Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/960 E. 2018/1981 K. 28.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/960 Esas
KARAR NO : 2018/1981 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2016
NUMARASI : 2015/226 E., 2016/129 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait KIZILDERİLİ figürü ibareli markanın 2012/36582 tescil numarası ile tescillenmiş olduğunu, yurt dışında … olarak 1994 tarihinden itibaren tescilli marka olarak kullanılmakta olduğunu, tanınmış marka niteliğinde olduğunu, davalı müvekkilinin tanınmışlığından faydalanarak adına 2011/45895 başvuru numarasıyla … ibaresinin marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin markası ile birebir benzer olması sebebiyle 556 sayılı KHK.’nin 7/1-b ve 8/3 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan markaya ilişkin tescil aşamasında davacının itirazı üzerine verilen YİDK nın iptali için Ankara 4.FSHHM’nin 2014/12 Esas 2014/309 Karar sayılı ilamı ile açılan davada itirazın reddedilerek markanın tescil edilmiş olduğunu, mahkeme ilamının yargıtaydan geçerek kesinleştiğini, tarafları, dava konusu aynı kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin taleplerinde daha önce Ankara 4.FSHHM’nin kararını da tartışılmış olmakla davanın reddini savunmuştur.
Bakırköy 2. FSHHM’nin 29/09/2016 tarihli 2015/226 esas 2016/119 karar sayılı ilamıyla “Ankara 4.FSHHM’nin 2014/12 Esas sayılı dosyasında davacı … Davalı … dava konusu davalı adına TPE’de 2011/45895 başvuru numarasıyla tescil edilen … ibareli markaya ilişkin YİDK ‘nın iptali ve tescil edilmiş ise markanın 556 sayılı KHK.’nin 8/3-4, 7/1-b maddeleri ve kötü niyetli tescil gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep olunup yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği” gerekçesiyle Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas 2014/309 karar sayılı ilamının kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verdiği görülmüştür.
Süresinde istinaf talebinde bulunan davacı vekilinin 09/02/2017 tarihli dilekçesinde; mahkemenin davada kesin hüküm koşullarının oluşmadığına ilişkin savunmalarını değerlendirmediğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas sayılı davasının; netice-i talep kısmının; ” davalı TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19/12/2013 tarih ve 2013-M-7596 sayılı kararının iptaline” şeklinde olduğunu, markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinin dilekçenin netice-i talep kısmında yer almadığını, kararda da davanın reddine şeklinde hüküm kurulduğunu, iddia ve savunmaların özetlendiği paragrafta talebinin “tescil edilmiş ise markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi” şeklinde belirtilmiş gibi görülse de bunun bir yazım hatası olduğunu, HMK 303.madde gereğince dava sebeplerinin ve netice-i taleplerin yani konularının farklı olduğunu, müvekkilinin marka tescil belgesi aldığını, YİDK iptal davaları ile hükümsüzlük davalarının iki ayrı dava olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, dosyanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Ankara 4.FSHHM’nin 03/11/2014 tarihli 2014/12 Esas-2014/309 K sayılı kararı ile davacı şirketin davalı ile dava Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı aleyhine açtığı davada, davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edildiği, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz talebinin kabul edilerek kararın davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma kapsamında yapılan inceleme sonunda , mahkemenin 2015/298 E- 2015/297 K sayılı kararı ile önceki kararın 1,2,3,4,5 numaralı bentlerinin aynen geçerli olduğuna hükmederek davalı lehine vekalet ücretine karar verdiği, kararın 11/02/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Bakırköy 2. FSHHM’nin 29/09/2016 tarihli 2015/226 esas 2016/119 karar sayılı ilamıyla Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas 2014/309 karar sayılı ilamının kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin ise istinaf talebini Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas sayılı dosyasında verilen kararın TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19/12/2013 tarih ve 2013-M-7596 sayılı kararının iptaline ilişkin olduğunu, hükümsüzlük davası yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği savunmasına dayandırmıştır.
6100 sayılı HMK 303/1.maddesinde “bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmü diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile 2.davaya ait talep sonucunun aynı olmasının gerektiği” düzenlenmiştir.
Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas 2014/309 karar sayılı ilamının incelenmesinde; her ne kadar davacının iddiasının TPE YİDK’nın 2013- M- 7596 sayılı kararına itirazın reddine dair TPE YİDK kararının iptali ve tescil edilmiş ise markanın hükümsüz sayılmasına ve sicilden terkinine karar verilmesi talepli olduğu açıklanmışsa da, mahkemenin kararında davanın reddine karar verdiği, kararın gerekçesi incelendiğinde başvuruya itirazın reddine dair davalı TPE YİDK kararının hukuka uygun bulunduğundan davanın reddine karar verildiğinin beyan edildiği, mahkeme kararının davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin de vekalet ücretleri yönünden yerel mahkeme kararının bozulmasına sair temyiz istemlerinin reddine karar verdiği 03/06/2015 tarihli kararında davanın YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğunu değerlendirdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davacının davada dayandığı hükümsüzlük sebeplerinin Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas 2014/309 karar sayılı dosyasında da ileri sürülerek tartışıldığını ve kesin hüküm teşkil ettiğini beyan etmişse de; Ankara’da görülen dava tarihi olan 15/01/2014 tarihinde davalı markasının tescil edilmediği, tescil tarihinin 10/09/2014 tarihli olduğu, bu nedenle YİDK kararının iptali talebi değerlendirilmişse de, YİDK kararları Mahkemece verilen nihai kararlardan olmadığı delil olarak değerlendirilmesi söz konusu olacak isede kesin hüküm mahiyetinde olmayacağı ayrıca hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmediği de göz önüne alınarak Ankara’da görülen dava dosyasındaki delillerin ve mahkeme kararının delil kuvveti ilk derece mahkemesince değerlendirilmek üzere kesin hüküm teşkil etmediğine yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR:
İstinaf talebinin kabulüne,
HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince Bakırköy (kapatılan) 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/226 esas 2016/129 karar sayılı kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan istinaf maktu karar harcının talebi halinde … ‘ e iadesine,
İstinaf yargılama giderlerinin verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak karar verildi. 28/09/2018