdiği, elinde kalan 6 adet … balyasını analiz ettiren davalının satın aldığı ürünlerin Ph seviyesinin 4,5 seviyesinde olduğunu fark edip, durumu davacıya bildirdiği, davacı şirket yetkilisinin söz konusu gelişim bozukluğunun PH seviyesi ile ilgisinin bulunmadığını bildirdiğini Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014 – 27 D.İŞ. sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırılıp, düzenlenen raporda davacıdan satın alınan torfların PH seviyesinin 4,5 civarında olduğu ve davacının iddiasının aksine Eskolonia, Lonicera, Photinia Fraseri Nana, Nandina Fairpover bitkilerinin gelişimi üzerinde olumsuz etki etmekte olduğunu gelişimlerin için gereken PH aralığının 5,5 – 6,5 olduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…Tarafların her ikisi de tacir olup, o işi yapan bir tacir kadar basiretli davranmakla yükümlüdür. Davalı taraf da fidan ve çiçek yetiştiriciliği işi ile iştigal etmekte olup hangi PH’ın ne için kullanılacağını bilmesi keza davacı satıcının da hangi malı hangi bitki için hangi müşteriye satması gerektiğini bilmesi beklenir. Bu bakımdan iki taraf da özen göstermekle yükümlüdür. PH değeri(3,5-4,5 PH) çuvalların üzerinde açıkca yazmaktadır. Bu durum ibraz edilen fotoğraflardan, yapılan yazışmalardan çok açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır. Buradaki iddia olunan ayıp satıcının torfun PH özelliği konusunda alıcıyı yanıltması değildir. Somut olayda davacının sorumluluğunu doğuran husus, düşük Ph oranında sattığı malın davalının bitkilerine iyi geleceği yönündeki taahhüdüdür. Taraflar arasında yapılan(23.05.2014 tarihli) mail yazışmaları incelendiğinde satıcının faturaya konu malla ilgili alıcının şikayet ve ihbarı üzerine, sattığı malın PH değerinin bitkiler için uygun olduğunu, PH la ilgili bir sorun olmayacağını, bitkilerin durumundaki kötüleşmenin başka sebeplerden kaynaklanacağını defaten tekrarladığı anlaşılmaktadır. Keza dosyaya sunulan dilekçelerde de davalının bitkileri aşırı suladığı, torfa başka maddeler kattığı, harmanladığı, bu şekilde bitkilerin gelişiminin kötüleştiği ileri sürülmüştür. Satıcı, malla ilgili vaad ettiği hususlar bakımından sorumludur. Davalı daha önce de davacıdan .. almış, kullanmış, yeniden sipariş verdiğinde, önceki mallardan kalmadığı ancak eldeki 3.5- 4.5 ph değerindeki torfun da davalının işini göreceği şeklindeki taahhütle mal almış, kullanmış, bitkilerin zarar gördüğünü farketmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmasa da hem iddialardan hem yazışmalardan bu şekilde mal alındığı/fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu bu mallar yönünden gizli ayıp olduğu, ayıp ortaya çıkar çıkmaz davalının bu durumu satıcıya bildirdiği kabul edilerek bu faturalar nedeniyle başlatılan icra takibinin haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Kalan ve kullanılmayan 6 adet balya torfun iadesi ile ilgili açılmış bir dava veya talep olmadığından, yine denkleştirme talebi olmadığından, doğrudan başlatılan icra takibine itirazın iptali talep edildiğinden, 2013 yılından devreden borç için takibin haklı, … ve … sayılı faturalar yönünden takibin haksız olduğu anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne Davanın reddedilen kısmı için davacının kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatına ilişkin hüküm kurulmamış, kabul edilen kısım içinse itirazın haksız olduğu ve miktarın likit olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatına ….” hükmedilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…yerel mahkemece eksik inceleme ile ve birbiri ile zıt bilirkişi raporları arasındaki mübayenet giderilmeden hatalı karar verilmiştir. En son tanzim edilen 02/09/2016 tarihli Ek Bilirkişi Raporu, hem teknik hem de hukuki yönden hatalı olmasına rağmen itirazlarımız Mahkemece incelenmeksizin hüküm tesis edilmiştir Kök bilirkişi raporunda, sanki dava konusu ihtilaf sadece 2014 yılında satış ve teslimi yapılmış mallar ile sınırlı imişcesine yüzeysel bir inceleme yapılmış ve açık bir hesap ve değerlendirme hatası ile, müvekkil şirketin hiç bir alacağı olmadığı sonucuna varılmış iken ek raporda, 2013 yılından kalma bakiye alacağımızın 17.110,00 TL olduğu tespit edilmiş ancak 2014 yılına ait alacaklarımız hukuka aykırı olarak yine göz ardı edilmiştir. Kök ve ek raporlar arsasında ortaya çıkan 17.110,00 tl miktarlı fark dahi incelemenin sıhhatli yapılmadığının kanıtı iken ve yerel mahkemece raporlar arasındaki mübayenet giderilmeden hatalı karar verilmiştir. yerel mahkemece, hukuken hatalı bilirkişi raporları esas alınarak hatalı karar verilmiştir. Mahkemenin kararına esas aldığı Ek raporda, asıl (kök) raporda yapılan hukuki ve teknik hatalar aynen tekrar edilmiş ve dava konusu olan toflardan 14.03.2014 ve 12.04.2014 tarihli faturalara konu 25 balya torfun PH seviyesinin 3,5-4,5 aralığında olması başlı başına bir ‘gizli ayıp’ olarak nitelenmek suretiyle müvekkilin alacak talebinde haksız olduğu sonucuna varılmış, yerel mahkeme de bu hatayı kararına yansıtmıştır. Bu tespit ve varılan sonuç asla va asla doğru değildir. Ancak bir an için rapordaki bu tespit ve yerel mahkeme değerlendirmesi kabul edilecek olsa bile raporun ve mahkeme kararının hatalı olduğu yine kolaylıkla anlaşılmaktadır. Zira, bilirkişi raporunda ayıplı olarak nitelenen ürünlerden davalının elinde kalan (çoğu davalı şirketçe kullanılmış) ürünlerin değerinin düşülerek, hesaplamada nazara alınmamış olması bakımından da rapor ve karar açıkça hukuka aykırıdır. Öyle ki, bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiği üzere davalı şirketçe, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerle ilgili bir iade faturası düzenlenmemiştir. Davalı ayıplı olduğunu iddia ettiği 14.03.2014 ve 12.04.2014 tarihli faturalara konu 25 balya torfun 19 balyasını kullanmış, elinde önce 8, sonra ise 6 balya kaldığını iddia etmiştir. Mahkemenin ‘AYIP’ ve ‘AYIP İHBARI’ yönünden yaptığı değerlendirmeler de yanlış ve açıkça hukuka aykırıdır. Dava konusu ürünlerde ayıp halinden bahsedilemez: Yerel Mahkemenin ayıplı kabul ettiği … ürünü, organik bir toprak düzenleyicidir ve torfların da bitkisine göre farklılık gösteren Ph değerleri bulunmaktadır. Üreticiler tarafından bitki çeşitleri ve mevsimine göre farklı Ph değeri olan torflar tercih edilmektedir. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda yer alan “3,5-4,5 ph değerli torflar ayıplıdır” şeklide bir kabul, teknik yönden hatalı ve kesinlikle yanlış bir değerlendirmedir. En basitinden sadece internet üzerinden yapılabilecek basit bir değerlendirmeyle dahi bir çok bitki çeşidinde ph 3,5-4,5, bir çok bitki çeşidinde ise ph seviyesi daha yüksek … tercih edildiği kolaylıkla görülebilmekte iken, konunun uzmanı olduğunu iddia eden bir bilirkişinin bu hususda yanlış bir kanaate varmasına ve tüm itirazlarımıza ragmen göz ardı edilmiştir. Ürünlerin Ph değeri ambalajlarında açıkça yazılıdır. PH değerlerinin torfların ambalajında yazılı olduğu bilirkişi raporunda da tespit edilmiştir. ambalajında içeriği ne olduğu belli olan bir ürün için ‘ayıplı’ nitelemesi yapılmış olması hukuki bir hatadır. Faturalardaki ibarelerden de PH değerlerindeki farklılık kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bitki yetiştirme işi ile ilgilenen herkes bu farkın ne anlama geldiği bilir. Buna göre, faturalar incelendiğinde, örneğin, cevaba cevap dilekçemizde Ek-2b olarak arz ettiğimiz davalı şirketin 2013 yılında almış olduğu ürünün faturasında 5,5 – 6,5 PH’a tekabül edecek şekilde ‘ph ayarlı ithal …’ yazarken, davalı şirketin siparişi doğrultusunda gönderilen ihtilaflı 14.03.2014 ve 12.04.2014 tarihli faturalara konu 3,5 – 4,5 ph ayarlı torflar için ise sadece ‘ithal …’ yazmaktadır.Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ürünlerin sipariş ve sevk edilmesi ile ilgili yazılı bir anlaşma bulunmamaktadır. İhtilaftan sonraki mail yazışmalarının bu yönde bir anlaşma olarak ya da bir taahhüt olarak yorumlanması da mümkün değildir. Ek raporda ifa edilmiş buluna ve yerel mahkemece temel gerekçe yapılan, müvekkil şirketçe ürünlerin satışından ve tesliminden çok sonra davalıya gönderilen maildeki, torflarda bir sıkıntı olamayacağı, sorunun torfla değil torfa karıştırılan maddeler ve sulama ile doğacağı şeklindeki ifadelerden yola çıkarak ‘bu ifadelerle davalı şirket torfların davalının yetiştirdiği çiçeklere uygun olduğunu taahhüt etmiştir o halde … ayıplıdır’ şeklindeki değerlendirmeyi biz gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Yerel Mahkeme, hukuken hatalı ve teknik olarak da yanlış bu değerlendirme ile müvekkil şirketimizin alacağını, hakkını, alın terini hiçe saymıştır. Karar asla adaletli değildir. Toprak analiz raporları bilirkişi heyetinde yer alan ziraat mühendisi bilirkişi tarafından incelenmemiş, bu raporlar bilimsel açıdan tartışılmadan, sadece davalı şirketin iddiaları doğrultusunda ‘ torfların PH ayarı 3,5 – 4,5 ise bu bitkiler bu ph ayarında yetişmez’ gibi yüzeysel bir ifade ile hatalı rapor hazırlanmıştır.müvekkil şirketimiz sadece bir … satıcısıdır. Davalı bitki üreticisinin danışmanı ya da ona üretimde destek olan bir şirket değildir. Satın aldığı torfları hangi bitki çeşidinde kullanacağı ve yine bu torfa hangi maddelerin hangi torflarda karıştırılacağı sadece davalı şirketin bileceği (ve onu ilgilendiren) bir husustur. Müvekkil şirketimiz davalıya 5,5 – 6,5 ph seviyesinde … sağlama vaadinde bulunmamıştır ki daha düşük ph seviyesi tespit edilince bu bir ayıp olarak kabul edilsin ve müvekkil bundan sorumlu tutulabilsin. Tespit raporunda da, davalı şirketin torfları bitkilerde kullanmadan önce ‘gübre, ponza taşı, ve diğer malzemelerle’ harç karışımı yapılarak torfa katıldığı ve bitkilerde bu karışımın kullanıldığı (yani sadece müvekkil şirketin teslim ettiği torfların kullanılmadığı, kendi hazırladıkları karışımı kullandıkları) davalı şirket müdürü …’ın beyanına da yer verilerek tespit edilmiştir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;itirazın iptali davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda istinaf edilen husus; davacının davalıya sattığı … maddesinin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği, bu niteliğe göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının ayıp nedeni ile satıcı davacıya karşı ileri sürebileceği haklarının neler olduğu noktasında toplanmaktadır. Davacının davalıya sattığı ve ihtilaflı 25 Balya … malzemesinin üzerinde pH değerinin 3,5-4,5 aralığında olduğu açıkça yazılıdır. Bu durumda davalı alıcının TBK 222/2. Maddedeki hükümden yararlanabilmesi için ; ayıplı bir satış olması ve satıcının malın ayıplı olmadığı yönünde güvence vermesi gereklidir. Davacı/ satıcı pH seviyesinin 5,5 – 6,5 seviyelerinde olduğuna dair bir güvence vermemiştir. Satıcı sadece sattığı üründeki pH seviyesinde de yetiştirilmek istenen bitkilerin yetiştirilmesinin mümkün olduğunu, kendilerince ve diğer müşterilerince bu pH seviyesindeki torfla da bitki yetiştirildiğini beyan etmiştir. Davacı fatura konusu torfların pH seviyelerini bilerek ve daha önceki aldığı torftan farklı olduğunu da bilerek ve daha düşük bir fiyattan satın almıştır. Bu durumda ayıplı bir satıştan söz etmek mümkün değildir. Satıcının bu nitelikteki torfun da kullanılabilir olduğunu beyan etmesi ilk derece mahkemesince güvence vermek olarak yorumlanmıştır. Oysa TBK 222/2. Maddede anlatılan husus malın ayıplı satışı ve satıcının ayıplı olmadığı yönünde özel bir taahhütte bulunması halidir. Kaldi ki ; her iki taraf da bitki yetiştiriciliği konusunda uzman şirketler olup, davalının davacının beyanı ile bağlı olması da düşünülemez. Davalı yan iade faturası kesip malları iade etmemiş ve uğradığını beyan ettikleri zarara ilişkin bir reklamasyon faturası, ihtar, vb. Şekilde davacıdan parasal bir giderim de talep etmemiştir. Davacının düzenlediği tüm faturaları ticari defter ve kayıtlarına işlediği ve muhasebeleştirdiği de tartışmasızdır. Bu durumda; davalının iceriğini bilerek aldığı …, kendi amaçlarına uymasa bile ayıp olarak nitelendirilemeyecek olmakla ; davanın kabulü gerekmekte olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu görülmekle davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE ; İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2- İlk derece mahkemesine açılan davada Davanın KABULÜNE İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 39.972,50 TL asıl alacak üzerinden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Likit olan39.972,50 TL nin %20 si oranında 7.994,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Alınması gerekli 2.730,52 TL harcın davacı tarafça yatırılan 482,83 TL peşin harçtan mahsubu ile 2.247,69 TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 482,83 TL peşin harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 717,50 TL talimat masrafı , 218,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.518,33 TL yargılama giderinin davanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.995,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3-Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 4- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 12,50 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 31,50 TL olmak üzere toplam 129,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/01/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.