Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/945 Esas
KARAR NO : 2018/2195 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2016
NUMARASI : 2014/778 E., 2016/693 K
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 19/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkilinin desteği…’in 12/12/2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, müteveffanın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile sigortalı …plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu öldüğünü, kazanın meydana gelişinde … plaka sayılı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazadan sonra davalı şirkete müracaat edildiğini ve davacılara 44.126,00.- TL. ödeme yapıldığını, müvekkillerinin zararının ödenen miktarın üzerinde olduğunu beyanla fazlaya dair haklar saklı tutularak şimdilik davacı eş … için 2.000,00.- TL., davacı çocuk için 1.000,00.- TL. Olmak üzere toplam 3.000,00.- TL. destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/965 esas sayılı dosyasında, davacılar … ve … ‘e ilişkin olarak … plakalı araç sürücüsü …’in karşı yönden gelen … plakalı … yönetimindeki araçla çarpışması sonucunda tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, Diyarbakır 2 Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/3770 esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, davacılardan selen demir’in 1994 D.lu …’in ise 2002 D.lu olduklarını, desteklerini kaybettiklerini bahisle her bir davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 500,00 ‘er TL den 1.000,00 TL lik maddi tazminat taleplerinin İstanbul 11 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/778 esas sayılı dosyasında birleştirme talepli olarak talep ve dava etmiş, tensip ile bu dava dosyası mahkememizin 2014/778 esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; 6762 sayılı TTK 1268.maddesinde “sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil, sigorta mukavelesinden doğan bütün mütalebeler 2 yıla müruru zamana uğrar.” ve 2918 sayılı KTK 109.maddede “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar”, ZMMS Genel Şartları zaman aşımı başlıklı C8 maddesinde KTK 109.maddesini tekrar ile “ceza zamanaşımı ile daha uzun bir zamanaşımı öngörülüyorsa bu süre tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse sigortacıya karşı da kesilmiş olur, sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş olur. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri tarihten başlayarak iki yılda zaman aşımına uğrar” düzenlemeleri bulunduğunu, kazanın 12.12.2010 tarihinde meydana geldiğini, davanın 25/08/2014 tarihinde açıldığını, 2 yıllık sürenin dolduğunu, 23/03/2011 tarihli davacı …’e yapılan 44.126 TL’lik ödeme üzerinden de 2 yıl geçtiğini, davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesiyle delillerin tebliğ edilmediğini, .. … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesi ile 03/05/2010- 03/05/2011 tarihleri arasında ölüm halinde 175.000 TL limit ile sigortalandığını, …’e tazminat ödemesi yapılarak makbuz ve ibraname düzenlendiğini, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; olayda uzamış ceza zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu, TCK 66.maddede “5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda 15 yıl, 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıl “şeklinde düzenlendiğini, delillerin tebliğ edildiğini, zararın yapılan ödemenin çok üzerinde olduğunu, faizin olay tarihinden aksinin kabul edilmesi halinde davalı şirkete tebliğ tarihinden başlatılması gerektiğini beyan etmiştir.
Dosya kapsamında alınan 04/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı … şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı araç sürücüsü …’in sürücü belgesinin bulunmadığı, % 100 kusurlu olduğu, ölüm teminatının kişi başına 175.000 TL olup, ödemenin mahsubundan sonra bakiye teminat bedelinin 130.874,00 TL olduğunu, ödenebilir ek destekten yoksun kalma tutarının 24.787,39 TL olduğunun beyan edildiği, davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, ek rapor alındığı, 14/07/2016 tarihli ek raporda …’e ödenen tazminatın güncellenmiş tutarı 65.532,14 TL tenzil edildikten sonra ek destekten yoksun kalma tazminat tutarının toplam 83.966,99 TL olduğu beyan edilmiştir.
Davacılar vekilinin talep arttırım dilekçesi ibraz ederek 83.966,99 TL’ye yükselttiği görülmüştür.
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2015 tarihli 2014/778 esas 2016/693 karar sayılı ilamıyla davanın destekten yoksun kalma tazminat davası olduğu, ana ve birleşen davada davacıların eşi ve babaları …’in vefatı nedeniyle davacıların desteklerini kaybettiklerinden bahisle tazminat davası açılmışsa da; HMK 115/1 madddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi resen de dikkate alınması gerektiğini, bu yönde yapılan incelemede 23/03/2011’de davacılara yapılan 44.126,00 TL’nin az olduğundan bahisle yapılan ibranın iptali ve fazlaya ilişkin destek tazminatı talebine hükmedilmesi istendiğinden, davacıların davasının hak düşürücü süre, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacılar … ve …’e ödeme yapılması için dava açılmadan önce yapılan başvuruda sigorta şirketi tarafından 44.126,00 TL ödeme yapılmışsa da, müvekkillerinin zararı yapılan ödemeden fazla olduğundan dava açıldığını, daha sonra da desteğin diğer çocukları … ve …. için birleşen davanın açıldığını, hasar dosyasında yapılan ödemenin hangi davacılar adına yapıldığı belirlenmeden ve ibranamenin geçerli olup olmadığı aydınlatılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, ibranamenin geçerli olmadığını, ibranamenin iptalinin 2 yıllık zamanaşımına tabi olsa da; geçerli bir ibranamenin mevcut olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davalı tarafın birleşen davada süresinde zamanaşımı itirazında bulunmadığını, resen dikkate alınmayacağını, zamanaşımının dava şartlarından olmadığını resen dikkate alınamayacağını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davanın davalısı sigorta şirketinin 03/05/2010 tarihli ZMMS sigorta poliçesi ile … plakalı aracın ölüm halinde şahıs başına 175.000 TL limit ile sigortaladığı anlaşılmıştır.
Asıl davanın 25/08/2014 tarihinde, birleşen davanın 09/10/2015 tarihinde açıldığı görülmüştür.
22/03/2011 tarihli makbuz ve ibraname başlıklı belgede ….varisleri eşi …’in kendi adına asaleten kızları …, … ve … adına velayeten “…. AŞ’den 44.126,00 TL tazminat bedelini aldığını, ödeme dolayısıyla poliçe şartlarının yerine getirildiğini, mevcut poliçe ile 12/12/2010 tarihli hasardan dolayı sigortanın zimmetine her türlü talep ve dava haklarından ibra ettiklerini, gayri kabili rücu surette” beyan ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Davacı vekilinin asıl dava ve birleşen dava dilekçesinde; Müvekkilinin desteği ….in 12/12/2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, kazanın meydana gelişinde davalı … şirketine sigortalı …plaka sayılı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazadan sonra davalı şirkete müracaat edildiğini ve davacılara 44.126,00.- TL. ödeme yapıldığını, müvekkillerinin zararının ödenen miktarın üzerinde olduğunu beyanla destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2015 tarihli 2014/778 esas 2016/693 karar sayılı ilamı ile; davacıların davasının hak düşürücü süre, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verdiği görülmüştür.
Dava dosyasına ibraz edilen 22/03/2011 tarihli “Makbuz ve İbraname” başlıklı belge İle, davacı …’in kendi adına asaleten, çocukları …,… ve… adına velayeten “sigorta poliçesi ile ilgili, 44.126,00TL tazminat bedelini … ‘den nakden ve defaten aldığını, tarafına yapılan tazminat ödemesi dolayısıyla poliçe şartları yerine getirildiğinden, mevcut poliçe ve bahis konusu hasar nedeniyle … ‘nin zimmetini ve her türlü talep ve dava haklarından ibra ettiğini, gayrıkabili rücu surette beyan ettiğini bildirdiği ” görülmüştür.
Davacı vekilinin, müvekkilinin zararının ödenen miktarın zararın çok üzerinde olduğunu beyan ederek talepte bulunduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. Maddesinde ” Bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran ve daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da , yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebilir ” hükmü ile Yasa’nın bu açık hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesinin gerekli olmadığına ilişkin Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 07/03/2018 tarihli 2015/8148 E- 2018/1602 K sayılı kararı göz önüne alınarak, asıl ve birleşen davanın davacıları tarafından, düzenlenen 22/03/2011 tarihli ibraname ile yapılan ödemenin üzerindeki tazminat bedelinin ödenmesi istendiğinden, davanın 2918 Sayılı KTK 111/2 maddesi gereğince iki yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, asıl davanın 25/08/2014 tarihinde, birleşen davanın 09/10/2015 tarihinde açıldığı, 22/03/2011 tarihli makbuz ve ibraname tarihinden itibaren dört yıldan fazla bir zaman geçtiği, KTK 111. Maddedeki sürenin hak düşürü süre olduğu, taraflarca ileri sürülmese dahi kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle mahkeme tarafından resen dikkate alınacağı, göz önüne alınarak ilk derece mahkemesinin , hak düşürücü süre yönünden asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğuna, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın istinafa gelen davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2018