Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1009 E. 2018/735 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/1009 Esas
KARAR NO : 2018/735
İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2018
NUMARASI : 2017/609 E. – 2018/18 K.
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 20/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dairemiz önüne gelen istinaf istemi, İstanbul 2. FSHHM’nin 12.02.2018 tarihli nihai kararına ve kararla birlikte verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı MESAM meslek birliğinin istinafında;
Davacı vekili, “davacının 2011 yılında MESAM yönetim kurulu üyeliğinden haksız olarak ihraç edildiğini, ihraç isteyen yönetim kurulunun daha sonra mahkeme kararıyla görevden alındığını ve kayyum atandığını, 2011 yılında kayyum yönetiminde müvekkilinin yeniden üyeliğe alındığını, 2016 seçiminde, yönetim kurulu yedek üyeliğine seçildiğini, asil üyelerden birisinin istifası üzerine sıradaki yedek üye …’nin seçildiğini, ancak sağlık sorunları nedeniyle bu üyenin de istifası üzerine çağrılma sırası müvekkili …’ de olmasına rağmen müvekkilinin, yönetim kurulu asil üyeliğine çağrılmadığını ve daha az oy almış birisinin yönetime alındığını, böylece seçme-seçilme hakkının ihlal edildiğini,” iddia ile müvekkilinin üyeliğinin yok hükmünde olduğuna dair 15.08.2017 tarihli MESAM yönetim kurulu kararının iptalini, üyeliğinin devam ettiğinin tespitini ve sıradaki yedek yönetim kurulu üyesi olarak asil yönetim kurulu üyeliğine atanması yönünde hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Davalı MESAM vekili davaya cevaben, “istenilen tedbirin ne olduğunun belli olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, birliğin iç denetim yolları tüketilmeden dava açıldığını, davacının 2011 yılında, usulsüz harcama ve satın alma yönetmeliğine aykırı davranışı nedeniyle Haysiyet kurulu kararıyla ihraç edildiğini, davacının Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davanın iç denetim yolları tüketilmediğinden reddedildiğini, davacının Mart 2012’deki mali genel kurulda yeniden üyeliğe alınma talebinin reddedildiğini, ancak 12.olağan genel kurulda, genel kurulun hukuka aykırı olarak davacıyı yeniden üyeliğe kabul ettiğini, bu genel kurul kararın esasen yok hükmünde olduğunu, davacının yeniden üyeliğe alınmasının hukuka aykırı olduğunun Kültür Bakanlığı İnceleme raporu ile tespit edildiğini, sonrasında İstanbul 1.FSHHM’nin 2014/1 Esas sayılı ve 26.02.2014 tarihli kararı ile MESAM’a geçici yönetim kurulu atandığını, akabinde davacının sanki yeni üye imiş gibi üyelik başvurusunu yaptığını ve geçici yönetim kurulunun Mart 2014’te hukuka aykırı olarak davacıyı yeniden üyeliğe kabul ettiğini, yönetim kurulu üyelerinden birinin istifası üzerine sıradaki yedek üye olan davacının çağrılmasının gündeme geldiğini, ancak davacının Haysiyet Kurulu kararıyla 06.09.2011’de üyelikten çıkarılmış ve MESAM Disiplin Yönergesinin 10/2 maddesi gereği, üyelikten çıkarmanın 10 yıl geçerli olması nedeniyle davacı yerine, bir sonraki yedek üyenin yönetim kuruluna çağrılmasına ve 2014 yılında geçici yönetim kurulu tarafından verilen üyeliğe kabul kararının (19.08.2017 tarihli) mutlak butlan nedeniyle yok hükmünde olması nedeniyle üyeliğin de iptal edilmesine karar verildiğini,” savunarak ihtiyati tedbir isteminin ve davanın reddini istemiştir.
İstanbul 2.FSHHM’nin 12.02.2018 tarihinde, “davacının 2014’te yeniden üyeliğe kabul edildiğini, bu kararın hukuka uygun olduğunu, 10 yıl şartının, davacının ihraç edildiğini tarihte mevcut olmadığı, sonradan yapılan değişikliğin davacıya uygulanmayacağı, önceki yönergede böyle bir süre bulunmadığı,” gerekçesiyle davanın kabulüne, MESAM meslek birliğinin, dava konusu 15.08.2017 tarihli kararının iptaline, davacının MESAM üyeliğinin devam ettiğinin tespitine, boşalan yönetim kurulu üyeliği için sırası gelen davacının üyeliğinin ve yönetim kurulu üyeliğinin devamına, 18 Mart 2018’de yapılacak Genel Kurul’a katılmasına, ve hazirun defterine, işlenmesine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı MESAM vekili istinafında,” mahkemece daha 2.duruşmada yeterli inceleme yapılmadan esasa yönelik ve tedbir konusunda karar verdiğini, bu karar ile, üyeliğe kabul işlemi yok hükmünde olan ve 17 adet usulsüzlüğü belgelerle sabit olan bir üyenin 9.000’den fazla üyesi bulunan bir meslek birliğinin karar mekanizmasınında etkili olması sonucunun doğacağını, gerçi yönetim kurulu’nun davacıyı yeniden üyeliğe kabul kararının yok hükmünde olduğunu, disiplin yönergesinin 7.maddesi gereği ihraç konusu fiilleri işleyenlerin üyeliğinin süresiz düşeceğini, 8.maddesi gereği ise ihraç kararının 10 yıl süreyle yürürlükte olduğunu, mahkeme kararına konu MESAM yönetim kararının 15.08.2017 tarihli olması nedeniyle, bu tarihteki mevzuata göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ” iddia ile tehir-i icra kararı verilmesini, tedbir kararının kaldırılmasını, kararın icrasının durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiş, 02.03.2018 tarihli ek dilekçe ile de, ” şahsın hukukunu ilgilendiren kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceğini,” iddia ile istinaf dilekçesindeki taleplerini yinelemiştir.
Her ne kadar davalı MESAM meslek birliği, ilk derece mahkemesi kararına karşı esastan ve tedbir kararı yönünden tedbir talepli olarak istinaf isteminde bulunmuş ise de, tüm dosya kapsamına göre davacının Meslek Birliği kararıyla yeniden üyeliğe alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, Disiplin Yönergesinde yapılan değişikliğin 2011 yılında yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, bu tarihten önceki durumlara uygulanamayacağı, böylece ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, halen meslek birliği üyesi olan davacının üyeliğini askıya alacak ve genel kurula katılmasının engelleyecek biçimde tedbir kararı verilemeyeceği, buna karşılık ilk derece mahkemesince verilen tedbir kararında usule ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf isteminin tümüyle reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
İstinaf harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 20/03/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.