Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/988 E. 2018/215 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/988 Esas
KARAR NO : 2018/215
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2016
NUMARASI : 2016/52 2016/265
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/02/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, davalının “..ne” ibareli markayı 19/01/2016 tarihinde 29 ve 30.sınıflarda tescil ettiğini, ayrıca davalının….com.tr sitesinde aynı markalı çikolata, şekerleme lokum, draje gibi tamamen müvekkilinin portföyündekilerle aynı çeşit ürünlerin pazarlama faaliyetlerini yaptığını, dava konusu markanın müvekkilinin 29 ve 30.sınıflardaki yalnızca “…” ibareli .., .. tescil numaralı markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı markasının “el” hecesinden sonra “-van” yerine geçen”..ne” hecesini kullanmasının markasına ayrıcalık kazandırmadığını, davalının ingilizcedeki teleffuzları tamamen aynı olan markasını müvekkillerinin markaları ile aynı sınıf ve aynı ürünlerde kullandığından ve aynı pazarda tüketiciye hitap ettiğinden müvekkili markası ile iltibasa neden olması nedeniyle bu markayı kasten seçtiğini, kötüniyetli olduğunu belirterek davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, markaların okunuş ve telaffuzlarına bakıldığında fonetik ve işitsel açıdan tamamen farklı görüldüklerini, müvekkiline ait markanın “… ” olarak telaffuzunun mümkün olmadığını, yine sözcüklerin ve kullanılan işaretlerin hiçbir şekilde benzeşmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI:
Mahkemece, toplanan delillere göre; … markasının tescilli olduğu ürünler yönünden çok eski yıllarda Türkiye’de bilinen ve tanınmış bir marka olduğu, davalının 21/05/2014 tarihinde ticaret siciline kayıt yaptırdığı, davalının ticaret unvanındaki E ve L harflerinden sonra yukardan kesme ibareli şekil koymak suretiyle ticaret unvanındaki ibareden uzaklaştığı, davalının markasında one hecesini kullanarak ingilizce algısı oluşturduğu, her ne kadar görsel olarak … ve ..ne kelimeleri arasında son üç harfin farklılığı sebebiyle fazla benzerlik yok ve yazılış stili de farklı ise de aynı sınıflarda tescilli olan markaların özellikle ve ingilizce telaffuzlarının birebir aynı olması sebebiyle markalar arasında iltibas oluşacağı, davalının marka sebebinde basiretli tacir gibi hareket etmediği ve web sitesinde de ingilizce bilgilerinin mevcut olduğu, böylelikle iltibas tespiti ile ilgili oluşan kanının güçlendiği, 556 Sayılı KHK’nun 42/1-b ve 8/1-b maddelerindeki şartların oluştuğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, eksik inceleme yapıldığını, uzman görüşü alınmadığını, müvekkilinin şirket unvanı ile uyumlu olarak dava konusu markayı kullandığını, mahkemenin benzerliği işitsel benzerliğe dayandırdığını, TPE marka inceleme klavuzu 1.2/i uyarınca yapılacak değerlendirmenin tescilin etkili olacağı coğrafi alanın Türkiye’nin coğrafi sınırları olacağı, buna göre markanın Türkçe telaffuzu ile korunacağı, zaten ..’one markasının ingilizce bir kelime olmadığını, müvekkili ve müşterileri tarafından …one telaffuz edildiğini, fonetik benzerliğin tek başına ayırt edilemeyecek unsur olarak yeterli olmayıp nisbi red sebebi sayılmayacağı, mahkemenin bu şekildeki yaklaşımının kaos oluşturacağını, davacı ve davalı markalarının gerek sözcük gerekse işaretler bakımından benzeşmediği, işitsel ve görsel açıdan da benzerlik bulunmadığını, mahkemenin müşterinin ilk bakışta görsel olarak ayırt edip edemeyeceği hususunda tahkikat yapmadığını, ilk duruşmada karar verilmesinin kabul edilebilir olmadığını bildirmiştir.
DELİLLER:
Davacıya ait … tescil numaralı … markasının 29,30,32,35 …tescil numaralı markanın 29 ve 30.sınıflarda, 79681 tescil numaralı … markasının ise 29 ve 30.sınıflarda tescilli olduğu görülmüştür.
Davalıya ait 2014/47413 tescil numaralı markanın “….NE”markasının 29 ve 30.sınıflarda 05/06/2014 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
Davacı taraf ve davalı tarafın dava ve cevap dilekçelerinde delil olarak bilirkişi incelemesine dayandıkları görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya ait kullanımların ve internet sitesi renkli çıktılarının dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Davalı vekili, 14/04/2017 tarihinde Dairemize sunduğu dilekçesi ekinde bir başka mahkeme dosyasına sunulan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunun 19.ve 20.sayfalarını sunduğu, sunulan bu rapor içeriğinde davalıya ait markanın davacının ..NE ve …EO ibareli markaları arasında karıştırma ihtimali bulunmadığı şeklindeki YİDK kararının yerinde olduğu, davacı markasının davalı markası karşısında tescil engeli ve hükümsüzlük teşkil etmediğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. Davacı ait marka Türkiye’de bilinen bir markadır. Davalı markası ise “..l” harflerinden sonra “..ne” kelimesinden oluşmaktadır. Davalı markasında “..l” harflerinden sonra kesme işareti kullanılmış ve bu kesme işaretinden sonra “..ne” kelimesi getirilmiştir. Yukarıdan kesme işareti kullanılması kelimeyi yabancı bir kelime gibi göstermiş ve bu nedenle ingilizce okunuşa sebebiyet vermiş ve telaffuz olarak da “…” şeklinde telaffuz edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı markası ile davalı markası arasında görsel olarak kısmen farklılık var ise de, telaffuz bakımından bire bir aynıdır. Bu itibarla iltibas meydana gelecektir. Bu tespite göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. Öte yandan söz konusu bu durum yani davalı markasının iltibasa yol açacağı hususu dosya kapsamı itibariyle teknik bir incelemeyi gerektirmediğinden konuyla ilgili bilirkişi incelemesine başvurulmamış olması usuli bir eksiklik olmadığından davalı vekilinin bu konudaki istinaf talebi de yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2018